|
|
Konu Araçları |
ayrılırcanlı, canlılar, canlıların, kaça, sınıflandırılması, sınıfları, sınıfı |
Canlılar Kaça Ayrılır?Canlı Sınıfı,Canlıların Sınıfları,Canlıların Sınıflandırılması |
09-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Canlılar Kaça Ayrılır?Canlı Sınıfı,Canlıların Sınıfları,Canlıların SınıflandırılmasıCanlılar Kaça Ayrılır?Canlı Sınıfı,Canlıların Sınıfları,Canlıların Sınıflandırılması Canlılar Kaça Ayrılır?Canlı Sınıfı,Canlıların Sınıfları,Canlıların Sınıflandırılması CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda yaşamakta olan canlılar incelenirse özelliklerinin çok farklı olduğu gözlenirBu farklara rağmen bu canlıları derece derece ve birbirlerine benzeyenleri bir araya toplayarak gruplandırmak mümkündürCanlıların benzerliklerine göre gruplandırılmasına sınıflandırma (sistematik) denirHayvanlar ve bitkiler belirli bir düzen içerisinde sınıflandırılır SINIFLANDIRMA SİSTEMİNİN GELİŞİMİ Canlılar; monera, protista, fungi, bitki ve hayvan olmak üzere gözle görülmeyen çok küçük organizmalardan dev ağaçlara ve binalara kadar bir dağılım gösterirlerBu büyük hayat çeşitliliğini tanıyabilmek için, büyük grupları daha küçük gruplara ayırmak gerekirBiyologlar dünyadaki canlıları sınıflandırmamış olsalardı, bu kadar çeşitli olan canlılara ulaşmak mümkün olmayacaktı Sınıflandırmanın amacı, canlıları bir sistematiğe oturtmak ve tabiatı daha kolay anlaşılabilir hale getirmektir İlk sınıflandırmayı Yunan Filozofu Aristoteles (mö383-322) yapmıştırAristoteles bitkileri otlar, çalılar, ağaçlar; hayvanları ise yaşadıkları yere göre karada, suda ve havada yaşayanlar şeklinde gruplandırmıştırAristoteles’in sınıflandırması canlıların görülebilen ve morfolojik özelliklerine göre yapılmıştır Günümüzdeki sınıflandırılmada, canlıların bütün özellikleri göz önünde bulundurulur Örneğin yarasanın kanatlarına bakarak onu kuşlar sınıfında incelemek mümkün değildirYarasa bütün özellikleri ile bir memeli hayvandır Sınıflandırma, canlıların görülen bir veya birkaç özelliğine göre yapılırsa ‘suni sınıflandırma’ (yapay sınıflandırma) adını alır Aristo’nun yapmış olduğu sınıflandırma yapay sınıflandırmadır Buna ampirik sınıflandırma da denir Günümüzde sınıflandırma, canlıların akrabalık ilişkilerine göre yapılır Sınıflandırılmada canlıların tüm özellikleri göz önünde bulundurulurBu çeşit sınıflandırmaya ‘tabii sınıflandırma’ (doğal sınıflandırma) denir Doğal sınıflandırma bilimsel olan sınıflandırılmadırBuna filogenetik sistematik da denir Bir canlıyı türün evrim sistematiğine geçirdiği gelişmelere filogeni (soy oluş), embriyo döneminde geçirdiği değişmelere ontogeni (birey oluş) denir SINIFLANDIRMA BİRİMLERİ Sınıflandırmanın en küçük birimi tür dürSınıflandırmada tür kavramını ilk kuran kişi John Ray dır Tür ortak bir atadan gelem,yapı görev bakımından ortak özelliklere sahip olan, kendi aralarında çiftleşerek verimli döller meydana getirebilen bireylerin oluşturduğu topluluktur Sistematikte her tür iki isimle adlandırılırBu iki isimden 1 si canlının cinsini 2 si tanımlayıcı özelliğini belirtirHer türün iki isimle adlandırılması ilk kez Carolus Linnaeus tarafından kullanılmıştır Türlerden daha büyük topluluklar da vardırBunlar sırasıyla cins, familya, takım, sınıf, şube ve alem dir Birbirlerine çok benzeyen yakın türlerin gruplaşmasıyla cinsler ortaya çıkarÖrneğin kedi, aslan ve kaplan türleri ‘felis’ cins adı altında toplanır Felis domesticus :Kedi Felis leo :Aslan Felis tigris :Kaplan Her tür kendi cinsiyle belirtilirBu kural bütün dünyada kullanılır Böylece karışıklık önlenirCinslerin ortak karakterlerine göre gruplaşmasına familyalar meydana gelirBenzer familyalar takımları oluştururBenzer takımların gruplaşmasıyla sınıflar ortaya çıkar Sınıfların bir araya gelmesiyle şubeler, şubelerin bir arya gelmesiyle alem meydana gelir Sınıflandırmada birimler büyükten küçüğe doğru gidildikçe, birimin kapsadığı birey sayısı artar, aralarındaki benzerlik azalırBüyük biriden küçük birime doğru gidildikçe birey sayısı azalır, benzerlik artar BİLİMSEL SINIFLANDIRMANIN DAYANDIGI TEMELLER Günümüzde geçerli olan sınıflandırma filogenetik sınıflandırmadır Bu sınıflandırmaya göre bütün canlıların ortak bir atası vardırBu sınıflandırmanın açıklanabilmesi için akrabalık derecelerinin açıklanması gerekirAkrabalık derecelerinin belirlenmesinde bazı temel kurallar göz önüne alınır 1) Homolog Organlar: Yapıları ve gelişimleri birbirlerine benzeyen fakat farklı görevleri olan organlara homolog organlar denirÖrneğin fok balığının ön yüzgeci, yarasanın kanadı, kedinin pençesi, atın ön bacağı, insanın eli homolog organlardırbunları her biri yaklaşık olarak aynı sayıda kemik, kas, sinir ve kan damarlarına sahiptirAynı plana göre düzenlenmiş ve aynı gelişme biçimine sahiptirhomolog organlar canlıların ortak bir atadan geldiğinin kanıtlarından biri olarak ileri sürülmektedir Bazı organlar aynı kökten gelmedikleri halde, yaptıkları görev aynıdır Bu organlara anolog organlar denirKuş ve böcek kanatları analog organlardır 2) Embriyolojik Benzerlik: Canlıların embriyo dönemlerinde geçirdikleri evreler ve farklılaşmalar birbirine çok benziyorsa bu canlılar yakın akrabadırOmurgalı hayvanlarının embriyolarının ilk evreleri çok belirgin bir benzerlik gösterirİlk evrede balık ve domuz embriyosunu ayırmak çok zordur 3)Biyokimyasal Benzerlik: Çeşitli hayvanların plazma proteinleri arasındaki benzerlik derecelerinin antijen-antikor tekniği ile denenir Her hayvan türünün kan içeriği kendine özgün bir protein bileşimine sahiptiryakın akraba olan canlıların plazma proteinlerinin benzerliği daha fazadır Bütün hayvanlarda hücrenin çalışması ve kalıtım faktörlerinin dölden döle geçmesi kromozomlar tarafından kontrol edilirBütün canlılarda kromozomların kimyasal yapısını DNA (deoksiribonükleik asit) meydana getirirAkrabalık derecesi yakın olan canlıların DNA’larının baz dizilimlerinin benzerliği de artmaktadır Hayvanlar, protein metabolizması sonucu oluşan azotlu artıkları üre, ürik asit ve amonyak şeklinde idrarla vicuttan uzaklaştırılabilir Sınıflandırılmada canlıların idrarlarının bileşimi de dikkate alınır Memeli canlılarının çoğunda sindirim için aynı veya benzer enzimler kullanılırBu olaylar canlıların ortak bir kökten geldiğinin kanıtlarından biri olarak gösterilmektedir Bunlar başka yumurta tiplerinin benzerliği, organizmaların simetri şekilleri anatomik yapılarındaki benzerlikler gibi özellikler de doğal sınıflandırma yapılırken dikkate alınır Bazı organizmalar mevcut bir sınıflandırma sistemine koymak oldukça zordurÇünkü canlıların taşıdıkları özelliklerin bazısı bir gruba, bazısı da diğer bir gruba ait olabilirÖrneğin tek hücreli olan euglena; hareketli , kloroplast taşıyan ve kendi besinini yapabilen canlıdır Euglena, hareketinden dolayı hayvan, kloroplast taşıdıgı ve kendi besinini kendisi yaptığından dolayı da bitki olarak kabul edilmiştir Bakteriler: Heteretroflardır Parazit yada saprofit beslenirler Fotosentez ya da kemosentez yapan ototrof olanları vardır Mavi-Yeşil algler:Fotosentez yaparlarKloroplastları yoktur Fotosentez olayı stoplazma içine dağılmış klorofiller aracılığı ile olur PROTİSTA a) Kamçılılar: Tek hücreli yapıya sahiptirler Suda hareket ederler Heterotrof ve otorotrof olanları vardırÖrnek:Euglena b) Kök ayaklılar: Tek hücreli olan bu protozoalar besinlerini yalancı ayakları ile alır ve hareket ederÖrnek:Amip c) Sporlular: Sporla ürerler parazityaşarlar Örnek: Plazmadizmmalaria d) Silliler: Hücrenin çevresi hareket ve besin almayı saglayan sillerle çevrilidir Örnek: Şapkalı mantar FUNGİ Çok çekirdekli hücrelere sahip olup, sporlarla ürerler Örnek: Şapkalı mantar BİTKİLER Algler, çiçeksiz bitkiler ve çiçekli bitkiler olmak üzere üç grupta incelenir Algler: İletim demetleri yokturİletim demetleri olmadığından su ve suda erimiş madensel tuzları tüm bitki tüzeyi ile alırlarDoku farklılaşması yoktur Çiçeksiz Bitkiler: Kendi arasında ikiye ayrılır 1) Kara yosunları: İletim demetleri yokturEşeyli ve eşeysiz üreme, döl değişimi şeklinde birbirini takip eder Gametleri gametongium denen keselerde oluştururdöllenme sonucu oluşan zigot bir süre ebeveyne bağlı kalır 2) Eğrelti otları: İletim demetleri vardırGerçek kökleri yoktur Eşeyli ve eşeysiz üreme döl değişimi şeklinde birbirini takip eder Çiçekli Bitkiler:İyi gelişmiş iletim sistemleri vardırÜreme organları çiçek şeklinde özelleşmiştirAçık ve kapalı tohum olak üzere iki grupta incelenir 1) Açık tohumlular: Her zaman yeşildirlerSoymuk demetlerinde kalburlu hücreler vardır, arkadaş hücreleri yokturÇiçekleri daima tek eşeylidirTohumları daima çok çeneklidirTohum taslakları yumurtalık dışına gelişir 2) Kapalı tohumlular: En gelişmiş bitki sınıfıdırHer zaman yeşil değildirlerÇiçekleri genelde erseliktirÇiçeklerinde çanak ve taç yaprak farklılaşması vardırKapalı tohumların iki önemli sınıfı vardır 1)Monokotiledonlar (bir çenekliler): Embriyolarında tek çenek yaprağı taşırlarOtsu bitkilerdirTek yada çok yıllık olabilirlerİletim demetleri dağınık ve düzensiz sıralanmıştırKorteksi incedirMeristem kambiyumu yokturYaprakları paralel damarlıdır Saçak kök sistemi bulunur 2) Dikotiledonlar(iki çenekliler): Embriyolarında iki çenek yaprağı taşırlarOtsu ve odunsu bitkilerdirTek yada çok yıllık olabilirler İletim demetleri dairesel çizilmiştir Korteksi incedirEnine kalınlaşmasını sağlayan kambiyum (meristem) bulunurYaprakları ağsı damarlıdırAna kök ve buna bağlı yarı kökler gelişmiştir HAYVANLAR Çok hücreli heterotrof canlılarıdırAktif hareket ederler Omurgalılar ve omurgasızlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar Omurgalılar(kordalılar) Omurgalılar ve ilkel kordalılar olmak üzere iki gruba ayrılırlar A) Omurgalılar:Vücutlarının sırt tarafında bir sinir kordonu bulunurİç iskelet eklemlidir İskelete bağlı kaslar hareketi sağlarHepsinde beyin ve beyini koruyan kafatası vardırDolaşım sistemleri kapalıdırHolozoik olarak beslenirlerÇoğu ayrı eşeylidirBalıklar, kuşlar, kurbağalar, sürüngenler ve memeliler olmak üzere beş sınıfa ayrılırlar 1) Balıklar: Vicutları pullarla örtülüdürİç iskelet kemikten ya da kıkırdaktan oluşmuşturSolungaç solunumu yaparlarKalpleri iki odacıklıdırKalplerinde sürekli kirli kan bulunurVücutlarında temiz kan dolaşırSoğuk kanlı hayvanlardırBoşaltım organları mezonefros tipi böbreklerdirBoşaltım maddelerinin, üreme hücrelerinin ve sindirim artıklarının toplandığı kloak denilen yapıya sahiptirlerÖrnek:köpek balığı, alabalık, sazan 2) Kuşlar: Akciğer solunumu yaparlarKalpleri dört odacıklıdırKalbin sol karıncığından çıkan aort sağa kıvrılarak dallanırSıcakkanlıdırlarBoşaltım organı metanefroz tipi böbreklerdir, vücut tüylerle kaplıdırTüysüz olan bölgeler pullarla örtülüdürKloaklıdırlar Dişleri yokturÖrnek:martı, bülbül, tavuk, ördek, deve kuşu 3) Kurbağalar: Lavralar solungaç solunumu, erginleri akciğer ve deri solunumu yaparlarKalpleri üç odacıklıdırVücutlarında karışık kan dolaşırSoğukkanlıdırlarAzotlu dolaşım maddesi amonyaktırBoşaltım organı mezonefroz tipi böceklerdirKloak lıdırDerilerinin mukus salgısı olan mukus, deriyi kaygan tutarÖrnek:semender, kuyruklu kurbağa, su kurbağası 4) Sürüngenler: Akciğer solunumu yaparlarKalpleri üç odacıklıdır (timsah hariç)SoğukkanlıdırlarErginlerinin boşaltım organları metanefroz tipi böbreklerdirkloak lıdırlarDişilerde yumurta kanalının bir bölümü yumurta akı, diğer bölümü yumurta kabuğu yapacak şekilde özelleşmiştirVücut keratinle kaplı olduğundan kurudur Örnek:yılan, timsah, kaplumbağa, kertenkele 5) Memeliler: Akciğer solunumu yaparlarKalpleri dört odacıklıdırKalbin sol karıncığından çıkan aort sola kıvrılarak dallanır Sıcakkanlı hayvanlardırKloak yokturÜrogenital sistem sindirim sisteminden ayrı olarakdışarıya açılırBoşaltım organı metanesaz tipi böbreklerdirSinir sistemleri çok gelişmiştirÖrnek:fare, yarasa, kirpi, insan,balina B) İlkel kordalılar: İskeletleri kıkırdaktırYutak bölgesinde solungaç yarıkları, sırt tarafında da sırt ipliği bulunurBu grubun tek örneğiAmfiyoksüs tür OMURGASIZLAR Süngerler, sölentereler, solucanlar, yumuşakçalar, eklembacaklılar ve derisi dikenliler olmak üzere gruplandırılmışlardır a) Süngerler: Yapısını oluşturan hücreler arasında iş bölümü vardırHücresel farklılaşma görülmesine karşın hücrelerde doku oluşturmak için iş bölümü yoktur b) Sölenterler: Bu şube üyeleri oyu bir kese gibi düzenlenmiş tek açıklı sindirim boşluklarına sahiptirlerÖrnek:deniz anası, hidra, mercanlar c) Yassı solucanlar: Sinir ve üreme sistemlerine sahiptirlerÖrnek: tenya, planoria d) Yuvarlak solucanlar: Bitki ve hayvanlarda parazit yaşarlarÖrnek: bağırsak solucanı e) Böcekler: Vücutlarının tamamı epidermisin salgıladığı kitin ile kaplıdırTrache solunumu yaparlar CANLILARDA BESLENME İLİŞKİLERİ Besleme sistemine göre canlılar üreticiler(ototroflar) ve tüketiciler(heterotroflar) olmak üzere iki grupta incelenirÜretici canlılar(ototroflar) kendi besinlerini yaparTüketiciler(heterotroflar) besinlerini kendileri yapamazDoğrudan veya dolaylı olarak ototrof canlılardan sağlar OTOTROF BESLENME Kendi besinini kendisi sentezleyebilen organizmalara ototrof (üretici) canlı denirEnerji sayesinde inorganik maddelerden organik madde sentezleyebilirlerBitkiler, algler ve bazı bakteriler ototrof canlılardırKullanılan enerji kaynağına göre, ototrof organizmalar fotosentez yapanlar ve kemosentez yapanlar olmak üzere iki bölümde incelenirfotosentez yapan canlıların klorofili vardırbunlar klorofilleri sayesinde güneş ışınlarını soğurarak organik besinlerde kimyasal bağ enerjisine çevirirler Kemosentez yapan organizmalar genellikle bakterilerdirBunlar gerekli enerjiyi amonyak, hidrojen, sülfür gibi belirli inorganik maddeleri oksitleyerek sağlar Nitrit bakterileri amonyağı nitrite, nitrat bakterileri nitriti, nitrata dönüştürürbu sırada açığa çıkan enerji bakteriler tarafından ATP sentezinde kullanılırBu şekilde gerçekleşen ATP sentezine kemosentetik fosforilasyon denirBu ATP inorganik maddelerden organik maddelerin sentezi sırasında kullanılır Nitrit ve nitrat bakterileri azot döngüsünde rol oynarAmonyağı, yeşil bitkilerin kolayca alıp kullanabileceği nitrat bileşiklerine dönüştürürAmonyağın nitrata dönüştürülmesine nitrifikasyon denir HETEROTROF BESLENME İnorganik maddelerden organik besin yapamayan, organik besinleri hazır olarak alan canlıların beslenme biçimine heterotrof beslenme denirBöyle beslenen canlılara dış beslek veya tüketiciler adı verilir Heterotrof canlıların beslenme ve yaşama şekilleri holozoik, simbiyoz, saprofit olmak üzere üç grupta incelenir a) Holozoik Beslenme:Bu şekilde beslene canlılar besinlerini katı parçalar halinde alarak sindirirlerbunların sindirim sistemleri, avlarını yakalayabilmek için duyu organları, sinir sistemleri ve kas yapıları gelişmiştirOtçul hayvanlar, etçil hayvanlar ve hem otçul hem etçil hayvanlar bu grupta incelenir b) Birlikte Yaşama:İki veya daha fazla türün bir arada kurdukları yaşam şekline simbiyosim denirBu canlılardan biri konak diğeri konuk adını alırBirlikte yaşama yararlı ve zararlı birliktelikten oluşurYararlı birliklerin beslenme biçimi kommensalizm ve mutualizm dirZararlı birlikteliklerin ise parazitizmdir 1) Mutualizm:Bir arada yaşayan canlıların karşılıklı olarak yarar sağlaması şeklindeki beslenme biçimidirBu beslenme biçimine en tipik örnek likenlerdirLiken, mantar ve yeşil algler in birlikte oluşturdugu bir yaşama birliğidir 2) Kommensalizm:Bir canlı üzerinde yaşadığı canlıya zarar vermeden bu canlıdan yararlanıyorsa bu yaşama şekline kommensalizm denirÖrnek olarak yengeçlerin solungaçlarına tutunarak yaşayan bazı yassı kurtlar 3) Parazitizm:Bir arada yaşayan iki canlıdan birinin digerini sömürerek ona zarar vermesi şeklinde olan beslenme ilişkisidirBazı bakterilerin sindirim enzimleri yokturÖnemli monomerleri diğer canlı organizmalardan sağlarlarBöyle bakterilere parazit bakteriler denir Hastalık yapan parazit bakterilere de patojen bakteriler denir Bir canlı diğer bir canlının deri ve solungaçlarına yapışarak yaşıyorsa bu canlılara ektoparazit (dış parazit) denirKoku ve diğer duyu organları iyi gelişmiştirBit, pire, tahtakurusu, uyuz böceği, sivrisinek bir ekoparazittir Bir canlı diğer bir canlının iç kısmında yaşıyorsa endoparazit denir Bu parazitler hücre içerisinde yaşıyorsa bunlara hücre parazitleri denirÖrneğin sıtmaya neden olan parazit plazmadium al yuvar hücresinde yaşarEndoparazitler çok sayıda gamet oluştururlar Bundan dolayı üreme sistemleri çok gelişmiştir Bitki üzerinde yaşayan ve konak organizmanın odun borularından su ve madensel tuzlar alarak fotosentez yapabilen parazitlere yarı parazit denirÜzerinde yaşadığı konak bitkinin soymuk borularından hazır organik maddeler alarak yaşayan parazit bitkilere tam parazit denir c) Saprofit (çürükçül) beslenme:Biramayası, küf mantarı ve bakterilerin çoğu besinlerini katı olarak alamazlarBunlar gerekli olan organik besin maddelerini kokuşmaya yüz tutmuş bitki ve hayvan ölüleri üzerinden canlı artık ve salgılarından sağlarlarSaprofitler öncelikle dışarı salgıladıkları enzimle besinlerini sindirirDaha sonra küçük molekülleri emerlerBu şekilde heterotrof beslenmeye saprofit beslenme denirSaprofit bakterilerinin bir kısmı çürümede, bir kısmı ise mayalanmada rol oynar HEM OTOTROF HEM HETEROTROF BESLENME Sinek kapan ve ibrik otu gibi böcek yiyen bitkiler fotosentezle organik madde yaparAyrıca yakaladıkları böcekleri salgıladıkları enzimlerle hücre dışında sindirirlerDaha sonra bu besinleri emerler DOGADA MADDE DEVRİ Organik artıklar ve cesetler ayrıştırılarak inorganik maddelere dönüştürülürBu yollarla serbest kalan inorganik maddeler yeniden fotosentez ve kemosentez de kullanılır hale getirilirFotosentez ve kemosentez olaylarıyla inorganik maddeler yeniden organik bileşiklere dönüştürülür Bu dönüşümlere doğada madde döngüsü denir Karbon devri: Bir dönümlük şeker kamışı her yıl atmosfer tabakasından 20 ton kadar karbondioksit kullanırBitki ve hayvan enerji elde etmek için organik maddeleri yıkarKarbondioksit ve su ya kadar parçalanırHücre solunumu denen bu olay sonucunda oluşan karbondioksit tekrar atmosfer tabakasına verilir Azot devri: Bitkiler aminoasit ve protein sentezi yapabilmek için gerekli olan azotu, nitrat tuzları olarak topraktan alırlarBitkiler tarafından alınan nitratlar bitki hücreleri tarafından aminoasit ve protein sentezinde kullanılır Ölmüş bitki ve hayvanla, canlıların artıkları ve salgılarındaki proteinli maddeler saprofitler tarafından amonyağa dönüştürülürBu olaya pütrüfikasyon (kokuşma) denir Amonyak nitrit bakterileri tarafından nitrite; nitritte nitrat bakterileri tarafından nitrata dönüştürülürBu olaya nitrifikasyon denir Bitki tarafından kullanılmayan nitratlar azot bozan bakteriler ile parçalanırBu parçalanmadan açığa çıkan azot tekrar havaya karışırBu olaya denitrifikasyon denir Havanın azotu toprağa iki şekilde geçer: 1)Yıldırım çakması sonucu azot oksijenle birleşirDaha sonra su ile etkileşince nitrik asit meydana gelirYağmurla toprağa inen nitrik asit toprakta bulunan sodyum ve potasyum bileşikleri ile etkileşerek nitrat tuzlarını oluşturur 2)Toprakta, havanın serbest azotunu bağlayabilen ve kullanabilen azot bakterileri vardırbaklagillerin köklerindeki urlarda yaşayan ribozom da havanın serbest azotunu bağlayabilir ve azotlu madde yaparBu bakterilerin ölüleri topraktaki azotlu organik artıkları oluşturur |
|