10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Refleks Makale
İlahi Refleks Makale
İLAHİ REFLEKS
Hasan Harmancı
Sosyal bir olguyu değerlendirirken ele alınması gereken kriterler vardır Sosyal bilimciler bu durumu önemseyerek yol alırlar “Etik” ve “emik” Çalışılacak toplumsal yapının ne olduğu, sosyalitesinin, inancının, felsefesinin ne üzerine kurulduğu önemlidir Önyargılarla o toplumsal yapıya yaklaşsanız bile, içine girdiğiniz toplumun yapıları üzerine yorumlardan önce o yapıyı belli bir disiplin içinde değerlendirmek durumundasınız Bu her şeyden önce akademik bakış açısının o güne kadar size sunduğu veriler çerçevesinde böyledir Bazen ilgilendiğiniz toplum sizin gibi düşünüyor bile olsa, siz yine de o kriterlere göre davranırsınız
Alevilerin kendi tarihsel süreçlerini hala yazma sorunları yaşadıkları yanında ne olduğu ve nasıl davrandıkları arasında büyük sorunlar yaşanmaktadır Bu sosyal bilimciler açısından gerçekten tartışılmalıdır Çünkü her koşulda sadece bir disiplinle, bilim dalıyla ele alınamayacak özgün içeriklere sahiptir Aleviliğin ele alınması özellikle modernite sapmasıyla hesaplandığında bile, açıktan bir kategorileşme ile karşı karşıya olunduğunu gösterir Yola nasıl çıkacağız?
Öncelikle Alevilik bir din midir? Din ise hangi panteist veya tek tanrılı dinlere yakındır? Yakınlığını ölçmek için teolojik bazı göstergeler kullanmak gerekmez mi?
Aleviliğin bir vahiy anlayışı veya peygamber anlayışı var mıdır? Yok Bunu ezberler arasında ayıracak kadar Alevi kimliği ve öğretisi içinde bilgilenilebiliyor musun? Yok Eğer Alevilik ile ilgili sadece yanlı kaynaklardan beslenirseniz buna ulaşabilir misiniz? Yok Böyle olunca da Aleviliği peygamberli ekol kurmuş dinler kategorisine koyarak, baştan bir hataya düşmez misiniz? Önyargılarınız varsa ve illa modernite kapsamında çalışacağım denirse, buna da “yok” dersiniz
Teolojik Hedefleme Sorunu
Alevilik içinde barındırdığı ilkelerle bir teolojik olgu olarak ele alınamaz Öncelikle peygamberli bir göstergeye sahip değildir Cennet ve cehennem kurgusuna sahip değildir Aleviliğin özellikle son tek tanrılı din olan İslamiyet başta olmak üzere insanın ve evrenin “yaratılış” fikri ile kendisine bir mitoloji kurmaz Çünkü Alevilikte bir “varoluş” tasarımı bulunmaktadır Böyle olunca Havva ile Adem hikayesine güler Aleviler Aleviliğin bazı Şii, Hurufi veya Hermetik ekollerle iç içe olması, ozanlık geleneğinin bu yapılardan ezoterik-bâtıni bir beslenmede bulunması onun İslamik veya herhangi bir Hristiyanik teolojik yapı ile iç içe gösterecek özelliğe zorlayamaz
Bu nedenle Alevi çalıştayı adı altında yapılan ve yoğunlukla önyargıların beslediği bir çabayı üreticiliği kapsamamaktadır Tarihsel yargılamanın getirdiği ve son zamanlarda hesaplanarak çalışılan, “Sünnileştirme”, yapılandırılamıyorsa “Şiileştirme” çabaları karşısında: "Ateistleşen Aleviler çoğalıyor Aleviliği birinin yeniden inşa etmesi gerek " biçiminde sorgulanabiliyor Bir sosyal bilimcinin “olmaması” gereken bir oyundur bu Ancak kendi ağzıyla söylüyorsa aslında her şey ortadadır Bu durum dünyanın her yerinde özellikle emperyal “amaç”larla antropologların kullanılması ve “yeniden icat” edilmeye çalışılan bir topluluk olduğu fikriyle, çalışma yöntemleri ile uyumludur
Akademisyen olan Necdet Subaşı bu nedenle çalışma alanındaki kirli bakışı ve amacı hiçbir topluluğa “acemice” sorulmaması gereken biçimde ve önyargıyla dile getiriyor: "Bunlara bin yıldır 'siz kimsiniz?' diyen olmadı” diyor Kim kime bu soruyu sorabilir? Bilmeniz gereken nedir ki bu topluluk hakkında? Hala soru sorulabiliyorsa açıktan “önyargı” ve o topluluğu çözebilecek argümanların yetersizliği yanında, emperyalin iyi oynanamadığı görülmektedir Özellikle diaspora, göç gibi alanları çalışan birinin asla sormaması gereken sorular Sorulduğunda karşı refleksler olduğu ve bunların dışa vurulduğu belli olur Şimdi yapıldığı gibi Bu yargılarını ilahiyat kökenli olmasının yetersizliğinden almaktadır Tüm gençliği İslam öğrenmekle ve “yaşamakla” ve inanmakla! geçen birisi başka bir topluluğu acaba nasıl değerlendirebilir Bunu merak etmek hakkımız Örneğimizle zaman içinde çok iyi görebileceğiz Sadece o Alevileri denek olarak ele almıyor, biz de bu tür örnekleri karşılaştırmış olacağız Ancak üniversitede öğretilen bir şey olmalı (gerçi ben ilahiyatları üniversite saymıyorum, ancak ondan sonrasını edinmiş bir örnek ve önerme ile karşı karşıyayız): bir topluluğa etik yaklaşılır Yoksa çalışamazsınız Çünkü verileriniz eksik ve yanlı olur yoksa Ne kadar size benzediği veya benzemediği üzerinde durmaya başlarsınız Bunu yaptığınızda ise her ne kadar “Milel ve Nihal” bir yol izleseniz de bu sizi kurtarmaz Çünkü beraber oynamaya çalıştığınız oyunda “hümanizmanız”a engel olan bir şeyler var, o da “din” alanından gelip de Teolog olamamanızla ilgilidir
Gizlilikler Öğreticidir
Evet, Alevilik teologlarca da çalışılmalı, ancak Türkiye’de adı geçen örnekte olduğu gibi teolog yetişmemekte ve bu yüzden ne yazık ki beraber yaşadıkları toplulukları hiçbir açıdan tanıyamamaktalar Bunun nedeni öncelikle önyargıları ve beyinlerinin arkasındaki cihat ve inanmışlıktır, üzerine eğitim ve eğilimlerini tamamlamalarıdır Doğal olarak bu kadar çabanın içinde yanıltıcı cümlelerle karşılaşmanız mümkün olabiliyor, ancak: "Biz sorunların çözümlenmesinde, önlerinin açılması çabası içindeyiz Devlet engelleri kaldırdıktan sonra gerisi onlara kalır ” Biçimindeki protokol cümle ile mi, yoksa: Ateistleşmeye başlayan…” cümle ile mi yola çıkılmalı Sizce Subaşı ve kafa yapısı nerede gizli, nereden besleniyor
Bir toplum mühendisliği ortada, bu gerçek Ancak ne yazık ki bu çaba “entelektüel ve bilimsel yapıdan ödün verilerek yürütülüyor Üstelik Alevilik entelektüel bilgi alanıyla öğrenilebilecek bir şey değil O içindeki “sezgi” ve “yaşam biçimiyle” yoğrulur İlahiyat’tan mezun olacaksın, modernizm ve İslam çalışacaksın ve Aleviliği bu kategori içinde düşüneceksin ve Alevilik çalıştayı düzenleyeceksin Yok böyle bir yöntem Buna yol haritası arıyorum diyemezsiniz Aleviliği toplumsal bir sorun olarak ele almak mümkün ve karşılaştırmak da Özellikle benzer veya karşıt sorunlarla Bu nedenle Aleviler ve Kürtler toplumsal duyarlılık içinde ele alınabilir Ancak Alevilik, “Kürt meselesi gibi değil, içinde kasvet (katılık) yok İkisini aynı hikaye içinde değerlendirirsek haksızlık olur " cümlesi başka konuşmalarında da olduğu gibi dile getirildiğinde işin nirengisi değişiyor Bu “duruş” nasıl okunmalı Bir tartışma olabilir Ben şöyle okuyorum: Aleviliğin toplumsal dinamikleri ve birlikteliği netleşmemiş durumda hali hazırda Bu nedenle Kürt meselesinde olduğu gibi daha beklentileri ve birlikleri sağlanmadan, Sünnileştirilmesi ve Şiileştirilmesi olasıdır Çünkü daha beklendiği kadar kasvet/ katılık içinde yükselen toplumsal bir duyarlılığa sahip değildir… Bu nedenle de Alevilere biçilen sosyolojik yargı, şu biçimde devam edebiliyor: “Alevilerin kendi sorunlarını, ülke sorunlarının yanında hep öteledikler… “ ve “Aleviler, Maraş, Çorum olaylarına rağmen devletten kendileri için talepte bulunmamışlardır ”
|
|
|