| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| mahkeme|tiyatro, ormanda, skeçler, tarihi | 
|  | Ormanda Bir Mahkeme|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ormanda Bir Mahkeme|Tiyatro Tarihi Ve Skeçlerormanda bir mahkeme KİŞİLER ASLAN - SULTAN (dişi aslan) - TİLKİ -KURT - KEDİ - PANTER - TAVŞAN -AYI - PORSUK - HOROZ - KOÇ -KöYLÜLER  1  SAHNE Hayvanların Padişahı Aslan'ın sarayında büyük, güzel bir salon  Salonun dibinde yüksekçe bir yere konmuş iki koltuk  Hu koltuklar Padişah ve Sultan'in tahtlarıdır  Kurnaz Tilki hariç bütün hayvanlar salonda toplanmışlardır  Büyük bir gürültü vardır salonda  Bu gürültüyü saray nazırı Panter'in sesi keser  PANTER — Padişah ve Sultan hazretleri geliyor! (Herkes sağa sola açılır  Yerlere kadar eğilip, selâm verirler  Padişah ve Sultan ağır ağır gelirler  Hayvanları selâmlayarak tahtlarına otururlar  Panter de Padişahın yanındaki yerini alır  Aslan panterin kulağına bir şeyler fısıldar  ) PANTER — Şikâyeti olanlar sırayla gelsinler  (Bir uğultu olur  Kurt öne çıkar  Uğultu kesilir  ) KURT — Merhametli padişahımız, efendimiz  Şu kötü ruhlu, kurnaz Tilki'nin bana yaptıkları için adaletinize sığınıyorum  Zavallı karımı ele güne rezil etti  Minicik yavrularımın suratına pislikler fırlattı  Bu yüzden üç tanesinin gözleri kör oldu  Bu hainin yaptıklarını bir hafta anlatsam bitiremem  (Kurt geri geri çekilir  Kedi öne çıkar  ) KEDİ — Efendimiz  Benim de şikâyetim Tilki'den  Geçtiğimiz kışın soğuk bir günüydü  Binbir güçlükle bulabildiğim bir sucuk parçasını beni kandırıp elimden aldı  (Kedi geri çekilir  Tavşan gelir  ) TAVŞAN — Haşmetli hünkârımız  Bir gün ormanda dolaşırken Tilki'ye rastladım  Başına bir sarık sarmış, üstüne bir cüppe geçirmişti  Bana artık kötülüğü bıraktığını, imamlık yapmaya başladığını, kendini Tanrı yoluna verdiğini söyledi  Namaz kılmasını bilip bilmediğimi sordu  Bilmediğimi söyledim  O zaman, "mutlaka öğrenmelisin  İstersen sana şimdi bile öğretebilirim" dedi  Sözlerinden çok etkilenmiştim  Kabul ettim  Tam namaz kılmaya başlayınca birden üstüme atılmasın mı? Atik davranmasaydım, şu anda Kurnaz Tilki'nin midesinde olacaktım  (Tavşan da geri geri çekilir  Ayı gelir  Yüzü bütün konuşmalar boyunca asılan Aslan, Ayı'ya bakar  ) ASLAN — Senin de şikâyetin Tilki'den mi? AYI — Evet ulu hakanımız  ASLAN — Anlaşıldı  Burada bütün şikâyetleri dinlemekle zaman kaybetmeyelim  Anladığıma göre hepinizin şikâyeti Tilki'den  Ondan şikâyetçi olmayan var mı? (Hayvanlar "yok efendimiz, hepimiz şikâyetçiyiz" gibi sözlerle uğultu yaratırken, Tilki'nin kızkardeşinin oğlu olan Porsuk öne atılır  ) PORSUK — Yüce hakanımız  Şu yeryüzünde düşmanına rahmet okuyan yoktur  Eğer Tilki dayım burada olsaydı, hem kendini savunur hem de onun yokluğundan yararlanılarak söylenen bunca yalana meydan vermezdi  HOROZ — Ey ulu hakanım  Lütfen izin verin de Tilki'nin bana ettiği kötülükleri anlatayım  ASLAN — Yeter  Yeteri kadar dinledim bu şikâyetleri   SULTAN — Müsaade buyrun da anlatsın efendim   ASLAN — (Sultanım sözünü kırmaz  ) Peki anlat bakalım   HOROZ — Efendimiz    Yaz gelip de kırlar yeşillenince pek sevinmiştim  Çünkü karım on erkek on dört de dişi civciv çıkarmıştı  Hepsi de gürbüz, sevimli yavrulardı  Bahçede rahat rahat dolaşır, eşinirler diye düşünüyordum  Tilki'den de korkum yoktu  Sahibimizin tam dört tane köpeği vardı çünkü  Bir gün ailece bahçede geziniyorduk  Tilki çıkageldi  II zerinde şık bir üniforma vardı  Elinde de üzerinde mührünüz bulunan bir mektup  Aldım okudum  Mektupta bütün hayvanlara korkusuzca yaşama hakkı bağışladığınız, kimsenin kimseden bundan böyle korkmaması gerektiği yazılıydı  Çok sevindim  Bütün yavrularımı çevreme toplayıp, artık kimseden, Tilki'den bile korkumuz kalmadığını anlattım  Meğer o hain pusuda beklermiş  Birden üstümüze atladı  En sevgili yavrumu kaptığı gibi kaçtı  O günden sonra da peşimizi bırakmadı  Yirmi dört yavrumdan beşi hayatta şimdi  Mekiler kötü Tilki'nin kurbanı oldular  Daha dün bir kızımı kaptı  (Horoz üzüntüyle ağlarken, Aslan hiddetle yerinden doğrulur  ) ASLAN:— Buraya gel Porsuk  Dayının marifetlerini sen de dinledin  Bütün bu yaptıklarını burnundan getireceğim onun  Bay Horoz, üzülmeyin, kızınızı muhteşem bir törenle gömdüreceğim  Sonra da Tilki'yi mahkeme edeceğiz  (İşaretle Ayıyı çağırır  ) Bay Ayı, Tilki'yi buraya çağırma görevini size veriyorum  Ama dikkatli olun  Sizi de oyuna getirmesin  AYI (Yerlere kadar eğilerek) — Merak etmeyiniz hünkârım  Tilki oyunlarını bana söktüremez  (Perde kapanır  ) 1  sahnenin sonu SAHNE (Ormanda bir köşe  Ağaçlar  Sahnenin bir köşesinde bir mağara ağzı  Burası Tilki'nin inidir  Diğer köşede bir köy evi  Bahçesi bir çitle çevrilidir  ) (Ayı sahneye girer  Çevresine bakının Tilki'nin inini görür  Yaklaşır, içeri seslenir  ) AYI —- Tilki kardeş, evde misin? Ayı'yım ben  Padişah efendimizin bir haberini getirdim  Saraya gelip mahkeme huzuruna çıkmanızı buyurdu  Kendiliğinizden gitmezseniz, kellenizi götürmek zorunda kalacağım  Hadi benimle gelin  (Tilki mağaradan çıkar  Yüzünde kurnaz bir gülüş vardır  ) TİLKİ — Ooo, Ayı kardeş, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz  Akşam namazına durmuştum  Bu yüzden beklettim sizi  Kusura bakmayın  Aslan padişahımızın beni çağırtmasına gelince, bakın, bu habere pek sevindim  Yarın ben kendim saraya gelecektim zaten  Ama bugün yola çıkamam  Alışık olmadığım bir yemekle karnımı pek fazla doldurmuşum  Kıpırdayacak halim yok  AYI — Ne yediniz ki? TİLKİ (Oyun oynadığım belli etmeden, Ayı'nıın balı sevdiğini hiç bilmiyormuş gibi  ) — Aman sormayın  Taze bal petekleri yemiştim  Aman ne berbat şeymiş o bal   AYI (Gözleri parlar birden) — Ne? Siz bala berbat bir şey mi diyorsunuz  Bence bal yiyeceklerin şahıdır   TİLKİ (Oynayarak) — Sahi mi diyorsunuz? öyleyse gözünüz aydın  Şu köylünün evinde (köy evini işaret eder) aklınızın alamayacağı kadar çok bal var  Petek petek  İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz  AYI — Aman ne olur şu balların yerini gösterin bana  TİLKİ — Hayhay, sizin için yapmayacağım şey yoktur  (Yürürler, köy evine yaklaşırlar  Çitin önünde bir kütük vardır  Kütük iki kamayla ayrılmıştır  Kamalar çekilince kapanacak şekilde yapılmalı  Tilki ve Ayı kütüğün önünde dururlar  ) TİLKİ — Bakın, şu kütüğün yarığı içinde istediğiniz kadar bal var  Başınızı içeri sokmak kâfi  Çekinmeyin, kendi malınız gibi yiyebilirsiniz  (Ayı ön ayaklarını kütüğün arasına sokar  Başını eğer, Tilki bu arada kamaları çekip çıkarır  Kütük kapanır  Başı ve ön ayakları sıkışan Ayı homurtularla debelenmeye başlar  ) TİLKİ — Aman fazla yeme ahbap, midene oturur  (Gülerek kaçar  ) (Bu arada gürültüyü duyan köylü kapıyı açıp fırlar  ) KöYLÜ — Komşular koşun  Bir ayı var bahçemde  Yetişin! (Kilerinde sopalar, yabalarla birkaç köylü girer  Ayı'ya bağrışarak vurmaya başlarlar  Ayı acıdan avaz avaz bağırmakladır  Köylüler vurmaya devam ederler  ) KöYLÜLER — Vurun, vurun, acımayın  (Ayı binbir güçlükler ellerini ve kafasını yarıktan kurtarır  Köylülerin elinden kaçar  Köylüler onun peşinden koşarlar  ) (Perde kapanır  ) 2  sahnenin sonu 3  SAHNE 1  sahnede gördüğümüz Aslan'ın sarayı  Aslan Padişah ve Sultan tahtlarında  Yanlarında ayakta duran panter ve bütün hayvanlar  ) (Ayı her tarafı sargılar içinde girer  Tahtın önünde durur  Selâm verir  ) SULTAN — Aman yarabbi, zavallı Ayı ne hale gelmiş   AYI — O Tilki denilen hain beni bu hale soktu   ASLAN — Şu alçak Tilki'ye öyle bir ceza verelim ki, herkesin öcü birden alınsın  Bay kedi, şöyle gelin  Bu defa Tilki'yi çağırmaya siz gideceksiniz  KEDİ — Aman hünkârım, koskoca bir Ayı baş edememişken onunla, benim gibi çelimsiz, aciz bir hayvanın gitmesi neye yarar? ASLAN — Ayı kadar kuvvetli değilsiniz ama, aklınızın nelere yeteceğini herkes bilir  Hadi göreyim sizi  O haini alıp getirin  KEDİ — Başüstüne efendimiz  (Eğilir geri geri çıkarken perde kapanır  ) 3  sahnenin sonu 4  SAHNE (2  sahnede gördüğümüz orman  ) (Kedi ağır ağır girer  İninin ağzında durmuş Tilki'yi görür  Tilki'ye yaklaşır  ) KEDİ — Tanrı'nm selâmı üstüne olsun Tilki kardeş  Padişahımız efendimiz beni sana gönderdi  Benimle beraber saraya gelmeni ferman buyurdu  Gelmezsen kafanı uçuracak  TİLKİ — Hoş geldiniz, safalar getirdiniz aziz yeğenim  Tanrı'nın selâmı sizin de üstünüze olsun  Çok yorgun görünüyorsunuz  Size yiyecek bir şeyler hazırlayayım  Bu akşam benim misafirimsiniz  Sabah olunca birlikte yola çıkarız  Olur mu? KEDİ — Bana kalırsa hemen yola çıkalım  Yol düzgün  Mehtap da var  TİLKİ — Olmaz  Gece yolculuğu tehlikelidir  Hem bir gece-cik misafirim olsanız bundan ne çıkar? Size bal petekleri ikram ederim  Bir güzel karnınızı doyurursunuz  KEDİ — Bal mı? Ağzıma bile koymam  Semiz fareler dururken bal yenir mi? 50 TİLKİ — Ne, siz fare eti mi seversiniz? İstediğinizden âlâsını bulurum size  Şu komşunun samanlığında yüzlercesi cirit atar  Toplasan bir arabayla taşıyamazsın  KEDİ (Gözleri parlar  Ağzı sulanır  ) — Aman Tilki kardeş, (■ötür beni oraya  Dünyada fare eti kadar hiçbir şeyi sevmem  (Köy evinin samanlık kapısına doğru yürürler  Tilki durur  ) TİLKİ — Hadi aç kapıyı da dal içeri  Ben burada gözcülük relerim  (Kedi tam kapıyı açacakken durur  ) KEDİ — İçerde bir tehlike olmadığına emin misin? TİLKİ — İlâhi Kedi kardeş  Sizin bu kadar korkak olduğunuzu bilmiyordum  Hadi dönelim öyleyse  Karım bir şeyler hazırlar bize  Ama fare eti koyacağını sanmıyorum  (Kedi karar verir  Kapıyı aralar  Aralamasıyla birlikte kapının üstünden bir tuzak iner  Kedi kıskıvrak yakalanır  Debelenmeye başlar  ) KIİDİ — İmdat! TİM amca kurtar beni  İmdat!   TİLKİ — Hah, hah, ha  Sevgili yeğenim fareler pek mi horunuza gitti? Sevinçten çığlıklar atıyorsunuz  Lezzetleri nasıl? Komşunun oğlu olsaydı hardalla salata da ikram ederdi sana  Hah, hah ha    (Tilki uzaklaşır  İnine girer  Tam bu sıra köylü ev kapısını acar, bahçeye çıkar; samanlık kapısına doğru yürür  ) KöYLÜ — Koşun, tavuk hırsızı yakalandı  İyi ki tuzağı kurmuşum buraya  (Köylünün karısı ve oğlu sopalarla gelirler kediye vurmaya haşlarlar  Kedi debelenir, miyavlat: Bir ara tuzaktan kurtulur, can havliyle koşarak sahneden çıkar  ) (Perde iner  ) 4  sahnenin sonu 51 5  SAHNE (Aslan'ın sarayı  Herkes yerinde  Kedi sargılar içinde ortada durmakta  ) ASLAN (Çok kızgındır  ) — Artık bu rezalete bir son vermek gerek  Cezaların en büyüğünü vermeli ona  (Kalkar  Tahtın üstünde durduğu yükseltide sağa sola yürür  Sonra durur  ) Düzenbaz Tilki'nin idamına karar veriyorum  Onu baraya zorla getirip, şuraya asacağım  PORSUK — Burada bir yığın davacı var ama, gene de dayımı dinleyip ondan sonra karar vermeniz gerekiyor sultanım  Yüce adaletiniz bunu gerektirir  ASLAN — Peki ama onu buraya kim getirecek  Gidenlerin halini gördünüz  Artık kimseyi bu işe memur edemem  PORSUK — Haşmetli padişahımız emir buyururlarsa, ben hemen yola çıkarım  Dayım olduğu için ondan korkmama gerek yok  KURT (Porsuk'un korkmadığını söylemesi üzerine kendine güvenir bir tavırla ortaya atılır  )— Efendimiz, eğer izin verirseniz bir de ben denemek istiyorum  Güzellikle gelmezse, zorla getiririm onu buraya  Kuvvetimle başa çıkabilecek de- ğil ya?  ■  ; ,V ■'; / •'■' ■■;     '■ ;■;■■■  ,/ ;  '  ' ; ASLAN—Eh, peki siz gidin  PORSUK — Hünkârım benim gitmem daha doğru olur  Ben onu ikna edebilirim  ASLAN— önce Kurt gitsin  O da beceremezse siz gidersiniz  ■  "■■■ ' ' • ■ KURT — Tilki'yi huzurunuza getireceğime inanın efendim  (Yerlere kadar eğilir, geri geri çıkarken perde kapanır  ) 5  sahnenin sonu 52 6  SAHNE (Orman  ) (Kurt Tilki'nin ininin önüne gelir  ) KIJRT — Tilki kardeş ben geldim  Çık dışarı Padişahımız seni saraya çağırıyor  Gelmek istemezsen zorla götüreceğim m-ıii  Ayı'yla Kedi'ye yaptıklarını bana yapamazsın  (Durur  İçeriden ses gelmez  ) Duyuyor musun beni  Üçe kadar saya-ı iiğım, çıkmazsan ben geliyorum  Bir, iki, üç  TİLKİ — Geliyorum Kurt kardeş  Sinirlenme  Yemek yemişimi, ellerimi yıkıyordum  (Mağaranın önüne çıkar  ) Hoş geldiniz Kurt kardeş  Ne kadar yorulmuşsunuz böyle  Karnınız dit sıçtır  Ama evde size ikram edecek iyi bir yiyecek yok  Biz Iıılc biraz pastırma yedik  Oldum olası pastırmayı sevmem uma ne yapalım  KURT — Ne, siz pastırmaya kötü yiyecek mi diyorsunuz? Menim en sevdiğim yiyecektir  TİLKİ — Demek öyle  KI )RT — Pastırma sevilmez mi? İli -Kİ — O halde sizi bir yere götüreyim ben  Kilolarca pas-lıııııa var  İstediğiniz kadar yersiniz  K t) RT — Sağ ol, ama hemen saraya gitmemiz gerekiyor  Pa-11 ıs, ahımız sizi bekliyor  Söz verdim  TİLKİ — Kurt kardeş siz gelmeseniz de ben saraya gidecektim zaten  Ama böyle aç açına geri dönmenize izin veremem  KI) RT — Peki sizde hiç pastırma kalmadı mı? TİLKİ — Zaten pek az bir şey vardı  O da bitti  Hadi gelin Holü reyim sizi  Fazla zamanımızı almaz  Karnınızı doyurun-ı ii da birlikte yola çıkarız  (Sıırl ve Tilki köy evinin önüne gelirler  ) I İLKİ — Şu pencereden içeri gireceksin  Tam karşıda bir »mildik var  İçi pastırma dolu  k 11 RT — Ya içeride birileri varsa  53 TİLKİ — Üzülme  Bu tarafa pek seyrek geçerler  Zaten şimdiye kadar çoktan uyumuşlardır  Korkuyorsanız önce ben gireyim  (Kurt "korktu" kelimesini kendine yediremez  ) KURT — Yok ne münasebet  Girerim ben  (Açık pencereden içeri atlar  Tilki pencerenin açık durmasına yarayan sopayı alınca pencere kapanır  Kurt içeride kalır  ) KöYLÜNÜN SESİ — Kim var orada? TİLKİ (Alay ederek) — Hırsız  Pastırmayı çalmaya girmiş  KöYLÜNÜN SESİ — Koşun, yetişin  Kurt girmiş kilere  Vurun  (içeriden dayak sesleri gelir  Bu arada Kurt acıyla ulumaktadır  Bir süre devam eder bu sesler  Sonra Kurt pencereyi açar, bahçeye atlar  Tilki saklanır  ) KURT — Ay, mahvoldum  Hain Tilki, bir iyileşeyim bunun hesabını sorarım sana  Ay, aman, öldüm  (İnleye inleye çıkar  ) TİLKİ (Saklandığı yerden çıkarak) — Hah, hah, ha  Zorla gotürecekmiş  Tilki'nin kurnazlığıyla kim başa çıkabilmiş ki, a akılsız Kurt  Hah, hah, ha  (Tilki katıla katıla gülerken, Porsuk girer  ) PORSUK — Merhaba Tilki dayı, pek keyiflisin gene  TİLKİ — Oooo, Porsuk yeğenim, hoş geldin  (Sarılırlar)  özlemişim seni  Gel eve gidelim  Yengen bir şeyler hazırlasın sana  PORSUK — Sağol, dayı  Karnım aç değil  Ama bir şey sormak istiyorum  Bu kadar neşeli olmana sebep ne? TİLKİ — Ne mi? Şeyy, Haa  Karım bir fıkra anlatmıştı da ona gülüyordum  (Porsuk inanmamıştır ama susar  ) PORSUK — Tilki dayı, Aslan padişahımızın fermanına neden karşı çıkıyorsun? Bana kalırsa saraya gitmenin tam sira- 54 sı  Bütün hayvanlar sizden şikâyet ediyorlar  Bu defa da mahkemeye gelmezseniz, çok kötü olacak  Oysa mahkeme huzuruna çıksanız, o dillere destan kurnazlığınızla kolayca temize çıkarabilirsiniz kendinizi  TİLKİ — Hakkın var yeğenim  Aslan padişahımızın yanma gidersem, yumuşatabilirim onu  Düşmanlarım çekemiyorlar beni, hepsinden akıllıyım çünkü  PORSUK — Hadi gidelim dayı  (İkisi de yürürler  Tam sahneden çıkacaklarken Tilki durur  ) TİLKİ — Sevgili yeğenim, hayatım boyunca işlediğim suçlar gözümün önüne geliyor da korkudan ödüm patlıyor  Bu defa kurtulamayacağım sanki ölümden  önce Tanrı'ya dua edeyim de  Aslan padişah öldürürse, öbür dünyaya günahsız j  ', ideyim  I'ORSUK (Seyirciye bakarak güler  ) — Hadi et bakalım  Helki Tanrı kabul eder  (Perde iner  ) 6  sahnenin ve 1  bölümün sonu  İKİNCİ BöLÜM 7  SAHNE Aslan'ın sarayı  Her şey daha önceki sahnelerde gördüğümüz gibi  Yalnız, sahnenin bir ucuna bir idam sehpası kurulmuş  (Herkes yerlerinde  Tilki ortada, ayakta  ) TİLKİ — Şevketli, kudretli ve de yüce hünkârımız! Şuna inanınız ki, benden daha sadık bir kulunuz yoktur  Burada, aleyhimde konuşanlar, yalanla, dolanla, dalkavuklukla gözünüze girmek isteyen ikiyüzlülerdir  Bu yalancılara inanmamanızı rica edeceğim  Ayı dayı, derisi kanlar içinde huzurunuza geldiyse benim suçum ne? Komşumun balını aşırmaya 55 kalkışmasaydı, bunlar gelmezdi başına  Burada olayı anlatırken, hırsızlık ettiğini bu yüzden köylülerden dayak yiyip bu hale geldiğini söyledi mi size? Gelelim Kedi'ye  Kendisini o kadar uyardığım halde neden komşunun pastırmalarını çalmaya kalkıştı  Kedi'nin hırsızlığının cezasını ben mi çekeceğim? Huzurunuzda hırsızlık ettiklerini söyleyemedikleri için bütün suçu benim üstüme yıkmaya kalktılar  Siz kudretli bir padişahsınız  Canımı almak isterseniz, işte boynum  Kıldan ince  Beni öldürtebilirsiniz  Ama ben sizden adalet istiyorum  ASLAN — Boşuna merhamet dilemeyin kurnaz Tilki  Hakkınızda idam karan çoktan verildi  Bakın, daıağacını bile hazırlattım  Bay Ayı, bay Kedi ve bay Kurt  Tilki'yi asma görevini size veriyorum  Gerekeni yapın  (Ayı, Kedi ve Kurt Tilki'yi alıp, idam sehpasının yanına götürürler  ) TİLKİ (Seyirciye) — Ah, şu aslanı kandıracak bir kurnazlık bulsam    İşler kötüye gidiyor yoksa  (Durur, düşünür sonra sahnedeki hayvanlara dönerek konuşmaya baslar  ) Sayın baylar ve haşmetli padişahım, sultanım! Hepiniz görüyorsunuz ki ölümün eşiğindeyim  ölürken çok değerli bir sırrı da birlikte götürmek istemiyorum  Bu çok değerli sırrı açıklayarak, ulu hakanımıza son bir hizmette bulunmak, hazinesine yeni değerler katmak istiyorum  (Bu sözler üzerine salondaki herkes dikkat kesilir  ) Bütün arkadaşlarım hayatımı çalıp çırparak, onu bunu oyuna getirerek sürdürdüğümü sanırlar  Hakkımda söylenenlerin böyle olduğunu biliyorum  Ama şu anda bütün hayvan arkadaşlarıma ve siz yüce padişah ve sultanıma, hayatım boyunca namuslu bir şekilde yaşadığımı, kimsenin malına dokunmadığımı söylemek isterim  Evet  Bütün hayatım boyunca rahmetli babamın bana bıraktığı çok değerli bir hazinenin küçük bir bölümünü harcayarak yaşadım  Biraz sonra ulu hakanımızın buyruğu gereğince ölece- 56 ğim  ölmeden önce hakanıma değerli bir hazine sunabildiğim için çok mutluyum  SULTAN — Yaklaşın bay Tilki  İnşallah doğru söylüyorsunuz  (Tilki yaklaşır  Aslan Tilki'ye sokulur  ) ASLAN — Hazine nerede? TİLKİ — Son anlarımı yaşarken bile yalan söylediğimden şüphe eden padişahımıza hazinenin yerini söylemekle elime ne geçecek? (Padişah ve Sultan telâşlanırlar  ) SULTAN — Ama yanılıyorsunuz, hazinenin yerini söylerseniz padişahımız hayatınızı bağışlayacaktır  Değil mi hünkârım? ASLAN (Çaresiz bir tavırla) — Tabiî  TİLKİ — Sultanımız, hünkârımız hayatımı bağışlarsa, hiçbir padişahm hazinesinde bulunmayan en değerli mücevherlere sahip olacak  Hazinesine hazineler eklenecek  PANTER — Bu yalancının sözlerine inanmayınız efendim  ASLAN — Bu defalık inanıyorum  Ama bu işte de yalan söylediyse, yalnız kendini değil bütün sülâlesini ölüme mahkûm edeceğim  TİLKİ — Aman efendim, nasıl yalan söyleyebilirim  Yalanımı anladığınız anda beni yeniden yakalamak elinizde değil mi? Sizin yüce adaletinizden kim kaçabilmiş ki? Hazine benim inimin çok yakınında bir fundalığın içinde  İsterseniz, iyice tarif edeyim de adamlarınız gidip getirsinler  Ama ben başlarında olmazsam bulabilirler mi bilmem    ASLAN — Yanına Koç'u ve Tavşan'ı vereceğim  Onlarla gi-tlip getirirsin  TİLKİ — Emriniz başım üstüne hünkârım  (deri geri çıkarken, seyirciye döner, alayla gülerek göz kırpar  ) (Perde iner  ) 7  sahnenin sonu 57 8  SAHNE (Orman) (Tilki, Tavşan ve Koç girerler  ) TİLKİ — İşte bizim eve geldik  Çok güzel bir yolculuktu benim için  Bu kadar iyi, bu kadar tatlı arkadaşlar olduğunuzu bilmiyordum  Sizleri tanıdığım için çok memnunum  Zaten şimdiye kadar hep iyiliğinizden söz etmişlerdi bana  TAVŞAN — Peki ama neden evinize gidiyoruz  Hazine bir fundalıkta değil miydi? TİLKİ — Ama müsaade buyrun da önce karımla konuşayım  Hazineyi padişaha vereceğimi ona da anlatmak zorundayım  Hem, hem hazinenin bir kısmı da evde    Zaten o kadar büyük hazineyi, bir defada imkânı yok götüremezsiniz  KOÇ — Peki  Siz girin eve  Biz sizi burada bekleyelim  TİLKİ — Peki  Siz burada bekleyin ama, tavşan kardeş benimle gelmeli  Karım bana inanmayabilir  Tavşan kardeş de doğru olduğunu söylerse daha kolay inanır  KOÇ — Dediğin gibi olsun  (Tilki ve Tavşan mağaranın kapısından içeri girerler  Koç bir kenarda beklemeye baslar  Bir süre sonra içerden bir feryat duyulur  ) TAVŞAN — İmdaaat! Yetiş Koç kardeş, yetiş, imdaat! (Koç sesle birlikte fırlar yerinden  Boğuk boğuk gelen sesi anlamaya çalışır  Sonra Tavşanın sesi boğuluyormuş gibi kesilir  Koç dinler  Sonra rahatlamış bir halde yerine oturur  Bir süre daha bekler  Sonra mağaranın ağzına gider; içeriye seslenir  ) KOÇ — Tavşan kardeş, hâlâ gelmiyor musun? (Tilki mağaradan çıkar  ) TİLKİ — Merak etme Koç ağabey  Karım uzaktan akrabası olur Tavşan'ın  İçerde  58 KOÇ — Ama biraz önce acı acı bağırdığını duydum  Ne yap-Iin ona? TİLKİ — Ah sorma Koç ağabey, şu kadınlar bilirsin pek heyecanlı olurlar  Karım hazineyi padişahımıza bağışladığımı duyunca şırak diye düştü bayıldı  Tavşan kardeş de sizi karıma yardıma çağırdı  Zor yatıştırdım kendisini  KOÇ — Bak beni iyi dinle  Bana da oyun etmeye kalkarsan o ince boynunu koparırım  TİLKİ — Ne diyorsunuz Koç ağabey? Koskoca padişahımızın buyruğuna karşı mı çıkacağımı sanıyorsunuz? Hem simdi nereden çıkarıyorsunuz bunları? Yalnız tavşan kardeş saraya dönmeyecek bizimle  Karımı çok özlemiş  Şu sinirli durumunda yanında kalmak, onu yatıştırmak istiyor  Size biraz ayıp olacak ama, ilk partiyi tek başınıza taşıyacaksınız  Bir dakika  (Tilki mağaradan içeri girer, elinde hir torbayla çıkar  Torbanın ağzı mühürlüdür  ) Tek başınıza olduğunuz için fazla ağır olmasın diye, hazinenin en ha-l'if ama en değerli parçalarını koydum içine  Ağzını da mü-lıiirledim  Sakın açmayın  Sonra padişahımız sizden şüphelenir  KOÇ — Peki merak etmeyin  İyi günler  (Çıkar) (Tilki bir süre arkasından bakar, sonra karnını tuta tuta, kahkahalarla gülmeye başlar  ) TİLKİ — Hah, hah ha! Başına gelecekleri bir bilsen, sarayın yanma bile yaklaşmazsın ama    Hah, ha, ha!   (Porsuk girer  ) TİLKİ — Ooo, hoş geldin yeğenim, ne var ne yok? PORSUK — Haberler kötü dayı  Aslan padişah, bu da yalan-sa, hiç dinlemeden ipe çekeceğim onu diye and içti  TİLKİ — Boşveer, yengen taze bir tavşan kızartması hazırladı  Yemeğe bizde kal  PORSUK —Ne? Yoksa!   TİLKİ — Tam üstüne bastın  59 PORSUK — Vallahi seninle başa çıkılmaz dayı  Ben bile inanmıştım yalanlarına  Hazineyi bir de ben göreyim diye geldim buralara kadar  TİLKİ (Güler) — Hadi şimdi karnımızı doyuralım  8  sahnenin sonu 9  SAHNE Saray  Gene aynı  Aslan ve Sultan yerlerinde  Hayvanlar toplanmış  (Koç içeri girer  Elinde ağzı mühürlü torba  ) ASLAN — Gel bakalım  Elindeki nedir? KOÇ — Kudretli padişahımız, bunu size Tilki gönderdi  ASLAN — Açın şunu! PANTER (Uzanır torbayı alır  Açar  Açmasıyla birlikte yüzü korkuyla dolar  Bir şey söylemez  ) ASLAN — öyle aval aval bakacağına söylesene içinde ne var? PANTER — Efendimiz    ASLAN — Söylesene be adam! PANTER (Torbanın ağzını padişaha doğru uzatır  ) — Gene aldatıldık efendimiz  ASLAN — Tavşan'in başı bu  (Bir süre öfkeli öflceli gezinir  Sonra Koç'a döner  ) Sen    Hangi cesaretle getirdin bunu bana? (Koç korkuyla büzülür  ) PANTER — Neden bu kadar üzülüyorsunuz hakanım? Siz bu ülkenin sahibisiniz? Karşınızda boyun eğmeyecek kim var? ASLAN — Nasıl üzülmem, nasıl öfkelenmem  Gene aldattı bizi o Tilki denen alçak  PANTER — Üzülmeyin hünkârım  Size saygısızlık eden elbet cezasını bulur  önce, Tavşan'in ölümünden sorumlu olan bu Koç'u Ayı'yla Kurt'a verin  Sonra da Tilki'yi yakalatırsınız  60 ASLAN (Kurt ve Ayı'ya işaret eder  ) — Alın şunu  Dilediğiniz gibi yiyebilirsiniz  KOÇ — Merhamet efendimiz  Benim bir suçum yok  Bütün suç Tilki'nin  (Kurt ve Ayı Koç'u zorla götürürler  ) ASLAN — Tanrı huzurunda ant içerim ki, bütün bunların acısını çıkaracağım ondan  (Tam bu sırada Tilki sahneye girer  Sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi gülümsemektedir  Aslan'ın önüne gelir  Eğile- ırk selâmlar  ) TİLKİ — Ulu Tanrım, yüce hakanımızla hanım sultanımızı düşmanların şerrinden korusun  Adalet kılıçlarım keskin etsin  Benim her zaman en sadık kulları olduğuma kendilerinin inandırsın  (Tilki'nin bu sözleri üzerine herkes şaşını: Salondan bir uğultu yükselir  Aslan daha da kızar  ) ASLAN — Bakın şu yüzsüze  Dünyada bundan daha iki yüzlü hayvan var mıdır? Hâla, dolap çevirip kandırabileceğini sanıyorsun değil mi beni? Unutma senden daha akıllılar da var  Bu defa ipliğin iyice pazara çıktı  Kendini kurtaramazsın! TİLKİ — Neden söz ettiğinizi pek anlayamıyorsam da, hükmünüz karşısında boynum kıldan incedir  Saraya gelirken böyle karşılanacağımı hiç ummuyordum doğrusu  Gene bir düşmanım iftira etmiş olacak  O zaman da yüce hakanım, sizin o iftiracıdan tanık sormanız gerekirdi  Bir tek tanık göstersinler, iddia edilen bütün suçları kabul edeceğim  Herkes bir başkası için bir sürü yalan uydurabilir  Onun doğru söyleyip söylemediğini de ancak tanıkları dinleyerek, delilleri değerlendirerek öğrenebiliriz değil mi yüce hünkârım? Adaletiniz bunu gerektirir  ASLAN (Çaresiz sorar) — İşte Tilki burada, şikâyeti olanlar ortaya çıksın  61 (Kimseden ses çıkmaz  ) TİLKİ — İşte görüyorsunuz padişahım  Arkamda demediklerini bırakmayanlar şimdi sus pus oldular  Bu da bütün iddiaların iftira olduğunu göstermez mi? (Aslan fena halde bozulur  Tahtına oturur  ) ASLAN — Peki  Bütün bunlar iftira  Ya Tavşan'ı öldürdüğünü nasıl inkâr edeceksin? Zavallı Tavşan'ın torbanın içine koyup gönderdiğin başını ne yapacaksın? TİLKİ — Ne? Tavşan, Tavşan öldü mü? Zavallı  Ama ben hazineyi onlarla size göndermiştim  Hazine ne oldu? (Yalancı bir ağlamayla) Koç'un bu kadar alçak bir haydut olduğunu, hazineyi ele geçirmek için zavallı Tavşan'ı öldüreceğini bilseydim, yalnız gönderir miydim onları  Pis, alçak haydut   Kimbilir hazine nerede şimdi    ASLAN — Bırak oyunu şimdi  Tavşan'ı nasıl öldürdünüz anlat  (Tilki Aslan'ın sözlerini duymamış gibi ağlamaya, dövünmeye devam eder  ) TİLKİ — Keşke ölseydim de bu günleri görmeseydim  Nasıl da aldattı beni alçak Koç  Ben de kendimi akıllı sanırdım  Dünyanın en büyük hazinesini nasıl teslim ettim eline, nasıl güvenebildim ona  Ah ne aptalmışım meğer  Ah padişahım  Bir görseydiniz hazineyi  Paha biçilmez mücevherleri bir görseydiniz  Hele bir yüzük vardı içinde  Sepçerağ denen bir taşı vardı  Bunu takanın yanına hiç bir hastalık sokulamazdı  Hiç bir silah onu takana işlemezdi  Alevler arasından rahatça geçebilir, denizlerin dibinde dolaşabilirdi  Bunu sizin parmağınızda görmeyi ne kadar isterdim  Bütün bunları düşündükçe nasıl yanıyorum bilemezsiniz  Ah alçak Koç bunu yapmamalıydın  (Tilkinin bu halini gören Sultan yumuşar  Aslan'a doğru eğilerek  ) SULTAN — Hünkârım, ara sıra benim sözlerime değer verdiğinizi biliyorum  Bu gün de huzurunuzda birkaç söz soyle- 62 mek istiyorum  Tilki'nin kendiliğinden huzurunuza gelmiş olması onun suçsuzluğunu göstermez mi? ASLAN — Bu kadar yalan dolandan sonra ona nasıl inanabilirim? PORSUK — Ulu hakanım, Tilki bir iftiraya uğradı gibi geliyor bana  Tilki gerçekten akıllı hayvandır  Bu yüzden kimse çekemiyor onu  Kıskanıyorlar  TİLKİ — Şu anda burada bir sürü suçlamanın altında bulunuyorum  Yüce hakanım emredin, ne suç işlemişsem ispat etsinler  Tanıklarını, delillerini göstersinler  O zaman canımı alabilirsiniz  Ama ispat edemezlerse onlar da cezalandırılmalıdır  Adaletiniz bunu emreder  (Kurt artık dayanamaz, ortaya fırlar  ) KURT — Yüce hakanım, hâlâ, bu iki yüzlüyü, bu yalancıyı nasıl oluyor da huzurunuzda tutuyorsunuz, onu cezaların en büyüğüyle cezalandırmıyorsunuz anlayamıyorum  İşte ben, huzurunuzda onun birkaç suçunu anlatacağım  TİLKİ — Bay Kurt  Dediklerinizi iyice düşündünüz mü? Suçluluğumu ispat edebilecek misiniz? Aramızda geçen her olayda ben haklı olduğum için sonunuzu pek iyi görmüyorum  KURT (İyice öfkelenmiştir  ) — Pekâlâ  Sözle yarışırsak, beni alt edebilirsiniz  Onun için ulu hakanımdan, karşılıklı dövüşmemize izin vermesini rica edeceğim  Kim kimi yenerse onun haklı olduğu kabul edilir  TİLKİ — Hay hay sayın Kurt  Sizinle dövüşmeye hazırım  Kavgada attığınız iftiraların, söylediğiniz yalanların ayaklarınıza dolanacağını ve mutlaka yenileceğinize inanıyorum  ASLAN — Pekâlâ  Yarın dövüşeceksiniz  Hanginizin haklı olduğunu kestiremiyorum  Şikâyetlerinizden de bıktım usandım artık  Dövüşte yenilen haksız, yenen haklı sayılacak  (Perde iner  ) 9  sahnenin sonu 63 10  SAHNE (Orman  Bütün hayvanlar sahnede  Padişah ve Sultan da sandalyelerine oturmuşlar Tilki ve Kurt karşılıklı dururlar  ) ASLAN — Biraz sonra bütün orman halkı kimin haklı kimin haksız olduğunu anlayacak  Hadi başlayın  (Kurt ve Tilki bakışırlar  Kurt ağır ağır Tilki'ye yaklaşır  Tam üstüne atlayacakken Tilki birden yana kaçar  Kurt döner: Gene yaklaşmaya başlar  Tilki'nin üstüne atılır  Tilki eğilir  Kurtulur  Kurt'un ayağı kayar yere kapaklanır  Tilki hemen üstüne atılır  Boğazından yakalar  ) TİLKİ (Alaylı bir ifadeyle) — Bay Kurt  İşte yenik düştünüz  Kimin haklı olduğu çıktı meydana  İsterseniz dua edebilirsiniz  Ama ben daha soylu bir davranış gösterip bağışlayabilirim de sizi  (Tilki sözünü bitirir bitirmez Kurt son bir gayretle kurtulur  Tilkinin boynundan yakalar  ) KURT — Kimin haklı olduğunu gösteririm ben sana  (Tilki'yi yere doğru bastırmaya başlar  Tilki güç durumdadır  ) TİLKİ— Bırak beni Kurt kardeş  Yenildim işte  Her şeyi kabul ediyorum  (Kurt Tilki'yi bırakır  Tilki birden Kurt'un arkasında biri varmış gibi bir hareket yapar  ) TİLKİ — Vurma Ayı dayı  Sakın  (Kurt arkasında Ayı var sanıp döner, Tilki mağarasına girer  Kapısını kapar  Şaşkınlıktan kurtulan Kurt ve hayvanlar kapıya yüklenirken, Tilki, mağarasının üstüne çıkar  (İçerden bir yol yapılacak) Bütün hayvanlardan yüksektedir  ) TİLKİ — Hiç boşuna zahmet edip takip etmeyin beni  İnim hiç birinizin içinden çıkamayacağı tünellerle doludur  Kırk ayrı yerden çıkışı vardır  Bugünleri düşünerek hazırladım onları  Şimdi beni dinleyin  Küçük bir koruşma yapacağım  Belki de 64 gerçek bir savunma olacak bu  Evet sizi aldattım  Binlerce kere aldattım  Yalanlar söyledim, dolaplar çevirdim  Yüce hakanımıza bile etmediğim oyun kalmadı  Ama mecburdum buna  Hayatımı yalan üstüne kurmaya mecburdum  Çünkü hepiniz kuvvetlisiniz benden  Gücünüzü kullanıp karnınızı doyurabiliyorsunuz  Hattâ başkalarının avlarını bile ellerinden alabiliyorsunuz  Orman kanunu bu, güçlü güçsüzü her zaman alt ediyor  Oysa benim büyük bir gücüm yok  Benim silâhım, zekâm  Kurnazlık yaparak hayatımı sürdürebiliyorum aranızda  Orman kanununa aklımı kullanarak karşı çıkabiliyorum  Çok eskiden bilmezdim bu kanunu  Bana ulu hakanımız ve Kurt kardeşimiz öğretti bu kanunu  Küçük bir hikâye bu  Dinleyin  (Işıklar kararır  Perde iner  ) 10  sahnenin sonu 11  SAHNE (Orman  Yalnız köylü kulübesi ve mağara yok  Ağaçlar  Köylünün çiti arkaya konulmuş  Tilki ve Kurt konuşurlar  ) TİLKİ — İşte geliyor  Elinde de bir sepet  Sıcak ekmeklerin kokusunu taa buradan duyuyorum  Hadi sen saklan çitin arkasına  Köylü sepeti bırakınca yere fırlar alırsın  KURT — Peki  (Kurt çitin arkasına saklanır  Tilki yere ölü gibi uzanır  Bir süre sonra sahneye bir köylü girer  Elinde sepet vardır, içinde de ekmekler  Tilkiyi görünce yüzü sevinçle aydınlanır  Sepeti yere bırakır  Tilki'ye doğru eğilir  ) KöYLÜ — Kısmet ayağıma geldi  Hemen yüzerim şunun derisini  Kimbilir kaça satarım  Elime geçen parayla da neler alırım neler    (Köylü böyle konuşurken Kurt fırlar sepeti alır kaçar  Tilki de fırlar yerden aynı yönde çıkar  Köylü şaşkın bakarken ışıklar söner  ) Yeni Okul Tiyatrosu - F: 5 65 (Işıkla?- yanarken köylü sahneden çıkmıştır  Kurtla Tilki girerler  Sepet Kurt' un elindedir  ) TİLKİ — Şu soğuk kış gününde iyi iş yaptık değil mi? Zorun yenemediğini oyun yener demişler  Hadi artık bölüşelim  Karnım zil çalıyor  KURT — Ne bölüşmesi? Neden söz ediyorsun sen? TİLKİ — Ama, ortak değil miydik? Birlikte hazırlamadık mı planı? KURT — Gücün ne ki, haktan söz ediyorsun? (Dişlerini göstererek Tilki'nin üstüne yürür  Tilki korkar kaçar  ) (Perde iner  ) 11  sahnenin sonu öN OYUN (Tilki kapalı perdenin önüne çıkar  ) TİLKİ — Hikâyem bu kadar değil sayın seyirciler  Sadece bu olay öğretmedi bana orman kanununu  Bir de adaletli sultanımız, yüce hünkârımız Aslan'la geçen bir hikâyem var  (Perde açılırken Tilki çıkar  ) 12  SAHNE (Orman  11  sahnedekinin aynı  ) (Perde açılır  Tilki, Aslan ve Kurt sahneye girerler  Kurt ve Tilki ortaklaşa bir maket koyun taşımaktadır  ) ASLAN — Hele şükür bir av bulabildik  Bay Kurt, koyunu bölüştürün  KURT — Emredersiniz hünkârım  (Koyunu ikiye ayırır  Kulaklarını çeker çıkarır, harsaklanm da ayırır  Bunları Tilki'nin önüne atar  Sonra koyunun yarısını Aslan'ın önüne koyar  Yarısını da kendi önüne  Aslan öf- 66 kelenmişür  Ama sesini çıkarmaz  Kurt kendi parçasını tam yemeye başlayacakken Aslan ona bir pençe atar  ) ASLAN — Nerede bunun aslan payı? Kurt'la bir Aslan'ın eşit olduğu nerede görülmüş ki böyle paylaştırıyorsun  Yıkıl karşımdan gözüm görmesin seni  (Kurt korkuyla, geri geri çıkar  Tilki büyük bir sessizlik içinde onları seyretmektedir  ) (Perde iner  ) 12  sahnenin sonu 13  SAHNE (Orman  Tilki'nin mağarası ve köy evi, çiti yerlerine konmuş  ) (Bütün hayvanlar 10  sahnenin sonundaki gibi  Tilki mağarasının üstünde  ) TİLKİ — İşte böyle  Artık orman kanununu iyice kavramıştım  Güçsüz yenilecek, hakları hiçe sayılacaktı  Siz söyleyin bana, hayatta kalabilmek, hakkımı benden güçlüye kaptırmamak için ne yapabilirdim  Şimdi gidiyorum  Gene karşılaşacağız  Belki gene sizleri aldatmak için dolaplar çevireceğim  Kusura bakmayın  Başka türlü yaşayabilmem mümkün değil  Hadi hoşçakalın  (Mağaraya girer  ) (Perde iner  ) SON | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |