Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuruluşu

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuruluşu




Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuruluşu

İstanbul'un işgalinden üç gün sonra, Atatürk ünlü 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi yayımladı Bildiride,"olağanüstü yetkiler taşıyan bir Meclisin Ankara'da toplanacağı, Meclis'e katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçilerin engeç onbeş gün içinde yapılması gereği, kesin ve kararlı ifadelerle yer alıyordu

Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan'ın üyeleri de Ankara'daki Meclis'e katılabileceklerdi

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temelleri Ankara'daki bu ilk tarihi binada atıldı Birinci Meclis Binası, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın yönetim yeri olarak pek çok tartışma ve millî kararlara sahne oldu: Bu yapı bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak, ilk yılların anılarını sergiliyor

İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan'ın bir kısım üyeleri Ankara'ya geldiler

Ankara'nın o günkü şartları içinde Meclis'in toplanabileceği elverişli bir bina yok gibiydi Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı bir bina uygun görüldü Eksik kalmış yapı tamamlandı, okullardan toplanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatıldı

Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan'da yayınladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu

23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde, Ankara'da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde toplandı

Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindeydi Hacı Bayram Camii'nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde gözleri yaşartan muhteşem bir tören yapıldı Saat 1345'de, Ankara'ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplandı

Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıktı ve aşağıdaki konuşmayı yaparak Meclis'in ilk toplantısını açtı

Burada Bulunan Saygıdeğer İnsanlar,

Istanbul'un geçici kaydiyle yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu ve bütün temelleri ile halifelik makamının ve hükümet merkezinin bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir Bu duruma baş eğmek, milletimizin, teklif olunan yabancı köleliğini kabul etmesi demektir Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşamış olan milletimiz, kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekillerini toplamaya başlıyarak Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir

Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum

Bu açış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da "Büyük Millet Meclisi" olarak konulmuştu Bu ad herkesçe benimsedi Daha sonra Atatürk'ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak, "Türkiye Büyük Millet Meclisi" (TBMM) adı kalıcılık kazandı

TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa'yı (Atatürk), başkanlığa seçti Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü

TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışmalarına başladı Bu düzenlemeler, TBMM'nin tam bir güçler birliği ilkesini benimsediğini göstermişti

2 Mayıs 1920'de Bakanlar Kurulunun seçilmesi hakkındaki yasa çıkarıldı 11 Bakandan oluşan "Meclis Hükümeti", 5 Mayıs'da TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında ilk toplantısını yaptı

TBMM'nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk Devleti doğmuş oluyordu Birinci TBMM'nin iki temel hedefi, kesin zaferi kazanmak ve yeni devletin otoritesini güçlendirmek, kalıcılığını gerçekleştirmekti Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden kurtarılması gerekiyordu

SAVAŞ VE BARIŞ

3 Aralık 1920'de Ermenistan Cumhuriyeti ile imzalanan Gümrü Barış Andlaşması, TBMM'nin yaptığı ilk uluslararası andlaşmaydı Böylece Doğu cephesi kapandı 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Andlaşması ile Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanıdı 6-11 Ocak 1921'de Birinci İnönü, 23-31 Mart 1921'de İkinci İnönü ve 13 Eylül 1921'de Sakarya Zaferleri sonucunda, 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Andlaşması ile Fransızlar savaştan çekildi Aynı yılın sonunda İtalyanlar da TBMM hükümetiyle işbirliğine giriştiler 1922 yılında, Yunanistan ve İngiltere dışında, TBMM, tüm ülkelerle iyi ilişkiler içindeydi,TBMM Orduları, 26 Ağustos 1922'de Büyük Zaferi kazandılar 9 Eylül'de İzmir kurtarıldı

18 Eylül'de ise Anadolu'da hiçbir yabancı askerî güç kalmamıştı Yeni Türk Devleti'nin bu başarıları karşısında İngiltere de dahil olmak üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi imzalandı Doğu Trakya kurtuldu İtilaf Devletleri, 27 Ekim'de Lozan'da barış görüşmelerinin yapılmasını kararlaştırdılar Uzun süren görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Barış Andlaşması 24 Ağustos 1923'de TBMM'de onaylandı Yeni Türk Devleti, askerî, siyasî ve ekonomik özgürlüğüne kavuştu

1921 ANAYASASI

TBMM'nin yaptığı ilk Anayasanın görüşmeleri, 19 Kasım 1920'de başladı ve 20 Ocak 1921 günü yapılan

oylamayla kabul edildi Böylece millî egemenlik ilkesine dayalı ilk Anayasa yürürlüğe girdi

1921 Anayasası 23 maddeden oluşan oldukça kısa bir metindi İlk dokuz maddesi devletin dayandığı temel

ilkeleri sayıyordu

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, yasama ve yürütme yetkilerinin milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'de toplandığı esasları,, 1921 Anayasasında, Devlet başkanının bulunmayışı,, yargı ile ilgili hükümlerin olmayışı önemli eksikliklerdi

halka dayalı devlet ve güçler birliği ilkelerini en kesin ve açık biçimde ifade ediyordu Ancak vatandaşların hak ve özgürlüklerinin düzenlenmeyişi

CUMHURİYETİN İLANI

1921 Anayasası'nın getirdiği millî egemenlik ilkesi ile padişah iradesi ortaya bir çelişki çıkardı Saltanat makamı boşlukta kalmıştı 1 Kasım 1922'de TBMM aldığı kararla saltanatı kaldırdı Padişahlık lağvedilmiş, kişisel egemenlik hukuken tarihe karışmıştı Bu kararın doğal sonucu, Cumhuriyet rejiminin kurulması olacaktı

13 Ekim 1923'de Ankara'nın başkent olması kararı alındı

29 Ekim 1923'de Atatürk ve arkadaşlarının, Anayasanın bazı maddelerini değiştiren teklifi TBMM'de alkışlarla ve oybirliği ile kabul edildi

Anayasanın birinci maddesinde, "Türkiye Devletinin hükümet biçimi, Cumhuriyettir" hükmü yer aldı Aynı günün gecesi, Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi

Saltanatın kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı ile, sistem içinde varlığını sürdüren "Halifelik" de gereksiz ve işlevsiz bir duruma gelmişti 3 Mart 1924'de Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve arkadaşlarının verdikleri kanun teklifi TBMM'de kabul edilerek, hilafet kaldırıldı, halifelik de tarihe karıştı

TBMM'nin 1921 tarihli ilk anayasası sadece 3 yıl yürürlükte kalabildi Gelişmelerin gerisinde kalmış ve önemli eksiklikleri vardı, yetersizdi Bütünüyle bir yeni anayasa hazırlıklarına girişildi Cumhuriyet döneminin anayasası, 20 Nisan 1924'de TBMM'de büyük bir çoğunlukla kabul edildi Yeni anayasa, cumhuriyet rejimi içinde güçler birliği esasına dayandırıldı105 maddeden oluşmuştu1924 Anayasası, Türk siyasî yaşamının gelişmesinde önemli rol oynadı Siyasî partilerin kurulmasına ve dolayısıyla demokrasiye açıktı Klasik hak ve özgürlüklere yer veriyordu Ancak, bunların korunmasına ilişkin düzenlemeler yine yoktu Ayrıca, ekonomik ve sosyal haklar da Anayasada bulunmuyordu Bu konuda tek güvence, egemenliğin sadece TBMM tarafından kullanılmasıydı TBMM'nin üstünlüğü, tıpkı 1921 Anayasasında olduğu gibi sarsılmaz bir durumdaydı

Yasaların, Anayasaya aykırılığını önleyecek, denetleyecek mekanizmalar bulunmuyordu

1928, 1934 ve 1937 yıllarında yapılan değişikliklerle 1924 Anayasasına başka bazı temel ilkeler getirildi10 Nisan 1928 değişikliği, Devlete laik bir karakter verdi 5 Aralık 1934 tarihli değişiklikle, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tam olarak tanındı 5 Şubat 1937 değişikliği ise, Devletin "cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkilapçı" niteliklerini belirliyordu

1924 Anayasası eksiklik ve değişiklikleri ile, Türk Anayasa tarihinin en uzun ömürlü metni oldu Tam ve kesintisiz olarak, 36 yıl yürürlükte kaldı

ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ

Cumhuriyetin ilanından önce yeni Türk Devletinin ilk siyasî partisi "Halk Partisi" adı altında (daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı) 23 Ekim 1923'de resmen kurulmuştu Başkanlığına da Mustafa Kemal Atatürk seçilmişti1945 yılına kadar siyasî parti kurma denemeleri ne yazık ki başarılı olamadı

İkinci Dünya Savaşının bitiminden sonra çok partili yaşama geçme eğilimi güç kazandı Bu dönemin ilk siyasî partisi 18 Temmuz 1945'de "Millî Kalkınma Partisi" oldu Daha sonra da 7 Ocak 1946'da "Demokrat Parti" kuruldu

14 Mayıs 1950'de yapılan seçim sonucunda, 487 milletvekilliğinin 397'sini kazanan Demokrat Parti, 24 yıl kesintisiz iktidarda kalan Cumhuriyet Halk Partisinin yerine iktidara geldi Demokrat Parti iktidarı, 27 Mayıs 1960'da yapılan askerî darbe ile sona erdi

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birden fazla partinin katıldığı ilk seçim ise, 21 Temmuz 1946 tarihinde yapıldı Bu seçimle birlikte çok partili hayat kısa sürede benimsendi1950 yılına kadar ülkede 25 siyasî parti daha kuruldu

1961 ANAYASASI

27 Mayıs ihtilali ile ülke yönetimine el koyan askerî güç, yeni bir anayasa yapmak için "Kurucu Meclis" oluşturdu Bir yıl içinde hazırlanan yeni anayasa, 9 Temmuz 1961'de halk oyuna sunuldu Seçmenlerin yüzde 81'inin katıldığı oylamada, yeni anayasa yüzde 61,5 "Evet" oyu ile kabul edildi

Böylece Türk tarihinde, ilk kez bir kurucu meclis anayasa hazırlamış ve bu anayasa halkoyu ile kabul edilmişti

1961 Anayasası uzun ve ayrıntılı bir metindi Önemli yenilikler getiriyordu Millet egemenliğinin "yetkili organlar eliyle kullanılacağı" hükmü ile ılımlı bir kuvvetler ayrılığı prensibi yer aldı

Yasama ve denetim yetkisi TBMM; yürütme Meclisin içinden çıkmakla birlikte ayrı bir organ olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu; yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelerce yerine getirilecekti

Önemli değişikliklerden biri de, TBMM'nin "Millet Meclisi" ve "Cumhuriyet Senatosu"ndan oluşan "çift meclisli" bir yapıdan kurulması idi Ayrıca,, yargısal denetime ağırlık verildi

yasaların Anayasaya aykırı olup olmadığını tespit etmek üzere "Anayasa Mahkemesi" kurularak

Temel hak ve özgürlükler, o güne kadar hiç bir Türk anayasasında görülmemiş biçimde ayrıntılı olarak düzenleniyordu Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmalarına da sınırlar konuluyordu Anayasa ayrıca Devlete pek çok sosyaller yüklüyordu

1961 Anayasası, 1971 yılındaki değişiklikleriyle birlikte 1980'de yapılan ikinci bir askerî darbeye kadar yürürlükte kaldı

1982 ANAYASASI

1961 Anayasasının uzun ve ayrıntılı hükümleriyle kurulan mekanizmalar iyi işleyemedi Egemenliğin çeşitli organlar arasında bölünmesi nedeniyle,, bunalımlara yol açtı Sonuçta, ülke 12 Eylül 1980'de ikinci bir askerî darbeyle karşılaştı Anayasa askıya alındı, siyasî partiler kapatıldı Siyaset adamlarının büyük bir bölümüne siyasî yasaklar getirildi

kurumlar arasında uyumlu çalışma ortamı sağlanamıyordu Siyasî ve sosyal istikrarsızlık

Yönetime el koyan askerî güç,1960'da olduğu gibi yeni bir anayasa için "Kurucu Meclis" oluşturdu İki yıl içinde yeni anayasa hazırlandı ve 7 Kasım 1982'de halk oyuna sunuldu Oylamaya katılma oranı yüzde 9127 idi Sonuçta,1982 Anayasası geçerli oyların yüzde 9137 "Evet" oyu ile kabul edildi

Böylece Türk tarihinde bir anayasa ikinci kez doğrudan doğruya halkın oyu ile kabul edilmişti

1982 Anayasası ile getirilen en büyük yenilik, tek Meclis sistemine, yani Cumhuriyet geleneğine geri dönülmesiydi Yürütme biraz daha güçlendirildi Özgürlüklerin sınırlandırılması konusunda yeni ve daha keskin ölçüler getirildi Özerk kuruluşlara yeni statüler verildi Bunlar dışında,1982 Anayasası büyük bölümüyle 1961 Anayasasına benzemektedir

1982 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra, ilk milletvekili seçimi, daha önce kapatılmış bulunan siyasî partilerin dışında, yeni kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi, Halkçı Parti ve Anavatan Partisinin katılmasıyla, 6 Kasım 1983'de yapıldı Demokratik süreç yeniden başlamıştı

20 Ekim 1991'de yapılan Milletvekili Genel Seçimleri ise, serbestçe kurulmuş çok sayıda siyasî parti ve daha önce siyaset yapma hakları ellerinden alınmış, tüm siyaset adamlarının yeniden özgürlüklerine kavuşmalarıyla gerçekleşti Parlamenter demokrasi tüm gerekleriyle işlerliğe kavuştu

PARLAMENTO BİNALARI

TARİHÇE

Bugünkü TBMM binası, 23 Nisan 1920'de millî egemenlik ilkesine dayalı olarak kurulan Türk parlamentosunun üçüncü binasıdır

Millî parlamentonun ilk toplantısını yaptığı Ankara'nın Ulus semtinde yeralan binanın yapımına 1915 yılında mimar Hasip Bey tarafından başlanmıştır Atatürk'ün 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelişinden sonra, yapının Meclis binası olarak kullanılmasma karar verilmiştir Binanın Meclis toplantısına uygun bir duruma getirilmesi için gerekli onarım ve düzenleme görevi birinci dönem Bursa Milletvekili Necati Bey'e verilmiştir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.