Tarihimize Şan Veren Ulubatli Hasan |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tarihimize Şan Veren Ulubatli HasanUlubatli Hasan 29 Mayıs 1453 günü Konstantiniyye önlerindeki İslâm ordusunda büyük bir hazırlık göze çarpıyordu İslâm askerleri sabah namazından önce en temiz elbiselerini giymişler, birbirleriyle helalleşmişler, cemaatle namazı kıldıktan sonra ordudaki yerlerini almışlardı Kâinatın Efendisinin müjdelediği "Mesud askerler"den olmak ve Cenab-ı Hakkın huzuruna şehid olarak gitmek için yanıp tutuşuyorlardı Hele içlerinden birisi vardı ki, heyecandan yerinde duramıyordu Bir gün önceden komutanlarına yalvarmış en ön saflarda vuruşan birlikte yer almak için çok dil dökmüştü Ulubatlı Hasan adlı bu yiğit Bursa Karacabey'deki Ulubat gölünün kuzeybatı kıyısının yakınında bulunan Ulubat köyünde dünyaya gelmişti Yiğitler yiğidiydi At yarışlarında, ok atmada, güreşte birinciydi Daha sırtını yere getiren çıkmamıştı Öyle ki çoğu defa iki kişiyle birden güreşir, ikisini de yenerdi Ulubatlı Hasan'ın gönlü Allah için cihad etme aşkıyla yanıp kavrulmaktaydı "İla'yi kelimetullah" uğruna can vermek en büyük emeliydi Büyük hücum'un yapılacağı gün en ön safta vuruşacağı için çocuklar gibi seviniyordu Otuz tane gözüpek yeniçeri seçmişti Hep birlikte aynı noktaya hücum edeceklerdi Nihayet beklenilen an gelip çatmıştı Mehter "hücum" havası çalınca Ulubatlı Hasan ve arkadaşları "Allah Allah" sesleriyle ileri atılmışlardı Ulubatlı'nın bir elinde sancak, diğer elinde kalkan vardı Sura dayanan merdivenlerden süratle tırmanıyordu Atılan oklara, taşlara, üzerlerine dökülen kızgın yağlara kalkanını siper ediyordu Nihayet surların üzerine varmayı başarmıştı O anda kalkanını fırlatıp atmış, uzun palasını çekmiş, arslanlar gibi vuruşmaya başlamıştı Önüne çıkan düşman askerlerine vuruyor, vuruyordu Yahya Kemal'in tasvir ettiği gibiydi manzara Şöyle demektedir şair: Vur pençe-i Alî'deki şemşîr aşkına Gülbangi asmanı tutan pir aşkına Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün Feth-î mübîni zâmin o tebşir aşkına Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-î hilâl içün Gelmiş bu şehsüvâr-ı cihangir aşkına Düşsün çelengi Rûm'un eğilsün ser-î Firenk Vur Türk'ü gönderen yed-i takdir aşkına Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-i hücum içindeki Tekbîr aşkına Ulubatlı'nın şimşek gibi çakan kılıcından ürken düşman askerleri uzaktan ok yağdırmaya başlamışlardı Oklar peş peşe Hasan'ın vücuduna saplanıyordu Ayakta duramayacağını anlayan Ulubatlı sancağı Topkapı'daki surlann üzerine dikivermişti Sancağın surların üzerinde dalgalandığını gören askerler coşmuştu Tekbir getirerek büyük bir gayretle surlara hücum ediyorlardı Ulubatlı Hasan da vücudunun oklarla delik deşik olmasına rağmen yaralı ars-*** gibi sancağın yanına düşman askerlerini yaklaştırmıyordu Nihayet diğer arkadaşlan yanına gelmiş, Hasan'ın etrafına halka olmuşlardı Sancağın artık emin ellerde olduğunu gören Hasan yüzünde mes'ud bir tebessümle ruhunu Rahman'a teslim etmişti Kendisiyle birlikte surlara tırmanan arkadaşlarından 18'i de şehid olmuş, kalan 12'si sancağı düşürmemişti Çok genç yaşta şehitlik rütbesini kazanan Ulubatlı Hasan'ın vücuduna 27 ok saplanmıştı Arkadaşlan bu okları çıkardılar ve bu mübarek şehidi Fatih'in huzuruna götürdüler Fatih, İslâmın bu bahadır evladına dua ettikten sonra şöyle demiştir: "Ulubatlı Hasan'ım! Ne kadar şanlısın Eğer sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim!" |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|