|  | Türk Büyüklerimizden Ertuğrul Gazi |  | 
|  10-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Büyüklerimizden Ertuğrul GaziERTUĞRUL GAZİ Süleyman Şah’ın oğlu Ertuğrul Gazi, Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük hizmetleri görülmüş bir şahsiyettir  Ertuğrul, babası gibi yiğit bir insandı   Süleyman Şah, Fırat Nehrinde boğulunca, kardeşi Dündar’la birlikte Kayıhan Aşiretinin bir kısmını alarak, Urfa yolu ile, Diyarbakır’dan geçerek Erzurum civarında bulunan Pasinler ovasındaki Sürmeli Çukur yaylasına gelip, konakladı  Pasinler ovası Erzurum’un altı saat kadar doğusunda olup, merkezi Hasankale kasabasıdır  Ertuğrul Gazi’nin başında Horasani bir kavuk, üzerinde ince tellerle örülü bir zırh, ayaklarında mavi çizme vardı  Arkasında tirkeşi ve elinde daima bir palası bulunurdu  Ertuğrul uzun boylu, geniş omuzlu, sert bakışlı bir askerdi   Tuğrul, akbabaya benzer gagasıyla ve pençeleri çelikten esatiri bir kuştur  Avcı kuşlarının padişahı olduğu kabul edilir  Tuğrul, Oğuzların Talas kabilesinin bir totemi idi  Bu Tuğrul kelimesine bir (er) ilavesiyle Ertuğrul adı meydana gelmiştir  Ertuğrul, doğru kalpli adam anlamına gelmektedir  Ertuğrul Gazi’nin başbuğluk ettiği Kayıhaniler Aşiretinde dört çeşit askeri kuvvet vardı  Bu kuvvetler Gaziler Alayı, Ahiler Alayı, Abdallar Alayı ve Bacılar Alayı idi  Gaziler, serdengeçtiler; Ahiler, sanatkarların yiğit alayları; Abdallar ise Alevî tarikatlarına mensup alaylar ve Bacılar da kadın alayları idi  Kayıhaniler Aşireti bu hali ile tam teşkilatlı seyyar bir site idi  Ayrıca aşiretin içinde Horasan Erenleri denilen alimler de bulunmakta idi  Kayıhaniler, Sürmeliçukur bölgesinde tam iki yıl kaldılar  Buradan kalkarak Kayseri’ye ve daha sonra da Ankara’ya gelerek Karacadağ mevkiine yerleştiler  Kayıhanilerin Karacadağı’na gelişleri hakkında Müneccimbaşı Derviş Ahmet’in yazdığı Câmiü’d-Devle adlı tarihte şu bilgi verilmektedir: “Kayıhaniler, Ankara civarında bulunan Karacadağ’a geldikleri sırada reisleri “Kayı Alp” idi  Bu aşiret, burada Çağbalık’a geldiler  Burada Kayı Alp öldü  Yerine “Sarkuk Alp” geçti  Bu da Kırşehir civarında Karahöyük’de öldü  Bunun yerine “Gök Alp” geçti  Bu da Şaraphane mevkiinde öldü  Bunun yerine “Gündüz Alp” geçerek Kayıları uç taraflarına yerleştirdi  Bu da Söğüt civarında öldü  Yerine oğlu Ertuğrul kabilesinin reisi oldu  Rumlarla birçok harpler yaptı    ” Bu bilgilere göre, Ertuğrul’un babası Süleyman Şah değil, Gündüz Alp’tir  Yine Rûhî Tarihi sağlam bilgi veriyorsa Ertuğrul Gazi’nin babasının adını Gündüz Alp olarak kabul etmek gerekmektedir  Fakat kaynaklar, babasının Süleyman Şah olduğunu kaydetmektedirler  Suriye hududumuzda bir de Süleyman Şah’ın mezarı mevcuttur  Belki Süleyman Şah, Ertuğrul’un atalarından biridir  Kayılar  Ankara’daki Karacadağ yaylasına 29 Ekim 1231 tarihinde yerleşmişlerdi  Bu topraklar Anadolu Selçuklu Sultanı I  Alaeddin Keykubat’a aitti  Bir müddet sonra Ertuğrul oğlu Sarubalı’yı, Sultan Alaeddin’e gönderdi   Sarubalı’yı bazı tarihçiler (Savcı), (Sarıyatı), (Sarıbatı) diye de kaydetmişlerdir  Sultan Alaeddin, Sarubalı’ya, “Biz ne zaman Moğollarla savaşa girişirsek bize yardımda bulunursanız, buna mükafat olarak sizi uç beyi tayin ederim”, diye bir vaatte bulundu  O yıl Moğol ordusu Sivas’a doğru ilerlemekte idi  Nihayet Selçuklularla Moğol ordusu Sivas’ın Hafikkale civarında savaşa tutuştular  Ertuğrul bu harbi duyar duymaz kuvvetlerini alarak o tarafa gitti  Bir dağın yamacında iki ordunun çarpıştığını seyrettiler  Bunlardan bir taraf yenilmek üzere, diğer taraf da galip gelmekte idi  Bunu gören Ertuğrul Gazi maiyetindeki Koç yiğitlerine dedi ki: Yiğitlerim hangi tarafı tutalım? Bu soru üzerine kardeşi Dündür: Galip tarafa geçelim    Onların zafer ganimetlerinden istifade ederiz    dedi   Ertuğrul kaşlarını çatarak: Türkün şanına, ancak mağlup olanlara yardım etmek düşer  Galibe yardım etmek ise insana ne şeref kazandırır, ne de mal    dedi  Derhal mağluplara yardıma karar verildi  Kayı yiğitleri dağdan bir çığ gibi harp meydanına daldılar  Kılıçlar oynadı, oklar çekildi, kavga yeniden kızıştı  Çok geçmeden galipler mağlup duruma düştüler  Meğer ilk mağlup olanlar Selçuklular imiş  Bunları kısa bir zamanda galip bir duruma geçtiler, Moğollar ise perişan bir halde kaçtılar   Kayıların bu yardımlarından Sultan Alaeddin çok memnun oldu  Kayı aşiretinin beyi olarak Ertuğrul’u tanıdı  Sultan Alaeddin  Ertuğrul Gazi’yi, Bizans hududuna uçbeyi tayin etti  Kayı kabilesine Söğüt kasabasını kışlak, Domaniç yaylasını da yaylak olarak verdi  Ertuğrul Gazi, Karacadağ’dan Kayı aşiretini alarak Söğüt’e geldi  Ertuğrul Gazi, çok geçmeden, maiyetindeki kılıç erleri ile Bizanslılarla savaşa girişti  Bizanslılara ait, Sultanönü bölgesi ile Karacahisar’ı fethetti  Bu zaferleri duyan Anadolu’nun muhtelif bölgelerindeki kılıç erleri, Ertuğrul’un etrafında toplandılar  Hudut boyu serdengeçti akıncılarla doldu   Ertuğrul’un değerli kumandanları şunlardı: Akçakoca, Konuralp, Turgut Alp, Saltuk Alp, Aykut Alp, Samsa Çavuş, Hasan Alp, Karamürsel, Akbaş, Kocaoğlan    Bu kumandanlar kuvvetleri ile gece–gündüz demeden Bizans’a doğru akınlarına devam ettiler  Ertuğrul Gazi, bir gece bir rüya gördü  Rüyada, “göbeğinden bir pınar fışkırdı    Bu çıkan sular çoğalarak bir deniz halini aldı    Bu deniz, bütün dünyayı kapladı    ”  Senin bir oğlun olacak; bu oğul bir devlet kurup, saltanatı ile dünyayı sarsacaktır     dedi  Nitekim o yıl içinde Ertuğrul’un karısı Hayme Ana, bir oğlan çocuk doğurdu  Bu çocuğun adını Otman koydular  Sonradan Otman, “Osman” adı ile anıldı  Ertuğrul’un diğer oğulları Sarubalı ile Gündüz Alp’tir  Küçük Osman, Söğüt kasabasında kılıç erleri arasında büyüdü  Beş yaşına geldiği zaman, bir gün babası onu, Konya’ya beraberinde götürdü  O gün Hazret-i Mevlânâ’yı ziyarete gittiler  Lakin o gün Mevlânâ pek üzgündü  Ertuğrul’u ve yanındaki oğlunu görünce şöyle deki: Sultan Alaeddin, Baba İshak’ı kendine baba yaptıysa, ben de bu küçüğü kendime evlat edindim  Mevlânâ; Osman’ı sevdi ve ona hayır duada bulundu  Ravzatü’l-Ebrar adlı tarihte, Ertuğrul hakkında şu malumat yazılıdır: Ertuğrul Gazi, Söğüt’te oturuyordu  Bir gün köyleri dolaşmaya çıkmıştı  Akşam olunca İtburnu köyünde bulunan ulemâdan bir zâtın evinde misafir kaldı  Ev sahibi Ertuğrul’a fazlaca ikramda bulundu  Ertuğrul, gece yatacağı zaman rafta bulunan bir kitabı görüp, sordu: Bu kitap nedir? Diye sordu  Ev sahibi: Bu kitap, Tanrı tarafından Hazret-i Muhammed vasıtası ile, insanlara doğru yolu göstermek üzere gönderilen Kur’an-ı Kerîm’dir    dedi ve odadan çıkıp gitti   Ertuğrul, serilmiş yatağa yatmayıp, Kur’an-ı Kerim’in önünde el bağlayıp, sabaha kadar ayakta durdu  Ancak güneş doğarken yatağa girdi  Uyur uyumaz bir rüya gördü  Rüyasında bir pîr ona: Sen, Tanrı sözü olan Kur’an-ı Kerîm’e halis bir kalp ile saygı gösterdin; bunun için sana mükafat olarak evlat ve torunlarına padişahlık verildi  Bütün neslin aziz olsun    dedi  Ertuğrul, bu sözlerin dehşetinden uyandı  Ev sahibine de bu rüyasını anlattı  Osmanlı Devletinin Kuruluşu adlı bir eser yazan İngiliz tarihçisi Gibbons, bu hadiseyi ele alarak, Ertuğrul Gazi’nin Müslüman olmayıp, Şaman dininde olduğunu yazmaktadır  Halbuki bu fikir yanlıştır  Ertuğrul Gazi, hudut boyunda Bizanslılarla durmadan savaştı  Fakat kılıcının hakkı olarak kazandığı bu yerleri Selçuk Sultanına verdi   Ertuğrul Gazi, bu savaşları ile Osmanlı Devletinin arsasını hazırlamıştı  Ertuğrul, artık iyice ihtiyarlamış, işlerini büyük oğlu Gündüz Alp’e bırakmıştı  Küçük oğlu Osman da, serhat boylarında düşmanlarla çarpışmakta idi  Nihayet her fani gibi, Ertuğrul Gazi de 1281 tarihinde 92 yaşında vefat etti  Ona, Söğüt’te güzel bir yaptılar  Her yıl, Eylül aylarında Söğütlüler, Ertuğrul Gazi için bir tören yaparak türbesini ziyaret etmektedirler  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |