|
|
Konu Araçları |
bağımsız, edebiyatının, fünun, sanatçıları, serveti |
Serveti Fünun Edebiyatının Bağımsız Sanatçıları |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Serveti Fünun Edebiyatının Bağımsız SanatçılarıServeti Fünun Edebiyatı - Serveti Fünun Edebiyatı Sanatçıları - Serveti Fünun Edebiyatı Bağımsız Sanatçıları MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944): Servet-i Fünun şiirinde yalnız nazım şekillerini ve halk şiirinden de yalnız ölçüyü (hece) alan ve dili Türkçeleştirmek iddiasıyla yapay bir dil yaratan Mehmet Emin, Türk edebiyatında Milliyetçilik akımının ilk temsilcisi sayılırŞiirlerinin tamamında sosyal sorunlara eğilen şairde, bu nedenle didaktizm ve lirizme ağır basar Hece sayısı bakımından uzun olan ölçüleri kullanan şair, söyleyişte nesre yaklaşmıştır Servet-i Fünun, Çocuk Bahçesi, Türk Yurdu dergilerinde yayımlanan şiirleri, Türkçe Şiirler, Türk Sesi, Ey Türk Uyan gibi kitaplarda toplanmıştır MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936): Ümmetçi bir şair olarak tanınan Mehmet Akif aynı zamanda halkçı ve milliyetçi kişiliğiyle tamamen toplumcu bir şair olarak çıkar karşımıza Türk şiirine gerçek realizmin Akif ile girmiş olduğundan şüphe edilemez Onun kuvvetli gözlemciliğine büyük bir tasvir ev hikaye etme kabiliyetini ve konuşma dilinin bitin canlılığını taşıyan bir üslubu da eklemek gerekir Ancak Akifin dili bir bütün değildir Tasvirlerinin dışında kalan birçok şiirinde dil, konuşma dilinden ayrılır, Osmanlıcanın sınırları içine girer Ölçü olarak sadece aruzu kullanan şair hece ölçüsünü hiç kullanmadı Nazım şekilleri konusunda ise Divan nazmının şekillerini tercih eder ve bunlar arasında en çok mesnevi şeklini kullanır Çoğu zaman nazmı, nesre yaklaştıran şair, Türkçeyi aruza ustalıkla uydurmuştur Mehemt Akifin ilk kitabı Safahattır Dah sonra yazdığı Süleymaniye Kürüsüsünde Hakkın Seleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler bir araya getirilerek Safahat adı ile yayımlanmıştır HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1861-1944): Servet-i Fünun romanının gözde olduğu devirde Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithatın popüler roman çığırını tek başına ve büyük bir kudretle devam ettiren tek şahsiyettir Hüseyin Rahmi, Türk romanındaki ilk izlerinde 1885ten sonra rastlanan Fransız natüralizminin ilk büyük temsilcisidir Romanlarındaki kahramanları daima karakterlerinin ve sosyal çevrelerinin birer ortak ürünü olarak ele alan, onların psikolojik kişiliklerini irsiyete ve sosyolojik kişiliklerini de içinde yetiştikleri cemiyetin şatlarına göre değerlendiren romancı, bu yöntemi ile olduğu kadad, realiteyi hem iyi hem de kötü yönleriyle olduğu gibi vermek konusundaki titizliği ile de tam bir "NATÜRALİST" tir Onu natüralistlerden ayıran nokta, eserlerinde sosyal eleştiriye olabildiğince çok yer vermesidir Halbuki natüralizmin sosyal eleştiriye yönelik hiçbir kaygısı yoktur Hüseyin Rahmideki sosyal eleştiri ise daha çok mizah yoluyla yapılır Bunun için de genellikle anormal durumda olan karakterler ele alınır Karakterlerdeki anormallikler ise huy (aptallık, cinsi sapıklık, şöhret düşkünlüğü), ahlak (menfaat düşkünlüğü, haksız kazanç peşinde koşma), kültürel (dini tutuculuk, batıl inançlara bağlılık, Batı taklitçiliği) yönleriyle gülünçtür Bu yaklaşım doğal olarak romana çeşitli karakterlerin dünyayı ve yaşamı görüş açısını, dini inançlarını, yaşayış ve giyiniş şekillerini, adetlerini, görgülerini de getirir ve böylece roman bir "TÖRE" romanı olarak ortaya çıkar Özetle, büyük ve sabırlı bir gözlemci olan Hüseyin Rahminin, olayları hep İstanbulda geçen romanları , gerçek değerlerini, daha çok yazıldıkları devrin sosyal yapısını bütün canlılığı, bütün incelikleri ve tam bir objektif doğruluğu ile verebilmiş olmalarına borçludur Yazarın kırktan fazla romanı ve pek çok öyküsü vardır En önemli romanları olarak, Şık, Mürebbiye, Tesadüf, Şıpsevdi, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Hakka Sığındıkı sayabiliriz |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|