|  | Deyim Nedir Nerelerde Kullanılır |  | 
|  10-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyim Nedir Nerelerde KullanılırDeyim nedir AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ DEYİM: Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları  eş  Tabir  Deyimlerin Özü: -Genellikle gerçek anlamından sıyrılarak başka bir anlama bürünürler: “Dilinde tüy bitmek”, “El ağzı ile kuş tutmak” gibi    -Kimi deyimlerde, asıl anlamlarından tamamıyla sıyrılmazlar  Yerine göre asıl anlamından da alınabilir, daha başka bir anlama da gelebilir  Bunu cümle içindeki kullanılış şeklinden anlarız  Örneğin “Baltayı taşa vurmak” deyimiyle ilgili olarak: Gerçekten de bir balta taşa vurulabilir; bu söz asıl anlamından ayrı olarak “ağzından dokunaklı, incitici bir laf kaçırmak” gibi mecazlı bir anlama da gelebilir  Bunu cümle içinde sözlerin gelişinden anlarız  “Kırk yıllık oduncu, baltasını taşa vurmasın mı?” “Kendini bilmezin biri baltayı öyle bir taşa vurdu ki  ” “Baltayı taşa vurmak” deyimi, birinci cümlede gerçek; ikinci cümlede ise mecazi anlamında kullanılmıştır  -Kimi deyimler de, sadece kendi sözlük anlamlarında (gerçek, asıl anlamında) kullanılır, başka bir anlam taşımazlar  Örnek: “Hem suçlu hem güçlü  ” “İyiye iyi, kötüye kötü demek  ” Sözdizimi: -Deyimler, sözdizimi bakımından üç grupta ele alınabilir: 1) Sonları bir mastarla (-mak/-mek) biten deyimler: İğne ile kuyu kazmak  Çam devirmek  2) Cümle şekline deyimler: Ağzını bıçak açmıyor  Kaleminden kan damlıyor  Dostlar alışverişte görsün  3) Yukarıdaki iki türe de girmeyen, daha çok birleşik sözcüklere benzeyen deyimler: İlk gözağrısı  Bağrı yanık  Kaşla göz arasında  Bir içim su  Kalıpların Özelliği: -Deyimler kalıplaşmış sözlerdir  Şekli, sözdizimi, sözcükleri değiştirilemez  Örneğin, “Yok devenin başı” deyimi “Devenin başı yok” biçimine sokulamaz  Yine “Kırdığı ceviz kırkı geçti” yerine, bir sözcüğü değiştirilerek “kırdığı fındık kırkı geçti” denilemez  -Deyimler kalıplaşmış olmakla beraber, bazı deyimlerin kalıpları büsbütün donmuş sayılmaz  Sonları bir mastarla bağlananlarla, cümle biçiminde olan bazı deyimler, birleşik fiiller gibi çekilebilir  Çekimi göre de zamirleri değişir, sözcükleri değişmez  Örneğin, “gözden düşmek” deyimi: “Gözden düştüm, gözden düştün, gözden düştü; gözden düştük, gözden düştünüz, gözden düştüler” şeklinde çekilir  Kalıpları büsbütün donmuş sayılan ya da tarihi bir anekdota bağlı bulunan deyimler kesinlikle çekime gelmez; “eski çamlar bardak oldu” gibi  -Çoğunlukla fiil olarak (msl  vakit almak) görülen deyimler, zaman zaman sıfat (msl  Kabak kafalı), zarf (msl  öğle üzeri) biçimlerinde; bazen de soru cümlesi (msl  ne dese beğenirsin?) ve ünlem cümlesi (msl  Vay anam vay) biçimlerinde görünürler   Deyimlerin Başka Verimlerle İlişkileri: -Deyimler, çok kez, başka türlü halk verimlerine ve daha başka anlatım araçlarına karıştırılır; atasözlerine, birleşik sözcüklere, Türkçe terimlere ve argo denilen sözlere    Bir karşılaştırma yapacak olursak: Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir  Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler  Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır  Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz  Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir  Örneğin: Denize düşen yılana sarılır  (Atasözü) Dört yanı deniz kesildi  (Deyim) Her iki sözde bir çaresizliği belirtiyor  Ancak birinci söz inanılmış, benimsenmiş bir düşünce, değişmez bir kural  İkinci söz ise, bir anlam bütünlüğü taşımıyor  Ancak şöyle bir cümle içinde: “Varını yoğunu kaybedince dört yanı deniz kesildi, tutunacak bir dal bulamadı” denilirse, bir çaresizlik anlamı ortaya çıkıyor ama, bu da değişmez bir kaide değil; varını yoğunu kaybeden herkesin dört yanı deniz kesilmez ki    Tutunacak bir el, tutunacak bir dal bulanlar da olur  O halde bu bir deyimdir  Deyimleri öteki anlatım araçlarından da ayırabiliriz: Deyimler, terimlere benzer  Terimler, anlamları daraltılmış bilimsel sözlerdir    Deyimler ise, anlamları genişletilmiş mecazlı sözlerdir ve en az iki sözcükten meydana gelirler  Deyimler argoya da benzemez  Argo (bkz  ), halkın geneli tarafından kullanılmayan, yalnızca belli çevrelerin kullandıkları, genel dilden ayrı, bir çeşit külhanbeyi ağzıdır  Deyimler ise, toplumun geneline mal olmuş, halk yapısı söz gruplarıdır  Bu bakımdan: Diktörgen terimdir; cızlamı çekmek argodur; deyim değildir   | 
|   | 
|  | 
|  | Deyim Nedir Nerelerde Kullanılır |  | 
|  10-21-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyim Nedir Nerelerde KullanılırDeyim nedir Birden fazla sözcükten oluşmuş, bir kavramı karşılamak amacıyla kulllanılan ve bir durumu en kısa yoldan anlatıp, cümleye çekici anlatım özelliği katan, çoğu mecaz anlamlı kalıplaşmış söz öbeklerine "deyim" denir  Türkçede kullandığımız deyimler şu özellikler taşırlar: 1  Birden fazla sözcükten oluşmuşlardır  2  Çoğunlukla bir anlam kayması (mecaz) söz konusudur  3  Cümle içinde anlatıma çekicilik kazandırır  4  Deyim kalıbı aynen kullanılmalıdır  a) Sözcüklerin yerini değiştiremeyiz  b) Deyimi oluşturan sözcüklerin eşanlamlısını kullanamayız  5  Deyimlerin arasına başka sözcükler girebilir: Örnek: Sen, ağzını hiçbir zaman hayra açmazsın  6  Dilimizde kullandığımız deyimlerin çoğu "-mak/-mek" mastar ekiyle adlandırılan "Deyimleşmiş Bileşik Eylem"lerdir  Bu kurala göre deyimleri oluştururken kullanılan adlar, bazı ad çekim eklerini alarak kullanılabilirler  Örnek: El ayak çekmek  (mastar) Deyimleri anlam ve biçim (kuruluş) yönünden iki grup altında değerlendirebiliriz: 1  Anlamlarına göre deyimler: a) Gerçek anlamlı deyimler b) Mecaz anlamlı deyimler 2  Biçimlerine (Kuruluşlarına)göre deyimler: a) Tam yargı anlamı vermeyen deyimler b) Tam yargı anlamı veren deyimler 1  Anlamlarına Göre Deyimler: a) Gerçek anlamlı deyimler: Bu gibi deyimler anlatıma güzellik katmak amacıyla kurulmuştur  Deyimi oluşturan sözcüklerin anlamı benzerlik (mecaz) anlamını düşündürmeden, kavramları olduğu gibi karşılayan kalıplaşmış söz öbekleridir  Örnek: Canı sağ olsun b) Mecaz anlamlı deyimler: Bu tür deyimlerde, kullanılan deyimin okuyu-cuya verdiği anlamın, gerçek anlamından farklı bir anlama büründüğünü görmekteyiz  Mecaz anlamlı deyimlerde kullanılan sözcük-lerin ya biri ya da tümü gerçek anlamını yitir-miştir  Türkçemizde bu çeşitteki deyimler gerçek anlamlı deyimlere nazaran daha çok karşımı-za çıkmaktadır  Örnek: Buz gibi soğumak Beyninden vurulmuşa dönmek  Biçimlerine Göre Deyimler: a) Tam yargı anlamı vermeyen deyimler: Türkçemizdeki deyimlerin bazılarında sonunda eylem veya ekeylem yoktur  Bu tür deyimler tam yargı anlamı vermezler  Örnek: Göz ağrısı, cebi delik, yarım ağız, sofrası açık, gözü açık vb  b) Tam yargı anlamı veren deyimler: Bu türdeki deyimlere anlam yükleyebilmek için çekime girmeli veya cümle biçimindeki deyimler olmalıdır  Çekime girecek biçimdeki deyimler "-mak/-mek" mastar ekiyle adlandırılan "anlamca bileşik eylem" özelliğindeki deyimlerdir  Bu tür deyimler değişik ad çekim ekleri kip ve kişi ekleri ile çekime girerler  Örnek: Babası bağırınca dut yemiş bülbüle dönmüştü  Deyimlerin bir bölümü de benzetme istiare, mecaz-i mürsel kurallarıyla kalıplaşmıştır  Örnek: Dama taşı gibi oynatmak  (Benzetme) Eli kolu bağlı kalmak  (İstiare) Başını belaya sokmak (mecaz-ı mürsel) | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |