|  | Define Adası Kitap Özeti |  | 
|  10-24-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Define Adası Kitap ÖzetiDefine Adası Kitap Özeti Babam, annem ve ben İngiltere’nin batı sahillerinde, küçük bir kasabada, küçük bir hanı işletiyorduk  Ben, on on iki yaşlarıdayken, bir gün hana iri yarı, kir pas içinde, suratında yara izi olan, denizci birisi geldi  Hanımızı beğendiği için kalacağını, fazla yemek ve yer seçici olmadığın belirtti ve üç altını çıkartıp masanın üzerine avans olarak koydu  Bir gün bana, dikkatli olup, bir ayağı tahta olan bir denizciyi gördüğümde, kendisine haber verirsem, ayda dört peni kazanacağımı söyledi  Ben de kabul ettim  O günden sonra gözümü dört açtım  Akşamlan içiyor, maceralarım anlatıyor, milleti kendisini dinlemesi için zorluyordu  Müşteriler ondan çekindikleri için seslerini çıkaramryorlardı ama her geçen gün de handan çekiliyorlardı  Babam, “eyvah, bu gidişle iflas edeceğiz” diyordu  Aradan aylar geçmiş olmasına rağmen handan gitmeye niyeti yok gibiydi  Bir müddet sonra ne bana, ne de babama para vermez oldu  Gün geçtikçe borcu birikiyordu  Babamla sık sık tartışıyorlardı  Bir tartışma sırasında, babam kalp krizi geçirdi  Gelen doktor, aynı zamanda bölge polisi imiş  Kaptanın eli bıçaklı halini görünce, ona kızdı ve bir suç işlerse hapse tıkacağını belirtti  Ne hazin ki, birkaç gün sonra babam öldü  Babam ölmeden birkaç gün Önce, bîr denizci gelip, “Bili burada mı?” diye sordu  Tarifinden kaptanı aradığını anlamıştım  Bir müddet sonra, kaptan uzaktan görünce saklandı  Kaptan içeri girip oturduktan sonra, birden bire ortaya çıkıp, afallayan kaptanın yanına gidip oturdu  Biraz sonra karşılıklı olarak bıçaklarını çektiler ve kapıştılar  Sonra, bizim kaptan diğerini önüne katıp kovaladı, ama biraz sonra da bayılıp yere düştü  Meğer, sara nö*beti geçiriyormuş  Babamı kontrole gelen doktor onu da muayene etti ve böyle içmeye devam ederse çok yakında öleceğini söyledi  Bu arada da babam öldü  Birkaç gün sonra, kör bir adam gelip, kaptanla görüştü  Git*tikten sonra, kaptan “bana altı saat süre tanıyorlar” dedi, ama birkaç dakika sonra da sarsıla sarsıla Öldü  Bu kısa süre içinde gördüğüm ikinci ölümdü  Annemle, ölünün başında bir müddet bekledikten sonra, yardım almak için köye gittik  Kaptan Flint ismini duyan, hiç kimse yanımıza yaklaşamıyordu  Mecburen, yine yalnız başımıza hana geldik  Kaptanın odasına çıkarak, sandığını açtık, gelenler olduğu için acele ile, bazı kağıtları ve paralan alıp handan çıktık  İlerde bir yere saklandık ve biraz sonra yedi sekiz kişinin ellerinde meşalelerle hanın kapısında olduklarını gördük  Sonra içeri girdiler  Bir müddet sonra aralarında tartışmaya, sonra da duydukları at sesleri nedeniyle kaçmaya başladılar  Sadece kör kaptan ortada kalmıştı  Hızla gelen atlılardan birisinin çarpmasıyla o da öldü  Koşa koşa annemin yanına gittim  Kadıncağız, korkusundan sinmiş kalmıştı  Beni görünce, sarılıp ağladı  Gümrükçüler, kaçanları kovaladılar  Ancak, çoktan gemilerine atlayıp kaçmışlardı  Hana girdiğimizde, bu kadar kısa süre*de, nasıl böyle altını üstüne getirebildikleri hayret verici bir olaydı  Gümrükçülerin başı Jack bunun sebebini öğrenmek istediklerinde koynumdaki muşambayı gösterdim  Hep birlikte doktorun yanına gittik  Doktor ve Jack bana iltifat ettiler ve kahraman bir çocuk olduğumu söylediler  Anlaşılan oydu ki, Kaptan Flint denen adam çok tehlikeli bir korsandı ve bir yerlere gizlemiş olduğu hazinesi vardı  O, para peşinde değil, hazinenin yerini gösteren haritanın peşinde idi  Ve bu harita, koynumdan çıkardığım muşambadaki kağıtların arasında idi  Şimdi hedef hazineyi bulmaktı  Ayarlanan bir gemi ile yola çıkacaktık  Hazine falan umurumda değildi  Böyle bir yolculuk yapacağım için çok heyecanlı ve sevinçliydim  Nihayet, Brİstol limanından, denize açıldık  Yolculuğumuz genellikle sakin geçiyordu  Adaya varmamıza bir iki gün yolumuz kalmıştı  Akşam vakti elma almak için girdiğim fıçının içinde iken, ayru zamanda aşçılık da yapan tek bacaklı gemici Silver geldi ve fıçının üstüne oturdu  Tam sevinçle kendisine seslenecektim ki başka bir gemici ile konuşmalarını duyunca vaz geçtim  Anladığım kadarıyla, bunların hepsi korsandı  Silver de bizim kaptanın korkuyla kaçtığı tek bacaklı meşhur korsandan başkası değildi  O andan sonra, gemideki birçok namuslu insanın hayatı bana bağlıydı  Fıçıdan çıkınca, hemen kaptan, kont ve doktorla bir araya geldim ve tüm duyduklarımı anlattım  Adaya varınca, ben de karaya çıkanlar arasmdaydım  Konuşmamıza göre Kont, doktor ve kaptan gemide kalmışlardı  Bir ara Silver ile arkadaşı Tom’un konuşmalarını duydum  Hemen saklanıp, dinledim  Tom, Silver’e karşı çıkıyordu  Bunun üzerine Silver, Tom’u bıçağıyla öldürdü  Çok korkmuştum  Hemen görünmeden kaçmaya başladım  Epeyce koştuktan sonra, burada yamyam gibi bir adamla karşılaştım  Yanımda tabancam olduğu için, karşısına dikildim  Sonra, adamda benim zararsız olduğumu anlayınca konuşmaya başladık  İsmi Benjamin Gunn olan gemici, üç yıl önce burada tek başına yaşamaya mahkum edilmişti  Ona karşı bîr yakınlık duyuyordum  Birden bir patlama sesi duyduk  Anlaşılan savaş başlamıştı  Hemen, Gunn’Ia beraber, limana doğru koştuk  Yolda, Gunn’la birbirimizi kaybettik  Koşa koşa limana yaklaştığımda, doktor ve kaptanın diğer gemicilerle bir arada olduklarını gördüm  Gemiyi terk etmişlerdi  Onlara gördüğüm her şeyi anlattım  Onlarda, gemiyi ele geçirecek iken, ben olmadığım için bu plandan vazgeçip, karaya çıkmışlar  Tom’un Ölüm çığlığını benim zannederek, geri dönmüş ve gemide lazım olacak ne varsa bir kayığa yükleyip, yeniden adaya çıkmışlar  Tabii, gemidekiler bunları görünce, top ateşine tutmuşlar ancak, isabet ettirememişler  Karaya çıkınca, bu sefer de karadakilerle silahlı çatışmaya girmişler  Neticede, bu kütükten eve sığınmışlardı  Bir müddet sonra, Silver ve adamları yakınımıza kadar gelip, anlaşmak İstediklerini söylediler  Kaptan onlara, “Şayet teslim olursanız, hayatınızı bağışlar, sizi en yakın cezaevine bırakırım  Yoksa teker teker Öleceksiniz” dedi  Kızgınlıkla gerisin geriye gittiler  Sonra, kaptan hepimizi mevzilere yerleştirdi ve nasıl savaşacağımızı anlattı  Nitekim, çok geçmeden dört bir yandan ateş etmeye başladılar  Hızla, bulunduğumuz yere doğru ilerliyorlardı  Artık kavga, kılıç ve tabanca ile oluyordu  Sonuçta, bizden üç, onlardan altı kişi ölmüştü  Kaptanın yarası pek ağır değildi  Doktor, onun yarasını sardıktan sonra, dışarı çıktı  Anladığım kadarıyla, Benjamin Gunn’u bulmaya gitmişti  Ben de, yanıma iki tabanca, mermi ve peksimet alarak, kafamdaki planı gerçekleştirmek için kimseye söylemeden dışarı çıktım  Söyleseydim, bırakmazlardı  Niyetim kıyıya kadar gitmek ve bağlı olan geminin halatlarını kesmekti  Kayığa bindim ve sessizce gemiye yaklaşıp, halatı kestim  Gemidekiler farkına varmamışlardı  Aniden, aklıma gemiye çıkıp ve onların sarhoş-hıklarından faydalanarak gemiyi ele geçirmek geldi  Bir yolunu bulup gemiye çıktığımda, ortalıklarda kimseyi göremedim  Sonra, kilere doğru ilerlerken yerde yaralı yatan Hands’ı gördüm  Belli ki, diğer korsanlar tarafından yaralanmıştı  Onunla konuşup, anlaştım  Hands’m yaralarını sardım ve onun yönlendirmesiyle gemiyi Define Adası’na doğru yönlendirerek gitmesini sağladım  Yalnız, Hands’un yüzündeki ifadeyi hiç beğenmiyordum  Nite-kim bir müddet sonra, gemimiz karaya oturduğunda, sinsice arkamdan saldırdı  Hatta beni bıçakladı da  Ben de iki tabancamı birden ateşleyerek onu öldürdüm  Yaramdan dolayı acılar içerisinde kıvranmama rağmen, gemide tehlike kalmadığı için rahattım  Kayalara çarptığı için yan yatmış bulunan gemiden çıktım ve yürüyerek kıyıya vardım  Amacım, kaîedekilerîn yanma varmaktı  Bizimkilere sürpriz yapmak için sessizce içeri girmiştim ki kendimi birden bire kor*sanların ortasında buldum  Korsanlar, kütükten evi ele geçirmiş*lerdi  Silver, alaycı bir şekilde “Demek döndün ha, Jack” diyordu  Bir şey vardı ki, benim diğerlerinden ayrılmış olduğumu zannediyorlardı  Sevindirici başka bir şey daha vardı ki, doktor, kaptan ve diğerleri ölmemiş, korsanların dediğine göre, onlarla anlaşarak her şeyi bırakıp, ayrılmışlardı  Ben de, bütün gelişmeleri, geminin durumunu ve ölen adam*ları anlatarak, onlara meydan okur bir şekilde, dediklerimi yapmalarını söyledim  Bazı korsanlar üzerime saldıracaklardı ki Sİlver bırakmadı  Sonra olaylar şöyle gelişti: Hep birlikte defineyi kazmak için gittik  Kazdığımız yerde, define falan yoktu  Birisi, daha Önce, bulmuş ve götürmüştü  Silver bana bir tabanca verdi ve hazır olmamı söyledi  Nitekim biraz sonra, ağaçların arasından korsan*ların üzerine kurşun yağmaya başladı  Biraz sonra, korsanların üçü Öldürülmüş, ikisi ise kaçmıştı  Meğer, Silver ve doktor anlaşarak planları yapmışlar  Benjamin Gunn’da bu plandaki rolünü çok güzel oynamış  Hazineyi oradan çıkarıp, kaldığı yere götüren de Benjamin’den başkası değilmiş  Ertesi sabah erkenden toplanma hazırlıklarına başladık  Her millitenin parası ve altını mevcuttu  Tam üç gün, paralan çuvallara yerleştirrhekle geçti  Kaçan korsanların adada bırakılması, yan-lanna yiyecek ve erzak verilmesi kararlaştırıldı  Sonra da demir alarak yola koyulduk  Birkaç gün sonra güzel bir körfeze girerek, demir attık  O günün, gecesi, Silveç yanına bir miktar para da alarak gemiden kaçtı  Bir bakıma iyi de oldu  Bu limanda bir hafta kaldıktan sonra, rahat bir yolculuk yaparak Bristol’a vardık  Paralan, ve altınları aramızda paşlaştık  Ben, annemin yanma gelerek, tekrar hanı işletmeye başladık  Tabii ki artık işleri hizmetçilerimiz görüyordu  Define Adası Robert Louis Stevenson 
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |