Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > İç Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ankara, ankaranın, bilgi, ile, ilgili, kıyafetleri, yöresel

Ankaranın Yöresel Kıyafetleri - Ankara Yöresel Kıyafetleri İle İlgili Bilgi

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankaranın Yöresel Kıyafetleri - Ankara Yöresel Kıyafetleri İle İlgili Bilgi




Ankaranın Yöresel Kıyafetleri - Ankara Yöresel Kıyafetleri

a) Kadın Giyimi

Ankara'da ele geçen en eski örneklerden yakın zamana kadar yapılan araştırmalarda görülen başlıca kadın kıyafetlerinin en ilginç olanları takım halinde holta ve salta ile birlikte veya tek giyilen sırmalı entarilerle setentiliyon gibi düz ve kalın münakkaş ipekli kumaşlardan yapılan etek ceket şeklindeki elbiseler teşkil etmektedir Kadın kıyafetleri evde sokakta misafirliğe giderken düğün ve gelin elbiseleri gibi ağır ve kıymetli herbiri çeşitli renk ve şekillerde mevsim ve yaşa göre değişen birtakım elbise çeşitleriyle karışımıza çıkar

Düğün kıyafetleri:

Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır Yalnız gelinleri farklı kılan şey başlarındaki tel ve duvaklardır Ağır elbise olarak addedilen bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (nişanlar kına geceleri paça günleri vb) giyilir bunun dışında kesinlikle giyilmezdi

Düğün elbiselerinin en eski örneklerini üç etek entariler oluşturur Bunların aşağı yukarı üç asırlık bir geçmişi vardır Üç eteklerden sonra iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler giyilmeye başlanmıştır İki eteklerden sonra da yavaş yavaş holtalar terkedilerek holtasız düz elbiselere rağbet başlamıştır ki bunların da ilk örneklerini belinin iki yanı büzgü ve pastalı bolca tek etekten oluşan çantalı entari olarak tabir edilen sırmalı elbiseler teşkil etmektedir II Abdülhamit devrinden itibaren ise setentiliyon gibi kalın ipekli ve münakkaş kumaşlardan yapılan ve daha çok Avrupa modası olduğu tahmin edilen korsajlı balinalı

Genç Kız Kıyafetleri:

Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basittir Süslü elbiseler giymeleri toplumca ayıp sayılırdı Esasen kızların kına gecesi ve şerbet (nişan) ten başka merasimlerde (düğün veya mevlüt) bulunmaları da geleneklere aykırı idi Çok özel durumlarda düğüne gitmesi gerektiği zaman bile basma pazen veya yünlüden alelade elbiseler giyerlerdi

Gezme Elbiseleri:

II Abdülhamit devrinden otuz sene öncesine kadar resmi misafirliklere gidişlerde bayram ziyaretlerinde zengin hanımlar ipek kadife veya fasone denilen yünlü kumaşlardan veya çitari denilen ipeklilerden uzun entariler giyerlerdi Daha eskiler ise kutni denilen kumaşlardan yapılan elbiseler giyerlerdi Bu elbiseler üzerine ipek şaldan mongül veya plüş denilen ipek kadifeden hırkalar giyilir üstüne elmas gerdanlık elmas muska gıdık - altın elmas saat takılır başa oyalı yemeni örtülür üstüne bağdat çarı (çarşaf) carlanarak ziyaretlere gidilirdi

Gündelik Kıyafetler:

Mevsime yaşa ekonomik duruma göre bazı değişiklikler gösterir Fakir ve orta halli kadınlar doğrudan doğruya çinti donu denilen dış donu üzerine basmadan bir içlik içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikişli ceket şeklinde düz hırka giyerler üzerine oyasız yemeni örterlerdi Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen şeklinde üç köşe katlayarak fesin üzerine örterlerdi Sokağa çıkacakları zaman yakın komşuya giderlerken damarlı çar dedikleri bir örtü ile başlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun çarlara bürünürlerdi

Zengin olan kadınlar ise çinti don üzerine basma yünlü vbden oluşan uzun düz baştan geçme peşli entariler giyerlerdi Bu entari üzerine de ekonomik duruma göre basmadan parmak dikişli içi pamuklu hırkalar giyerlerdi Yaşlılar başlarına takke gibi kalıpsız fes gençler ise daha uzun ve kalıplı fes giyerlerdi Fes üzerine gençler yemeni yaşlılar oyasız yemeni örterlerdi

Sokak Kıyafetleri:

Ele geçen en eski kaynaklara göre XVII yüzyılda Ankara'da ferace giyildiği görülür Feracelerden sonra çarlar giyilmeye başlanmıştır I Abdülhamit devrinde feraceler yasaklanıp çarşaf giyilmesi emredilince gençler çarşafı tercih etmiş yaşlılar ise beyaz çarlarını giymeye devam etmişlerdir

Hamam Kıyafetleri:

Yeni gelin veya zengin genç hanımların hamam kıyafetleri de dikkate değerdir Yeni gelin veya zengin genç bir hanım hamama giderken helâi don ve gömleğini sevai telli yelek ve içliğini üstüne elbisesini giyer başına oyalı yemenisini takar hamam bohçasını hazırlayarak Bağdat çarını giyip hamama giderdi

b) Erkek Giyimi:

Anadolu erkek giyimi Ankara da dahil olmak üzere üç grup altında toplamak mümkündür:

- Üç etek entariler

- Şalvar ve işlik fermani veya gazekiden oluşan takımlar

-Efe zeybek veya dadaşlara özgü dizlikli zıpka veya zıvgalı camadan veya cepkenli kıyafetler

Ankara'da erkek kıyafetleri üzerindeki araştırmalar yaklaşık bir - birbuçuk yüzyıl evvelinden Cumhuriyet devrine kadar olan kıyafet çeşitleri üzerinde yapılmıştır Bu süre içinde Ankara'da çeşitli halk tabakasının giydiği kıyafetleri başlıca beş ana başlık altında toplamak mümkündür

İlmiye Sınıfının Kıyafeti:

İlmiye sınıfına ait başlıca takımların en dikkate değer olanlarını üç etek entariler teşkil eder Abdülhamit devrinin sonuna dek ilmiye sınıfının olduğu kadar esnaf sınıfının da giyiminin esas unsurunu oluşturmuştur Genellikle şetari altıparmak veya osmaniye topu gibi yollu kumaşlardan yapılan bu entariler önü baştan başa açık yanlarının birer karış yeri yırtmaçlı uzun kollu haydari yakalı önünün bele kadar kısmı ile kol yerleri kaytan süslü olur ve belinin yanında küçük bir bağla bağlamak suretiyle iki önü birbiri üstüne kavuşurdu Yaklaşık olarak II Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar hocalar tarafından gayet uzun ve bol şalvarlar pamuklu iç işlikleri ile giyilen bu üç etek entariler üzerine bele ince tarzda (esnaf ve efelerinkinden ince olmak üzere) ipek Trablus kuşağı beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarılır sırta da mevsim ve duruma göre ya pamuklu hırka veya Mekke hırkası sokakta lata camide ise cüppe giyilirdi

Üç etek entariler terkedildikten sonra ilmiye sınıfı tarafından pantolona çok benzeyen biraz zengince olanlar Şam toplandan zengin olmayanlar yollu pazen veya ketenden parmak yakalı önden düğmeli uzun bilezikli kollu bir işlik giyer bele beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarar üzerine çuha veya kumaştan bir yelek giyerlerdi

Okuma Çağındaki Çocukların kıyafeti:

Okuma çağındaki çocuklar okuyan ve okumayan olmak üzere iki kısma ayrılır ve bunlardan okumayanlar esnaf olurdu

Okuyan çocukların kıyafeti; II Abdülhamit devrinin birinci yarısına kadar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer bellerine şal kuşak sararlardı Ankara'da ilk Maarif Teşkilatı kurulduktan sonra bu üç etek entariler kalkmış yerine pazen veya kumaştan içi astarlı uzun şalvarlar ile işlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar giyilmeye daha sonraları ise elifiyeler ve nihayet ekonomik durumu iyi olanlar tarafından setre pantollar giyilmeye başlanmıştır

Yeni yetişen ve okumayan 13-14 yaşındaki esnaf çocuklarından efeliğe hevesli olanlar yaşlıların giydiği bu kısa şalvarların biraz daha darca ve itinalı olanları ile tıpkı efelerinki gibi işlik yelek fermani giyer bele genişçe bir kuşak ile isteyenler silâhlık kuşanırdı Efe olmak istemeyen gençler ise yaşlıların giydiği takımların daha dar ve gösterişlisini giyerlerdi

Esnaf Kıyafetleri:

II Abdülhamit Devri'nin sonlarına kadar Ankaralı esnaf da tıpkı ilmiye sınıfı gibi üç etek entarilerden oluşan takımlar giyerdi Bu entarilerin altına yakasından güzel görünmesi için bir içişliği giyilir bele uzun veya değirmi şal kumaş kuşanılır sırta da hocalardan farklı olarak kuşağın üzerini örtecek uzunlukta işlemesiz bir gazeki veya fermani giyilirdi Mekke hırkası bulunanlar bunların üzerine ayrıca bir Mekke hırkası veya pamuklu hırka kışın ise hocalardan farklı olarak isteyenler miriz aba daha zengince olanlar ise kürk giyerlerdi

Efe ve Zeybek Kıyafeti:

Zeybeklerin giydikleri elbiseler hemen hemen birbirine benzer Bunlar dizlik işlik kuşak üzerinde çeşitli silâhlarla dolu bir silâhlıktan ibarettir

Zeybekler kendi aralarında cesaret ve yiğitlikle sivrilenleri efe diye anarlardı Efeler çarlık dizlik denilen beyaz patiskadan diz kapağının hemen altında bir tür kısa şalvar giyerlerdi Bu dizliklerin paçalık tabir edilen kısımları san ipekli işli olur ve sim karışık yünden uzun düz patiskadan olanları ile düz beyaz yünden diz çorapları giyilmiştir Sekiz metre patiskadan çok bol ve geniş bir surette yapılan bu dizliklerin bütün kıvrıntı ve döküntüleri arkada toplamak suretiyle önü adeta düz ve kırışıksız olur diz kapağının hemen altında ve dize sıkıca oturmuş durumda olan parçasıyla ayağa giyilen diz çorabı arasında iki parmak yer açık kalarak ten görünürdü Beyaz dizlikler ile sırta çarlık işlik denilen beyaz patiskadan parmak yakalı önden iri sedef düğmeli uzun bilezikli kollan olan bir işlik ve onun üzerine kırmızı beyaz yollu osmaniye işlik giyilir bele genişçe şal kuşak ile silâhlık takılırdı Bu takımlar ile ayağa kesinlikle kırmızı diz bağlı uzun beyaz ajurlu diz çorabı ve kırmızı cimcime veya yemeni sırta da osmaniye işlik üzerine sırmalı camadan veya sırmalı cepken bunlar yoksa sırmalı yelek giyilirdi

Uzun konçla diz çorabı ve hatta çizme giymekle beraber dizlik giyenlerinin diz kapaklan ile baldırlarının büyük bir kısmı mutlaka açık bulunurdu Başlarına fes giyer üzerine ipekli çevre ve pusu sararlardı Cepkenlerini giymeyip omuzlarından aşağı sarkıtmak âdetleri idi

Memur Kıyafetleri:

Ankara'daki memur kıyafetleri; yüksek orta ve küçük dereceli memur kıyafeti olmak üzere üç gruba ayrılır

Yüksek dereceli memurlar; setre pantollar ile beş cm yüksekliğinde dik veya uçları kelebek yakalı gömlekler giyer yakalara boynun arkasından iliklenen hazır uzun kravat veya papyon kravat bağlayıp bunları mücevherli iğneler ile tuttururlar gömlek ve pantolon üstüne de göğsü kapalı bir yelek giyerlerdi Başlarında kalıplı fes (daha sonra hasırlı fes) ve ellerinde şık bir baston bulunurdu

Orta dereceli memurlar; setre pantol veya ceket pantollar ile kolalı gömlek yerine basma işlik giyer ve üzerine işliği örterek şık görünmesi için düz ya da pastalı kolalı patiskadan bir jile takarlardı Bu jileler üzerine dik veya ucu kıvrık kolalı bir yakalık ve beşparmak genişliğinde uçları kıvrık kolalı kolluk ile boynun arkasından iliklenen hazır kravat takılır ve üstüne yelek giyilirdi Başlarına da şıllık fesleri denilen feslerden takarlardı

Küçük dereceli memurların kıyafetleri ise karışıktır Genellikle elifiye giymekle beraber üzerine ceket giyenler de bulunurdu Başlarında sarıksız dal fes bulunması şarttı



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.