İstanbul Tarihi Sultanahmet Meydanı |
10-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Tarihi Sultanahmet MeydanıSultanahmet Meydanı Her devirde şehrin en önemli ve dinamik yeri, yarım ada yedi tepesinin ilki olmuştur Şehrin ilk kurulduğu akropol surlarla çevrili, tipik bir Akdeniz ticari yerleşimiydi Roma devrinde bu merkez genişletilerek, yenilenmiştir Günümüze çok az kalıntıları kalan Roma devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti “Büyük Saray” diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk km taşı da buradaydı Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerleşmişlerdi Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir İstanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yere Batan Sarnıcı burada, Hipodromun çevresindedirler Şehrin ana caddeleri (aşağı limana inen ve batıya şehir surlarına doğru gidenler) Hipodromdan başlar ve yamaçları takip ederdi Yol kenarları ticari kuruluşlar ve ikametgahlarla çevrili idi Yan yollar dar ve bazıları basamaklarla yokuş aşağı uzanırlardı Anayol kaldırımları bazen iki katlı, galerili inşaa edilmişlerdi Yol boyu geniş meydanlardan ayrılan sapaklarla sur kapılarına ulaşılırdı Ana cadde “Mese” diye anılırdı Surlarda Altın Kapı yolu “Via Egnetia” Roma’ya, giden yoldu “Hipodrom” At binenlerin, atların meydanı anlamına gelir Roma İmparatoru Septimius Severus”un 2yy sonlarına inşa ettirdiği hipodrom Büyük Konstantin tarafından devasa ölçülerde genişletilmişti Bazı tarihçiler 30, bazıları da 60 bin seyirci kapasitesinde olduğunu bildirirler 2 veya 4 atın çektiği arabaların yarışları esas gösterilerdi Roma İmparatorluğu ve sonradan Bizans İmparatorluğu devrinde hipodrom şehrin toplantı, eğlence, heyecan ve spor merkezi olarak 10 yy’a kadar önemini sürdürmüştü 1204 Latin istilası ile beraber, şehrin bir çok diğer abideleri gibi burası da önemini yitirmişti Araba yarışları yanında, müzisyen toplulukları, dansözler, akrobatlar, vahşi hayvanlarla kavga gösterileri, toplantılar yapılırdı Bütün bu faaliyetler için ise Roma devrinde bol tatil günleri mevcuttu Dev ölçüde bir U harfi şeklinde olan hipodromun doğu uzun tarafında, damında 4 bronz at bulunan, balkon şeklinde, imparator locası yer alırdı Ortada, hipodromun kum kaplı sahasını ikiye bölen, arabaların etrafında yarıştığı alçak bir duvar, bu duvarın üstünde de İmparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen abideler ve meşhur at yarışçıları ile atlarının heykelleri bulunurdu Şöhretli bir araba yarışçısı akla gelebilecek her türlü maddi olanak içinde yüzerdi Yarışçılar yeşil-mavi-sarı-kırmızı gibi politik güçleri de olan takımlara ayrılmışlardı Zaman, zaman yarışlara politika karışır, karşılıklı güçlerin mücadeleleri korkunç katliamlara dönüşebilirdi Hipodrom günümüze zemini 4-5 metre yükselmiş ve kalabilmiş 3 abide ile gelmiştir Bunlar Mısır’dan getirilen Obelisk, Yılanlı Sütun ve Örme Obelisktir Türk devrinde, bu meydanda bazen, eski günlerindeki zengin gösteriler gibi, çeşitli festival ve gösteriler tertiplenmişti Hipodrom’un batısında, Sultan Ahmet Camii’nin karşısında yer alan İbrahim Paşa Sarayı 16 yy zengin ve tipik özel sarayların günümüze gelen tek örneğidir Bu güzel yapı Türk ve İslam Eserleri müzesi olarak ziyarete açıktır Muazzam Hipodromdan günümüze yuvarlak güney ucu gelmiştir Büyük kemerlerle donatılmış tuğla bir yapıdır Sonraki devirlerde Hipodromun taş blokları ve sütunlarının tamamı başka yapılarda kullanılmıştır Hipodrom girişi sağındaki parkta 4-5 yy ait özel saray kalıntıları, az ilerisinde de Aya Öfemiya Bizans Kilisesinin kalıntıları bulunmaktadır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|