Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..




Gençlik-Gençliğin Kıymeti
Hakkında Gençlik-Gençliğin Kıymeti




Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuh

Gençlik, hayâtın en iyi en verimli bir şekilde geçirilmesi gereken dönemidir Bundan dolayı, gençliği boş ve faydasız şeyler peşinde geçirmek, bu fırsat elden çıktıktan sonra bizlere çok “AhhhVaaah”lar çektirecektir

Bir gençlik yetişti günümüzde; daha doğrusu bir gençlik yetiştirildi Vâr oluş gayesini bilmeyen, hayâtı bir takım geçici heveslere bağlayan bir gençlik bu Dikkatini müziğe çektiler Dansa eğlenceyeİçkiye kumara Anlamını dahi bilmediği çeşit çeşit müzikleri sevkettiler damarlarınaSonuçta dinini, imanını, ailesini hattâ yaşamayı bile sevmeyen bir gençlik çıktı ortaya Öyle bir gençlikki, hayâtı toz pembe gördüğü için aklından çok hissiyatını dinliyor Lezzet diye tattığı şeylerle hüzün ve gâm yudumluyor âdeta Boş hayallerin esiri olup, gerçek sevgiliyi ve mutluluğu bulamadığı için, geçici heveslere kapılıyor Sonuçta bunların uğruna gönlü perişan oluyor Kalbi kırılıyor İhtiraslara kurban gidiyot

Gençliğin meselelerinin temelinde maddi ihtiyaçlarının karşılanmasından ziyade, mânevi ihtiyaçlarının karşılanmaması yatmaktadır İlim adamları bunu söylüyor, yapılan istatistikler ve araştırmalar bunu gösteriyor İntiharlar, uyuşturucu mübtelâları, birtakım sapıklıklar hep bunun sonucunda meydana gelen çirkinliklerdir “Bütün bunların sebebi nedir? Diye sorunca; “Ruhî bunalım, kalben tatmin olmamak Ruhî boşluğu, maddi olan hiçbir şeyle dolduramamak” cevabı alınıyor Peki çaresi nedir? Çaresi hayatımızı iman ışığı ile aydınlatıp canlı tutmalı, yüce Allah (cc)’ın emirleri ve yasaklarıyla hayatımızı süslemeliyiz Evet iman sahibi bir insan için hayâtın her ânı, her dakikası lezzet ve huzur doludur Bunun için imanımızın çok kuvvetli olması gerekmektedir Kuvvetli bir imânın varlığı da, ancak İslama ve bu dinin emirlerine tamamen teslim olmaya dayanmakatadır Şairin dediği gibi

“İman ile geçen her gece gündüz gibi aydın,
Tâze bir bâhar âlemi her anı hayâtın

Şimdi size, İmâm Azam (ks)’in babasının ısırdığı bir elmanın suyunu helâl ettirebilmek için, uzun bir süre elmanın sahibine hizmet ettiğini anlatsak, belki buna gülersiniz Ama bu imân’a sahip olan imam Azam (ks)’ın babasına, Allah (cc) İmam Azam (ks) gibi bir evlat nasip eylemiştir Bizlerde gerçek huzur ve mutluluğa, ancak böyle bir imana sahip bir gençlik yetiştirdiğimiz zaman ulaşacağız

Allah (cc) gençliğini islam dinine uygun olarak geçirenlerin, kıyamet gününde çok büyük mükâfâtlara nail olacağını ve özel bir bölgede gölgeleneceklerini vaad buyurmaktadır Efendimiz (sav) ise, “haramlar karşısında kapanmasını bilen göz, kıyâmet günü ağlamayacaktır” Müjdesini vermektedir

Yapılan ibadetin büyüklüğüne gelince “Gencin namazı bütün âleme ışık saçan bir güneşse, ileriki yaşlardakilerin namazı bir mum ışığı misali gibidir Ona göre düşünmemiz gerekmektedir Günümüz insanları herşeyin fiyatını biliyorlar Fakat hiçbir şeyin değerini ve kıymetini bilmiyorlar Herşeyi madde ile ölçer tartar hâle geldi günümüz insanı Tabiri câizse maddeye esir oldu günümüz insanı Madde ile boğulan imdat çığlıklarına yine madde ile cevap vermeye çalışan ve her defasında hüsrana uğrayan günümüz insanıİnsan dünyaya aldanıyor Serabı su zannediyorGeçici olan bu dünyaya bağlanan insan, devamlı olan âhiretini unutuyor Niçin unutmasınki? Çünkü başta kendisini unutmuş, yaratılış gayesini unutmuştur Kendisi için bu âlemi donatanı, rızıklandıranı bir günde canını alacak olanı unutmuştur insan

Allah (cc) “bu dünya hayâtı bir eğlenceden ve bir oyundan başka bir şey değildir Ahiret yurdu ise, şüphe yokki, gerçek hayâtın tâ kendisidir Bunu bilmiş olsalardı”(Ankebut 64) buyurmaktadır Evet genç kardeşler Bizim gerçek hayatımız Ahiret hayatıdır Ölümün insanları ne zaman kucaklayacağı belli olmayan şu dünyada, hayâtımızın baharı olan gençliğimzi en verimli bir şekilde değerlendirmemiz gerekmezmi?

Şu bir gerçektirki gençliğini eğlenmekle, boş emellerle, faydasız şeylerin peşinde koşturarak geçirenler, ihtiyarlıklarını ağlamakla geçireceklerdir

Allaha emanet olunuz


Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






Günümüz gençliğinin sorunları

1-) Gayesizlik Sorunu:
İman etmek ciddi bir iddiadır Gayeden amacımız,
iman iddiamızı ispatlama sorumluluğudur Bugün müslüman dendiği halde,
gayesiz, dertsiz, amaçsız ve sancısız kitlelerle karşı karşıyayız…
Allah insanı yaratılmışların en şereflisi seçmişken, ekrem sahibi, izzet
sahibi seçmişken bizler “esfel”e doğru gidiyoruz
maalesef… Gayesi yitirilmiş nesiller yetişiyor ve gaye kaybedilince
de pusulamız olan Kuran da elden kayıyor…

2-) Kıblesizlik Sorunu:

Yönsüzlük sorunu diyebiliriz Günde kırk defa
Allah’la olan ahdimiz var Günde kırk defa Allah’a bizi
“sıratim mustakim”den ayırma diye dua ediyoruz
Nesillerimizi tehdit eden iki önemli sorun var Birinci sorun çok kıbleli
hayat anlayışı, ikinci sorun ise kıblesiz hayat anlayışı Parayı
kıbleleştirenler, Malı-mülkü kıbleleştirenler, Şehveti kıbleleştirenler,
hatta meşin yuvarlağı kıbleleştirenler var aramızda… Ekranları
kıbleleştirdiğimizin farkında değiliz Farkında değil gençlerin çoğu
kıblesiz oluşundan veya çok kıbleli oluşundan…
Dünyada insana ilk olarak kıble aşısı yapılmalı… İstikametimiz,
yönümüz belirsizleşmemeli Zihnimizde bulanıklılık olunca, kıblemiz
de kayıyor
Hayat ilk günden, son güne kadar kıble kararlılığıdır!

3-) Kimliksizlik Sorunu:
Ben kimim? Biz kimiz? Gibi soruları, kendimize
sormaktan çekiniyoruz Bizim marifetimiz, kerametimiz kimliğimizde saklı
Sadece kimliğimizin bilincinde olmak da yetmiyor maalesef… Cemaat
ruhu ile ümmet ruhunun birleşmesi lazım Kimlik derken birey olarak değil,
ümmet olarak hareket etmemiz gerekir
Kuran’da birçok ayette mesela Ali İmran suresi 64 ayette
“Eğer onlar yüz çevirirlerse, şahit olunuz ki” ibaresi geçer
Evrendeki her şeyi, imanımıza, kimliğimize şahit tutmalıyız Düşmanlarımız
tarafından bile, müslüman olduğumuz, hayatımızı Allah’ın rızasına
uygun bir şekilde yaşadığımız tespit edilmeli ve şahit tutmalıyız
İşte kimliğimizi yakaladığımız zaman, halife olarak; yeryüzünün reisleri,
önderleri olabiliriz Nihilizm gibi hiçleşmeye giden insan yığınları gibi
değil, kimliğini arayış içerinde olan kulların zümresinde olmalıyız
Kimliksiz insanlar sömürülmeye aday insanlardır! Kimliğimizde muvahhit
vasfı, mücahit vasfı, muttaki vasfı, muhalif vasfı ve müteal vasfı
olmalı… Yani yeri deldiğinde çekinmeden “la” demesini
bileceğiz Hz İbrahim gibi “Yuh sizin Allah’tan başka
taptıklarınıza” diyebilmeliyiz

4-) Eylemsizlik Sorunu:
Kısacası hareketsizlik, amelsizlik sorunu…
İman var, amel yok Canlılık, dinamizm yok Kötülükle mücadele ruhu, azim
yok… Eylem yok yani Örneğin okuma eylemi en büyük İslami eylemdir
Öyle olmasaydı Rabbimizin insana ilk emri “oku” olur muydu?
Namaz bir eylemdir, Tebliğ bir eylemdir
Eylemsizlik rehavetten, konfordan kaynaklanıyor Okuma, olmazsa
olmazımızdır! Öyle ki haksızlık karşısında susmakta mahzur görmüyoruz
Kâinatı, kitabı okumuyoruz Böylece, zamanla haksızlığa karşı bağışıklık
kazanıyoruz…
İslam’dan gayrı bir davranış, bir olayla karşı karşıya kaldığımızda,
imanımızın bizi hemen refleks hareketiyle uyarması lazım

5-) Ruhsuzluk Sorunu:
Kuran’da Hicr suresi 29 ayette Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Ona kendi ruhumuzdan en güzel bir biçimde üfledik Ruh
ile çamur birleşince işte, eşrefi mahlûkat ortaya çıkıyor Ama ruh ile
çamuru birbirinden ayırdığınız vakit; fitne, fesat, arzın imhası ortaya
çıkıyorİnsanlarda iki tür sapma vardır Kimi insanlar çamura, yani maddeye,
dünyaya önem verirler Materyalist zihin tipini örnek olarak verebiliriz
Kimi insanlar da, ruhbanlaşmaya önem verirler Mistisizm gibi…
Oysa Kuran-ı Kerim’de bizlere Allah (cc) buyuruyor: Ne Yahudiler
gibi maddeye, çamura ne de Hristiyanlar gibi ruhbanlaşmaya değil,
“sıratim mustakim”den ayrılmamaya dikkat çekiyor… Yani
iki tarafı da, iki dünyayı da dengelememiz isteniyor
Dünya bizim vazgeçilmemiz olunca, ahireti esirgiyoruz!

6-) Değersizlik Sorunu:
Değer yitimi, değerlerimizden ve doğrularımızdan
vazgeçen, değerlerimizi fiyatlandırmaya; dünyalık menfaatlere götüren
zihin yapısı… İslam’ın değerlerinde çıkar hesabı yapmamalıyız
Yoksa önümüze, ömrü yemek sofrasıyla tuvalet arasında geçen insan
prototipi çıkar
Modernizm, kendi kutsalını kendisi üretti Kapital kutsaldır, akıl
kutsaldır, demokrasi kutsaldır dedi Yani pozitivist yepyeni kutsallar
piyasaya sundu Vahyin kutsallarını bırakarak, kendi kutsallarını üretmeye
başladı Postmodernizm ise hiçbir kutsalı tanımadı, yok saydı
hepsini… Topyekûn değersizleştirme operasyonu düzenledi özellikle
genç beyinlere…
Özgürlük sarhoşluğu altında insanları topladılar Hâlbuki Allah
(cc) bize değer biçiyor; Kuran’da “Allah tarafında en değerli olanınız,
Allah’tan en çok korkanınızdır” buyruluyor Mutluluk başarıda
aranıyor, Allah rızasında aranmıyor ki! Taviz vermemeliyiz bu
rüzgâraTakip ettiğimiz hayat çizgisi bizi Allah’a götürüyor mu, götürmüyor
mu, ona bakmalıyız…
Her ne ki bizi O’na götürüyor o hakikatimiz, her ne ki bizi
O’ndan uzaklaştırıyor o reddimiz olmalı Siz Allah’ı ne kadar
önemsiyorsanız, Allah’ta sizi o kadar önemser Allah “beni
anın ki ben de sizi anayım” buyuruyor bakara 152 ayette Beyyine
suresi 8 ayette “Allah onlardan razı olmuştur, onlar da
Rablerinden
razı olmuşlardır” buyuruyor Bilal Habeşi “ehad,
ehad…” diyerek Rabbinden razı olduğunu ispatlıyordu…

7-) Duyarsızlık Sorunu:
Kapitalist sistem, insanı robotlaştırıyor
İnsanlar, İslam’ın sancısını yüreğinde duymuyor, hissetmiyor
Müslümanlar birbirlerinin acısını hissetmiyorlar Sen Allah’a
yürüyerek gelirsen, Allah’ta sana koşarak gelir Allah cenneti
yaklaştırarak, bizlere bu kadar değer veriyor, iltifat ediyor
Bizde O’nun istediği şekilde kul olmalıyız
Duyarsız müslüman, tepkisiz, sönük, içine kapanık insandır Kendi
nefsi için yaşar Kendisi için kazanır, kendisi için düşünür Başka
derdi,tasası yoktur; sömürülmüştür…


Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






BİR AİLE ÇOCUĞUNUN İFFET VE NECABETİNİ NASIL KORUYABİLİR?

İffetini korumak, bir insanın kendi saadeti için en hassas ve aynı zamanda en zor aşamalarından biridir Özellikle de gençlik döneminde insanın saadetiyle direkt ilintilidir Bu da dinî ve Kur"anî öğretilerin etkisiyle mümkündür İffet konusuna Kur"an büyük bir önem vermiştir; özellikle de Nur Suresi"nde Bu ayetler gençlere açıklanırsa, gençlik dönemlerini selametle geride bırakabilirler

En önemli sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel ve insanî meseleler, anne babanın davranışlarının ailede nasıl olması gerektiğini göz ardı etmemiş ve Kur"an"ın açıkladığı şekilde olması gerektiğine işaret etmiştir

Maalesef günümüzde toplum öyle bir hal almış ki, anne babalar özel konulara riayet etseler bile, genç topluma girdiğinde, ilgili meselelerde İslami ve ahlaki değerlere riayet edilmediğini görmekte Bütün bunlar İslam fıkhının düsturlarına harfiyen uymakla mümkündür

PARADOKS VE AİLEDE OLANLARLA TOPLUMDA OLANLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİ, GENCİ İKİLEME DÜŞÜRMEKTE DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRT EDEBİLMESİ İÇİN NASIL BİR EĞİTİM VERMELİYİZ?

Bir gencin fikrini değerlerle zengin kılmak, çalkantılarla dolu hayatındaki zorluklar karşısında onu sigortalayabilir Eğer genci eğitim dönemlerinde Allah"ın Resulullah"ın, peygamberlerin, âlimlerin ve düşünürlerin gösterdiği şekilde değerlerle aşina kılarsak, fikrini doğru düşünmeye rahatlıkla sevk etmiş oluruz Örneğin bazen bir hastanın fiziki durumu o kadar kötü olur ki, bir ilacı direkt olarak ona veremezsiniz; böyle bir durumda ilacı serumla kanına enjekte ederiz Gençlerle yapılacak toplantılar, farkında olmadan eğiticilerinin davranış ve hareketlerinden alması gereken öğretileri almasına sebep olan ve böylece kötülükler karşısında koruyucu olan bu serum mesabesindedir

GENÇLERİN İSTEMEDİĞİ DURUMLARDAN BİRİ SINIFSAL FARKLILIKLARIN OLUŞU VE MEVCUT DURUMDAN RAHATSIZLIKLARIDIR HAYATIN MEVCUT ŞARTLARINA UYUMLARINI SAĞLAMAK İÇİN NE YAPILMALI?

İlahi kaza ve kaderin insanın elinde olduğuna rıza göstermek ve rıza makamının ehemmiyetini örneklerle, Allah"ın ve masum imamların tekitleriyle anlatmak bu yönde çok etkili olabilir Bu mesele sadece gençlerde müşahede edilen bir durum değil, bizler de aynı meseleyle muzdaripiz Allah, mukadderatına razı olan ve meşru yollardan kendisi ve ailesinin geçimi için çaba sarf eden kimseyi en yüce makamlara yükseltir Bu rızayetin bereketlerinin en önemlisi, insanda meydana gelen huzur ve sükûnettir İtminan ve teessürden uzak olma, asabi ve psikolojik rahatsızlıkların olmaması, rıza makamının bereketlerinin bir parçasıdır Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “Ey kulum, sana verdiğime razı ol ki, ben de senin az ameline razı olayım ve saadetini temin edeyim” Buna benzer rivayetler çoktur Onun için rıza makamını ve mevcut maddi duruma rıza göstermenin ve bir şekilde daha fazla imkânlara sahip olanlara özenmemenin bereket ve faydalarını anlatmak, genci bu paradokslar ve sınıfsal farklılıklar karşısında adeta sigortalar

Bir diğer yol, sınıfsal farklılıkların toplumda mevcut olduğunu ve bunu Allah"ın bu şekilde yarattığını anlatmaktır Burada maksadımız haram yoldan elde edilen ve Allah"ın gazabını ve evliyaullahın tepkisini çeken rızkları meşru göstermek değil Helalinde de bu sınıfsal farklılıklar mevcuttur ve Allah böyle yaratmıştır Tabiatıyla bir şekilde uygun ortam bularak daha fazla mal ve servete sahip olan kimsenin imkânları daha fazla olur Bu yüzden gençlere şunu anlatmalıyız ki, herhangi bir toplumda sınıfsal farklılıkların olması kemale yönelmemize engel olmamalı Allah-u Teala miraç rivayetinde şöyle buyuruyor: “Ben kıyamet günü imkânları az olan fakir kulumdan özür dileyeceğim” Bütün varlık ve imkânların sahibi rububi makamın özür dilemesinin değeri gence hakkıyla aşikâr olursa, zorluklara ve farklılıklara büyük ölçüde katlanabilir ve bu da sadece Allah"ın rızasını kazanma ümidiyle olur

BAZI AİLELERDE GENÇ BABASINA KARŞI GELMEYE CESARET ETMEKTE YA DA ANNE BABA ÇOCUKLARINA İHANET EDEBİLMEKTEDİR BUNU ENGELLEMEK İÇİN NE YAPMALI?

Gerçek şu ki, bu durumda bütün kabahat anne babadadır Bir üstatla öğrenci arasında sorun çıktığında önceki nesli temsil eden üstattadır Bir genç anne babasına küstahlık eder ve sözlerini dinlemezse, sorunu bir önceki nesilde yani anne babada aramak gerek Merhum şehit Beheşti"den şöyle naklolunmuştur: “Bir müdür seçmek istediğinizde, çocuklarının terbiyesiz ve uygun toplumsal davranışlardan yoksun olduğunu görürseniz, onun layık bir müdür olmadığını anlayın” Bu cümle, dinî, Kur"anî ve psikolojik bütün maarifin özetidir Dışarıda terbiyeli, metin ve vakur davranışı olmayan bir çocuk gördüğünüzde, bilin ki onun anne babası idareci bir insan değildir Şu bir gerçek ki, çocuklar anne babalarının davranışlarının aynasıdırlar Çocukların küstahlıklarının 99% unda sebep, bir zaman sevdiği anne babasının mantıksız ve despotik davranışlarıdır Eğer anne babalar davranışlarını gözden geçirir ve daha fazla şefkat gösterirlerse, kaba bir çocuk bile onlara karşı mütevazı bir tutum sergiler



Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






Müslüman Gençliğe Öğütler

1- Beş vakit namazı vaktinde kılın, gece namazı da kılmaya çalışın

2- Vacipleri yerine getirip, haramlardan uzak durun

3- Pazartesi ve Perşembe günleri mümkün oldukça oruç tutmaya çalışın

4- Çok fazla uyumayın ve kuranı kerimi çokça okuyun

5- Sözünüzde durun ve anlaşmalarınıza önem verin

6- Sade ve gösterişten uzak giyinin

7- Yoksullara yardım edip, her gün sadaka vermeye çalışın

8- Çok masraf edilmiş lüks toplantılara katılmayın, kendinizde böyle toplantılar düzenlemeyin

9- Çok konuşmayın, çok dua edin

10- Kendinizi bilgi yönünden geliştirin, dini konuşmalara katılın

11- Yaptığınız iyilikleri unutun ve geçmişte işlemiş olduğunuz günahları hatırlayın

12- Spor yapmaya özen gösterin

13- Bir İslam ülkesinin ihtiyaç duya bileceği tüm bilimleri öğrenin

14- Her bakımdan dikkatli ve uyanık olun

15- Kuran okumasını ve tecvid kurallarını öğrenin

16- Aktüalite ile ilgilenin, güncel haberleri özellikle de Müslümanları ilgilendiren haberleri takip edin

17 Maddi yönden yoksullara, manevi yönden de rabbani âlimlere bakın

18- Her akşam yatmadan önce kendinizi hesaba çekin, gün boyu işlemiş olduğunuz günahlardan tövbe edin ve yaptığınız güzel işler içinde şükür edin

19- Âlimlerle arkadaşlığı asla kesmeyin, sürekli onların sohbetinde bulunun



Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






En hayırlı genç odur ki

“En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esir olmayıp gaflette boğulmayandır Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister, çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi olur
Gençlik katiyen gidecek

Sizdeki gençlik katiyen gidecek Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyâde belâlar ve elemler getirecek Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkî kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak
Gençlik damarı, akıldan ziyâde hissiyâtı dinler

Evet, gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez; bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder; bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen bin saat hapis elemlerini çeker; ve bir saat sefâhet keyfiyle, bir nâmus meselesinde, binler gün hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur



Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






Ebû Derda (ra) anlatıyor:

“Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken dinledim:

‘Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır

Melekler, yaptığı işten dolayı duydukları hoşnutluğu belirtmek üzere ilim öğrenenin üzerine kanatlarını gererler Göktekiler ve sudaki balıklara varıncaya kadar yeryüzünde yaşayan tüm canlılar ilim öğrenen kimse için mağfiret dilerler

Alimin, ibadetle meşgul olan (âbid) kimseye olan üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir Alimler peygamberlerin varisleridir Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmazlar Peygamberler miras olarak sadece ilim bırakırlar Kim ilmi elde ederse büyük bir pay ele geçirmiş olur

Ebû Davud, Tirmizî, İbn Mâce, Beyhaki ve İbn Hibban

“Oku”4

Allah-u Teâlâ’nın, Peygamberi Muhammed’e (sav) söylediği ilk söz Hz Peygamber’in kalbine inen ilk vahiy nuru Vahyin ilk ışıltısı ve ilk aydınlığı

Okumak ilmin yolu; ilim ise bilmenin kaynağıdır Bilgi ise aklın ve kalbin nurudur Bilgi olmadığı takdirde akıl ve kalp, cehaletin ıssız vadilerinde, dalaletin çöllerinde nereye gittiğini bilmez şaşkın bir halde kalakalır Bilgi olmadığı sürece akıl ve kalp asla hidayet yolunu bulamaz

İlimden maksat; bireyin dünya ve ahiret hayâtında kendisinden faydalandığı ve başkalarına da faydalı olduğu her ilimdir Özelikle insanı evrenin, hayâtın ve eşyanın değişmez kanunlarının kaynağı olan Yaratıcı’ya bağlayan ilimdir Çünkü insanın öğrendiği ve keşfettiği bütün bilgilerin yegane kaynağı ve mercii ancak Allah’tır Aynı şekilde elde edilen maddi neticelerin kaynağı da O’dur

Çiftçinin ürün elde etmek, hasat almak ya da istifade etmek amacıyla toprağa bıraktığı çekirdek ya da tohumu düşün Allah işte o çekirdek ve tohumun ürününü verebilmesini belli koşullara bağlamıştır Bu koşullardan bir tanesi eksik olsa, toprağa bırakılan o çekirdek veya tohum asla beklenen ürünü vermez

Çiftçinin ya da ziraatçinin tecrübeleri ve uygulamaları esnasında elde ettiği ilmin kaynağı ve esası Rabdir Çekirdeğin, tohumun, havanın, suyun, güneşin Rabbi Aynı şekilde çalışan elin, gözlemleyen gözün, şefkatli gönlün Rabbi

Bütün bunların üstünde ise “ümit” var

Bol ve temiz ürün elde etme ümidi

Geçmişte ve günümüzde birtakım insanlar, ümidi ve imani ilmi temelinden saptırarak kendi zanlarınca birtakım zaruri sonuçlara bağladılar Gerçekte onlar hakikatin etrafında dolaşmakta ama ona asla ulaşamamaktadırlar

Çünkü ümit gayb’dır Gayb ise yalnızca Allah’ın kudret ve tasarrufundadır

İlim konusunda, dünyevi ilimleri ve özelliklerini mutlaka anlatacak olsaydım, dini ilimleri anlatmadan geçmezdim Çünkü dini ilimler anlatılmaya daha layıktır Kaldı ki, dini ilimleri anlatmak da ilim öğretme ve öğrenmenin bir çeşididir Bazen zındıklığın amaçlandığı, yıkımın hedeflendiği ve dini ilmin ifsadı niyetiyle öğrendiği durum bunun dışında kalır Bunda ise pek çok tehlike vardır Allah’ın Resûlü (sav) ne kadar doğru söylemiş:

“Ümmetim hakkında en çok endişe ettiğim şey, çok bilmiş her münafıktır

Hadis-i şerîfe, temiz ve iffetli söze dönüyoruz:

“Hiç kuşkusuz ilim öğrenmek farzdır

İlmin farz oluşuna ilişkin pek çok özendirici faktör vardır “Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır

“Kolaylaştırır” sözcüğünde duralım

Hadis-i şerîfte buyurulmaktadır ki:

“Cennet gönle hoş gelmeyen şeylerle çevrilidir

Öyleyse cennet yolu zorlu ve çetindir Cennet’in etrafı meşakkat, yorgunluk ve bıkkınlıklarla kuşatılmıştır Cennet yolcusu pek çok yanılmalara, yanlışlara, tökezlemelere düçar olacaktır

İnsan nefsini tahrik eden şehvet çukurları, keyfi arzuların zirveleri, şehvet dikenleri ve tırmıkları Ter, gözyaşı, mücadele, savaş ve sabır

Bunların hepsi ilmin kaynağına sımsıkı bağlanmış ilim öğrencisinin önünde kolaylaşmaktadır Niçin?

Çünkü ilim öğrencisi, engeller karşısında ancak apaçık bir delille hareket ederek bütün engelleri hiçbir zorluk ve sıkıntı duymadan aşmaktadır Asla şaşkınlığa düşüp yolunu kaybetmemekte, yolda tıkanıp kalmamakta ve tereddüt etmemektedir

İlim öğrencisinin karşılaştığı kolaylığın ilki ve en büyüğü, meleklerin kanatlarıdır

Bu kanatlar ilim öğrencisi için yere iner ve son derece şefkat ve yumuşaklıkla onu üzerine alır Sonra, engellerin üstüne yükselip adeta engellerle alay ederek, onlara aldırmadan geçip gitmesi için meleklerin kanatları ilim öğrencisini kaldırır, yükseklere çıkarır

Meleklerin kanatlarında manevi dereceler kateden ilim öğrencisi dünya hayâtının ağırlıklarından hafiflediğini, yeryüzünün kir ve pisliklerinden gönlünün ve vicdanının temizlendiğini hisseder

Vicdanında hoşnutluk nağmeleri ve mutluluk melodileri ses verir Yüzünde derin bir neşe belirir

Sonra bütün bunlar yola devam etme azmi ve kararlılığı biçiminde davranışlarına akseder

Bu durum gerçekte Hz Peygamber’in (sav) haber verdiğinden başka bir şey değildir:

“Göktekiler ve sudaki balıklara varıncaya kadar yeryüzünde yaşayan tüm canlılar ilim öğrenen kimse için mağfiret dilerler

Denizlerin karanlık mağaralarında ve yoğun su katmanları altında yaşayan balıklara varıncaya kadar tüm canlılar ilim öğrenen kimse için sürekli mağfiret diliyorlar Mağfiret dilekleri su katmanlarını yarıyor, nihayet suyun yüzeyine çıkıyor ve bir ahenk içinde diğer dualara katılıyor

Sevgili gençler

İlim öğrencisinden bütün dünya razı ve hoşnuttur

Aileden başlayıp tüm canlılara varıncaya kadar bütün dünya

Makam ve onur bakımından ilim öğrencisinin sahip olduğu fazilet ve üstünlüğe denk hiçbir fazilet ve üstünlük yoktur İbadetle meşgul olan (âbid) kimse Allah katında ve insanlar nezdinde yüksek bir derecede olduktan sonra, ilmiyle amel eden alim de, elbette daha yüksek bir makamda ve daha ulvi bir mertebede olacaktır

Alimin âbid kimseye olan üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir

Dolunayın bulunmadığı bir gecede yıldızlar parlak bir biçimde ortaya çıkarlar ve etrafa ışık saçarlar Hatta ışığı cılız en uzaktaki yıldız bile belirginleşir, göze gelir Ama ay ortaya çıkıp dolunay halini aldığında o yıldızlar tutulur, gizlenir ve tevazu gösterirler

Alim ile âbid arasındaki fark işte böyledir!!

“Alimler peygamberlerin varisleridir Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmazlar Peygamberler miras olarak sadece ilim bırakırlar Kim ilmi elde ederse büyük bir pay ele geçirmiş olur

Büyük bir miras, ağır bir sorumluluk, zor bir emanet

Kime bu miras verilmiş ve o da bunları hakkıyla takdir edip kıymetini bilerek, gereğini yerine getirmiş ise muhakkak o dosdoğru bir yola (sırat-ı müstakim’e) iletilmiştir Kime de bu miras verilmiş ve o da bunları hakkıyla takdir edemeyerek kıymetini bilmeyerek, gereğini yerine getirmemiş ise muhakkak onun ameli boşa gitmiştir Ve kime de bu miras verilmemiş ve o da bunları elde etmek için gayret göstermemiş ise muhakkak o dünyasını ve ahiretini ziyan etmiştir

Sevgili gençler

Göz ve kalplerimizden cehalet örtülerini kaldırmaya ve ardından hayât yolculuğunu sürekli olarak başkalarının ardısıra giden ve onlara uyan kuyruk insanlar olarak değil; onurlu önderler olarak sürdürmek için bu mirası elde etmeye ve ona olan güveni yeniden sağlamaya ne kadar muhtacız

Aklıma konuyla alakalı çok güzel bir hikaye geliyor

Rivayetlere göre;

Hz Peygamber’in vefatından sonra Ebû Zerr (ra), bir gün Medine’nin çarşılarını dolaşıyordu İnsanları kargaşalı bir halde gördü Dünya hayâtı onları iyiden iyiye meşgul etmiş, hayât meşgalesi onlara egemen olmuş, akıl ve duygularını esir almıştı

Ebû Zerr (ra), dünya hayâtının müslümanları bu derece meşgul etmesinden endişeye kapıldı İnsanlara seslendi:

–İnsanlar! Şimdi mescidde Muhammed’in mirası dağıtılırken siz mal ve ticarete kendinizi kaptırmış ne yapıyorsunuz?!

Bu söz üzerine insanlar derhal mescide koşuştular

Ancak mescidde rukü ve secde eden, ibadet edenlerle birlikte, ilim öğreten alim ve ilim öğrenen öğrenciler ve fıkıh öğreten fakîh ve fıkıh öğrenen öğrencilerden başka bir şey göremediler Derhal homurdana homurdana geldikleri gibi ökçeleri üzere geri döndüler Ebû Zerr’e (ra):

–Mescidde, söylediğinden bir şey göremedik?! dediler Ebû Zerr (ra):

–Muhammed’in mirası işte odur, cevabını verdi

Bu bir hatırlatma ve öğüttü

Sevgili gençler

Ben de size ve kendime bu mirası hatırlatıyor ve onu öğütlüyorum Zira hatırlatma ve öğüt, Allah’a inanan (mü’min) insanlara fayda verir



Alıntı Yaparak Cevapla

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..

Eski 10-11-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gençlik-Gençliğin Kıymeti..






İslam Gençliği Nasıl Olmalı

Gençlerde bazı eksiklikler ve kusurlar görenler, bunun sorumlularının sadece gençler olmadığını bilmeli
Gittikçe artış eğilimi gösteren intihar, yaralama, öldürme, cinayet, kapkaççılık, terör ve global savaş tehlikesi gibi modern çağla birlikte azgınlaşan insanın varlığını tehdit ve yok etmeye yönelik eylemlerin de dayatması ile birlikte din ve ahlak eğitimi, hem akademik hem de pratik anlamda yeniden insanlığın gündemine girmiştir Özellikle gençler arasında İslamiyet"e ve manevi değerlere karşı büyük bir ilgi duyulmaya başlanılmıştır

Dikkatinin kendine yöneldiği gençlik döneminde, ruh ve bedenden oluşan varlık yapısının farkına varan genç, içinde bulunduğu dünyanın sınırlılıklarına takılmadan kendini yerli yerine konumlandırabilmesi için, aşkın ve insanın varlık özüyle örtüşen evrensel değerler sistemine ihtiyaç duymaktadır Fakat gençlik dönemindeki hakikat özlemi ve anlam arayışı, maddi değerlere ve haz kültürüne dayalı modern dünyada imkânsız gibidir

Bu bağlamda İslam dini ve önderleri gençlere çok önem vermiş, yüce insani kemallere gençlik döneminde ulaşıla bileceğini hatırlatarak, özel bir eğitim metodu sunmuştur

İslam"ın vazgeçilemez temel esaslarından biri “Nesil güvenliği”dir Eşsiz bir hayat nizamı olan İslam, ortaya koyduğu “Akıl, din, can, mal ve nesil güvenliği” kuralı ile insanlık için asla vazgeçilemez olan bu beş temel unsurun korunmasını kesin bir dille emretmiş, bunun temini için kesin hükümler koymuştur

Bilindiği üzere, insan hayatındaki hemen her türlü pozitif ve negatif davranışların kökleri, küçüklük ve gençlik dönemlerine kadar uzanır, oralarda gizlidir Ailevî hayattan tutun da okul hayatına, çevre hayatına kadar Bütün insanlar ilk yaratılışta İslam fıtratı üzere doğarlar; yetiştiricilerinin ellerinde muhtelif dinlerle yoğrulur, ama din farkı mahfuz, karakter değişimi diye bir şey söz konusu olmaz Zira insanoğlu kendi mahiyetini değiştirmeye muktedir değildir Efendimiz (saa) de bu gerçeği: “Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız; fakat bir insanın karakterini değiştirdiğini duyarsanız inanmayınız; çünkü karakter, yaratıldığı hal üzere olur” sözleriyle ifade buyurmuşlardır Bu yüzden gençlik döneminde oluşan karekteristik özellikler islam-i bir şekil bulmalıdır

İslam toplumunda tertemiz bir fıtratla -yani İslâmî hakikatleri kabul etmeye meyilli olarak- dünyaya geldiği kabul edilen yeni nesil, temiz fıtratı bozulmadan manevî değerlerle büyütülmeli, helal lokma ve İslâmî terbiye ile eğitilmeli ve böylece Kuran"ın ifadesiyle “göz nuru olacak bir nesil” yetiştirilmelidir

Kuran-ı Kerim, Rahman'ın has kullarının; “Ey Rabbimiz! Eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün nuru olacak kimseleri bizlere ihsan eyle!” diye dua ettiklerini bildirmektedir Gözlerimizin nuru ve sürûru, gönüllerimizi aydınlığı ve mutluluğu olacak genç nesil, dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olan nesildir Dualarında sık sık “Allah"ım! Eşlerimizi ve neslimizi bizim için bereketli eyle!” diye niyaz eden Peygamberimiz de (saa) de “Bereketli Nesil”in önemini ve değerini vurgulamaktadır

“Yepyeni bereketli bir nesil” yetiştirme göreviyle yükümlü Efendimiz (saa), zulüm ve baskı asrı olan karanlık Orta Çağ"da, Cahiliyet Döneminde, dikenler ve ayrık otları arasında gerçekten gül gibi tertemiz pırıl pırıl bir nesil yetiştirmiştir

Hz Resulullah (saa) hayatını gençlere adamıştı O, Rahmet Peygamberi olarak gençlere sonsuz sevgi, şefkat ve hoşgörü ile muamele ediyordu O'nun getirdiği Yüce Dinin iman, cihad, takva, ihlâs, ilim, ubudiyet ve medeniyet anlayışı özellikle gençlerde derhal yankısını buluyordu Gençler, İslâm'ı kabul etmeye yaşlılardan daha yakın idi

Peygamberimizin bu görevi aynen eğiticiler içinde geçerlidir, mürebbiler nesilleri mahir birer usta gibi inşa etmeliler Psikolojik ve sosyolojik zemine münasip bir yapılanmaya gitmeliler Ayakları yerden kesilmiş his ve hevesleri birer fikir gibi algılayarak tatbik sahasına koymaya kalkışmamalılar Bu arada belirtelim ki kuşaklar arası sıçramalara, yeni nesillerin öncekileri geçmesine, belki daha yerinde ifadesiyle –tıpkı bayrak devir teslimi gibi- onların yerlerine geçmelerine bilinçli bir şekilde müsaade etmeliler Yaşça büyük olanlar, arkadan gelen daha kabiliyetli nesle geçiş hakkı tanımadan önce onları dengeli bir terbiyeden geçirmeli ki geçiş esnası ve sonrası saygıya ve o saygı üzerine kurulan manevî sisteme bir eksiklik gelmesin

Gençlerde bazı eksiklikler ve kusurlar görenler, bunun sorumlularının sadece gençler olmadığını, bu konuda anne-baba, arkadaş, çevre, okul, sistem ve yönetimin olumsuz katkısı olabileceğini de göz önünde bulundurmalıdırlar Kendi kusurlarını gençlere yükleyenler sadece kendilerini aldatmaktadırlar Görevimiz; sevgili Peygamberimiz (saa) gibi gençliğe kucak açmak, gençlerin maddî-manevî problemleriyle ilgilenmek, temel İslâmî prensiplerden taviz vermeden gençliğe destek olmak, gençlerin cesaretiyle yaşlıların deneyimini birleştirebilmektir

Her insanın maddî-manevî kabiliyetleri kendine göredir, mutlak eşitlik asla söz konusu değildir Dolayısıyla hiçbir insanın ideal burcu, diğer bir insanla aynı olamaz Buna göre her fert, daha çocukluk döneminden başlamak üzere özellikle gençlik yıllarında özel bir eğitim, öğretim ve yönlendirmeye tabi tutulmalıdır Gerçekte genç, idealize edildiği “hedef”e kendisini ulaştıracak altyapıyı yine gençlik Bu döneminde elde eder Gençlerin eğitimini üstlenenlerin (anne-baba, öğretmen, âlim…) Ona: “Salih ameller, sağlam imandan doğar”, “Genç Adam! Muhtaç olduğun kudret, kalbindeki sağlam imanda mevcuttur” diyebilmek için o iman ve ameli bizzat yaşayarak ortaya koyması gerekmektedir

Hz Resulullah (saa) “Ey gençler topluluğu” diye başlayan hadis-i şerifleriyle özellikle gençleri uyarıyordu Gençler O'ndan aldıkları cihad aşkıyla Uhud Savaşı öncesinde Medine dışında savaşmak için can atıyorlardı Resûl-i Ekrem"in (saa) takdirine layık olan gençlik; Kitabımızda; “Rablerine iman eden genç adamlar” ifadesiyle takdir edilen Kehf Ashabı gibi imanlı, mücahid, ahlak ve fazilet sahibi, Hakkı haykırmaktan korkmayan cesur gençlik idi

O"nun hadislerinde, “Allah"a kulluk içinde yetişen genç”, Cenab-ı Hakkın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet günü'nde arşın gölgesinde gölgelendirilecek ve Allah"ın özel ikramına layık olacak yedi seçkin grup arasında adaletli devlet başkanı"ndan hemen sonra ikinci sırada zikredilmektedir

Dinamizm, fedakârlık, çalışkanlık, cömertlik, ahlak, hizmet, hicret, davet, tebliğ, cesaret… Hadislerde buyrulan örnek Müslüman gencin özellikleridir

Müslüman genç, öncelikle kendisini tüm ilim silahlarıyla kuşandırır Elde ettiği ilmî seviyenin yeterli olduğu kanaatine varmamalı, ilim yolunda hırslı, açgözlü ve son derece gayretli olmalıdır İlim adamının bu psikolojik özelliği, hadiste işadamının psikolojik özelliğiyle karşılaştırılarak anlatılmakta, adeta ilmî doyumsuzluk tavsiye edilmektedir: “İki açgözlü kişi vardır ki doymaz: Biri ilim taleb eden Diğeri de mal ve servet talep eden” kendisini hem teknik, hem sosyal açıdan, hem tarihî hem de dinî açıdan iyi yetiştirir Okulda istediği ölçüde alamadığı, bulamadığı ama mutlaka elde etmek zorunda olduğu ilmî ve manevî seviyeyi okul dışındaki özel çalışmalarda kitap, seminer, sohbet ve konferanslarda kazanmalıdır

Müslüman gencin ikinci önemli özelliği de takvadır O kendisini günahlardan uzak tutar, sürekli Allah"ın rızasını kazanmak için çalışır, riza-i ilahiye yakın ve şeytandan uzak olur Onun tek bir hedefi vardır, Allah'a daha iyi bir kul olabilmek, bunun içinde tüm haramlardan sakınır ve tüm vacipleri de en güzel şekilde yerine getirir

Müslüman genç uyanıktır, çabuk kandırılmaz, siyasetle ilgilenir ve Müslümanların sorunlarını kendisine dert edinerek, çözüm için çabalar

Genç adam; maneviyatın doruklarındadır, Allah"ın sevgisi ve aşkına ulaşmak için en büyük eğlencesi rabbiyle münacattır Geceleri herkes uyuduğu zaman o uyanır ve aşkının ispatı olan gözyaşlarıyla sevdiğiyle konuşur Çünkü yüce Allah"ın Hz Musa"ya buyurmuş olduğu bu hadisi kutsiyi iyice kavramıştır: “Ey Musa! beni sevdiğini söyleyen ve sonra sabahlara kadar uyuyan ne kadarda yalancıdır,seven sevdiğiyle olup onunla konuşmak istemez mi?”

Arzulanan genç nesil, ahlakî ve manevî değerleri ön plana almalıdır Sevgi, saygı, rahmet, şefkat, adalet, iyilikseverlik gibi insanı insan yapan evrensel manevî değerleri ön plana almalıdır Gönül kazanma ve yürek fethetme görevini en tatlı dille ve en güzel metotla yerine getirmelidir

Genç nesil, günümüzün olumsuz şartlarında kendisinin manen erimesi şöyle dursun, manen erimeye ve dejenere olmaya yüz tutan, çaresizlik ve çözümsüzlük içinde kıvranan, intihar eğilimi veya psikolojik bunalım yaşayan genç arkadaşlarını kurtarma azim ve kararlığı taşımalıdır

Müslüman gençliğin bir diğer özelliği de, her konuda en güçlü ve en üstün olmaya çalışmasıdır, güçlü mü"minin Allah nazarında daha hayırlı ve Allah"a daha sevimli olduğuna inanan imanlı genç, her konuda güçlü ve üstün olmaya çalışmalıdır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.