Koca Mustafa Pasa |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Koca Mustafa PasaKoca Mustafa Pasa Rifki Melûl Meriç'e Büyük Itrî'ye eskiler derler, Bizim öz mûsikîmizin pîri; O kadar halki sevkedip yer yer, O safak vaktinin cihangîri, Nice bayramlarin sabâh erken, Gögü, top sesleriyle gürlerken, Söylemis saltanatli Tekbîr'i Tâ Budin'den Irâk'a, Misr'a kadar, Fethedilmis uzak diyarlardan, Vatan üstünde hür esen rüzgâr, Ses götürmüs bütün baharlardan O dehâ öyle toplamis ki bizi, Yedi yüz yil süren hikâyemizi Dinlemis ihtiyar çinarlardan Mûsikîsinde bir taraftan dîn, Bir taraftan bütün hayât akmis; Her taraftan, Bogaz, o sehrâyîn, Mâvi Tunca'yla gür Firât akmis Nice seslerle, gök ve yerlerimiz, Hüznümüz, sevkimiz, zaferlerimiz, Bize benzer o kâinât akmis Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'i, Bir terennüm ki hem genis, hem sûh: Dagilirken "Nevâ"nin esrâri, Basliyor sark ufuklarinda vuzûh; Mest olup sözlerinde her heceden, Yola düsmüs, birer birer, geceden Yürüyor fecre elli milyon rûh Kiskanip gizlemis kazâ ve kader Belki binden ziyâde bestesini, Bize mîrâsi kaldi yirmi eser "Nât"idir en mehîbi, en derini Vâkiâ ney, kudüm gelince dile, Hizlanan mevlevî semâiyle Yedi kat arsa çikmis "Âyîn"i Koca Mustâpasa! Ücrâ ve fakîr Istanbul! Tâ fetihten beri mü'min, mütevekkil, yoksul, Hüznü bir zevk edinenler yasiyorlar burada Kaldim onlarla bütün gün bu güzel rü'yâda Öyle sinmis bu vatan semtine milliyyetimiz Ki biziz hem görülen, hem duyulan, yalniz biz Mânevî çerçeve bes yüz senedir hep berrak; Yasiyanlar degil Allâh'a gidenlerden uzak Bir bahar yagmuru yagmis da açilmis havayi Hisseden kimse hakîkat saniyor hulyâyi Ahiret öyle yakin seyredilen manzarada, O kadar komsu ki dünyâya duvar yok arada, Geçer insan bir adim atsa birinden birine, Kavusur karsida kaybettigi bir sevdigine Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn Bu taraf sanki bu halkiyle ezelden meskûn Bir afif âile sessizligi var evlerde; Örtüyor fakri asâletle çekilmis perde Kaldirimsiz, daracik, igri sokak, dogru sokak Her geçildikçe basilmis ve düzelmis toprak Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen, Çesmeden her su içerken: "Sükür Allâh'a" diyen Yasiyor sâde maîsetlerin en sâfinda; Rûh esen kuytu mezarliklarin etrâfinda Bu vatandas biraz ahsapla, biraz kerpiçten Yapabilmis bu güzellikleri birkaç hiçten Türk'ün âsûde mizâciyle Bizans'in kederi Karisip magrifet iklimi edinmis bu yeri Su fetih vak'asi, Yârab! Ne büyük mu'cizedir! Her tecellîsini nakletmek uzundur birbir; Bir tecellîsi fakat, rûhu saatlerce sarar: Koca Mustâpasa var, câmii var, semti de var Elli yil geçtigi günlerde büyük mu'cizeden, Hak'dan ilhâm ile bir gün o güzel semte giden, Rum vezîr, eski manastirda ederken secde, Kalbi çok dolduran îmân ile gelmis vecde, Onu, tek Tanrisinin mâbedi etmis de hayâl, Vakfedip her neye mâlikse, bütün mâl ü menâl, Bir fetih câmii yapmak dilemis Islâm'a Sebep olmus bu eser yâd edilir bir nâma Dört asirdir inerek câmie nûr üstüne nûr Yerde bulmus yasiyanlar da, ölenler de huzûr Ona hâlâ gidilirken geçilir bir yoldan, Göze çarpar ölüm âyetleri sagdan soldan, Sarmasiklar, yazilar, taslar, agaçlar karisik; Hâfiz Osman gibi hattatla gömülmüs bir isik Bu mezarlikta siyah topragi aydinlatiyor; Belli, kabrinde, O, bir nûra sarilmis yatiyor Gece, si'riyle sararken Koca Mustâpasa'yi Seyredenler görür Allâh'a yakin dünyâyi Yolda tek tük görünenler çekilir evlerine; Gece sessizligi semtin yayilir her yerine Bir ziyâretçi derin zevk alarak manzaradan, Unutur semtine yollanmayi artik buradan Gizli bir his bana, hâtif gibi, ihtâr ediyor; Çok yavas, yalniz içimden duyulan sesle, diyor: "Gitme! Kal! Sen bu taraf halkina dost insansin; Onlarin mesrebi, iklîmi ve irkindansin Gece, her yerdeki efsunlu sükûnundan iyi, Avutur gamliyi, teskîn eder endîseliyi; Ne ledünnî gecedir! Tâ agaran vakte kadar, Bir mücevher gibi Sünbül Sinan'in rûhu yanar Ne saâdet! Bu taraflarda, her ülfetten uzak, Vatanin fâtihi cedlerle berâber yasamak!" Geç vakit semtime döndüm Koca Mustâpasa'dan Kalbim ayrilmadi bir an o güzel rü'yâdan Bu muammâyi uzun boylu düsündüm de yine, Dikkatim hâdisenin vardi derinliklerine; Bu genis ülkede, binlerce lâtîf illerde, Nice yil, cedlerimiz kökleserek bir yerde, Mânevî varliginin resmini çizmis havaya -Ki bugün karsilasan benzetiyor rü'yâya- Kopmusuz bizler o öz varlik olan manzaradan Bahseder gerçi duyanlar bir onulmaz yaradan; Derler: Insanda derin bir yaradir köksüzlük; Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük Sizlatir bâzi saatler dayanilmaz bir aci, Kökü toprakta kalip kendi kesilmis agaci Rûh arar baska tesellî her esen rüzgârda Ne yazik! Dogmuyoruz simdi o topraklarda! Yahya Kemal Beyatli |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|