Boğaziçi Vapurlarında Martılarla Yolculuk

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Boğaziçi Vapurlarında Martılarla Yolculuk





Sular ve İstanbul söz konusu olunca, asla vazgeçemeyeceğimiz bir usta gezgin çıkar karşımıza: Ahmet Hamdi Tanpınar Tanpınar, İstanbul'da gündelik yaşamın izini sürer Yıllık izin alan postacının, önce gezmeye kendi mahallesinden başlaması gibi düşer yollara Ve ardından mırıldanmaya başlar: "Her İstanbullu'nun gündelik hayatında, bulunduğu yerden başka tarafı özlemesi çok tabiidir" Ama Tanpınar, bu sözünün peşine bir başka tanımlamayı da eklemeden içi rahat etmez: "Onlar İstanbul'u iyi bir elmas yontucusunun eline geçmiş bir mücevher gibi işlediler" Evet, onlar İstanbul'u bir mücevher gibi işlediler Kimdi onlar? Mimar Sinan, Matrakçı Nasuh, Bağdatlı Şah Kulu, Mercan Usta, Veli Can, Nigârî, Şeyh Hamdullah, Karahisari, Levni, Hafız Post, Itrî, Neyzen Tevfik ve daha niceleri İstanbul ayrıntılarda saklıdır Sokak aralarında, sardunya açan saksılarda, erguvan, mimoza ve çiçeğine duran manolya ağaçlarında saklıdır Yüzlerce yıla tanıklık eden çınar ağaçlarını da unutmayalım Bir de her sevdaya kucak açan Boğaziçi’nin ayrıntılarını yazalım bir yere



Abartmamak gerek; İstanbul, çöplükte bile nergis çiçeğini açar, baharın kokusunu Boğaziçi'nde alır almaz Boğaziçi her kumaşa göre rengini de değiştirir Kimi zaman al, kimi zaman yakamozlanan bir lacivert, kimi zaman gümüş, kimi zaman camgöbeğidir İster bir başınıza olun, isterse kalabalık Nasıl olsa Kapalıçarşı ya da Mısırçarşısı'na uğramışsınızdır O zaman Eminönü'nden kalkan bir vapura binin Ama bir koşulla: Eminönü İskelesi'nin ve vapurların salaş haline kızmaca yok Nasıl olsa nergis çiçeği gibi açan güvercinler ve martılar var: Yeni Cami Hünkâr Mahfili'nden iskeleye ve Boğaziçi'ne kadar bizi izleyen güvercinler ve martılar Ve pencere kenarında bir yer bulun kendinize Yuvarlak tepsisinde al renge bürünmüş çayları büyük bir ustalıkla getiren çaycıyı kaçırmayın Damağınızda buruk bir tat kalsın, çayı höpletirken Sahi, yarılan dalgaların sesini duyuyor musunuz? Yoksa, ağır mı işitiyor kulaklarınız? Önemi yok O size sesini ulaştıramıyorsa, siz ona yaklaşın Çayınızı içtiyseniz, koltuğun arkasındaki uzun tahta üzerine, renkli tabağı ile çay bardağını usulca bırakın



Parasını da tabağın kenarına koymayı unutmayın sakın Nasıl olsa bir yere gidecek haliniz yok: Vapurun içindesiniz Dalgınsanız, dertlenmeyin, hiçbir çaycı müşterisini kaçırmaz! Güvertede ilerleyip küçük merdivenden inin Kocaman dümeni ve çoğu zaman üstü örtülü dümen dolabını görünce de şaşırmayın Bugüne değin kullanıldığına tanık olmadım Her koşul tükendiğinde, kullanmışlardır belki! Size ne? Nasıl olsa açıkdenizde değilsiniz En iyisi bu dümene yaslanmak Teknenin en çok sevdiğim yeridir geminin bayrağının dikili olduğu yer Gölgesi sularda dalgalanır Pervaneden yansıyan köpük seslerine martılar gelir Şansı yaver giderse, birden sulara dalıp istavriti yakalar ve yay çizerek bulutlara karışır Sarayburnu, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Kariye, Sultanahmet Camii ve Sinan'ın Süleymaniyesi aslolan İstanbul'un çizgisidir Kent buralarda saklıdır! Ne garip değil mi sanki her kul, İstanbul'da saklambaç oyunu oynuyor! Evet, her eski kent bir gizemdir İşte Tanpınar'ın özlediği su kıyıları: Cihangir, Kız Kulesi, Salacak, Üsküdar, Beşiktaş Hiçbiri benzemez birbirine






Bu nedenle, kentin içinde birbirlerine komşu da olsalar yolculuğa çıkarsınız Öyle bir günde tükenecek yolculuk değil bütün bunlar Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Anadoluhisarı, Emirgan, Çubuklu, Yeniköy, Beykoz ve Sarıyer inanın benzemez birbirine Suları, ağız tadı, Boğaziçi'ne bakışları farklıdır Arada daha nice iskeleleri es geçtiğimiz için kusurumuza bakmayın; biraz heyecan, biraz da Deniz İşletmeleri'nin Boğaziçi'ne küsmesinden: Hiçbiri, çalışanının hiçbirinin denize küsmesi mümkün değil, suda yıkanmayanların bilgesizliği bütün bunlar Daha düne kadar halatın atıldığı, iskele babasına vapurun dalgalı denizde güç bağlandığı, salına salına müşterinin indiği, kaptanın hepsini bir sigara içiminde izlediği günleri anımsıyorum Ne yazık ki son deminde Boğaziçi vapurları Gene de biz, serüvenimizi ya da gezintimizi bir armağan olarak kabullenip, arta kalan vapurlarla yola koyulalım Gezgin yüreğimiz kıpır kıpır Vapurun içinde bir o yana, bir bu yana gidip geliyorsak bunun bir nedeni var: Her iskele ve çevresi bir yaşam biçimidir






Çayevleri, balıkçı lokantaları, çiçek satıcıları, size kadehini kaldıran meyhaneler, penceresinden sulara bakan yaşlılar, martılara ekmek atan çocuklar hep bir vapur uğrağında yaşarlar Ve bunu aralayan tek ses, kaptanın düdüğüdür Sakın küçümsemeyin, bir vapur düdüğü iki mil öteden duyulur Vazgeçemediğim bir olgu da vapur bacalarıdır Ve eğri bacanın üzerinde yer alan ustalıkla çizilmiş çift çapa simgesini kim tasarlamışsa, toprağı tuzlu sulardan eksik olmasın! Ve seyir defterinden okurlara son not: Vapurun uğradığı hangi iskele olursa olsun, yaz ya da kış bir bilet alın ve Boğaziçi'ne yolculuğa çıkın Yastığa başınızı koyduğunuzda öylesine bir düş göreceksiniz ki masal kahramanları bile imrenecek size!






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.