Bisiklet Ve Bisiklet Sporu |
06-05-2009 | #1 |
[KAPLAN]
|
Bisiklet Ve Bisiklet Sporu■ Bisikletin XIX yy başında icat edilen ilk modeli çok basitti: birbirine kadro denen bir demir çerçeveyle bağlı iki tekerlek, yere basılarak ayaklarla itiliyordu Daha sonra pedalın bulunmasıyla, aracın itiş yöntemi değişti ve bisikl ortaya çıktı Bunun çok kocaman bir ön tekerleği (1,50 m kadar çapında), bir de küçük arka tekerleği vardı, pedallar ön tekerlekteydi Bu aracın üstünde, yerden 2 metre yüksekliğe tüneyen binicinin, epeyce cambazlık yeteneğine sahip olması gerekiyordu! Bisiklet bugünkü biçimini, 1900'den az önce, tekerleği zincirle döndürme, gidonla yönetme ve şişme lastikler kullanma sayesinde kazandı Bisikletten motosiklete Bisiklet, ortaya çıkar çıkmaz büyük rağbet gördü Birçok ülkede hâlâ çok kullanılan bu taşıt, günümüzde, bir taşıt aracı olmaktan çok bir spor aracı olmağa yöneldi Bisiklet gezilerinin meraklıları çoğaldı Bisiklet yarışlarına gelince, her yıl çok büyük bir kalabalığın ilgisini çekiyor Modern bisiklet, birbirine bir kadro ile bağlanmış eşit çapta iki tekerlekten meydana gelir ve bir pedal sistemiyle yürür: bu sistem, kadronun altına, iki tekerlek arasına yerleştirilmiştir Ortada bulunan bir dişli çark bir zincir aracılığıyla, hareketi arka tekerleğe (itici tekerlek) bitişik bir başka dişliye aktarır Yıllar geçtikçe, bisiklet üzerinde birçok yenilik geliştirildi: serbest tekerlek, sağlam frenler ve aktarma sistemine takılan bir vites sistemi Çok hafif alaşımlardan yapılan yarış bisikletleri, ölçü üzerine imal edilir Bazı bisikletlerde de bir patlamalı motor (genellikle iki zamanlı) bulunur: bu motorlu bisikletlerin silindir hacmi küçüktür (en fazla 50 sm3) Motosiklet ise daha güçlüdür Bunlardan çok farklı olan skuter'lerde (scooter) ise küçük bir karoser vardır 1950 yıllarında çok büyük rağbet gören skuterlerin modası bugün epeyce geçmiş, sayıları da çok azalmıştır Bisiklet sporu Bisiklet *sporunun yaşı, yüzü geçmiştir: ilk gerçek bisiklet yarışı, 1868 yılında Fransa'da SaintCloud Parkı'nda yapılmış ve bu yarışı bir İngiliz kazanmıştı Ama bisiklet yarışları halk tarafından asıl XX yy başlarında sevildi, tutuldu: ilk Fransa Turu 1903'te yapıldı Günümüzde, 70'i aşkın ulus, bu sporu dünya çapında yöneten Uluslararası Bisiklet Birliği'ne (UCİ) üyedir Yolda ve pistte Yolda bisiklet sporu, günümüzde en çok tutulan bisiklet sporu dalıdır, bunun iki çeşit yarışı yapılır: etaplı yarışlar birkaç gün sürer; bir de genellikle bir günde, bir şehirden bir başka şehre yapılan mesafe yarışları vardır, bunlara «klasik» yarış da denir Etaplı yarışlar bir ülke içinde belli bir güzergâh üzerinde yapılır Avrupa'da bunların en ünlüleri Fransa, İtalya ve İspanya turlarıdır Fransa Turu, 4 000 kilometrelik bir mesafe içinde yirmiye yakın etapta yapılır Bu yarışlar 1963'ten beri Türkiye'de de her yıl düzenlenmektedir Türkiye'de 1900 öncesinde Selânik'de toprak pistli bir veledrom'da başlayan bisiklet yarışları Medyano, Nobile ve Paşazade Mustafa Enver arasında yapıldı Meşrutiyet öncesi bisiklet acentelerinin Tepebaşı'nda yaptırdığı beton pist İstanbul'da ilk yarışların yapılmasma olanak sağladı Leon ve Papazyan'ın düzenledikleri bu yaı ıslar ilgi gördü Kadıköy ve İstanbul grubu olarak çekişen ilk yarışmacılar arasında Fuat Hüsnü, Naili Seden, Hüsamettin ve Hamit Bey, İranlı Ali, Sarıyerli Zeki, Muvaffak Menemencioğlu gibi isimler göze çarptı Fenerbahçe, kulüp olarak bisiklete 1912'de ilgi gösterdi 13 mart 1914'te Cuma B rliği Bayramı'nın 5 turluk yarışını Vecdi Çağatay kazandı 1923 yılında İdman Cemiyetleri İttifakı'nm kurulması bisiklet sporuna yeni bir hareket kazandırdı Nişantaşı, Galatasaray, Şişli, İzmit gibi kulüpler atılım yapan diğer kuruluşlar oldu Bisikletçilerimiz ilk defa 1924 Olimpiyatlarına katıldı Raif, Fahri ve Cavit Cav bisikletlerinin yetersizliği nedeniyle yarışamadı Dönüşte ilk Türkiye Şampiyonası düzenledi, sürat ve mukavemette Cavit Cav birinci oldu 1927'de bisiklet sporunda ilk uluslararası temas Bulgaristan ile yapıldı Millî takımımızdan Cavit Cav birinci oldu 1936 Berlin Olimpiyatlarına katılan takımımızda 100 kilometre yarışında Talât Tunçalp d iştü ve 23306 ile 7 oldu Olimpiyat sonrası, Moskova'da Sovyetler Birliği ile yapılan müsabakada takımımız ekip birincisi oldu 100 kilometrelik Leningrad yarışın da ise Talât Tunçalp, Kâzım Bingen ve Orhan Suda ilk üç dereceyi kazandılar 1938 yılında düzenlenen İstanbul-Edirrte Turu, bisiklet sporunda uzun etaplı yarışmaların ilkidir 1949'da Türkiye'nin ilk veledromu Konya'da yapıldı Önceleri Marmara Turu adıyla bölgeler arasında, daha sonra Cumhurbaşkanlığı adıyla uluslararası olarak düzenlenmeğe başlanan Türkiye turları (1963) önem kazandı Uluslararası sonuçlar Rıfat Çalışkan ve Ali Hüryılmaz yurt dışında etap yarışları ve yurt içinde Türkiye turlarını kazanarak bu sporun iki büyük ismi oldular Balkan Şampiyonası: Erol Küçük-bakırcı 1973 İstanbul ferdî yol şampiyonu oldu Akdeniz Oyunları: 4 kilometre pist takım üçüncülüğünü Türkiye aldı 1971 İzmir (pist sürat): Harun Şencan üçüncü oldu 1975 Cezayir (1975 Uluslararası Cezayir Turu): Türkiye'yi temsil eden Meriç Tekstil, Asya-Afrika takım klasmanında üçüncü, genel klasmanda sekizinci oldu Seyit Kırmızı genel yokuş klasmanında 100 bisikletçi arasında ikinci, Ferhun öğünç ise Asya-Afrika klasmanında üçüncü oldu 1975 Uluslararası Akdeniz Turu: Meriç Tekstil 7 ulus içinde birinci gelirken Seyit Kırmızı genel klasmanda şampiyon oldu 1975 Suudî Arabistan Turu: Erol Küçükbakırcı ferdîde birinci oldu Kaynak: BilgeNesilcom | Meydan Larouse Gençlik Ansiklopedisi s251-253 |
En Eski Bisiklet | İlk Bisikleti Kimler Nasıl ve Neyle Yaptı ? |
06-05-2009 | #2 |
[KAPLAN]
|
En Eski Bisiklet | İlk Bisikleti Kimler Nasıl ve Neyle Yaptı ?İlk bisikleti kimler nasıl ve neyle yaptı? Fikir nasıl ortaya çıktı? Ortaya atılan proje nasıl geliştirildi Bu yazı dizisinde bisikletin icadı ve kısa tarihini bulacaksınız Bisikletin Kısa Tarihi Tekerleğin pek eski çağlarda meydana getirilmiş olmasına rağmen bisikletin keşfi çok yeni sayılır Bisiklete benzer makinelerin ilk olarak 18’inci yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktığını görüyoruz Bisiklet, birçok makinenin uğradığı talihsizliğe uğramamış, icadıyla birlikte başarıya ulaşmıştır Ufak bir gayretle bu kadar çabuk ve kolay yol almanın sırrına o yıllarda kimse akil erdirememişti 1791 Bisiklet Fransa’da doğdu İki tekerlekli bir oyuncak yapmayı düşünen Sivrac Kontu ilk olarak „bisiklet“ fikrini de gerçekleştiriyordu Pedalı olmayan bu acayip makinenin (Celerifere) üzerine oturan kimse taşıtı ayaklarıyla yeri teperek yürütmek zorundaydı İki tekerlekli taşıtın üzerine Badois’li Baron Drais bir gidon ve bir sele oturttu ve buna Draisienne adini verdi Draisiennelerin yavaş yavaş öbür ülkelere de yayıldığını görüyoruz Önceleri halkın büyük bir tedirginlikle karşıladığı bu acayip taşıt sonraları moda oldu 1861 Pierre ve Ernest Michaux adında baba-oğul iki Fransız Draisiennein ön tekerlek göbeğine pedal taktılar İşte bu olay, gerçek bisikletin doğuşuydu Böylece makineyi sürerken insan enerjisinden düzgün biçimde yararlanmak mümkün oluyordu Bundan sonra bisiklet hastalığı bütün Avrupa’da yayılmaya başladı Michaux’larin Velo adini verdikleri taşıt Velocipede ismi altında İskoçya’ya girdi Kirkpatrick Mac Millan adında birinin propagandası bu ülkede de Velosiped salgınına sebep oldu 1864’te Michaux’lar Fransa’da bir Velo fabrikası kurdular O yıl 142, ertesi yıl da 400 Velo yapan fabrikada 200 işçi çalışıyordu 1865 İngiltere’de Velocipede yapımı isine ilk olarak Coventry Dikiş Makineleri Şirketi el attı Demir telli tahta tekerleklerden meydana gelen bu basit taşıta sarsak adi takılmıştı 1875 Bu tarihe kadar yapılan Velocipede (velospit)’lerde pedalın bir dönüsü tekerleği de ancak bir defa döndürebiliyordu Bundan ötürü Velocipedein hızının ön tekerleğin büyüklüğüne bağlı olduğu sanıldı: Tekerlek ne kadar büyürse taşıt da o kadar hızlı gidecekti Böylece ön tekerleğin çapı 75sm’den 162sm’ye kadar artarken arka tekerlek de 30sm’ye kadar küçüldü Artık Velocipede bütünüyle oransız bir biçim almıştı Üstelik bu kadar yüksek bir bisikletin üzerine çıkıp oturmak ancak çok uzun boylu kimselerin başarabileceği bir isti (Kısa boylular üç tekerlekli velocipede’le yetinmek zorundaydılar) Ayna dişlisinin ve rublenin icada bu acayip duruma son verdi Ayna dişlisi kadro üzerine takılan pedallara, daha küçük olan ruble de arka tekerlek göbeğine takıldı Her iki dişli bir zincir aracılığıyla birbirine bağlandı Öndeki büyük dişliyi pedala bir defa döndürmek arkadaki küçük dişlinin birkaç defa dönüsünü sağlıyordu İki tekerlekli taşıtın üzerine Badois’li Baron Drais bir gidon ve bir sele oturttu ve buna Draisienne adini verdi Draisiennelerin yavaş yavaş öbür ülkelere de yayıldığını görüyoruz Önceleri halkın büyük bir tedirginlikle karşıladığı bu acayip taşıt sonraları moda oldu 1861 Pierre ve Ernest Michaux adında baba-oğul iki Fransız Draisiennein ön tekerlek göbeğine pedal taktılar İşte bu olay, gerçek bisikletin doğuşuydu Böylece makineyi sürerken insan enerjisinden düzgün biçimde yararlanmak mümkün oluyordu Bundan sonra bisiklet hastalığı bütün Avrupa’da yayılmaya başladı Michaux’larin Velo adini verdikleri taşıt Velocipede ismi altında İskoçya’ya girdi Kirkpatrick Mac Millan adında birinin propagandası bu ülkede de Velosiped salgınına sebep oldu 1864’te Michaux’lar Fransa’da bir Velo fabrikası kurdular O yıl 142, ertesi yıl da 400 Velo yapan fabrikada 200 işçi çalışıyordu 1865 İngiltere’de Velocipede yapımı isine ilk olarak Coventry Dikiş Makineleri Şirketi el attı Demir telli tahta tekerleklerden meydana gelen bu basit taşıta sarsak adi takılmıştı 1875 Bu tarihe kadar yapılan Velocipede (velospit)’lerde pedalın bir dönüsü tekerleği de ancak bir defa döndürebiliyordu Bundan ötürü Velocipedein hızının ön tekerleğin büyüklüğüne bağlı olduğu sanıldı: Tekerlek ne kadar büyürse taşıt da o kadar hızlı gidecekti Böylece ön tekerleğin çapı 75sm’den 162sm’ye kadar artarken arka tekerlek de 30sm’ye kadar küçüldü Artık Velocipede bütünüyle oransız bir biçim almıştı Üstelik bu kadar yüksek bir bisikletin üzerine çıkıp oturmak ancak çok uzun boylu kimselerin başarabileceği bir isti (Kısa boylular üç tekerlekli velocipede’le yetinmek zorundaydılar) Ayna dişlisinin ve rublenin icada bu acayip duruma son verdi Ayna dişlisi kadro üzerine takılan pedallara, daha küçük olan ruble de arka tekerlek göbeğine takıldı Her iki dişli bir zincir aracılığıyla birbirine bağlandı Öndeki büyük dişliyi pedala bir defa döndürmek arkadaki küçük dişlinin birkaç defa dönüsünü sağlıyordu 1888 19’uncu yüzyılın çukur ve hendekli yollarında tahta tekerlekli velocipedele dolaşmak bir zevk olmaktan çok bir eziyetti İşte bu tarihlerde JBDunlop adında bir İngiliz’in önemli bir bulusu velocipede’i sarsıntılı bir taşıt olmaktan çıkararak rahat ve kullanışlı bir duruma getirdi Bununla birlikte velocipede’in karsılaştığı zorluklar bitmiş değildi Arka tekerlekler, ayna dişlisinin yardımıyla dönerken pedallar da beraber dönüyor, yokuş aşağı inerken bile pedal çevirmek gerekiyordu 1900 yılında arka göbek’e uygulanan bir düzen, rubleyi arka tekerlekle birlikte sürekli olarak dönüşten kurtardı Böylece pedalların gerektiğinde kullanılması sağlanmış oldu Bugünkü görünüş ve yapısını kazanan Velocipede (velospit)’e daha sonraki yıllarda bisiklet adi verildi: (Lâtince, bi = çift, iki ; Yunanca, kukos = daire, tekerlek) |
Cevap : Bisiklet Ve Bisiklet Sporu |
06-05-2009 | #3 |
Aragorn561
|
Cevap : Bisiklet Ve Bisiklet Sporubüyük tekere nasıl biniyolar nasıl iniyolar :D:D:D:D:D yavaşlarsan garanti düşersin :D:D:D ve o şeyi nasıl sürüyorlar bacakların yetmez ona :D:D:DD::D:D:D:D::::D teşekkürler
__________________
BU İMZAYA ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR Ankara 1 Sulh Ceza Mahkemesi, 30-10-2008 tarih ve 2008/666 nolu kararı gereği bu imza TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|