Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari



TÜRK TARİHİNDE ÖNEMLİ TARİKATLER VE KURUCULARI
TÜrk tarİhİnde Önemlİ tarİkatler ve kuruculari :: 1 ::
Bu bölümde büyük tarikatlerin ve vaktiyle Türkler arasında yaygın olanların pîrlerinin terceme-i hallerini ve bizler için faydalı olan sözlerini zikrederek bu hususta muhtasar bir malumat verilecektir
Tarikat şeyhleri hakkında müridleri tarafından pek çok menkıbevî eserler yazılmış ve neşredilmiştir Fazla bilgi edinmek isteyenler bu gibi kitaplara müracaat edebilirler

1-KÂDİRİYYE TARÎKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Bekr eş-Şibli, 3 Abdurrahman et-Temîmî, 4 Ebû'l-Hasan Ali bin Muhammed el-Kureyşî el-Hünkarî 5 Ebû Saîd el-Mahzûmî, 6 Abdü'l-Kadir Gîlanî

ABDU'L-KÂDİR GÎLÂNÎ
Künyesi Muhyiddin Ebû Muhammed bin Ebi Salih'dir Gavs-ı A'zam diye şöhret bulmuştur
Evliyaullahın büyüklerindendir ve Kâdiriyye tarikatinin pîridir Nesebi İmam Hüseyin bin Ali bin Ebîbekr hazretlerine vâsıl olur
470 (1077-78) tarihinde İran'ın Gîlan kasabasında dünyaya gelmiştir Genç yaşında tahsil için Bağdad'a gitmiştir1
Kadı Ebû Saîd Mahzûmî'den fıkıh, Ebû Bekr bin el-Muzaffer ile diğer meşhur muhaddislerden hadis dinlemiş, bilahare va'z ve tedrise başlamıştır Hanbelî mezhebine mensuptur
Sonraları Ebû Zekeriyya et-Tebrîzî'den edebiyat okumuştur Tahsilini tamamlayıp, bir müddet daha Bağdad'da va'z u nasihatte bulunduktan sonra, halvete çekilip, riyazetle yaşamaya başlamıştır Bundan sonra seyahate çıkıp, mücahede-i nefse ve sahralarda ikametle zühd ve ibadete koyulmuş, o sıralarda Şeyh Ahmed Debbâs'la sohbet edip, kendisinden ahz-ı tarikat etmiştir
528 (1134) tarihinde Ebû Sa'd Medresesi'nde ders verirken, aynı zamanda usûl-i fıkıh ve tasavvufa ait bazı kitaplar yazmıştır
561 (1166) tarihinde Bağdad'da vefat etmiştir
Abdü'l-Kadir'in telifâtı umumî olarak dinî mevzulara aittir ve ekserisi va'z ve hutbelerden ibarettir:
1 El-Gunye li Talibi Tarîki'l-Hakk: Sülûk ve ahlaka ait bir risaledir Kahire'de 1288 (1871) tarihinde tab' edilmiştir
2 El-Fıkhu'r-Rabbânî: 545-546 (1150-1151) yılları arasında verdiği altmış iki va'zdan ve bir zeyilden ibarettir Bu kitap da 1302 (1885) tarihinde Kahire'de basılmıştır
[size="2">3 Fütûhu'l-Gayb: Oğlu Abdürrezzak'ın topladığı çeşitli mevzular hakkında babası tarafından verilmiş yetmişsekiz va'azı havidir 1304 (1887) tarihinde basılan "][/size]4 Hizbü Beşâiri'l-Hayat: Tasavvufî evraddan ibarettir İskenderiye'de 1304 (1887)'de basılmıştır
5 Cilau'l-Hâtır min Kelami'ş-Şeyh Abdi'l-Kadir: Keşfü'z-Zünûn, c1, s 592'de zikredilmiştir
6 El-Mevâhibu'r-Rabbaniyye ve'l-Fütûhu'r-Rabbaniyye fi Meratibi'l-Ahlaki's-Seniyye ve'l-Makamati'l-İrfaniyye: Ravza-tü'l-Cennat, s 441'de zikredilmiştir
7 Yevakîtü'l-Hikem: Keşfü'z-Zünûn, c 2, s 2053'de zikredilmiştir
8 El-Füyûzatü'r-Rabbaniyye fi'l-Evradi'l-Kadiriyye: Bu eser de 1303 (1886) tarihinde Kahire'de basılmıştır
9 Behcetü'l-Esrâr ve diğer terceme-i hal eserlerinde mevcut olan mev'izalarından ibarettir
Eserlerindeki mev'izaların umumî mevzuları şudur
Müridin bir müddet çile devresini geçirerek, dünyadan tamamiyle el çekmesi ve bundan sonra tekrar dünyaya dönüp, ondan haz ve nasibini alarak, başkalarını irşad etmesi2
Kadiriyye tarikatinin şubeleri: Esediyye, Ekberiyye, Mukaddesiyye, Garibiyye, Eşrefiyye, Rûmiyye, Yâfiyye, Hamadiyye, Hilâliyye, Hindiyye'dir3

2-YESEVİYYE TARİKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbârî, 3 Ebû Ali Kâtip, 4 Ebû Osman Mağribî, 5 Şeyh Ebû Kasım Kürkanî, 6 Ebû Ali Faremedî, 7 Hoca Yusuf Hemedânî, 8 Ahmed Yesevî

HOCA AHMED YESEVÎ
Ahmed Yesevî, ilk tahsil yıllarını Yesi'de geçirdikten sonra Maveraünnehr'in büyük İslam merkezi olan Buhara'ya geldi Buhara o sırada İslam kültürünün çok mühim bir merkezi bulunuyordu
Ahmed Yesevî, Buhara'da devrin en ileri gelen alim ve mutasavvıflarından Şeyh Yusuf Hemedanî'ye intisap ederek, onun nüfuzu altında kaldı ve onunla beraber birçok yerleri gezdi Şeyhinin büyük teveccühünü kazanarak onun üçüncü halifesi oldu Ahmed Yesevî ilk iki halifeden sonra 555 (1160)'de Buhara'da şeyhin postuna geçti; bilahare Yesi'ye döndü 562 (1166)'de ölümüne kadar bu şekilde kuvvetli bir tasavvuf propagandası yaptı
Ahmed Yesevî, Sir-Derya havalisinde, Taşkent ve mülhakatında, Seyhun ötesindeki bozkırlarda büyük bir nüfuz kazandı
Bütün İslam tarikatlerinde mevcut olan bir usul gereğince Ahmed Yesevî de henüz hayatta iken bazı halifelerini çeşitli memleketlere göndermiştir Bugün bu halifelerinden çoğu o memleketlerde yadedilmektedir
[size="2">Bu arada halkın kolayca anlayabileceği tarzda, hece vezni ile ve Türkçe, sofiyane manzumeler yazdı Bu manzumeleri biraraya getirilip "][/size]Bugün elimizde Ahmed Yesevî tarafından yazılmadığı tesbit edilmiş bir eser mevcut değildir Ölümünden asırlarca sonra yazılmış muhtelif tasavvuf kitaplarında, yahut menakıp mecmualarında ona isnad edilen bazı sözler, bazı hareketler, birtakım menkıbeler mevcuttur
Divan-ı Hikmet adı altında toplanan manzumelerin muhtelif Yesevî dervişlerine ait olduğu üzerinde durulmaktadır Zira bugün kütüphanelerde mevcud olan bu kitabın, eski bir nüshasını bulmak şimdiye kadar mümkün olamamıştır
Manzumeleri bilhassa 4/3= 7 ve 4/4/4= 12 hece vezinleri ile, dörtlükler şeklinde yazılmış, yarım kafiye ve redif kullanılmıştır Dörtlüklerden mürekkep bazı uzun manzumelerde her dörtlüğün sonundaki mısraların kafiyeli olması, bunların umumî toplantılarda muayyen bir beste ile okunduğunu göstermektedir4

3-RIFÂİYYE TARİKATI
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Muhammed Rüveym Bağdadî, 3 Ebû Saîd Yahya, en-Neccarî el-Vâsıtî, 4 Ebû Mansûr et-Tayib, 5 Şeyh Mansûr el-Betayihî er-Rabbanî, 6 Ahmed Rıfaî

AHMED RIFÂÎ
Bazı müelliflere göre 500 yılının Muharrem'inde (Eylül 1106), diğerlerine göre 512 (1118)'de Basra bölgesinde Hasan köyünde doğmuştur Babasını yedi yaşında iken kaybetmiştir Seyyid Ahmed'i dayısı Mansûr büyütmüştür
Mansûr, yeğenini Basra'ya göndererek Şafiî alimlerinden olan Ebû'l-Fadl Ali el-Vâsıtî ile dayısı Ebû bekr el-Vâsıtî'den ders okutmuştur Yirmi yedi yaşında tahsilini bitirip Ebû'l-Fadl'dan icazet aldığı vakit Ümmü Âbide'ye yerleşmiş, dayısının ölümünden sonra da tarikat şeyhi olmuştur 540 (1145)
Ebû'l-Hüdâ'ya göre Ahmed Rıfaî hazretlerinin şu eserleri mevcuttu:
1 577 (1181) ve 578 yıllarında irad etmiş olduğu iki hitabe,
2 Kasidelerinden teşekkül eden bir divan
3 Dua, vird ve hizibleri ihtiva eden bir mecmua,
4 Bazı vesileler ile söylemiş olduğu birçok sözler ki, bunlardan bazıları meviza denilecek kadar uzundur
Ahmed Rıfaî önce Mansûr'un yeğeni Hatice ile evlenmiş, onun vefatından sonra Muhammed bin el Kasımiyye'nin kızı Nefise'yi nikahlamıştır Bu hanımından birçok çocuğu olmuştur
[size="2">İbn Celal "][/size][size="2">"][/size][size="2">"][/size][size="2">"][/size]Rıfâiyye tarikatinin şubeleri:
Haririyye, Keyaliyye, Sayyadiyye, Aziziyye, Cendeliyye, Aclâniyye, Katnâniyye, Fazliyye, Vâsitiyye, Cebertiyye, Zeyniyye, Nûriyye, Mağrûfiyye6

4-MEDYENİYYE TARİKATI
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbarî, 3 Ebû Ali Hüseyin bin Ahmed el-Kâtib, 4 Ebû Osman el-Mağribî, 5 Ebû Kasım Ali bin Abdi'l-Vahid el-Kürkânî, 6 Ebûbekr bin Abdillah et-Tûsî, 7 Ebû'l-Fütûh Necmüddin Ahmed Gazzalî, 8 Ebû'l-Fadl Muhammed Bağdadî, 9 Ebû'l-Berekât Ali Bağdadî, 10 Ebû Ya'za el Mağribî, 11 Ebû Saîd Mağribî, 12 Ebû Medyen Şuayb bin el-Hüseyn el-Mağribî

EBÛ MEDYEN ŞUAYB
Meşhur Endülüs mutasavvıfı, İşbiliyye civarındaki Cantillana kasabasında doğmuş, 594 (1197-1198) tarihinde vefat etmiş ve Tilemsen yaknıında el-Ubdâd'a defnedilmiştir
Fakir bir aileye mensuptu Henüz küçük yaşlarında Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş ve yine o sıralarda dokumacılık san'atını da öğrenmiştir
Daha sonra tahsil için Fas'a gitmiş, orada tasavvufa meyletmiş ve Şeyh Ebû Ya'san'dan faydalanmıştır Dünyayı ve ona karşı olan muhabbeti terkederek tasavvufî mertebeleri aşmış ve kutubluk makamına yükselmiştir
Fas'da birkaç senelik ikametten sonra Mekke'ye gitmiş ve rivayete göre orada meşhur Abdü'l-Kadir Gîlanî ile buluşmuştur Mekke'den ayrılıp Becâye şehrine yerleşmiş, orada büyük şöhret kazanmıştır
Neşrettiği akideler Sultan Ebû Yusuf, Ya'kûb'u kuşkulandırmış ve Merakeş'e celbedilmiştir Ancak bu seyahat sırasında yolda vefat etmiş ve Rabiatü'l Ubbâd'a defnedilmiştir Ubbâd köyündeki mezarı halen ziyaretgahdır
İbnü'l-Arabî, Fütûhat-ı Mekkiyye'sinde ondan pekçok bahsetmiş ve birçok hikayeler nakletmiştir Fakat bununla beraber onu hiç görmemiştir7
Ebû Medyen tarafından ta'lim edilen akide Yahya bin Haldûn'a göre onun ekseriya tekrar ettiği şu beyitte hülasa edilmiştir
[size="2">"][/size]Ebû Medyen'in eserleri bazı tasavvufî ve dinî şiirler ile, bir vasiyye ve bir akideden ibarettir Bu yazmalar Paris ve Cezayir milli kütüphanelerinde, arapça yazmalar kısmında mevcuttur8
Medyeniyye tarikatinin şubeleri:
Cebertiye, Meymûniyye, Deccâniyye, Ulvâniyye-i Hameviyye9
5-KÜBREVİYYE TARİKATI
1 Ebu Necib Abdü'l-Kahir Zıyaüddin Sühreverdî, 2 Rûzbihan Baklî, 3 İsmail Kasrî, 4 Ammâr Yasir, 5 Necmüddin Kübrâ
NECMÜDDİN KÜBRÂ
Kübreviyye veya Zehebiyye tarikatinin kurucusu olup, XII, XIII asır İran sofîlerinin en mühim şahsiyetlerinden biridir İsminin tamamı Ahmed bin Ömer Ebû'l-Cennab Necmüddin Kübrâ el-Hivakî el-Harezmî'dir
Sofîliğin gelişmesinde rolü pek büyük olmuştur Onun birçok talebeleri arasında tasavvufî akidenin büyük mümessillerini bulmaktayız
[size="2">Münazara ve mübaheseyi çok sevdiğinden ve her münazarada hasımlarını yendiğinden kendisine, "][/size]Necmüddin Kübrâ 540 (1145) senesinde dünyaya gelmiş, genç yaşta seyahatlere çıkmış ve Mısırda meşhur Şeyh Rûzbihan el-Vezzah el-Mısrî ile tanışmış, onun müridi olmuş ve şeyhinin nezareti altında son derece sıkı riyazet geçirmiştir Bu sırada şeyhin teveccühünü kazanmış ve kızı ile evlenmiştir Necmüddin birkaç sene Mısır'da kalmış, bu zaman zarfında iki oğlu dünyaya gelmiştir
[size="2">Bir gün İmam Ebu Nasr Hafza'nın Tebriz'de "][/size][size="2">Necmüddin "][/size]Bundan sonra Şeyh Necmüddin Ammar-ı Yasir'e intisap etmiş, onun tavsiyesi üzerine tam bir sofî olabilmek için, İsmail Kasrî'nin mektebine girmiştir Buradan ikinci hırkayı (hırkayı teberrük) almış ve şeyhinin yanına dönmüştür


Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari



Şeyh Rûzbihan, Necmüddin'e anayurdu olan Harezm'e gidip, oradaki insanları irşad etmesi için tavsiyede bulundu Bu tavsiyeye uyan Necmüddin ailesi ile birlikte Harezm'e gidip yerleşerek orada bir hankâh te'sis edip, Kübreviyye (Zehebiyye) tarikatini kurmuştur Kısa bir zamanda tedris ve irşad halkası genişlemiştir Talebeleri arasında Attâr'ın şeyhi Mecdüddin el-Bağdadî de bulunuyordu 618 (1226) yılında vefat etmiştir
Necmüddin çok verimli bir müellif idi Sofîliği ilgilendiren çeşitli mes'eleler hakkında bir çok risaleler yazmıştır Eserlerinin ekserisini arapça olarak te'lif etmiştir Keşfü'z-Zünûn'da ona ait eserler şunlardır:
1 Usûlü'l-Aşere: Keşfü'z-Zünûn c I, s 114 Bu risale İsmail Hakkı Bursevî tarafından türkçe olarak şerh edilmiş ve 1256 (1840) yılında İstanbul'da basılmıştır
2 Risaletün fi's-Sülûk: 632 (1234-35) senesinde yazılmıştır Keşfü'z-Zünûn, c I, s 872
3 Risaletü't-Turuk: Keşfü'z-Zünûn, c I s 876
4 Tevali't-Te'nis Bimelâli İbni İdris: Keşfü'z-Zünûn, c I, s 503
5 Fevatihu'l-Cemal: Farsçadır, Keşfü'z-Zünûn, c 2, s 1292
6 Hidayetü'l-Talibîn: Keşfü'z-Zünûn, C 2, s 2031
7 Aynü'l-Hayât: Eserin birinci cildi Leningrad kütüphanesinde bulunmaktadır10
Kübreviyye tarikatinin şubeleri:
Bahaiyye, Halvetiyye, Firdevsiyye, Nûriyye, Rükniyye, Hemedâniyye, Nûrbahşiyye, Berzenciyye11

6-SÜHREVERDİYYE TARİKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbarî, 3 Ebû Ali Katib, 4 Ebû Osman Mağribî, 5 Ebû Ali Kürkânî, 6 Ebû Ali Nessâc, 7 Ahmed Gazzâlî, 8 Necib es-Sühverdî, 9 Ömer bin Muhammed Şihabüddin es-Sühreverdî

ŞİHÂBÜDDİN SÜHREVERDÎ
Hazret-i Ebübekr evlâdındandır Tasavvufta intisabı amcası Ebû'n-Necib Sühreverdî'yedir 539 (1144) tarihinde doğmuştur
Fıkıh, hadis, tasavvuf ve diğer ilimlerde zamanının en ileri gelenleri arasında bulunuyordu
Pek çok eserler te'lif etmiştir Bu eserlerinin arasında en meşhuru "Avârifu'l-Mearif'dir
Asıl adı Ömer bin Muhammed olan Sühreverdî, bir rivayete göre 623 (1226), diğer bir rivayete göre de 632 (1234-35) tarihinde vefat etmiştir
Abdü'l-Kadir Gîlanî ile görüştüğü, Abdü'l-Kadir'in ona:
[size="2">"][/size][size="2">"][/size][size="2">"][/size]Sühreverdî'nin eserleri:
[size="2">1 Cezbü'l-Kulûb ila Muvasalati'l-Mahbûb: Halep'de 1328 (1910) yılında basılmıştır 31 sayfadır"][/size]2 Avarifü'l-Meârif: 63 babdır, 1294 (1877)'de Mısır'da İhyau'l-Ulûm kenarında olarak basılmıştır14
Sühreverdiyye tarikatinin şubeleri:
Bedriyye, Zeyniyye, Bahâiyye, Kemaliyye, Ahmediyye, Necibiyye15

7-EKBERİYYE TARİKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbarî, 3 Ebû Ali Hüseyn bin Ahmed el-Kâtib, 4 Ebû Osman el-Mağribî, 5 Ebû Kasım Ali bin Abdi'l-Vahid el-Kürkânî, 6 Ebübekr bin Abdillah et-Tûsî, 7 Ebû'l-Fütûh, Mecdüddin Ahmed Gazzâlî, 8 Ebû'l-Fadl Muhammed Bağdadî, 9 Ebû'l-Berekât Ali Bağdadî, 10 Ebû Ya'zî el-Mağribî, 11 Ebû Saîd Mağribî, 12 Ebû Medyen Şuayb bin el-Mağribî, 13 Muhyiddin İbnü'l-Arabî

MUHYİDDİN İBNÜ'L-ARABÎ
İbnü'l-Arabî Muvahhidler sultanı Ebû Yusuf Ya'kûb devrinde 560 (1165) senesinde İspanya'daki Mürsiye'de dünyaya gelmiştir Daha küçük yaşlarında ailesiyle birlikte İşbiliyye şehrine gitmiş, ilk tahsilini burada tamamlamıştır Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiş, tefsir, hadis ve fıkıh okumuştur
İbnü'l-Arabî, meşhur Arap Tayy kabilesine mensûptu Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılmaktadır
Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler mevcuttu Kendisi de, ifadesine göre, tasavvufta, kutubluk mertebelerine varmış bir zat idi
Dayısı Ebû Müslim el-Havlânî de, kutubların büyüklerindendi16
Diğer dayısı Yahya bin Yağân, Tilemsen şehrinin meliki bulunuyordu İbnü'l-Arabî'nin rivayetine göre Ebû Abdillah et-Tûsî adlı bir şeyhin te'siri ile, hükümdarlığı bırakıp, tasavvuf yoluna girmiştir17
Yine kendi ifadesine göre, babası Ali bin Muhammed'in de, devletin ileri gelenleriyle, bilhassa filozof İbn Rüşd ile dostluğu vardı
İbnü'l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık halvete çekilmiş her sahada ve bilhassa tasavvufi marifetler sahasında hiçbir şey bilmezken ve bu hususta hiçbir kitap da okumadan, mükaşefe tarikiyle bir çok şeylere muttali olarak halvetten çıkmıştır
İbnü'l-Arabî, Endülüs'de bir müddet daha kaldıktan sonra, seyahate çıkmış Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüşmüş, onlardan pek çok istifade ve istifaze etmiştir
Bir aralık Konya'ya gelip Selçuk meliki tarafından hürmet ve ikram görmüş, burada iken Sadrüddin Konevî'nin dul bulunan annesini de kendisine nikahlamıştır
Bundan sonra tekrar Şam'a dönmüş ve 637 (1239) tarihinde orada vefat etmiştir
Nefehat'ın beyanına göre, Bağdad ulemasından birisi Muhyiddin hakkında bir kitap te'lif etmiş ve bu kitapta musannefatının beş yüzden fazla olduğunu beyan etmiştir18
[size="2">Şeyh Şihâbüddin Sühreverdî'ye Muhyiddin İbnü'l-Arabî hakkında sual sordukları vakit, "][/size][size="2">Molla Cami, Hoca Muhammed Parsa'nın "][/size]İbnü'l-Arabî'nin eserlerinin sayısı kendine de malum değildi Hayatında dostlarının isteği üzerine birkaç defa bunların fihristini yapmak istemiştir Bu fihristler birbirinden ayrı üç yazma halinde bugüne kadar gelmiştir21
Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin eserlerinden bugün elde mevcut olanlarının bir kısmı şunlardır:
1 Fütûhat-ı Mekkiyye fi Esrâri'l-Mahkiyye ve'l Mülkiyye: Kendi el yazısı ile olan nüsha, Türk-İslam Eserleri Müzesi no 1845-1881'dedir Bu nüsha 31 cild halinde tertib edilmiştir
2 Füsûsu'l-Hikem: Türkçeye çevrilmiştir
3 Kitabü'l-İsra ilâ Makâmi'l-Esrâ
4 Muhadaratü'l-Ebrâr ve Müsameretü'l-Ahyâr
5 Kelamü'l-Abâdile
6 Tacü'r-Resail ve Minhacü'l-Vesâil
7 Mevakiu'n-Nücûm ve Metali' Ehilletü'l-Esrar ve'l-Ulûm
8 Rühu'l-Kuds fi Münasahati'n-Nefs
9 Et-Tenezzülatü'l-Mevsiliyye fi Esrari't-Taharat ve's-Salavat
10 Kitabü'l-Esfar
11 El-İsfar an Netaici'l-Esfar
12 Divan
13 Tercemanü'l-Eşvak
14 Kitabu Hidayeti'l-Abdal
15 Kitabu Taci't-Terâcim fi İşarati'l-İlm ve Lataifi'l-Fehm
16 Kitabü'ş-Şevâhid
17 Kitabu İşarati'l-Kur'an fi Âlaimi'l-İnsan
18 Kitabü'l-Ba'
19 Nisabü'l-Hirak
20 Fazlu Şehâdeti't-Tevhîd ve Vasfu Tevhîdi'l-Mükinîn
21 Cevâbü's-Sual
22 Kitabü'l-Celal vehüve Kitabü'l-Ezel22

8-ŞÂZELİYYE TARİKATI
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebûbekr Câfer bin Yûnus Şeyh Şıblî Bağdadî, 3 Abdurrahman Medenî, 4 Abdüsselam bin Meşiş Mağribî, 5 Ebû Hasan Ali eş-Şâzelî el-Mağribî bin Abdillah bin Abdi'l-Cebbar

EBÛ'L-HASAN EL-MAĞRİBÎ EŞ-ŞÂZELÎ
İsmi, Ali bin Abdillah, künyesi Ebû'l-Hasan'dır 553 (1158) tarihinde Afrika'da Septe civarında Kâin Gammâra bölgesi köylerinden birinde doğmuştur Çocukluğu ve gençliği orada geçmiş tahsilini de o bölgede tamamlamıştır
Şazel köyüne nisbetle meşhur olan Ebû'l-Hasan, tahsilini ikmal ettikten sonra va'z u nasihat ve ders okutarak herkesin teveccühünü ve takdirini kazanmıştır
Sonraları seyahate çıkıp pekçok memleketler dolaşıp, zamanının ulema ve meşayihi ile görüşmüştür Nihayet İskenderiye'ye gelerek orada yerleşmiştir
[size="2">Bir müddet İskenderiye'de kaldıktan sonra, Mısır'a gidip orada "][/size]654 (1256) tarihinde Ramazan ayında hacca giderken Mekke yakınlannda bir sahrada vefat etmiş ve oraya gömülmüştür Onun güzel sözlerinden bazıları şunlardır:
[size="2">"][/size][size="2">"][/size]Şazeliyye tarikatinin şubeleri:
Desûkiyye, Ahmediyye, Vefâiyye, Ruzûkiyye, Hanefiyye, Cezûliyye, Gaziyye, İseviyye, Nâsıriyye, İlmiyye, Mustariyye, Afîfiyye24

9-MEVLEVÎYYE TARİKATI
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Şeyh Ebû'ş-şıblî, 3 Şeyh Muhammed Züccâc, 4 Ebûbekr en-Nessac, 5 Ahmed Gazzâlî, 6 Şeyh Ahmed el-Hatibî, 7 Bahâuddin Veled, 8 Burhanüddin et-Tirmizî, 9 Celâlüddin Rûmî

MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RUMÎ
Mevlana Muhammed, mutasavvıf bir şair ve Mevlevî tarikatinin kurucusudur 6 Rebiü'levvel 604 (30 Eylül 1207) tarihinde Belh şehrinde doğmuş(25) ve 5 Cemaziye'l-ahir 672 (17 Aralık 1273)'de Konya'da vefat etmiştir
[size="2">Hayatı için en muteber kaynak, oğlu Sultan Veled'in yazdığı "][/size][size="2">Celalüddin'in babası Bahauddin Veled bin Hüseyn bin Hatıbî, "][/size]Bahauddin Veled'in Bağdad'da, Ömer Sühreverdî tarafından karşılandığı, halifenin verdiği hediyeleri reddettiği ve Medrese-i Mustansıriyye'de konakladığı söylenir
[size="2">Bahauddin Veled Hicaz'dan Şam yolu ile Anadolu'ya geçmiş ise de, hangi şehre gittiği bilinmemektedir Zira "][/size]Bahauddin, Konya'da büyük bir şöhret kazanmıştır Emirler ve hatta bizzat Alauddin Keykûbat, onun va'azlarına devam ederdi Nihayet Konya'da iki sene kaldıktan sonra vefat etmiştir (18 Rebiü'l-ahir 628)
Hazret-i Mevlana, babasının vefatından sonra tedrise başlamış ve kısa zamanda takdir toplamıştır Her tarafta onun dersine devam edebilme iştiyakıyla yanıp tutuşan insanlar çoğalmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari

Eski 09-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari



Bir müddet sonra sofiyyûn yoluna meyledip, Konya'da bulunan Çelebi Hüsameddin'e intisab etmiş, sonraları Şemsüddin Tebrizî ile tanışması neticesi, zahiri ilimleri tamamen terkederek münzevî bir hayat yaşamaya başlamıştır Hazret-i Mevlana'nın Şems-i Tebrizî ile sahralarda gezip dolaşması, talebeleriyle ilgilenmemesi dersleri tam manasıyla terketmesi birçok dedikodulara sebebiyet vermiştir Muhitin fikirlerinin, Tebrizî'nin aleyhine gelişmesi, onun Konya'yı terketmesine sebeb olmuşsa da, Mevlana, Tebriz'e kadar giderek Şems'i alıp yine geri getirmeye muvaffak olmuştur

Daha sonra tekrar Konya'dan ayrılan Tebrizî, bir daha bulunmamak üzere izini kaybetmiş, bu hal Hazret-i Mevlana'yı son derece kederlendirmiştir

Hazret-i Mevlana, 5 Cemaziye'l-ahir 672 (17 Aralık 1273) tarihinde Konya'da vefat etmiş ve oraya gönülmüştür27

Vefatına düşürülen tarih "İbret"tir28

Mevlânâ'nın eserleri

1 Divan: Mevlana'nın divanı gazel ve rubâilerden müteşekkildir Gazellerin ekserisinde mahlâs yerine Tebrizî ismi vardır Bu sebeble divanına "Divanı Şems-i Tebriz" dahi denir Bazı gazellerinde mahlâs olarak "Salâhuddin" ismi görülür

2 Mesnevî-i Mânevî: Altı defterden mürekkeb olup, 25700 beyti ihtiva eder Mesnevî şârihi Ankaralı Rusûhi İsmail Dede yedinci defterini de bulup şerhetmiş ise de, bu defterin Mevlana'ya ait olmadığı bilinmektedir

3 Fihi mâ Fîhh: Hazret-i Mevlana'nın sözlerini içine alan bir eser olup, hayatı bakımından bazı önemli bilgileri içine alır

4 Mevaizü's-Seb'a: Hazret-i Mevlana'nın yedi öğüdüdür

5 Mektûbat: Son iki eser "Anadolu Selçukîleri Mevlevi Betikleri" ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir

Ben Kur'ân'ın bendesiyim

Hazret-i Mevlana'ya dair olan bahsi bitirmeden, mühim birkaç hususa daha temas etmek gerekiyor

Hazret-i Mevlana: "Ben yaşadığım müddetçe Kur'an-ı Kerim'in bendesi (bağlısı, kölesi)yim ve onun emirlerine uyarım Ben Muhammed Muhtar sallallahu aleyhi ve sellemin yolunun toprağıyım Eğer benim sözlerimden bunun dışında bir söz nakleden olursa, hem o sözden, hem de nakledenden eza duyarım" buyurmuştur

Gel, yine gel!

Mevlana'nın meşhur bir rubâisi de vardır ki, bu rubâi aleyhde ve lehte söylentilere sebeb olmuştur Rubâinin manası, iyi tahlil edilerek izah edilmediği için Mevlana muhibbi sofiler bir kalemde rubâinin Mevlana'ya isnadıni reddetmişler, kabul edenler de zahir delaletine göre mana vermişler ve bu suretle hakikat kapalı kalmıştır Meşhur rubâi şöyledir; şöylece terceme edilebilir:

"Sen gel, ne olursan, ol yine gel! Kafir, ateşperest, putperest hasılı her ne mezhebte olursan ol yine gel! Zira bizim dergahımızda ümit kapısı kapalı değildir, yeis yoktur Sen günahkar da olabilirsin, belki yüz kerre tevbeni bozmuş olabilirsin, ümitsizliğe düşme, yine gel!" şimdi bu parçadan şöyle hatalı bir mana çıkarıyorlar:

"Bizim dergahımız öyle bir dergahdır ki, orada cins ve mezheb tefrik edilmez Biz hepsini hoş görürüz, hepsi Allah'ın kuludur, herkes bir yoldan Hakk'a gitmek istemektedir, topluca bir arada hu çekelim, beraber olalım"

Kur'an'a bende olan ve Hazret-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin yolunda bulunduğunu beyan eden bir mürşid, hak ve batılı ayırdetmeden, tarik-i müstakîme nasıl rehber olabilir? O halde rubâinin manası nedir?

Hazret-i Mevlânâ demek ister ki:

Sen doğuştan veya herhangi yanlış bir telkine uyarak hakikati kaybetmiş isen, yani mezheb ve meslekin her ne olursa olsun, bizim dergahımıza gel ki, o dergahta ümitsizlik yoktur Kur'an-ı Kerim: "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz"29 buyuruyor Bizi sizi işte bu, ye'si reddeden dergaha çağırıyoruz Kur'an-ı Kerim ayeti, rahmet ve mağfiretle doludur Ömründe ve hayatının son deminde bir kere tevhid edeni cennetle tebşir eden30 son dinin büyük Peygamberinin yolunda bulunanı dergahımıza davet ediyoruz Sen günahkar olsan da yine ümidini kesme Çünkü yine o büyük Peygamber: "Günahından tevbe eden günah işlememiş gibidir"31 buyurmuştur

Ayrıca Buharî-i şerifte şöyle bir hadis-i şerif vardır: "Şeytan diyor ki: Senin izzet ü celaline yemin ederim ki, ruh insanoğlunda bâki kaldıkça, ben onun içinden çıkmam, iğvâ eder dururum" Ona karşı Zü'l-Celal buyuruyor: "Ben de izzet ü celalime yemin ederim ki, ruh onda bâki kaldıkça tevbe ile masiyetkar kulumun arasını açmam yani tevbe eder, affederim"

Şu halde kul asi de olsa, günahkar da olsa tevbe edince Cenab-ı Hak tevbesini kabul buyuruyor Buna dair bir çok nusûs vardır

İmdi Mevlana'nın rubâisine ters bir mana vermeye mahal kalmamaktadır Maksadı tevhîde, İslama davettir Ancak tevhîde davet, manası çekip uzatılan vahdete davet demek değildir

10-BEDEVİYYE TARİKATİ

1 Ma'rûf Kerhî, 2 Şihabüddin Ahmed Tebrizî, 3 Şemsüddin Muhammed bin Yusuf Mağribî, 4 Abdü'l-Kuddüsî el-Mağrib, 5 Ebû Talib Abdürrezzak Endülisî, 6 Nureddin Hamid, 7 Abdülmecid el-Mağribî, 8 Zeynüddin Abdü'l-Celil İbni Abdirrahman, 9 Bedrüddin Seyyid Şerif Hasan Mağribî, 10 Eş-şeyh Ebû'l Abbas Seyyid Ahmed el-Bedevî

EBÛ'L ABBAS AHMED BİN ALİ EL-BEDEVÎ

596 (1200) tarihinde Fas şehrinde doğup, yedi yaşında iken ailesiyle birlikte Mekke'ye gitmiştir

Şeceresi Hazret-i Ali'ye, hatta Ra'ad ve Adnan'a kadar uzatılmıştır Ahmed'in birçok lakabı vardır Ona, Afrika bedevileri tarzında lisam (yüzü örten peçe) taşıdığından dolayı "el-Bedevî" deniliyordu

Mekke'ye yapılan seyahat 603-607 (1206-1210) yılları arasındadır Bedevilerin, bu aileye fevkalade hüsn-i kabul gösterdikleri söylenir El-Bedevî, bu seyahatinden sonra Mısır'a gitmiştir

Hicrî 627 yılına doğru Ahmed Bedevî'de derûnî bir tahavvül vukû'a gelmiştir 633 tarihinde gördüğü bir rüya üzerine Irak ve Şam'a gitmiş ve daha sonra Mısır'ın Tanta kasabasına, yerleşmiştir Bu suretle Bedevî, Tantavî nisbetiyle de şöhret bulmuştur

Kendisi yedi kıraat üzerine Kur'an-ı Kerim okur ekseri vakitlerini ibadetle geçirirdi

Tanta'da, evin damına çıkar, yüzünü güneşe çevirip, gözleri kızarıp bozuluncaya kadar hareketsiz dururdu Bazan uzun bir sükûta dalar, bazan devamlı sayhâlar koparırdı Geceleri Kur'an-ı Kerim okumak adeti idi

Tanta'da 41 sene kadar ömür sürdü Onun güzel sözlerinden bazıları şunlardır:

"Bizim tarikimiz, Kur'an, Sünnet, hakikat aşkı, safvet, doğruluk, ızdıraba sabır ve tahammül, ahde sadakat üzerine kurulmuştur"

"Başkasının felaketine sevinilmemeli; iftira etmemeli ve fenalık yapmamalı; kötülüğe; iyilikle mukabele etmelidir"

"Öksüze acı, çıplağı giydir, açı doyur, garibe ve misafire layık olduğu hürmeti gösterip; bu suretle belki Allah'a yaranırsın Sirke nasıl balı bozarsa, dünya sevgisi de takvayı öyle bozar"

Bedevî tarikatinin alameti kırmızı hırka, nikâb ve kırmızı alemdir Ahmed Bedevî 12 Rebiü'l-evvel 675 (24 Ağustos 1276) -'da Tanta'da vefat etmiş ve orada defnolunmuştur32

Ahmed Bedevî'nin eserleri şunlardır:

1 Evrâd

2 Salatlar: Bunlar hakkında hicrî XII asrın meşhur sofîsi Abdurrahman bin Mustafa Aydarus "Fethu'r-Rahmân" ünvanlı bir şerh yazmıştır

3 Vasâya: Manevî vasiyetnamesidir Bu eserinde, başta Kur'an ve sünnete sıkı sıkıya bağlanma nasihati gelir Geceleyin kılınan namazın her rek'ati, gündüz kılınan bir nafile rek'atten daha makbuldür Bilhassa zikrin kıymeti pek yüksek tutulmuştur; fakat buna kalbin iştiraki lazımdır Kalb iştirak etmezse, zikir sadece yaygaradan ibaret kalır Zikrin son semeresi vecid'dir, Allah aşkıdır, Şu suretle doğar: Allah'ın vahdeti üzerine teemmül ederken tebcil edilen kalbe, nûr-i ilahîden bir şua düşer O zaman onun içinde sevgiyle karışık yakıcı bir arzu doğar ve o, kuvvetle ona sımsıkı bağlanır İman, en çok kıymeti haiz olan şeydir İçten inanan en mükemmel müslümandır

Bedeviyye tarikatinin şubeleri:

Şenaviyye, Metbûliyye, Halebiyye, Beyûmiyye, Merzûkiyye, Sutûhiyye, Ulvâniyye33

11-DESUKİYYE TARİKATİ

SEYYİD İBRAHİM BURHANEDDİN DESÛKÎ

Dört kutubtan biri ve Desûkiyye (Düssûkiyye) tarikatinin pîridir Desûkiyye tarikati Şazeliyye tarikatinin bir şûbesidir

Aşağı Mısır'da Desûk (Düsûk) kasabasında 636 (1238) tarihinde doğmuştur Babası Ebû'l-Feth bin Abdi'l-Ganâim el-Vasıtî'nin damadı ve halifesi Ebû'l-Mecd'dir Nesebi Hazret-i Ali'ye kadar ulaşır

Babası Rıfaî tarikatine mensuptur Bu cihetle babasının Rıfaî hırkasını giyen Desûkî (Dusûkî), sonra da hem Rıfaî hem Sühreverdî olan Şeyh Necmüddin el-İsfahanî'ye intisap etmek suretiyle, her iki tarikatten de hırka giymiştir

Hayatının yirmi senesini Desûk'taki halvethanesinde eser yazmakla geçiren Desûkî 676 (1272) Tâcü'l-Arus'a göre 692 (1294) tarihinde vefat etmiştir

Tarikat ehli arasında, her birisinin Hulefa-i Raşidîn'den birinin hidayet ve irşadına mazhar olduğu kabul edilen dört kutubdan Desûkî, İmam Ali'nin maneviyatına varis addedilerek, kitaplarda keramet ve harikulada hal sahibi velîlerin en önde geleni olarak zikredilir

Desûkî, şeriate son derece kuvvetle yapışmıştır Bu sebeble tarikatinde şeriatten ayrılmamayı esas ittihaz etmiştir Müridlerine, şeriate azami derecede uymalarını tavsiye ettiği gibi, aynı zamanda şeyhin telkin ettiği şeyleri de bizzat nefislerinde tatbik etmek suretiyle hakikat ile şeriati mezcetmeleri üzerinde ısrarla dururdu

Şeriatten ayrılan kimse en yakın hatta evladı dahi olsa, onun nazarında makbul değildi Bununla beraber şeriate yapışan kimseyi, dünyanın öbür ucunda da bulunsa ve hatta onu hiç tanımasa, yine evladı telakki ederdi

Onun inancına göre şeriat asıl, tarikat fer'îdir

Desûkî, tarikati dünya menfaatlerine alet edenlere hücum eder, eserlerini de sadece bazı mes'eleleri izah maksadıyla yazdığını söylerdi

Desûkî'nin oğlu olmadığı için, tarikatini kendisinden sonra kardeşi es-Seyyid Ebû'l-Ümrân Şerefüd'din Mûsa yaymıştır34

Desûkiyye tarikatinin şubeleri: Şernûbiyye ve Âşuriyye35

12-SA'DİYYE TARİKATİ

1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbarî, 3 Ebû Ali Katib Mısrî, 4 Ebû Osman Mağribî, 5 Ebû Kasım Ahmed Kürkanî, 6 Ebü-bekr Nessac Muhammed Tûsî Ali bin Abdillah, 7 İbrahim Ebû'l-bakâ, 8 Ebû'l-Berekât Bağdadî, 9 Ebû Saîd Endülisî,10 Ebû Medyen Mağribî, 11 Abdullah Şeybânî, 12 Yunus bin Şeybanî, 13 Sa'düddin Cebbâvî eş-Şeybanî

SA'DÜDDİN BİN MÛSÂ EL-CEBBÂVî EŞ-ŞEYBÂNÎ

Künyesi Ebû'l-Fütûh, ismi Muhammed Sa'düddin'dir 593 (1197) senesinde Havran'da dünyaya gelmiştir Sonraları Cebbâ isimli beldeye giderek oraya yerleşmiştir Cebbâ, Suriye'de, Havran ovasıyla Kudüs şehri arasında ve Kudüs'e 50-60 kilometre uzaklıkta bir köydür

Tarikati üç vasıta ile Ebû Medyen el-Mağribî hazretlerine müntehi olur

Sa'düddin 700 (1301) tarihinde Cebbâ'da vefat etmiştir

Harirîzade: "Abiku's-Saadeti'l-Ebediyye fi Tariki Saadeti's-Sa'diyye" namında bir eser vücûda getirmiştir

Sa'diyye tarikatinin şubeleri: Tağlebiyye, Vefaniyye, Aciziy-ye, Selamiyye36

13-NAKŞİBENDİYYE TARİKATI

1 Cüneyd Bağdadî, 2 Ebû Ali Rudbarî, 3 Ebu Ali Katib, 4 Ebû Osman Mağribî, 5 Şeyh Ebû'l-Kasım, 6 Ebu Ali Fârmedî, 7 Hoca Yusuf Hemedanî, 8 Abdü'l-Halik Gücdüvânî, 9 Hoca Ârif Rîvigirî, 10 Hoca Mahmud İncir Fağnevî, 11 Hoca Ali Râmitenî (Hazret-i Azizân), 12 Hoca Muhammed Baba Simâsî, 13 Seyyid Emîr Külal, 14 Hoca Bahâüddin Nakşibend

BAHÂÜDDİN BİN MUHAMMED EL-BUHÂRÎ

718 (1318) tarihinde Buhara civarında "Kasr-ı Ârifan" isimli köyde doğmuştur

Bahaüddin henüz üç günlük bir çocuk iken, Kasr-ı Arifan'a gelen Hoca Muhammed Baba Simasî (Sammâsî) tarafndan manevî evlatlığa kabul edildi ve büyüdüğü zaman da tasavvufi terbiyesi o sırada beraberinde bulunan Seyyid Emîr Külal'e bırakıldı37

Bahaüddin'de, manevî mürşidi Seyyid Abdü'l-Halik el-Gücdüvânî'nin te'siri daha büyük olduğu ileri sürülmektedir Nitekim kendisinin Emîr Külal'in aksine Abdü'l-Halik Gücdüvanî'ye uyarak zikr-i hafîyi tercih etmesi, bu sözü te'yid etmektedir

Zikr-i hafiyi müdafaa ile ona göre amel eden Bahaüddin'in bu hareket tarzı Emîr Külal'in müridlerinin şikayetine yol açmış, fakat şeyh, her bakımdan çok takdir ettiği Nakşibend'in bu türlü hareketini hoş karşılamıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari

Eski 09-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tarihinde Önemli Tarikatler Ve Kuruculari



Nihayet bir gün Suhar'da yaptırmakta olduğu mescid ve imaretin inşaatında çalışan beşyüze yakın dervişi arasında Bahaüddin Nakşibend'e, bundan böyle hareketlerinde serbest olduğunu, ister Türk, ister Tacik olsun faydalı olabilecek her şeyhten feyz alabileceğini söyledi38
Bahaüddin, yedi sene Mevlana Ârif ile, on iki sene de Halil Atâ ile sohbet etmiştir İki kere hacca gitmiş ikinci gidişinde Hoca Muhammed Parsa'ya refakat etmiştir Dönüşünde Nişabur ve Herat'a uğrayıp, oradaki bazı büyük şeyhlerle de görüşmüştür
Bir müddet Merv'de ikamet etmiş, daha sonra tekrar Buhara'ya avdet edip, ölünceye kadar orada kalmıştır Emîr Külal'in vasiyeti üzerine ölümünden sonra ona halef olmuştur
791 (1389) tarihinde vefat etmiş, doğduğu yer olan Kasr-ı Arifan'a defnolunmuştur
Bahaüdin Nakşibend ölümünden birgün önce, müridlerine, halifelerinden Muhammed Parsa'ya tabi olmalarını vasiyet etmiştir
[size="2">Bahaüddin'in "][/size]Nakşibendiyye tarikatinin şubeleri:
Ahrâriyye, Naciyye, Kâsaniyye, Muradiyye, Mazhariyye, Melamiyye-i Nûriyye, Câmiyye, Müceddidiyye, Hâlidiyye39

14-HALVETİYYE TARİKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Mimşâd Dîneverî, 3 Ebû Abdillah Muhammed Dîneverî, 4 Vecîhüddin el-Kâdî, 5 Ebû'n-Necib Zıyaüddin Abdü'l-Kahir es-Sühreverdî, 6 Ebû Reşid Kutbuddin el-Ebherî, 7 Rüknüddin Muhammed el-Buharî, 8 Şihabüddin Muhammed et-Tebrizî, 9 Cemalüddin Şirazî, 10 İbrahim Zahid Gîlanî, 11 Sadüddin Ferganî, 12 Kerîmüddin Âhi Muhammed bin Nûri, 13 Ebû Abdillah Siracüddin Ömer bin Ekmelüddin el-Gîlanî el-Halvetî

EBÛ ABDİLLAH SİRÂCÜDDİN ÖMER BİN EKMELÜDDİN EL-GÎLÂNÎ EL-HALVETÎ
Şeyh Ebû Abdillah Sirâcüddin, Lahcan'da doğmuş ve orada büyüyerek Harezm'de bulunan amcası Ahi Muhammed bin Nûri'l-Halvetî'nin yanına gitmiştir Ömrünü ekseri halvette geçirdiği için Halvetî lakabını almıştır Amcasının 717 (1317)'de vefatı üzerine Halvetiyye tarikatinin pîri olmuştur40
Bundan sonra Ebû Abdillah, Tebriz civarında Hûy'a, bir aralık Mısır'a, oradan da Hicaz'a giderek hac farizasını ifa etmiştir Daha sonraları Sultan Üveys'in daveti üzerine Herat'a gelmiş orada 750 (1349) diğer bir rivayete göre 800 (1397-98) tarihinde vefat etmiştir41
Halvetiyye tarikatinin şubeleri:
Rûşeniyye, Gülşeniyye, Merdaşiyye, Sünbüliyye, Şa'bâniyye, Şemsiyye, Ahmediyye, Cemaliyye, Bahşiyye, Uşşâkıyye, Asâliyye42

15-BAYRAMİYYE TARİKATİ
1 Cüneyd Bağdadî, 2 Mimşad, ed-Dîneverî 3 Ahmed ed-Dîneverî, 4 Muhammed Bekrî, 5 Kâdî Vecihüddin, 6 Ebû İshak el-Kazrûtî, 7 Ömer el-Bekrî, 8 Abdü'l-Kahir es-Sühreverdî, 9 Kutbuddin el-Ebherî, 10 Rüknüddin en-Nuhâs, 11 Şihabüddin et-Tebrizî, 12 İbrahim Zahid el-Gîlanî, 13 Mustafa Safiyyüddin, 14 Sadrüddin el-Erdeblî, 15 Ali el-Erdeblî, 16 İbrahim el-Erdeblî, 17 Hamidüddin Aksarâyî, 18 Hacı Bayram Velî Ankaravî

HACI BAYRAM VELÎ
[size="2">Ehl-i tarikat lisanında "][/size]Hacı Bayram Velî, Ankara'ya yakın Çubuk Suyu kenarında bir köyde 753 (1352) senesinde dünyaya geldi Tahsilini tamamladıktan sonra Bursa ve Ankara'da müderrislik yaptı Bilahare Kayseri'de Şeyh Hamid Aksarayî'ye intisab etti Onunla birlikte Şam'a, oradan da hac mevsiminde Mekke'ye gitti
Daha sonraları Ankara'ya dönüp, va'z ü nasihatle halkı irşada çalışmıştır
Ektiği burçakla maişetini te'min edip, zenginlerden topladığı paraları erbab-ı ihtiyaca verirdi
Bayramiyye tarikati, sonraları altı şûbeye ayrılmıştır En meşhurları; Akşemseddin vasıtasıyla münteşir Şemsiyye-i Bayramiyye ve 880 (1475)'de Göynük'te vefat eden Bursalı Dede Ömer vasıtasıyla neşrolunan Melamiyye-i Bayramiyye ve Hızır Dede halifesi Bursalı Hazret-i Üftâde ile Aziz Mahmud Hüdayî marifetiyle te'sis olunan Celvetiyye'dir
Hacı Bayram Velî 833 (1430) tarihinde Ankara'da vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir43
Bugün elimizde üç nutku mevcuttur Bu nutuklardan biri:
Çalabım bir şar yatarmış iki cihan aresinde,
Bakılacak didar görünür ol şarın kenaresinde
Beytiyle başlar Şeyh İsmail Hakkı, Hoca Mehmed Nûrü'l Arabî, Bursalı Mehmed Sahfî ve Abdü'l Hayy Celvetî tarafından şerh olunmuştur

16-EŞREFİYYE TARİKATI

EŞREF RÛMÎ
[size="2">İsmi Abdullah'dır Kadiri tarikatinin "][/size]Eşref Rumî, ilk olarak kayınpederi Hacı Bayram Velî'ye intisap etmiş ve onun yanında on bir sene kalarak türlü riyazet ve nefis mücadelesi geçirmiştir
Bundan sonra Hacı Bayram tarafından icazet verilmiş ve İznik şehrine halife nasbedilmiştir
Sonraları Hama'da bulunan Abdülkadir Gîlanî evladından Hüseyin el-Hamevî'ye intisap etmiş, Şeyh Hüseyin kısa zamanda ona hilafet vererek Kadiriyye tarikatinin Anadolu'da neşrine me'mur etmiştir
Dergahını İznik'de te'sis eden Eşrefoğlu, tarikatini bilhassa o civar ile Bursa ve havalisinde yaymıştır Hatta İstanbul'da da bir zaviye kurmuş, o devrin sadrazamlarından Mahmud Paşa da bu tarikate intisap etmiştir
Eşref Rûmî, 874 (1469) yılında İznik'de vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir44

17-MÜCEDDİDİYYE TARİKATI
1 Hoca Bahaüddin Nakşibend, 2 Mevlana Yakub Çerhî, 3 Hoca Ubeydullah Taşkend, 4 Kadı Muhammed Zâhid, 5 Muhammed Parsa, 6 Muhammed Derviş, 7 Muhammed Hâcegi-i Semerkandî, 8 Şeyh Muhammed Bâki Billah, 9 İmam Rabbani

İMAM RABBÂNİ AHMED EL-FARUKÎ ES-SİRHİNDÎ
971 (1563) tarihinde Sirhind'de dünyaya gelmiştir Soyu Farukî'dir Nakşibendi tarikatinin saliklerindendir ve Müceddidiyye tarikatinin müessisidir İlk tahsilini babası Abdü'l-Ahad'dan gördükten sonra, yer yer dolaşarak, zamanının büyük bilginlerinden fıkıh, kelam, hadîs, tefsîr, aklî ve naklî ilimleri öğrenmiştir On yedi yaşında tekrar memleketine dönerek, tedris hayatına başlamıştır
Yirmi sekiz yaşlannda Hoca Bâki Billah'dan Nakşibendiyye'nin usul ve adabını öğrenerek ona intisap etmiştir
Vefatları 1034 (1624) tarihindedir
[size="2">İmam Rabbanî'nin yazmış olduğu "][/size]18-CELVETİYYE TARİKATİ
1 Hacı Bayram Velî, 2 Hızır Dede Bursevî, 3 Mehmed Muhyiddin Üftâde, 4 Aziz Mahmud Hüdaî, 5 Şeyh Ahmed Efendi, 6 Şeyh Abdullah Efendi, 7 Osman Efendi Atpazarî, 8îsmail Hakkı Bursevî

AZİZ MAHMUD HÜDAÎ
948 (1541) tarihinde Koçhisar'da dünyaya geldi
978 senesinde, tahsilini tamamlayarak, bir müddet Edirne, Şam ve Mısır kadılıklarında bulundu
Daha sonraları Bursada mahkeme-i suğra naibliği ve Ferhadiye Medresesi müderrisliği yaptı
Bu sırada Bayramiyye Tarikati şeyhlerinden Muhammed Üftâde'ye intisap etti (984)
Üç sene şeyhine hizmet ettikten sonra İstanbul'a gelerek, Çamlıca'daki çilehanede bir müddet uzleti müteakip, Üsküdar'daki Rum Mehmed Paşa Camii'nin sol tarafındaki bir odaya yerleşti
1002 (1593) tarihlerinde Fatih Camii'nde vaaz vermeye başladı Daha sonraları Üsküdar'daki mescide minber koyarak, camie çevirip, cum'a hutbelerini orada okudu ve perşembe günleri de Üsküdar Mihrimah Sultan Camii'nde halkı irşad ile meşgul oldu
1020 (1611) senesinde inşası tamamlanan Sultan Ahmed Camii'nde, her ayın ilk pazartesi günleri va'z etti Bu arada Rum Mehmed Paşa Cami'inde tarikatini neşre devam etti
Aziz Mahmud Hüdaî 1038 (1628) tarihinde Üsküdar'da vefat etti Orada kendi inşa ettirdiği zaviyeye defnedildi
Eserleri:
1 Nefâisü'l-Mecâlis: Bazı ayetlerin tefsirini beyan eden büyük bir cildtir
2 Tecelliyât: Çeşitli tarihlerde kaleme aldığı ve ekseri kısmı arapça olan bir risaledir
3 Necatü'l-Garîk: Cem' ve farkı açıklayan türkçe manzum bir risaledir
4 Tarikatname: Dervişlerin adab ve erkanını beyan eden türkçe bir risaledir
5 Divan-ı İlahiyat
6 Tezakir-i Hüdaî: Yarısı Türkçe, yarısı Arapça olan mektûbatıdır
7 Câmiu'l-Fadâil ve Kaamiu'r-Rezâil: Arapça bir eserdir
8 Fethu'l-Bâb ve Refu'l-Hicab: Üç bâb üzerine tertiblenmiştir Birincisi: Halk-ı İnsan; ikincisi: Tevbe; üçüncüsü: Camiiyetü'l-İhsan ve İhticabihi bi's-Sırrı'l-îlahîdir
9 Miftahu's-Salat ve Mirkatü'n-Necat
10 Habbetü'l-Mahabbe
11 Hayatü'l-Ervah ve Necatü'l-Eşbah
12 Hülasatü'l-Ahbar fi Ahvali'n-Nebiyyi'l-Muhtar
13 Mecmûa-i Hutab
14 Tarikat-i Muhammediyye
15 Vâkıât
16 Şerhu ala Kasîdeti'l-Vitriyye fi Medhi Hayri'l-Beriyye: Ebûbekr b Abdi'l-Kerim Halebî'nin Kaside-i Şerife adı eserinin türkçe şerhidir
17 Haşiye alâ Kuhistânî Şerhu Fıkh-ı Keydânî
18 Şemâilu'n-Nebeviyyeti'l-Ahmediyye
19 El-Fethu'l-İlahî
20 Ahbâru'n-Nebî
21 Halü'l-Ervah ve Ahvalü'l-Mevta45

İSMAİL HAKKI BURSEVÎ
İsmail Hakkı, otuz seneden fazla Bursa'da bulunduğu ve sonunda da orada vefat ettiği için Bursevî diye şöhret bulmuştur
1063 (1652) senesinde Aydos'da doğdu On bir yaşlarına geldiği zaman ebeveyni tarafından tahsil için Edirne'ye gönderildi ve yedi sene orada kaldı
Yirmi yaşlarına geldiği zaman İstanbul'da geldi ve meşhur hocalardan ders okudu
Bir müddet sonra Osman Fazlı'nın derslerine devam ederek ondan Celvetiyye tarikatinin adab ve talimatını öğrendi
Bu arada usûl-i fıkıhtan "Tenkîh"i okudu Farsça öğrenerek Sâdi'nin Gülistan'ını, Hâfız'ın Divan'ını, Câmi'nin Baharistan'ını, Kemalpaşazade'nin Nigeristan'ını, Mevlana'nın Mesnevî'si ile Fihi ma-Fih'ini, Hüseyin Kaşifî'nin Tefsîr'ini mütalaa etti
İsmail Hakkı ayrıca hat san'atına ve müsikîye de çalıştı
Tahsilini 23 yaşında tamamladıktan sonra Osman Fazlı onu kendi mümessili olarak Üsküp'e gönderdi (1086/1675) Bir sene sonra Şeyh Mustafa Uşşakî'nin kızı Ayşe Hatun ile evlendi
Bu sıralarda Osman Fazlı kendisine bir mektup yazarak tedrisata başlamasını emretti
İsmail Hakkı'nin feyizli neşir hayatı bu ruhsattan sonra başladı Bir taraftan öğrencilerine ders vermeye diğer taraftan kitap yazmaya devam etti
Bir müddet sonra, Üsküp müftüsü ile aralarındaki anlaşmazlık sebebiyle Osman Fazlı'nın tavsiyesine uyarak Köprülü'ye geldi On dört ay kadar Köprülü'de kalan İsmail Hakkı, Usturanca halkının ısrarlı istekleri üzerine 1093 tarihinde ora ya tayin edildi, İki buçuk sene sonra Osman Fazlı'nın arzusu üzerine Edirne'ye döndü Edirne'de üç ay kaldıktan sonra 1096 (1684) tarihinde Bursa'ya yerleşti
İsmail Hakkı 1102 tarihinde Magosa'da bulunan şeyhi Osman Fazlı'yı ziyaret etti Orada onyedi gün kadar kaldıktan sonra tekrar Bursa'ya döndü
İsmail Hakkı, II Mustafa zamanında Nemse seferine iştirak eden erlere cihadın kudsiyyetini, sabır, sebat ve kararın ecrini anlatmak, onların hislerine terceman olarak savaşa karşı iştiyaklarının artmasını te'min için Edirne'ye geldi
Ordu 1107 (1695) tarihinde hareket edip, Tuna'yı geçip Erdel dolaylarında düşmanla savaştıktan sonra, kış mevsiminin başlaması sebebiyle tekrar Edirne'ye döndü ve 1108 tarihinde tekrar Sofya üzerinden Belgrat kal'asına geldi İsmail Hakkı, Elmas Mehmed Paşa'nın hazır bulunduğu bütün savaşlara iştirak etti Hatta çeşitli yerlerinden yara aldığı için Edirne'ye döndü, bir müddet sonra da tekrar Bursa'ya gitti
1111 (1699) senesinde Şam'a, oradan da hac kafilesiyle Mekke'ye hareket eti 1122 senesinde deniz yoluyla ikinci defa hacca gitti
1129 senesinde gördüğü bir rüya üzerine tekrar Şam'a gitti ve 1132 tarihine kadar orada kaldı
Daha sonraları İstanbul'a gelerek Üsküdar'a yerleşti Üç sene sonra Tekirdağ'a, oradan da Bursa'ya geldi 1137 (1728)'de Bursa'da vefat etti
Eserleri:
Tesbit edebildiğimiz eserlerinin miktarı yüz altmış yedidir, bunlardan en meşhurları:
1 Ruhu'l-Beyan: Altı cildiik Kur'an tefsiridir
2 Nakdü'r-Rical
3 Şerhü'l-Usûl lite'siri'l-Vusûl
4 Nefayisü'l-Mesail
5 Muhammediyye Şerhi: 1252 senesinde Bulak'da basılmıştır
6 Mesnevi Şerhi: 1287'de Matbaa-yı Amire'de basılmıştır
7 Şeceretü'l-Yakîn
8 Silsiletü'z-Zebeb
9 Kenz-i Mahfî
10 Şerh-i Usülü'l-Aşere: 1256'de İstanbul'da basılmıştır
11 Muzîlu'l-Ahzan: Tegannî mes'elesi
12 Risale-i Vahdet-i Vücûd

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.