Roma İmparatorluğu |
05-07-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Roma İmparatorluğuRoma İmparatorluğu hakkında bilgi Bugünkü İtalya’nın Latium bölgesinde, Tiber Irmağı’na bakan tepelerde kurulmuş birkaç köyden oluşan eski Roma, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin merkezi oldu Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını, yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkiledi B ugünkü İtalya'nın Latium bölgesinde, Tiber Irmağı'na bakan tepelerde kurulmuş birkaç köyden oluşan eski Roma, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin merkezi oldu Romalılar tarihte pek çok ülkenin dilini, edebiyatını, yasalarını, yönetim biçimini ve mimarlığını etkiledi Roma Tarihinin Dönemleri a Roma İmparatorluğu - Krallık Öncesi Dönem (İÖ 753 öncesi) b Roma İmparatorluğu - Krallık Dönemi (İÖ 753 - 509 arası) c Roma İmparatorluğu - Cumhuriyet Dönemi (İÖ 509 - 27 arası) d Roma İmparatorluğu - İmparatorluk dönemi (İÖ 27– IS 476 arası) İtalya'nın Roma şehrinde kurulduktan sonra bütün Akdeniz ülkelerine hakim olan ilkçağ devleti Milattan önceki bin yıl içinde kurulan Roma, önceleri bir çoban köyüydü Muhtemelen Etrüsklere karşı otlaklarını savunmak isteyen Albalılar gelip Roma'da yerleştiler Etrüsklü krallar, Roma'yı ele geçirip, imar ettiler Etrüsk İmparatorluğunun güçten düşmesi üzerine Romalılar, Etrüsk krallarını kovarak Cumhuriyet adını verdikleri kralın yanında, zengin ve soylu kimselerin temsil edildiği senato ve halk meclisinden meydana gelen bir idare kurdular Zengin bir azınlık elinde bulunan iktidar, zaman zaman çoğunluk olan fakir Plepler tarafından zorlandı ise de, hiç bir zaman zenginlerin elinden kurtarılamadı MÖ 450'lerde vatandaşlar arasında eşitliği esas alan Oniki Levha Kanunu kabul edildi MÖ 3 yüzyıl ortalarında Romalılar, İtalya Yarımadasına hakim oldular Fakat, Roma şehri dışında kalan insanlar, Romalılara tanınan vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldılar Hep köle muamelesi gördüler Romalıları daha zenginleştirmek, onların neşelerine neşe katmak, sefahat alemlerine malzeme olmak durumunda kaldılar Romalılar, İspanya'ya kadar uzanan bir deniz imparatorluğu kuran Kartacalılara karşı MÖ 264 yılında Pön Savaşlarını başlattılar MÖ 146 yılına kadar devam eden Pön Savaşları sonunda Kartaca İmparatorluğu yıkıldı ve Romalılara bağlı bir Afrika Eyaleti kuruldu (Bkz Pön Savaşları) Gittikçe güçlenen Romalılar, Doğu Akdeniz havzasına da yerleştiler Mekadonya ve Yunanistan'ı hakimiyet altına aldılar Bergama Krallığı da Romalıların Asya Eyaleti haline getirildi Güney Galya ve İspanya işgal edildi MÖ 1 yüzyıl boyunca yeni yeni bölgeleri işgal eden Romalılar; Germenleri, Kimmerleri ve Pontusluları yendiler Suriye ve Filistin'i işgal ettiler Anadolu ve Yunanistan'ı yeniden ele geçirdiler Yeni işgal edilen yerler, Romalılar için yeni gelir kaynakları, yeni yeni köleler demekti Aradaki uçuruma ve yapılan zulümlere daha fazla dayanamayan İtalyan köylüler ve köleler isyan ettiler İsyanların kanlı bir şekilde bastırılmasına rağmen karışıklıkları, Sulla, Pompeisus, Crassus ve Sezar gibi diktatörler de durduramadı Yaptığı başarılı savaşlarla, Mısır'ı Romalılara kazandıran Sezar'ın yeğeni Oktavianus, Roma'da cumhûriyet devrini kapatıp, imparatorluk devrini başlattı Roma orduları başkumandanı olan Oktavianus'a MÖ 27 yılında, “ulu” manasına gelen Augustus ünvanı ve İmperium dini yetkisi verilmişti Augustus Oktavianus imparator yetkisiyle öteki generallerin üzerine çıktı Roma'nın yönetimini eline aldı Eyaletlerin idaresini senatoyla paylaştı Halk meclislerinin yetkileri, imparatorun atadığı memurların eline geçti Devlete ve topluma yeni bir düzen vermeye çalışan Augustus'un koyduğu ilkeler, iki yüz yıl devlet yönetiminde esas alındı Roma'da cumhûriyet idaresi sona erip imparatorluk devri başlayınca, büyük gelişmeler oldu Roma, on asırdan beri en parlak devrine girip, tarım ve ticarette büyük ölçüde gelişti Pekçok sanat eseri yapıldı Oktavianus, Augustus Hanedanının kurucusu olup, kırk bir yıl iktidarda kaldı Milattan sonra 14 yılında ölünce, evlatlığı Tiberius imparator odu Tiberius, Romalılara önce iyi muamele ettiyse de, sonra sert bir idare kurdu Tiberius, 37 yılında ölünce, yeğeni Gaius imparator oldu Gaius dengesiz bir kimse olup, isyan neticesinde 54 yılında öldürüldü Augustus Hanedanının son imparatoru Neron olup, 68 yılına kadar iktidarda kaldı Neron, diktatörlüğü, çılgınlıkları ve İsa aleyhisselama inananlara zulmü ile tanınır Ordunun isyanı üzerine, uşağına kendini öldürterek intihar etti MS 68 yılında Neron'dan sonra Doğu Orduları Kumandanı General Flavianus Vespasianus'un Roma tahtını ele geçirmesiyle, Flaviyenler Hanedanı kuruldu Flaviyenler Hanedanı(68-96) devrinde Kudüste Yahûdi isyanı oldu Yahûdi isyanı 70 yılında kanlı bir şekilde bastırılıp, Yahûdiler Kudüs'ten sürüldü Bu devirde Roma'da Pédérastie, yani gulamparelik (livata) çok yayıldı 79 yılında Vezüv Yanardağı püskürerek Pompei ve Herkülanum şehirleri kızgın lavlar altında kaldı Flavianus'un oğlu Titus'tan sonra imparator olan torunu Domitianus'un 96 yılında öldürülmesiyle Flaviyenler Hanedanı da sona erdi 96 yılında General Trainus, Roma'da Antoninler Hanedanını başlattı Trainus, Romanya'yı alıp, Perslerle çarpışarak Mezopotamya'ya kadar gitti Edirne şehrini kurup, 138 yılında öldü Bu hanedanın son hükümdarı Kommodus 193 yılında karısı ve cariyeleri tarafından öldürüldü Antoninler Hanedanından sonra Roma'da Pretoriyen denilen hassa ordusu, devlet idaresine hakim olup, 193'te İlliryalı imparatorlar devri başladı Bu devirde, hassa ordusuna en fazla rüşveti veren imparator olup, bahşişle iktidarda kalıyordu Tuna hattındaki kumandanlarından Septimus Severius bütün rakiplerini yenerek, imparator oldu İsyanları bastırdı ise de onun ölümünden Diocletianus'un başa geçmesine kadar karışıklıklar sona ermedi Diocletianus (MS 284-305) devrinde Roma imparatorluk toprakları taksim edilerek, ülkede dörtlü idare kuruldu İmparatorluk merkezleri İzmit ve Milano olmak üzere iki bölgeye ayrıldı Her bölgenin başına bir imparator ve “sezar” ünvanı taşıyan yardımcılar tayin edildi Diocletianus'tan sonra, imparator ve sezarların mücadelesi başlayarak, iç savaşlar çıktı Dörtlü idareden büyük Kostantin (324-337) Hıristiyanlığı kabûl etti MS 325 yılında İznik'te toplanan konsülde 309 papaz toplayıp, yeni İncil yazdı İncil'e felsefi fikirler karıştırıp Hıristiyanlıkta olmayan teslis (trinite), yani baba-oğul-Rûhü'l-Kudüs inancını yerleştirdi Hıristiyanlıkta teslis, yani üçleme inancının olmadığını söyleyen Aryüs afaroz edilip, doğru olan Barnabas İncili yasaklanarak; Matta, Markos, Luka, Yuhanna'nın incilleri bırakıldı Noel gecesi bayram ilan edildi 330'da Bizans kasabasını büyültüp Kostantiniyye ismiyle İstanbul şehrini kurdu Kostantin'den sonra gelen imparatorlardan Theodosius (379-395) devrinde, idareye ortak olan imparator ve sezarların mücadelesi devam etti Theodosius, MS 395 yılında Roma İmparatorluğunu iki oğlu arasında paylaştırdı Honorius Batı Roma, Arcadius Doğu Roma (Bizans) imparatoru oldular Roma'da çok yaygınlaşan ahlaksızlık, iç mücadele, Hıristiyanlığın doğuşu ve kavimler göçü sebebiyle zayıflayıp ikiye ayrılan Roma İmparatorluğu devamlı geriledi Batı Roma'da idare, özel muhafızlara kumanda eden generallerin eline geçti Vizigotlar, Adriyatik kıyılarını (397), bilahare İtalya'yı ele geçirdiler (410) Franklar, Kuzey Galya'yı (406); Burgundlar, Savoia'yı (443) işgal ettiler Vandallar, Galya ve İspanya'yı kırıp geçirdikten sonra Afrika'ya geçtiler Afrika'dan Roma'ya geçip şehri yağmaladılar İtalya'ya giren Hunları, Papa I Leo haraç vererek durdurabildi (452) İdare aşiretlerin eline geçip, imparatorların hiçbir gücü kalmadı Vizigotlardan Odoakr adlı bir aşiret reisi, imparator Romulus'u 476'da tahtından indirdi Odoakr, imparatorluk alametlerini Bizans'a göndererek, kendisini İtalya kralı ilan etti Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu da, 1453 yılında Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) tarafından yıkılıp, ortaçağ sona ererek, yeniçağ başladı MÖ 27 yılında kurulan Roma İmparatorluğu, MS 1453 yılında sona ererek, tarihe karıştı(Bkz Bizans İmparatorluğu) Roma İmparatorluğunun hudutları: Batıda Atlas Okyanusu ve bütün Batı Avrupa; güneyde bütün Kuzey Afrika ve Akdeniz ülkeleri; doğuda, Mısır, Arap Yarımadası, Mezopotamya, Doğu Anadolu ve Kafkasya'ya kadar; kuzeyde Ren ve Tuna nehirleriyle Trakya'ya kadardır İmparatorluk MS 395 yılında ikiye ayrılınca, Balkanlar hattının batısı Batı Roma, doğusu Doğu Roma(Bizans) topraklarına dahil oldu Roma'da cumhûriyetten sonra, MÖ 27 yılında, Monarşik imparatorluk idare devri başladı İmperium yetkisine sahip hükümdarlar, MS 3 yüzyılda monarşik despotizm idaresini tatbik etmeye başladı Dörtlü idare devrinin başlamasıyla da, iki imparator ve yardımcı iki sezar bulunuyordu İmparator ve sezarlar birbirleriyle mücadele ederlerdi Roma ordusu, merkezi ve bölge kuvvetlerine ayrılmıştı Merkezdeki hassa ordusu ve bölgelerdeki kumandanlar zamanla siyasi hayatta söz sahibi oldular Yelken ve kürekle hareket eden Roma donanmasında köle esirler çalışırdı Akdeniz, Romalıların gölü halindeydi Roma İmparatorluğunda MÖ 451-449'da toplanan Oniki Levha Kanunları'nın, genişletilmiş şekli olan Roma kanunları tatbik edilirdi Roma hukûki müesseseleri, Romalılar devrinde ve Hıristiyan Batı Akdeniz ülkelerinde yüzyıllarca kullanılmıştır Romalılar önceleri putperestken, MS 4 yüzyılda Hıristiyanlık dinini kabul ettiler Fakat bu Yahûdiler elinde bozulmuş Hıristiyanlıktı Romalılar, önceleri Hıristiyanlara çok zulüm yapmış olmalarına rağmen, bundan sonra Hıristiyanlığı bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar Latince konuşan Romalılar, Latin dili ve edebiyatının ilk klasik eserlerini verdiler Latin dili ve edebiyatını bütün Akdeniz ve Batı Avrupa ülkelerine yaydılar Latin Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, Roma kilisesi (Papalık) vasıtasıyla bu iş hala devam ettirilmektedir Roma'da imparatorluk devrinde iktisadi gelir arttı Gümrük, para birliği ve getirilen kolaylıklar ticareti geliştirdi Karada ve denizde hem iç ticaret, hem de kıtalararası dış ticaret gelişip, şehirlerin sayıları ve nüfûsu yükselerek arttı Britanya Adalarından Çin'e; Atlas Okyanusundan Kızıldeniz, Basra Körfezi, Karadeniz ve Hazar Denizine kadar, kara ve deniz ticareti yapılıyordu Kara ticareti kervanlar, deniz ticareti de gemilerle yapılıyordu Tarihi İpek Yolu, Pekin'den Roma'ya kervanlarla mal taşıyordu Altın, gümüş gibi kıymetli madenler, demir ve tunçtan yapılan eşya ile zeytinyağı ve Akdeniz ürünleri karşılığında çeşitli kumaş, halı, inci, hindistancevizi, fildişi, her türlü baharat, papağan, tavus kuşu, maymun, kaplan ve fil alınırdı Yayılma siyaseti sebebiyle çok genişleyen imparatorluk, büyük ölçüde servete ve bolluğa kavuştu Yunan kültürü ve geleneklerinin benimsenmesiyle eğlence hayatı arttı Tiyatrolar, sirkler, şatolar, büyük tapınaklar yapıldı Roma hamamları imparatorluk devrinde çoğalarak, zevk ve eğlence yeri oldu Asilzadeler, zenginler ve büyük rütbeli memurlar arasında zevk ve eğlence düşkünlüğü arttı Eğlencelerin mahiyetleri değişerek, savaşta esir alınan ve gladyatör denilen güreşçilerin birbirlerini öldürmeleri, ölüme mahkum edilenlerin aslan ve kaplan gibi vahşi hayvanlara parçalatılması şekline sokuldu Romalılarda mimarlık sanat eserleri, heykeltraşlık ve büst yapımı gelişmiştir Roma eserlerinde; kubbe ve bina yüzlerinde düz taş, duvarlarda yontulmamış taş, çakıl, tuğla kullanılırdı Duvarlardaki taşlar beşgen ve altıgen şeklindeydi Zafer takları, su kemerleri, kemerli binalar yapıldı Akdeniz ülkelerinde Roma İmparatorluğundan kalma eserlere hala rastlanmaktadır ROMA İMPARATORLARI Augustus Octavianus(MÖ 27-MS 14) Tiberius(14-37) Caligula (Jül Sezar)(37-41) Claudius(41-54) Neron(54-68) Galba(68-69) Otho(69) Vitellius(69) Vespasianus(69-79 Titus(79-81) Domitianus(81-96) Nerva(96-98) Traianus(98-117) Hadrianus(117-138) Antonius Pius(138-161) Marcus Aurelius(161-180) Lucius Aurelius Verus (Marcus'la beraber)(161-169) Commodus(180-192) Pertinad(192-193) Didius Julianus(193) Septimus Severus(193-211) Caracalla(211-217) Geta (kardeşi Caracalla ile beraber)(211-212) Macrinus(217-218) Heliogabalus(218-222) Severus(222-235) Maximinus(235-238) Gordianus-I(238) Gordianus-II(238) Pupienus ve Balbinus(238) Gordianus-III(238-244) Philippus(244-249) Decius(249-251) Gallus(251-253) Aemilianus(253) Valerianus(253-259) Gallienus(259-268) Claudius-II(268-270) Aurelianus(270-275) Tacitus(275-276) Florianus(276) Probus(276-282) Carus(282-283) Diocletianus(283-305) Maximianus (İstanbul)(286-305) Constantius Chlore-I(305-306) Galerius(306-311) Severus (Ortak İmp)(306-307) Maxentius(311-312) Licianus(308-324) Constantinus I(324-337) Constantinus-II(337-340) Constantinus-III(340-361) Constans (Ortak İmp)(337-350) Magnentius(350-353) Julianus(361-363) Jovainus(363-364) Valentinianus-I (Roma)(364-375) Valensius (İstanbul)(364-378) Gratienus (Roma)(367-383) Maximus (Fransa'da)(383-388) Valentinianus-II (Roma)(375-392) Theodoius(379-395) Eugenius (Fransa'da)(392-394) Honorius(395-423) Valentinianus-III(423-455) Petronius(455-456) Avitus(456-457) Majorianus(457-461) Severus(461-465) Anthomius(465-472) Olybrius(472-473) Glycerius(473-474) Nepos(474-475) Romulus(475-476) |
Cevap : Roma İmparatorluğu |
05-26-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Roma İmparatorluğuRoma Tarihinin Dönemleri aKrallık Öncesi Dönem (İÖ 753 öncesi) bKrallık Dönemi (İÖ 753 - 509 arası) cCumhuriyet Dönemi (İÖ 509 - 27 arası) d İmparatorluk dönemi (İÖ 27– IS 476 arası) Krallık Öncesi Dönem İtalya’da eskitaş çağından beri yaşayan insan toplulukları vardı İÖ 3000’lerde, yenitaş çağına geçmiş Akdeniz asıllı halklar görülürİtalya’ya 1200yıllarında gelen kabileler İtalikler’dir İtalikler’in yerli halkla karışmalarından “Latinler”(ovalılar) denen halk doğmuş İtalya’ya Anadolu’dan gelen, Romalı ozan Vegilius’un Aeneas destanında anlatılan Etrüskler’in, denizcilikte usta bir halk olduğu anlaşılıyor Etrüksler, İtalya’da tarımcı köy toplulukları halinde yaşayan Latinler üzerinde kurdukları egemenlikle, toplumsal farklılaşmaya uğramış toplumların,dolayısıyla uygarlığın orataya çıkmasına yol açmıştır Bu olaydan yüzyıl kadar sonra bazı Latin köyleri birer kent duruma geçmişler Bu kent toplumlarında şarap, zeytinyağı ve maden işletmeciliği, Kartaca , Fenike ve Ege adaları ile ticaret ilişkileri görülür Siyasi örgütleniş “civitas” denen bağımsız kent devletleri biçimindedir Kent devletleri önceleri seçimle iş başına gelen ve aynı zamanda en yüsek komutan, yargıç,din adamı olan krallarca yönetilirdi Zamanla monarşilerin yerini aristokrasiler alır Krallık Dönemi Efsaneye göre,Roma’yı Romus ve Romulus kardeşler kurmuştur Eskiçağ tarihçileri, Roma krallığının başlangıcı olarak IÖ 753’ü verirler Etrüksler, üzerinde egemenlik kurdukları Latin köylerini birleştirip Roma kentini kurarken, yerli halkı kentin kurulmasında zorla çalıştırmışlar Bu durum iki toplumun arasını açmış Latin halkın zamanla güçlenen aristokratları , bir buçuk yüzyıl sonra ayaklanarak IÖ 509’da Etrüks kralını kovmuşlar Romus ve Romulus Bir efsaneye göre Roma kenti MÖ 753’te Romus ve Romulus tarafından kurulmuştur Bu efsaneye göre Romulus Roma’nın kurucusu, Romus ise onun ikiz kardeşidir Eski İtalyan kentlerinden Alba Longa’nın Numitor adında bi kralı vardır Numitor’un tahtına göz diken kardeşi Amulius onu devirir ve tahtını güvenceye almak için, Numitor’un kızı Rhea Silvia’ya hiç evlenmeyeceğine ilişkin yemin ettirir Evlenirse, doğacak çocukları tahta sahip çıkacağından korkmaktadır Oysa savaş tanrısı Mars, Rhea’ya aşık olur Rhea’nın Mars’tan ikiz oğulları dünyaya gelir Rhea’nın oğullarının büyüyüp kendisini tahtından edecekleri kaygısıyla, Amulius bebekleri bir sandığın içinde Tiber Irmağı’na attırır Taşan ırmağın suları alçalınca ikizlerin içinde bulunduğu sandık kıyıya vurur Onları bulan dişi kurt, sütüyle besleyerek büyütür Kurt gibi, Mars’ın kutsal saydığı hayvanlardan olan ağaçkakan da çocuklara yiyecek taşır Daha sonra ikizleri bulan kralın çobanı Faustulus onları karısına götürür Çobanla karısı Romus ve Romulus adlarını verdikleri çocukları öz çocuklarıymış gibi büyütürler Her ikisi de gözünü budaktan sakınmayan, güçlü ve yiğit delikanlılar olur ve serüvenci birçoban çetesinin başına geçerler Bir gün Romus yakalanır, cezalandırılmak üzere Numitor’un huzuruna çıkarılır Delikanlının hiç çobana benzemediğini gören Numitor, onu sorguya çeker ve çok geçmeden kim olduğunu anlar Amulius’a baş kaldıran Romus ve Romulus onu öldürüp krallığı büyükbabaları Numitor’a geri verirler Bir kent kurmaya karar veren Romus ve Romulus, dişi kurdun onları emzirip büyüttüğü yeri seçerler Romulus, Palatium (günümüzde Palatino) Tepesi’nin çevresine bir duvar örmeye başlar Romus yaptığı duvarın çok alçak olduğunu ileri sürerek kardeşiyle alay eder ve kanıtlamak için üzerinden atlar Öfkesine yenik düşen Romulus, Romus’u öldürür Bir başka efsaneye göre ise iki kardeş ikiz oldukları için kentin başına kimin geçeceğine karar vermek amacıyla kehanetlere başvururlar İkisi de birer tepeye çıkar ve gelecek kehanetleri beklemeye başlarlar İlk kehanet Romus’a gelir: 6 tane akbaba görmüştür İkinci olarak Romulus’a kehanet gelir: 12 akbaba görmüştür Romus ilk kendisinin kehaneti gördüğünü öne sürerek başa geçmek ister, fakat Romulus kendisinin daha çok akbaba gördüğünü ileri sürer ve o da başa geçmek ister Böylece iki kardeşin arasında bir tartışma olur, Romulus Romus’u öldürür ve başa geçer Romulus, kendi adından esinlenerek “Roma” adını verdiği yeni kentin yapımını sürdürür Kendisine sığınan kanun kaçaklarını, Capitolium (günümüzde Capitolino) Tepesi’ne yerleştirir Ne var ki, aralarında hiç kadın yoktur Romulus, bi İtalyan kabilesi olan Sabinler’in kadınlarını kaçırmak için hileye başvurur Bir şenlik düzenleyerek Sabinler’i çağırır Erkekler eğlenceye dalınca, Romulus’un adamları Sabinli kadınları kaçırır Öfkeden deliye dönen Sabinli erkekler, kralları Titus Tatius’un önderliğinde Romulus’la savaşırlar Ama Romalı eşlerinden hoşlanmaya başlayan Sabinli kadınlar araya girerek barışı sağlar Titus Tatius, bir savaşta ölene kadar, Romulus’la birlikte iki halkı da yönetir Yaşamının geri kalan döneminde tek başına hüküm süren ve hem savaşta, hem de barışta büyük bir önder olduğunu kanıtlayan Romulus, günün birinde şiddetli bir fırtına sırasında yok olur Romalılar onun tanrıya dönüşerek gökyüzüne yükseldiğine inanırlar, Quirinus adıyla ona taparlar MS IV yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen bu efsanenin Roma kentinin adını ve bazı gelenekleri açıklamak için bir Yunan öyküsünden esinlenilerek yaratılmış olduğu sanılmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cumhuriyet Dönemi |
05-26-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cumhuriyet DönemiCumhuriyet Dönemi Etrüks kralını kovarak yönetimi el geçiren, kendilerine Patricii(babalar) denen Latin aristokratları, Etrüks karallık kurumuna duydukları düşmanlıktan dolayı, krallık düzenini yıkıp, cumhuriyeti kurmuşlar Batı dillerinde cumhuriyet anlamına gelen “republic” Latince’de “halk için” anlamına gelen “Res publica”den gelmektedirRes publica zamanla, toplumun tek kişi tarafından değil meclislerce yönetilmesi anlamını kazanmıştır Bir yönetime cumhuriyet denilmesi için meclislerin halk meclisi olması zorunlu değildir Gerçekten, Roma Cumhuriyeti de “aristokratik bir cumhuriyer”tir Nüfusunun %10’nu oluşturan patriciler iyi örgütlenmiş büyük toprak sahipleri sınıfıydı ve tam vatandaşlık haklarına sahiptiler Nüfusunun %90’nı oluşturan sınırlı vatandaşlık hakları tanıdıkları plebler üzerinde aristokratik bir cumhuriyet yönetimi kurmuşlardı Plebler sınıfı da yoksul ve zengin plebler olarak ikiye ayrılır Zengin plebler bir kentsoylular sınıfını oluştururken, pleblerin yoksullaşan kesimi Rıma proletaryasını oluşturacaktık Latimce’de “proles” çocuk demektir Vatandaşları zenginliklerine göre ordunun birliklerine almak ve öteki vatandaş haklarıyla ve görevleriyle ilgili düzenlemeleri yapmak amacıyla, Roma vatandaşları çeşitli server sınıflarına ayrılırlarken, ploterya adı, vatandaşların çocuklarından başka servertleri olmayan yoksul kesimini belirtmek için kullanılmıştı Roma toplumunun cumhuriyet dönemindeki bu sınıfları dışında ileride imparatorluk döneminde, plenblerin orduya süvari olarak atlarıyla katılan üst tabakalılaradan oluşan bir “atlılar” sınıfı ortaya çıkacaktır Zenginleşen plebler patricileri zorlayarak siyasal haklarını genişletip memur olmaya başlayınca, patrici üyeleriyle evlenmelerini önleyen yasaları da kaldırtmışlar Böylece patrici üyeleriyle zengin pleblerin karışmalarından doğan bu sınıfa, iyiler anlmaına gelen “optimates” denecektir Buna karşılık zengin olmayan halk sınıfına “populares” denmeye başlanacaktır Daha önceleri patriciler ile plebler arasında olan sınıf ve iktidar kavgaları, cumhuriyetin sonlarına doğru ve imparatorluk döneminde optimates ve populares sınıfları arasında sürecektir Roma’da cumhuriyet döneminin tarihi, dışta Roma’nın gelişmesinin, içte sınıf kavgalarının tarihi olmuştur Roma kent devleti güçlenirken, Romalılar Sicilya’da ve Kartaca’da kölelerin ya da serflerin çalıştırıldıkları büyük topraklarda kapitalist yöntemlerle, pazara dönük, karlı tarımsal üretmin yapıldığına tanık oldular Roma toprak ağaları, “latifundia” denen çiftliklerde yapılan bu yönetim biçimini benimsediler Bu, bir yandan sınıf çatışmalarına yol açarken, öte yandan Roma’yı geniş toprakları olan bir kara imparatorluğu durumuna getirme yolunda sonuçlar doğurdu Roma, Atina’dan çok daha büyük çapta köle emeğine dayanan bir toplumdu İç gelişmeler alanında Roma plebleri, patrici sınıfyla savaşımlarında adım adım ilerleyerek, Roma’nın yönetiminde gittikçe daha fazla söz sahibi olabilmeyi başardılar Önce patricilerin “Senato”suna karşlık kendi “Pleb Meclsini” kurdular Patricilerdenn istedikleri hakları alamayınca “öyleyse kendi başınızın çaresine bakın” diyerek, Roma’dan ayrılıp başka bir yerde kendi topluluklarını kurmak üzere yürüyüşe geçince, borçlarını bağışlatıp, köle durumuna düşmüş üyelerinin özgürlüklerini geri verdirip “tribün” denen memular ile Roma yönetimine katılma haklarını elde ettiler İÖ 450 yılında “On iki Levha Yasası”nı, aristokratik sözlü hukukunun yerine geörmeyi başardılar İÖ 447’de Pleb meclisini bir halk meclisi durumana getirerek, Senato gibi yasa çıkarma yetkisine sahib bir meclise kavuştılar İÖ 445’te ise, pleblerle patrici sınıfından olanların evlenmlerini yasaklayan yasayı kaldırttılar İÖ 421’de, daha önce yalnızca patrici üyelerine açık olan Roma yüksek memurlukları pleblere açıldı İÖ 326’da borç köleliği kaldırıldı İÖ 287’de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak üzere Roma’dan ayrıldıklarında, çaresiz kalan patriciler, pleb halk meclisini Senatoya eşit bir yasama gücüne sahip olmasını kabul ettiler İçte sınıf çatışmaları bu yönde gelişirken, dışta Roma’nın hızla genişlendiğini görüyoruz Roma ilk gelişmelerini tuz ticareti yolu üzerinde bulunuşuna borçludur Tuz ticaretine zamanla zeytinyağı ve şaağ ticareti eklenmiş, bu yolla zeytin ve üzüm tarımına geçilmiştir Latifundilarda köleler çalıştırarak pazara yönelik bir tarım gerçekleştirilmiştir Bu gelişmeler patricilerin topraklarını genişletme yolunda bir politika izlemelerine neden olmuştur İÖ 493’de Roma’nın otuz Latin kent ile kurduğu “Latin Birliği” giderek Roma’nın bunlar ve bunlara eklenen kentler üzerine dayattığı bir egemenliğe dönüşür İÖ448’de Roma Akdeniz ticaretine girerek, genişlemesine hem karadan hem denizden sürdürme olanağı bulmuştur Roma kentince yönetilen Latin Birliği’ni yönetime katılma hakkı olmayan kentleri, kendilerine de Roma vatandaşlık haklarının tanınması isteği ile İÖ340’ta ayaklandılarBu ayaklanma bastırıldı; ama dene de bunların halklarına Roma vatandaşlık hakları tanındı Ancak Roma, kentler arası ticareti elinden kaçırmamak için, bu kentlerin birbirleri ile olan ticareti yasakladıİÖ272’den sonra Roma, Güney İtalya daki Yunan kent devletlerini ele geçirdi İÖ264’te Akdeniz ticareti ve gemenliği yolunda Kartaca ile savaştı İÖ210’da Kartaca’yı kesin olarak yenince Akdeniz’i ele geçirdi İÖ168’de Makedonya’yı İÖ146’da Yunanistan’ı topraklarına kattı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cumhuriyetten İmparatorluğa |
05-26-2009 | #4 |
Şengül Şirin
|
Cumhuriyetten İmparatorluğaCumhuriyetten İmparatorluğa MS III yüzyılın sonlarına doğru, Yunan uygarlığı Roma’da yayılmaya başladı Romalılar bu uygarlığa büyük bir saygı ve hayranlık duydu Bu nedenle, Makedonya Kralı V Philippos ( MÖ 238 – 179 ) Yunan kentlerini ve Anadolu’yu tehdit edip de, bu kentler Roma’dan yardım isteyince, bu isteğe olumlu yanıt veren Romalılar, Makedonyalılar’la dört yıl çarpıştılar Sonuçta Doğu Akdeniz Roma’nın hakimiyetine girdi; MÖ 146’da Makedonya ve Yunanistan da birer Roma eyaleti oldu Böylece tüm Akdeniz Roma’nın egemenliği altına girdi Bu zaferler sonucu Roma güçlendi ve zenginleşti Mal ve köle ticareti gelişti Senatörler ve öbür yöneticiler çabuk zengin olmanın yollarını ararken, bazı eyalet yöneticilerinin de vergi toplarken zora başvurmaları halkın tepkisini çekiyordu Kişisel hırslar ve açgözlülük, cumhuriyetin ilk yıllarındaki yurtseverliğin ve özverililiğin yerine geçmişti MÖ II yüzyılın sonlarına doğru yönetici sınıfın davranışlarını eleştiren Tiberius ve Gaius Gracchus adlarında iki kardeş, halkın daha fazla hak sahibi olması için mücadele etmeye başladılar MÖ 133’te soyluların el koyduğu kamu topraklarını yoksul halka dağıtmak için bi yasa tasarısı hazırladılar Romalılar’ı uyandırmak için canları pahasına mücadele eden bu kardeşlerin ikisi de acımasızca öldürüldü Ama çabaları boşuna olmamış, Romalılar’da haksızlıkların ortadan kalkması için siyasal bir reform gerektiği inancı yerleşmişti Bu sıralarda Roma ordusunda köklü bir değişiklik oldu Ücretli askerler , yurttaş askerlerin yerini almaya başladı Yurttaş askerler tümüyle ülkelerine bağlı oldukları halde, yeni profesyonel askerler, komutanları her kim ise ona bağlanıyordu Bu durum Roma’nın siyasal yaşamını büyük ölçüde etkiledi O tarihten sonra başarılı generaller ordularının desteğiyle üstün bir güç ve yetki sahibi olmaya başladı Gaius Marius’un askerlerin desteğiyle nasıl yükseldiği buna örnektir Doğuştan “pleb” olan Marius, kendine sadık ordusunun desteğiyle konsül olmuştu İlk kez MÖ 105’te Kuzey Afrika’da Numidya’nın kralı olan Iugurtha’yı yenerek ünlenen Marius, daha sonra İtaly’nın kuzeyini tehdit eden Germen kabilelerini de üst üste iki kez yenmeyi başarmıştı Bundan sonra patricilerin generali Sulla ile güçlerini birleştirerek Roma ile savaşan komşu halkları yenilgiye uğrattı Sulla, Yunanistan’ı ve doğuyu tehdit eden Mithridates’le savaşmak için Roma’dan ayrıldı “Mithras” Güneş tanrısının adıydı Mithridates ise “Güneş tanrısının soyundan” anlamına geliyordu Karadeniz’in doğusunda bir krallık olan Pontos tahtına geçen VI Mithridates kanlı bir egemenlik kurarak dünyaya korku salmış, annesini hapse attırdıktan başka, kardeşini de öldürtmüştü Üç ayrı zamanda Roma’ya savaş açan Mithridates, sonunda Romalı general Pompeius’a yenildi Sulla doğuda Mithridates’le savaşırken, Marius Roma’da yönetime el koydu Sulla seferden döndüğünde Marius ölmüştü, ama Sulla öcünü Marius’un yandaşlarından ve halktan aldı Sonsuz yetkilerle MS 82’de kendini diktatör seçtirdi Sulla’dan sonra Roma’da yasadışı olaylar ve siyasetçilerin entrikaları hız kazandı MÖ 73’te Spartaküs adında bir gladyatör kölelerden oluşturduğu ordusuyla Roma’ya baş kaldırdı Çok sayıda Roma lejyonunu yenilgiye uğrattıktan sonra MÖ 71’de yenildi ve öldürüldü MÖ I yüzyılın ortaları Julius Caesar ile Pompeius arasındaki rekabetle geçti Her ikisi de yetenekli ve değerli önderlerdi Bir süre, zengin bir soyu olan Marcus Crassus’u da aralarına alarak “birinci Triumvirlik” denen üçlü yönetim denemesinde bulundular Crassus , MÖ 53’te öldükten sonra Pompeius Caesar’ın Galya’daki askeri başarılarını eskisinden daha fazla kıskanmaya başladı Caesar’ın geri çağırılması için hükümeti etkiledi Caesar, bu buyruğa uyarak geri dönecek olursa, ordusunu terketmek zorunda kalacağının bilincindeydi Bu yüzden MÖ 49’da ordusunun başında yola çıktı Kendi bölgesi olan Galya Cisalpina ile geri kalan İtalyan toprakları arasında sınır oluşturan Rubicon Irmağı’nı geçtikten sonra, dönüşü olmayan bi noktaya geldi Roma’da güçlü bir destek sağlayamayacağını anlayan Pompeius Yunanistan’a kaçtı Gücünü kanıtlamak için savaşmayı sürdüren Caesar, MÖ 45’te Roma’ya döndü ve ömür boyu başkanlığa seçildi Ne var ki, bazı senatörler Roma’nın özgürlüğü açısından Caesar’ın planlarını sakıncalı buluyordu Caesar çok geçmeden, bir senato toplantısından sonra hançerlenerek öldürüldü ( MÖ 44 ) Bundan sonra iktidar Marcus Antonius’a geçti Ne var ki Caesar’ın evlat edinmiş olduğu genç Octavius Roma’ya dönünce, aralarında çatışma çıktı Octavius senato tarafından konsüllüğe getirildi Gaius Julius Caesar Octavianus adıyla Caesar’ın evlat edindiği oğlu olarak tanındı Bir süre sonra Octavianus ve Antonius uzlaşmaya vararak, Caesar’ın süvari komutanı Marcus Lepidus’un da katılmasıyla “ikinci Triumvirlik”i kurdular Caesar’a komplo kurarak öldüren Brutus ve Gaius Longinus Cassius’a karşı savaş açarak, onları MÖ 42’de Makedonya’da yendiler Bundan sonra doğuya giden Antonius, orada karşılaştığı Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya aşık oldu ve arkasından Mısır’a gitti Octavianus’la yeniden arası açıldı MÖ 31’de Yunanistan’ın batı kıyılarındaki Aktium Savaşı’nda Octavianus, Antonius’un donanmasını dağıttı ve Roma’nın rakipsiz önderi olarak yönetimi eke geçirdi Octavianus MS 14’te ölünceye kadar tam 45 yıl Roma’yı yönetti MÖ 27’de kendisine, yüce anlamında Augustus sanı verilmişti Çok büyük bir güce sahip olmasına karşın, Roma’nın eskiden olduğu gibi comhuriyetle yönetildiği izlenimini yaratmaya büyük özen gösterdi O dönemde krallar mutlak egemenliğe sahipti Romalılar böyle bir yönetim istemiyordu Augustus yönetiminde Roma en parlak dönemini yaşadı Ticaret çok büyük bir gelişme gösterdi Roma yasaları imparatorluğun her yerinde uygulanmaktaydı Güçlü hükümet, lejyonlarca da destekleniyordu İmparatorluğun egemen olduğu bölgelerdeki yerli halkların haklarına saygı gösteriliyordu Yüzyıllardan beri sürmekteolan çekişme ve kargaşanın sona ermiş olması Augustus’un başarısıydı Halk, yasaların güvencesi altında olmanın huzuru içindeydi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Augustus’tan Sonra İmparatorluğun Durumu |
05-26-2009 | #5 |
Şengül Şirin
|
Augustus’tan Sonra İmparatorluğun DurumuAugustus’tan Sonra İmparatorluğun Durumu Augustus ölmeden önce imparatorluğa üvey oğlu Tiberius’u seçmişti MS 14’te başa geçen Tiberius , yayılmacı bir siyasetten yana değildi Daha yönetimdeyken Tiberius’tan sonra başa kimin geçeceğine ilişkin tartışma ve kavgalar başlamıştı Augustus’un kurmuş olduğu güçlü yönetim ağı bir süre ülkenin gerilemesini önledi Tiberius’tan sonra Caligula 25 yaşında imparator oldu Babası Germanicus asker olduğu için çocukluğu askerler arasında geçmişti Halk babasını sevdiği gibi, onu da benimsedi Caligula başa geçtiği ilk yıllarda iyi bir yönetici izlenimi veriyordu Ama sekiz ay sonra hastalandı, belki de bu hastalığın etkisiyle, daha sonraki yıllarda dengesiz davranışlarda bulunmaya başladı Roma’nın en tanınmış ailelerin yok etti Cumhuriyet döneminin törelerine karşı duyduğu tepkiyi göstermek için sevdiği atını önce rahip, sonra da konsül ilan etti Bir gladyatör gibi dövüştü, akrabalarının çoğunu öldürdü Acımasızlığı dillere destan oldu Dört yıl süren kanlı bir saltanattan sonra, koruma görevlilerinden biri tarafından öldürüldü Caligula’nın ardından , MS 41-54 arasında hüküm süren Claudius yetkin bir yöneticiydi Roma yurttaşlığını genişleterek, yabancı topluluklara da yurttaşlık hakkı verdi Özgürlüğünü kazanmış Yunanlı köleleri önemli devlet görevlerine getirdi Bu onların güçlenmesine yol atı Üçüncü karısı Valeria Massalina entrikaları yakışıksız davranışlarıyla ün saldı MS 48’de idam edildi Claudius’un dördüncü karısı olan Agrippina, önceki kocasından olan oğlu Neron’u evlat edinmesi için Claudius’a baskı yaptı Oysa Claudius’un Britannicus adında bir oğlu vardı MS 43’te Romalılar Claudius’un komutasında İngiltere’yi işgal ederek, adanın doğusunu Roma İmparatorluğu’na kattılar Caligula’nın ve Claudius’un dönemlerinde eyalet yöneticilerinin yetkin ve güçlü olmaları sayesinde imparatorluk gelişmesini sürdürdü MS 54’te Agrippina Claudius’u zehirleri, böylece yerine oğlu Neron tahta geçti İlk beş yık sorunsuz geçti; ne var ki, sonraki yıllar benzeri görülmemiş bir dehşet yaşandı Neron annesini ve karısını öldürttükten başka, zamanın önde gelen yöneticilerini de birer birer ortadan kaldırdı Neron atletizm, tiyatro ve şiir yarışmaları da düzenletti Hükümdarlığının 10 yılında Roma’da büyük bir yangın çıktı Neron bunun ilk Hristiyanlar’ın suçu olduğunu ileri sürdü ve onlara eziyet etti Kentin yeniden yapılması için büyük paralar harcadı Roma İmparatorluğu’nun tarihine bakacak olursak çöküşün Neron zamanında başlamış olduğunu görürüz Vergi yükü altında ezilen insanlar sıkı ve düzenli çalışamaz olmuştu Ordu siyasete karışıyor, hükümet ordunun istemlerine çoğu zaman boyun eğiyordu Neron’un savurganlığı imparatorluğun birçok yerinde ayaklanmalara yol açmıştı Sonunda orduyu da karşısındabulan Neron intihar etti Çok geçmeden lejyonlar arasında kıran kırana bir iç savaş başladı Bu kargaşanın sonunda Vespasianus adında bir general Flavius hanedanını kurdu Ağır vergilerle ülkenin mali durumunu düzeltti MS 69-79 arasında hüküm süren Vespasianus ve ondan sonra gelen Titus ve Domitianus adlı imparatorlar büyük ölçüde ordunun gücüne dayandılar Askeri düzenlemelerle sınırları koruyabildiler MS 79’da, Titus döneminde patlayan Vezüv Yanardağı bir Roma kenti olan Pompei’yi lavlar ve küller altında bıraktı Bu zamandan kalan kalıntılar , Roma kentindeki yaşam hakkında önemli bilgilere sahip olaya yaramıştır Domitianus 81’de imparator oldu İmparatorluğunun son üç yılında Romalılar insanlıkla bağdaşmayan korkunç bir terör yaşadılar Domitianus 96’da öldürüldü Ondan sonra tahta geçen Nerve yalnız iki yıl yaşadı Traianus ve yeğeni Hadrianus düzeni yeniden kurmakiçin çok çaba gösterdiler MS 98’de başa geçen Traianus imparatorluğun sınırlarını genişletti Akıllı ve ölçülü yönetimi, halkın yeniden devlete güven duymasını sağladı Hadrianus, ülkeye çoktan özlenen barış ve bolluğu geri getirmekte başarılı oldu 117’de imparator olan Hadrianus, Roma topraklarını baştan başa denetleyerek, zayıf gördüğü yerleri surlarla güçlendirdi 122’de İngiltere’ye kadar gitti Adanın kuzeydoğusunda İskoç saldırılarına karşın kendi adıyla anılan Hadrianus Duvarı’nı yaptırdı Onun başarısı sayesinde bir sonraki imparator Antoninus Pius sanatsal etkinliklere zaman ayırabildi138-161 arasında Pius yönetiminde imparatorluk çok gelişti Marcus Aurelius’un öğrenmeye hevesli, zeki ve akıllıbir gençolması Pius’un ilgisini çekti Lucius Commodus adında başkabir gençle birlikte onu evlat edindi Amacı tahtını bu gençlere bırakmaktı MS 161’de ikisi birden tahta geçti Lucius 169’da öldü ve Marcus Aurelius tahtta tek başına kaldı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Roma İmparatorluğu |
05-26-2009 | #6 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Roma İmparatorluğuİmparatorluğun Çökmesi Nerva ile başlayan Marcus Aurelius’a kadar süren dönem, Roma tarihinin varlık ve barış içinde yaşadığı yıllar oldu Amaimparatorluğun bazı yörelerinde çıkan isyanlar bu dönemin sona ermekte olduğunu gösteriyordu Marcus Aurelius imparatorluğun doğu sınırını güvence altına aldıktan sonra kuzeydeki barbar kabileleri de bir dizi savaşla eski yerlerine sürdü Depremler ve su baskınları Roma’nın büüykbir bölümününyıkılmasına, tahıl depolarının zarar görmesine neden oldu Bu da kenti kıtlığa sürükledi Doğudan gelen veba da hızla yayğınlaştı Tüm bunlara karşın, Marcus Aurelius vergileri olabildiğince düşük tutmaya çalıştı ve mahkemelerin iyi işletilmesini sağlayarak sorumlu bir yönetici olduğunu gösterdi İmparatorluğun gücünü tehtit ettiğini düşündüğü Hristiyanları’a karşı baskıcı bir siyaset izledi Marcus Aurelius “Ta eis Eauton” ( Kendime Düşünceler ) adlı kitabında bilgelik, doğruluk, dürenç ve ölçülülük olarak belirlediği dört temel erdemden söz eder MS 180’de Marcus’un ölümünden sonra imparatorluk 100 yıl kadar “barbar” denen kavimlerin saldırısı altında kaldı Barbar sözcüğü, Eski Yunanlılar tarafından, Romalılar da içindeolmak üzere, kendilerinden olmayan herkes için kullanılırdı Eski Yunanlılar tüm yabancıların yabanıl ve uygarlıktan yoksun olduğuna inanırlardı Romalılar ise aynı sözcüğü Roma topraklarına saldıran, Got, Frank, Vandal ve Germen kavimleri için kullandılar Roma İmparatorluğu denetlenmesi çok zor olan bir büyüklükteydi En görkemli çağında sınırları: Kuzeyde İngitere’den güneyde Afrika çöllerine Batıda Atlas Okyanusu’ndan doğuda Mezopotamya topraklarına kadar uzanıyordu Bugün hâlâ izlerine rastlanan Roma yoları, insanların güvenlik içinde imparatorluğun bir ucundan diğerine gidip gelmelerini sağlardı İmparatorluk sınırlarının böylesine genişlemesi Roma’nın eyaletler üzerindeki doğrudan yönetimini giderek zorlaştırıyordu Kölelik yaygınlığını sürdürürken, halk da yoksulluk içindeydi İmparatorluğun başlıca sorunlarından biri, sınırları korumak için büyük bir ordu besleme zorunluluğuydu Marcus Aurelius’un yerini alan oğlu Commodus döneminde (180-192) imparatorluk iç çekişmelerle sarsıldı Commodus’tan sonra cumhuriyet kurumları yıkılmaya başladı İmparatorlar yetkilerini genişletti MS 193’te Septimus Severus imparator oldu 235’e kadar süren Severus hanedanı döneminde Roma’nın mali ve askeri gücü sarsıldı Severus hanedanından gelen imparatorların hiçbiri eceliyle ölmedi Bu dönemdeki en önemli gelişme Hristiyanlık’ın daha özgür bir ortam bularak yaygınlaşmasıydı Severus hanedanından sonra barbar kavimlerin saldırılarına uğrayan Roma, Tuna eyaletleri gibi bölgeleri birer birer kaybetti Bu sırada doğudan Sasaniler saldırıyordu Barbar akınları kentlerin yıkımına, yolların bozulmasına yol açtı III yüzyılın sonuna doğru imparatorluğu yönetmek öylesine güçleşmişti ki, İmparator Diocletianus MS 286’da Roma İmparatorluğu’nun geniş topraklarını dört yönetim bölgesine ayırdı Orduyu yeniden düzenleyerek eski disiplini kurdu Yeni vergilerle mali durumu düzeltmeye çalıştı Sasaniler’i geriletmeyi başararak imparatorluğun sınırlarını Dicle Irmağı’na kadar götürdü Hristiyanlar üzerindekibaskıyı arttırdı Milano’yu batıimparatorluğunun başkenti yaptı; böylece Roma eski önemini yitirdi Diocletianus yetenekli bir yöneticiydi ve imparatorluğun yeniden güç kazanmasnı sağladı Diocletianus’un ölümünden sonra yönetimi ele geçirmek için yeniden çatışmalar başladı Oğlu I Constantinus (280-337) bu mücadeleden zaferle çıkarak imparatorluğun iki kanadını birleştirdi ve tek başına yönetimi ele geçirdi MS 330’da Yunanlılar’ın Avrupa ila Asya’nın kavuştuğu noktada kurduğu Bizans’a kendi adını verdi ve burayı Roma’nın başkenti ilan etti Bundan sonra ünlü Bizans kenti, 1453’te Türkler tarafından fethedilinceye kadar Konstantinopolis (Constantinus’un kenti) olarak anıldı Constantinus’un hükümdarlığının en önemli olayı Hristiyanlık’ı kabul edişidir 300 yıldan beri sürekli baskı ve zulüm altında olmasına karşın, Hristiyanlık giderek daha çok yandaş kazanıyordu Çoktanrılı dinler eskisi gibi etkili değillerdi Constantinus’un Hristiyan olması Hristiyanlar’ın üzerindeki baskıların kalkmasını saağladı Constantinus’tan sonra imparatorluk hızla çözülmeyebaşladı MS 364’te ikiye ayrıldı: -Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans İmparatorluğu) -Batı Roma İmparatorluğu Konstantinopolis Doğu Roma İmparatorluğu’nun, Milano ise Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti oldu I Valentinianus batıda, kardeşi Valens ise doğuda hüküm sürmeye başladı Doğu Roma İmparatoru Valens 378’de Gotlar’a yenik düştü İmparator öldürüldü, ordusunun içteikisi yok oldu Savaşın sonunda, yüzyıllardan beri dünyayı egemenliği altında tutmuş olan Roma lejyonları tarihten silindi MS 410’da Alarik’in öncülüğündeki Vizigotlar Roma’yı ele geçirip sonra güneye inerek bereketli ovaları talan ettiler Roma’nın Galyalılar tarafından alındıktan 800 yıl sonra düşüşü, kentin tarihinde bir dönemin kapanması demekti Aynı yıllarda Vandallar İspanya’ya saldırırken, Hunlar da Orta Avrupa’ya akın ediyordu Önderleri Atilla 451’de Galya’da yenilgiye uğradıysa da bir sonraki yıl toparlanarak Kuzey İtalya’nın birçok kentini ele geçirdi ve Roma’ya yöneldi Papaın ricası üzerine Roma’ya girmekten vazgeçti Batı Roma İmparatorluğu artık iyice sallantıdaydı 476 yılında İmparator Romulus Augustulus, Germen Kralı Odoaker’e yenildi Odoaker İtalya kralı oldu ve böylece Batı Roma İmparatorluğu tarihe karıştı Roma İmparatorluğu geleneğini sürdürmek Doğu Roma İmparatorluğu’na kalmıştı Ne var ki, Doğu Roma İmparatorluğu Güneydoğu Avrupa’da Yunan kültürünün çok güçlüolduğu bir bölgede kurulmuştu Üstelik egemenliği altında bulunan halklar Asyalı’ydı Zaman içinde Roma gelenekleriyle Asya ve Yunan gelenekleri birbirinden etkilendi MS VI yüzyılın ilk yarısında İmparator I Justinyen’in generallerinden Belisarios Kuzey Afrika’yı, İtalya’yı ve İspanya’nın bir bölümünü barbar kavimlerden geri almayı başardı Ama bir süre sonra İtalya, Germen kavimlerden Lombardlar’ın eline düştü Bizams İmparatorluğu olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu X yüzyılda en parlak dönemini yaşadı Batıda, 800 yılı Noel’inde, papanın Frank Kralı Charlemagne’a imparatorluk tacı giydirmesiyle yeni bir imparatorluk kuruldu Kutsal Roma-German İmparatorluğu adını alan bu devletin eski Roma İmparatorluğu ilk bir ilişkisi yoktu Çok uzun birsüre boyunca, papalarla imparatorlar arasında kimin daha üstün olduğu konusunda rekabet çatışma ve savaşlara yol açtı Reformcu Papa VII Gregorius ile Kutsal Roma-German İmparatoru IV Heinrich arasında baş gösteren çatışma sırasında Heinrich’in askerleri Roma’ya girerek kenti ele geçirdiler(1084) Papalık 1309-1417 arasında Fransa’da Avignon kentine yerleşti Roma ise bir süre İtalyan soylularının savaş alanı oldu XVI yüzyıldan sonra papalar yeniden Roma’ya yerleşti Papalar ve kardinaller Roma’yı sayısız kilise, saray ve heykelle doldurdular Eski anıtların ve yapıtların taşlarını bu yeni yapılarda kullandılar Böylece Eski Roma’dan geriye pek a şey kaldı Roma 1870’de İtalya Krallığı’nın başkenti olunca, tekrardan büyümüş ve bugünkü durumuna gelmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|