Cengiz Aytmatov-Beyaz Gemi

Eski 09-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cengiz Aytmatov-Beyaz Gemi




1 ROMANIN KONUSU:
Roman, San-Taş Vadisi’nde etrafındaki beş-altı insanla yaşamak zorunda olan, dedesinden başka seveni olmayan, gerçek hayatında mutsuz olan fakat hayal dünyasında mutlu olmaya çalışan bir çocuğun psikolojisini konu almakyadır
2 ROMANIN ÖZETİ:
İnterneti daha hızlı dolaşın Google Araç Çubuğuyla birlikte Firefox’u da alın
Çocuk San-Yaş Vadisi’nde dedesi, üvey ninesi, Orozkul, Beaaa hala, Seydahmet, Gülcemal ve köpeği Beltek ile berabar yaşamaktadır Vadide sadece üç ev vardır İlk evde dedesi ve üvey ninesi ile çocuk;ikincide Mümin dedenin büyük kızı Beaaa hala ile kocası korucubaşı Orozkul; üçüncüde ise tembel işçi Seydahmet ile karısı Gülcemal ve küçük kızları yaşamaktadırlarÇocuk bu küçük dünyada mutlu olmaya çalışmaktadır Hiç arkadaşı yoktur ve okula henüz başlamamıştır En büyük zevkleri dedesinin kendisine dere kıyısında yaptığı gölette yüzmek; “Deve, Kurt, Eyer ve Tank” isimlerini verdiği kayalarıyla konuşmak; dedesinden masal dinlemek ve dağa çıkıp dedesinin dürbünüyle kasabaya, Isık Göl’e ve San-Taş Vadisi’ne daha yakından bakmaktır Her akşam eline dürbününü alıp, dağ başına çıkar ve Isık Göl’de ancak beş-altı dakika görünüp kaybolan beyaz gemiye bakar
Annesi ve babası onu çok küçük yaşlarda terketmişlerdir Annesi şehirde kendine yeni bir yaşam kurmuştur Çocuk babsının beyaz geminin kaptanı olduğuna, bir gün başı insan başı olan bir balık olup beyaz gemiye kadar yüzeceğine ve babasıyla konuşacağına inanmaktadır Dedesi çok iyi kalpli, çalışkan,köse bir insandır Çevresindekiler ona Kıvrak Mümin lakabını takmışlardır Damadı Orozkul’un yanında çalışır ve onun emirlerini yerine getirir Orozkul şişman, koca kafalı içki içmeyi çok seven, çabuk sinirlenen bir korucubaşıdır Mümin’in kızı ve Orozkul’un karısı olan Beaaa kısır bir kadındır Orozkul bunu Beaaa’in suçu olarak bilir ve her akşam içip onu döver Orozkul arada bir arkadaşlarıyla içmeye gider ve sarhoş olunca yanındakilere birer tomruk sözü verir Tomruğu kesip dağdan indirme, çayın karşısına geçirme ve kamyona yükleme zamanı gelince de verdiği söze pişman olur ama iş işten geçmiştir Arada bir vadiye şehirden “Maşin Mağaza” denilen içi ıvır zıvır dolu bir araba gelir Bir gün yine Maşin Mağaza geldiğinde dedesi çocuğa bir okul çantası alır Ertesi yıl çocuk okula başlar Çocuk dedesinden masal dinlemeye bayılır Her akşam artık ezberlediği “Boynuzlu Maral Ana” masalını dinler Dedesine göre hepsi Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan gelmektedirler Çocuk da buna inanmaktadır Masala göre maral ana San-Taş Vadisi’ni terketmiştir ama onları sürekli korumaktadır Mümin çocuğu her gün atıyla okula göyürüp getirmektedir Okul çok uzaktadır ama hiç geç kalmamıştır
Çocuk bir gün yol kenarındaki kayalarıyla oynarken San-Taş yakınlarından kuru ot almaya gelen beş-altı kamyonluk bir konvoy görmüştür Çocuk en öndeki kamyonun peşine takılıp koşmaya başlar Çocuğu gören şoför durur ve çocukla biraz konuşur Şoför genç ve yakışıklı biridir Adı Kulubeg’dir Çocuğa dedesini tanıdığını, kendisinin de Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan geldiğini söyler ve ayrılır
Ertesi gün Mümin dede ile Orozkul yine dağdan bir ağaç indirirler Bu sırada uzun zamandan beri ormanda görülmeyen maralları görürler fakat işleri olduğundan onlarla ilgilenemezler Akşam olmuştur Dede, Orozkul’a söyleyip çocuğu okuldan almaya gitmek ister fakat Orozkul ağacı indirmeleri gerektiğini söyleyip izin vermez Tomruğu çaydan geçirirlerken tomruk çayda kayalara takılır Çıkarmak için çok uğraşırlar ama çıkaramazlar Dede vaktin çok ilerlediğini farkeder, daha fazla dayanamaz ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yapıp Orozkul’dan izin almadan çocuğu almaya gider Çocuk akşama kadar okulun kapısında dedesini beklemiş ve ağlamaktan gözleri şişmiştir Dede yolda çocukla öğretmenine rastlar Çocuğu öğretmeni eve getirmektedir Dede öğretmenden özür dileyip çocuğu alır ve yola koyulurlar Çocuk dedesine küsmüştür Hiç konuşmamaktadır Dede çocuğun gönlünü almak için Boynuzlu Maral Ana’yı gördüğünü söyler Çocuk bu habere çok sevinir Dedesine ormana gitmek için yalvarır fakat akşam olduğu için eve dönerler Eve geldiklerinde Orozkul’u sabahki olaydan dolayı çok sinirlenmiş bulurlar Orozkul o gün Beaaa halayı yine dövmüştür Çocuk evin bu durumuna çok üzülür ve yatmaya gider
O gece müthiş bir dipi çıkar Gece yarısı Kulubeg ve arkadaşları yolda kaldıkları için Mümin dedenin evine sığınırlar Kulubeg ve arkadaşlarının gelmesiyle evdeki hava biraz yumuşar Sabah kamyoncular evden ayrılırlar Aynı gün Orozkul’un tomruk sözü verdiği arkadaşı tomruğu almak için gelir Adı Koketay’dır İri yapılı, esmer biridir Tomruk ise hala önceki gün bıraktılları yerde çayın içinde beklemektedir Tomruğu almak için Orozkul, Koketay ve Seydahmet yola koyulurlar Dede de Orozkul’un kendini affedeceği düşüncesiyle peşlerine takılır Orozkul kıyıda emirler yağdırırken Mümin dede, Seydahmet ve Koketay tomruğu çıkarmaya çalışmaktadırlar O sırada çayın karşısında birkaç tane maral görürler ama işlerini bırakamayacaklarından marallarla ilgilenemezler Biraz uğraştıktan sonra tomruğu çıkarıp kamyona yüklerler
Çocuk o gün hastadır ve önceki gün akşamdan beri evde yatmaktadır Akşam üzeri kahkaha sesleriyle uyanır ve bahçeye çıkar Herkes neşe içindedir ve hepsi de sarhoştur Dede ise et dolu bir kazanın yanına çökmüş sessizce kazanın altındaki ateşle oynamaktadır Çocuk hemen dedesinin yanına gider Ona seslenir fakat dede duymaz Birkaç defa daha seslenir fakat dede hiç cevap vermez Çocuk kötü birşeyler olduğu hissine kapılır Az ilerde Beaaa’i, Seydahmet’i,Gülcemal’i ve Koketay’ı görür Hepsi de yiyip içmekte ve eğlenmektedirler Çocuk önce neler olduğunu anlamaz Avlunun dışında henüz kanı kurumamış geyik derisini, bağırsak eşeleyen Beltek’i ve elindeki baltayla Maral Ana’nın boynuzlarını kırmaya çalışan Orozkul’u görünce neler olduğunu tahmin eder Çocuk bu korkunç manzara karşısında dayanamayıp içeri kaçar ve yorganın altına girip ağlamaya başlar Bu arada Kulubeg’in gelip onu kurtaracağını ve Orozkul’a haddini bildireceğini hayal etmektedir Az sonra sofra içeri kurulur Çocuk hayalinden yine kahkahalarla uyanır O sırada Seydahmet olanları anlatmaktadır Çocuğun bir türlü anlam veremediği olaylar şöyle cereyan etmiştir: Tomruğu çıkardıktan sonra Seydahmet ile Mümin dede ormana çalışmaya giderler Bu arada maralları yine görürler Seydahmet onları vurmak ister, dede ise buna karşı çıkar Seydahmet dedeyi dinlemeyip maralların peşine düşer Dede de Seydahmet’in arkasından gider Seydahmet maralları vuracaktır ama sarhoş olduğu için nişan alamaz ve tüfeği dedeye verip maralları vurması gerektiğini, vurmazlarsa kaçıracaklarını ve Orozkul’un dedeyi affetmeyeceğini söyleyip dedeyi kandırır Dede ise maralları vurursa Orozkul’un onu affedeceğini ve herşeyin düzeleceğini düşünerek marallardan birini istemeye istemeye vurur
Çocuk bunları duyunca çıldıracakmış gibi olur ve dışarı kaçarDedesini yerde toz toprak içinde yatarken bulur Ona birkaç defa yine seslenir ama dede yine duymaz Olanlara dede kendi de inanamamaktadır Çocuk dedesinden bir tepki alamayınca balık adam olup babasına ulaşacağını düşünerek koşar ve kendini dereye atar Hızla akan su çocuğu alıp götürür fakat çocuk hiç bir zaman balık olmayacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.