Türkiye'de Eğitim |
05-04-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Türkiye'de EğitimTürkiye'de eğitim Kuruluş yıllarında toplam 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okur-yazar değildi Günümüzde bu oran %90'dır Türkiye eğitim sistemi; 8 yıllık temel eğitime dayanır Daha sonra 4 yıllık orta öğrenim dönemi vardır Üniversiteye geçiş Öğrenci Seçme Sınavı ile gerçekleştirilir Yaygın eğitim kurumları bazında halkeğitimler bulunmaktadır Açıköğretim sistemi de pekçok öğrenci tarafından kullanılmaktadır 1930'lara kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte İstanbul Üniversitesiüniversite sayısı 125'tirÜniversitesi olmayan il yokturShangai Jiao Tong üniversitesinin 2003 yılından beri yürüttüğü kapsamlı araştırma sonucunda İstanbul Üniversitesi dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında gösterilmektedir Türkiye'nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'nin kuruluş tarihi 1453 yılına, en eski teknik üniversitesi olan İstanbul Teknik Üniversitesi'nin kuruluş tarihi ise 1773 yılına dayanır 1961 Anayasasının 120 maddesinde üniversiteler özerk kuruluşlar olarak yer alırken, 27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı yasa, 1946 tarihli 4936 sayılı yasanın bazı maddelerini değiştirip yeni maddeler eklemiştir Bu yasayla Milli Eğitim Bakanlığı'nın Üniversite üzerindeki yetkileri azalmış, fakülte kurullarına daha geniş katılım sağlanmış ve kadro tıkanıklıklarını aşmak üzere yeni düzenlemeler getirilmiştir Kısaca yönetim, teşkilat, öğretim üyelği ve yardımcılığı konularında daha geniş özerklik koşullarında yeni esaslar konmuştur 2002 MEB istatistiklerine göre; toplam 6065 lise (ortaoğretim) bulunmaktadır Bunların 2637'si genel(düz) lise (özel liseler dahil), 3428 tanesi ise mesleki lisedir MEB İstatistik 2002 ülkedeki sadece iki üniversite iken, günümüzde Türk kültürü Anamadde: Türk kültürü Türkiye'de Felsefe Tanzimat dönemiyle Batılılaşmaya başlayan Türklerde modern felsefe ilk olarak askeri ve teknik alanlarda, medrese dışında kurulan yeni okullarda yerleşti Yanyalı Esat Efendi yeni Aristocu çeviriler yaptı 19 yüzyıldaki yenileşme hareketlerinde Münif Paşa’yla başlayan Batı etkisi, Osmanlı aydınlarını üstün Batı siyaset ve bilimini memlekete uyarlamaya sevketmiştir Yeni Osmanlılar derneğinde toplanan Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agah Efendi, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Cumhuriyetten sonra yayımlanan ilk felsefe dergisi ''Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası''’dır ('' 1927'') Kurucuları Mehmet Servet ile Hilmi Ziya Ülken'dir Kadrocular bir siyaset felsefesi geliştirmeye çalıştılar Fransız düşünürlerinin etkisinde kaldılar, laik felsefenin ilk başlatıcıları oldular, bu aydınlar geç kalmış Osmanlı aydınlanmacıları ve ansiklopedistleriydiTürkiye'de Edebiyat Anamadde: Türk edebiyatı Türkçe, Ural-Altay dil ailesi Altay koluna dahil bir dildir Türklerin tarihine paralel olarak Türkçe'nin yayıldığı coğrafi alan çok geniştir Bugünkü Moğolistan'dan Doğu Avrupa'ya kadar konuşulan Türkçe pek çok lehçe ve şiveye ayrılmaktadır Tarihi gelişimi içinde Türkçe, VIII-XIII Asırlar arasında Eski Türkçe, XIII-XX Asırlar arasında Orta Türkçe, XX asırda yeni Türk Yazı Dilleri ana başlıkları altında üç gurupta incelenmektedir Türkiye Türkçesi, Orta Türkçenin, Batı Türkçesi kolunun günümüzde kullanılan bölümüdür Bugün Türkçe, yaklaşık 250 milyon insan tarafından; Türkiye Türkçesi dünyada 80 milyon insan tarafından konuşulmaktadır Batı Türkçesinin ikinci devri olan Osmanlıca (Osmanlı Yazı Dili) İstanbul'un fethinden Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar XV-XX asırlar arasında devam eden yazı dilidir İngiltere, Fransa, İspanya gibi memleketler gittikleri yerlere dillerini de götürdükleri halde Türkler bu dil sömürgeciliğinden uzak durmuşturEğer Osmanlı Devleti'de gittiği her yere Türkçe'yi de götürseydi bugün Türkçe dünyada en çok konuşulan dillerden biri olacaktı Cumhuriyetten sonra 1928'de yapılan Harf İnkılabı ile Arap harfleri terk edilip Latin harflerinin kabulü Türkçe'nin yabancı unsurlardan arındırılmıştır Türk dili'ni araştırmak ve tabii mecrasında gelişmesine katkıda bulunmak üzere 1932 yılında Türk Dil Kurumu kurulmuştur Türk Edebiyatı, Türklerin dahil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak üç safhada incelenmektedir: İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı İslamî dönem Türk Edebiyatı Batı etkisindeki Türk Edebiyatı Türk dilinin ve edebiyatının tespit edilebilen en eski yazılı metinleri VII Asrın sonlarına ve VIII Asrın ilk yarısına ait olan dikili taşlardır Bunlar arasında yer alan 732'de Kültigin, 735'de Bilge Kağan, 720'de Tonyukuk adına dikilen Orhun Yazıtları gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üsluplarıyla Türk dili ve edebiyatının ve tarihinin şahaserleri arasında yer almaktadır Bu dönemden günümüze ulaşan Türk destanları arasında Yaratılış, Saka, Oğuz Kağan, Göktürk, Uygur, Manas destanları sayılabilir XIV asırda yazıya geçirilen " Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından önem arz eder Türk edebiyatının bir yazarı olan Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü 'ne layık görülmüştür Türkiye'de Folklor Anamadde: Türk Halkbilimi Halkıyat karşılığı vererek bilimi ilk olarak Ziya Gökalp ile Fuad Köprülü 1913’te dile getirdiler Halkbilimi veya yaygın kullanımıyla folklorun ilk Türk kaynakları Orhun Abideleri’dir Bilimsel döneme kadar çeşitli kaynaklarda atasözleri, efsaneler, hikâyeler, masallar, türküler, seyahatnameler bulunmaktadır Türkiye’de folklor araştırmalarında halk edebiyatı, etnoloji ve Türkiyat ile halk kültürünün belli başlıkları ortaya çıkarılmıştır Gelenekler ve töreler doğum, düğün, ölüm kültürleriyle yaygın bir folklor ağıdır Türk mutfağı Anamadde: Türk mutfağı Türk mutfağı, Çin ve Fransız mutfaklarıyla beraber dünyanın en zengin mutfaklarındandır Coğrafyası ve tarihi gereği, Türk mutfağı çok büyük bir çeşitlilik oluşturur Türk mutfağı, MezopotamyaBalkan mutfaklarıyla etkileşime girmiştir, İstanbul Osmanlı Saray mutfağı da Türk mutfağının önemli bir kısmını oluşturur Osmanlı Saray Mutfağı'ında çok çeşitli çorba, zeytinyağlı sebze, etli yemek, balık, börek, tatlı mönüleri mevcuttur Saray mutfağı, Bizans İmparatorluğu'dan Osmanlı'ya yüzyılların saray zevki ve tecrübesiyle oluşan elit bir mutfaktır O dönemlerde, Halk ve köy mutfağı ise sade ve basittir Her yörenin ve köyün kendine özgü yemekleri bulunmaktadır Günümüzde, Saray kültürü ile halk kültürünün karışımı bir "Türk mutfağı" ortaya çıkmıştır Birçok saray yemeği, halk tarafından benimsenmiştir Türk mutfağı; ve Akdeniz kültürü Doğu kültürü Saray kültürü Bozkır kültürü olarak kategorize edilmektedir Türkiye'de Basın - Yayın Türkiye'de Radyo ve Televizyonculuk basın özgürlüğüne göre yürütülmektedir TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) kamu yayıncılığı yapmakta olup Türkiye'nin ilk televizyon kanalıdır Türkiye'de 21 ulusal, 14 bölgesel ve de 229 yerel televizyon kanalı yayın yapmaktadır 3984 sayılı Kanuna göre, Türkiye'de özel yayıncılığı RTÜK denetlemektedir Türkiye'de Sinema Türk sineması İlk Türk filmi Fuat Uzkınay tarafından çekilen ' Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı' ( 1914) oldu Metin Erksan'ın yönettiği siyah beyaz film ''Susuz Yaz'' 1964 Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanmıştır 1970'li yıllarda Yeşilçam film sektörü Türkiye'ye sayısız film kazandırdı ve önemi bugün de her zaman belirtilmektedir Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın, Ediz Hun, Kartal Tibet gibi daha birçok sanatçının profesyonel oyunculukları bugün bile bir örnek teşkil etmektedir Fakat 1970'li yılların sonlarına doğru pornografik içerikli filmlere ağırlık verilmesiyle, film sektöründe bir yozlaşma süreci başladı Bunun sonucunda eskisi gibi önemli filmler çekilememeye ve de Türkiye genelinde önceden dolup taşan sinemalar bir bir kapanmaya başladı Politik yaşamın durduğu 80'li yıllarda cezaevinden kaçarak Fransa'ya yerleşen Yılmaz Güney'in Yol filmi Yılmaz Güney ve Şerif Gören'e Altın Palmiye ödülünü getirmiştir 1990'lı yıllarda sinemanın canlanmasında " Eşkiya" filmi bu bağlamda adeta ön rol oynamıştır 2000'li yıllara girilmesiyle Türkiye'de birçok film çekilmeye başlanmıştır Her ne kadar Yeşilçam'da olduğu gibi henüz bir sektör haline gelmese de, bazı yönetmenlerin çabalarıyla iyi işler çıkartılabilmektedir Örneğin Nuri Bilge Ceylan yönetmenliğindeki " Uzak" adlı film 2003 Cannes Film Festivali'nde "Jüri Büyük Ödülü"nü kazanmıştır Aynı şekilde Fatih Akın'ın yönetmenliğinde çekilen "Gegen die Wand" (Duvara Karşı) adlı film, Berlin Film Festivali'nde "Altın Ayı" ödülünü kazanmıştır " Kurtlar Vadisi Irak" adlı 10 Milyon dolar bütçeyle Türkiye'nin en masraflı yapımı unvanını taşıyan film, Anti-Amerikanizm içerdiği iddialarıyla Türkiye'de olduğu kadar yurt dışında da çok tartışılmaktadırGünümüzde ise yani 2009 da AROG ve Recep İvedik 2 gündemdedir Türkiye'de müzik Anamadde: Türk müziği Geleneksel Türk müziğinin kökleri iki ana kol olarak; Selçuklu dönemine değin uzanır Bunlar; halk çevresinde gelişen halk müziği ve aristokrasi çevresinde gelişen klasik türk müziğidir Zira; OsmanlıTürk Sanat Müziğinin temelini; halk arasında gelişen müzik ise Türk Halk Müziğinin dayanağını oluşturmuştur Cumhuriyet döneminde köy türküleri üzerine yapılan araştırmalar yoğunlaşmış ve pek çoğu derlenerek korunmaya çalışılmıştır Klasik Batı Müziği ise, cumhuriyet dönemi devrimler sonrası Türkiye'de gelişmiş ve Klasik Batı müziğine oldukça önem verilmiştir 1924'de Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kurulmuş ve yetenekli gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi hareketi başlamıştır İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuvar haline getirilmiştir Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı'da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey olmuştur 1970'lerden sonra popüler kültürle birlikte gelişmeye başlayan popüler müzik ise, farklı kesimlerce farklı biçimlerde algılanmıştır Önce Türk pop müziği ve Anadolu rock doğmuştur 1980lerde gettolarda Türkiye'ye özgü arabesk müzik türemiştir; protest ve özgün müzik türleri ortaya çıkmıştır 90lı yılların sonlarında alternatif rock, karadeniz rock, Türkçe rap, Türkçe jazz gibi türler doğmuştur Türk Sanat Müziğinin klasik kalıplarından oldukça uzaklaşılmasıyla fantezi müzik ortaya çıkmıştır Daha sonraları pop müzik sırasıyla arabesk ve fantezi ile karışmış; Türkiye'ye özgü arabesk-pop ve fantezi-pop türleri popüler müziğin büyük kısmını kaplamıştır2003 yılında Eurovizyon Yarışmasında Sertab Erener, Everyway That I Can adlı şarkıyla birinci olmuştur döneminde; şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda "kâr, beste, semai, şarkı" adı verilen ezgilere rastlanırken; halk arasında ve köylerde "türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası" adı verilen ezgilere rastlanmaktadır Bu yüzden, şehir ve saray çevresinde gelişen müzik bugünkü |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|