Portre |
05-02-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
PortreBir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebi yazılara “portre” denir Atatürk'ün portresi Resim sanatında portre; bir kimsenin yağlıboya, fotoğraf vb bir yolla yapılmış resmi, betimidir Resim sanatı, özlem, duygu ve düşüncelerin belli estetik kurallar çerçevesinde iki boyutlu bir düzlem üzerine yansıtılmasına dayanan sanat dalı Resimde hacim, mekân, hareket ve ışık etkileri, resimsel öğeler aracılığıyla elde edilir; bunlar biçim, çizim, renk, ton farklılıkları, doku özellikleri vb'dir Öğelerin çeşitli biçimlerde bir araya getirilmesi resmin kompozisyonunu oluşturur Kompozisyon gerçek ya da gerçekdışı olay ve olguları anlatmaya, bir öyküyü betimlemeye ya da yalnızca so Edebiyatta portre, bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebi yazılara “portre” denir Portrede gözlem esastır Bu tür yazılar Edebiyat ya da yazın, yazarın düşünce ve duygularını, okuyanın estetik bir tat almasını sağlamak amacıyla yazılmış ya da böyle bir amaç gütmese de biçimsel olarak bu düzeye ulaşmış yazılı yapıtların tümüne verilen isimdir roman, Roman olmuş veya olması muhtemel olayların anlatıldığı uzun yazılardır İlk örneklerini 15yy da Fransız yazar Rabelais vermiştir Ancak asıl niteliklerini Romantizm ve Realizm akımları döneminde kazanmıştır Roman belli bir olay etrafında gelişir ve olaylar ayrıntılarıyla anlatılır Çoğu zaman şahıs kadrosu geniştir Kişiler ayrıntılı olarak tanıtılır Çevrenin tanıtımına özen gösterilir hikâye, biyografi, Bir kişinin hayatının anlatıldığı yazılardır Bunlarda amaç o kişiyi tüm yönleriyle ( hayatı, eseri, kişiliği, görüşleri vs) tanıtmaktır Biyografi açık, sade bir dille anlatılan kişinin devrini, çevresini dikkate alarak yazılır Divan edebiyatında şairleri anlatan bu tür eserlere tezkire denirdi Türk edebiyatında bunun ilk örneğini Ali Şir Nevai vermiştir otobiyografi, İlim ve sanat gibi sahalarda tanınmış bir kimsenin kendi hayatını, kendisinin kaleme alarak anlatmasına ve bu şekilde meydana getirilen esere denir Ancak bu eserler şahsi görüşlere dayandığı için objektiflikten ayrılabilirler O bakımdan Otobiyografileri okurken veya herhangi bir sebeple onlardan faydalanırken çok dikkatli olmak gerekir Şöyle ki, otobiyografi yazan eserindeki tercihlerini kendi duygu ve düşüncelerine göre yapabilir, yaşadığı hayatın kendince beğenilmeyen yönleri anlatılmamı anı, (Os Hatıra, Zikir, Tezekkür, Hafıza, Kuvei hafıza, Tahattur, Fr Souvenir, Al Erinnerung, İng Remembrance, Recollection, İt Ricordo) Bilinçte yenilenen gezi yazısı gibi türlerin içinde yer alabilir Özellikle roman ve hikâyelerde kahramanlar, yeri geldikçe, gerek dış görünüşleriyle gerekse karakter özellikleriyle okuyucuya tanıtılır Böylece okuyucunun roman kahramanlarını hayalinde canlandırması amaçlanır Bu yönüyle portre bölümlerine, romanlarda daha çok rastlanabileceği gibi bağımsız bir edebi tür olarak yazılmış portreler de vardır Kişinin sadece dış görünüşünün (boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin) anlatıldığı portreye fizikî portre; iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının anlatıldığı portreye ruhî portre (tinsel, moral portre) denir çoğu zaman fiziki portre ile ruhî portre iç içe verilir Fiziki portre; kişiyi diğer insanlardan ayıran dış özellikleri iyi bir gözlemle belirlendikten sonra, uygun sıfatlar kullanılarak özgün bir şekilde yazılır İç dünyanın anlatıldığı ruhi portrede ise; kişinin ahlakı, alışkanlıkları, düşünceleri ilginç bir üslûpla yazılır portreye konu kolan kişiye ait, düşünceleri ve anlayışları daha etkili olarak ortaya koymak için onun sözlerine de yer verilebilir Romanda olay kahramanları değişik bölümlerde (yeri geldikçe) gerek dış görünüşleriyle gerekse karakter özellikleriyle okuyucuya tanıtılır okuyucunun roman kahramanlarını hayalinde canlandırması sağlanır bu yönüyle portre bölümlerine, romanlarda daha çok rastlanabileceği gibi bağımsız bir edebi tür olarak yazılmış portreler de vardır Portre Örneği: ATATÜRK Gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır Kişi gezi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızada tutmak güç olacağından gezi esnesında not alınır ve gezi yazılarında bunlar hikâye edilir Gezi yazısında yazar daima gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir Gördüklerini okuyucunun daha iyi algılam Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi bakışında, jestlerinde, ellerinin hareketinde, kımıldanışlarında ve yüzünün çizgilerinde bütün bir dinamizm vardı Bu dinamizm etrafını bir çeşit sessiz sarsıntı ile dolduruyordu öyle ki birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra bu mütevazi ve rahat adamın, bu öğreticinin anında bir uçtan öbür uca geçebileceğini, mesela en rahat ve kahkahalı bir sohbeti keserek en çetin bir kararı verebileceğini ve daha gücü bu kararı verdikten sonra yine aynı noktaya döneceğini düşünebilirsiniz en iyisi istim üzerinde bir harp gemisi gibi çevik, harekete hazır bir dinamizm diyelim |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|