|  | Aruz Ölçüsü (Vezni) |  | 
|  04-28-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Aruz Ölçüsü (Vezni)Aruz, Arap Edebiyatı’nda manzum sözlerdeki ahenk ölçülerini öğreten ilmin adıdır  Hecelerin uzunluk ve kısalıklarına göre düzenlenmiş bir vezindir  Bu vezin Arap’lardan İran’lılara, onlardan da bize geçmiştir  İranlılar İslâmiyet’i kabul edince, Arap kültürünün de büyük tesiri altında kaldılar  Şiirde, Arap’ların kullandığı nazım ölçüsü olan aruz’u kullanmaya başladılar  Ancak Arap’ların kullandıkları aruz ölçüsünü olduğu gibi kabul etmediler  Kendilerine göre bir ayıklamaya tabi tutarak kulaklarına hoş, tabiatlarına uygun gelenleri seçtiler ve kullandılar   Aruz vezni, 5-11 inci yüzyıllarda Hakaniye Türkçesi’ne, 7-13 üncü yüzyıllarda Anadolu Türkçesi’ne, 8-14 üncü yüzyıllarda Çağatay ve Azeri Türkçesi’ne girmiş ve zamanımıza kadar bir çok şiirler yazılmıştır  11-17 inci yüzyıllar arası ve sonrası bu vezinde edebiyatımızın (Anadolu Türkçesi dönemi) bazı aruz şairleri ile bazı halk şairleri birbirlerinden karşılıklı olarak etkilendiler  Bir kısım divan şairleri hece vezniyle, bir kısım saz şairleri de aruz vezniyle şiirler söylediler  Milli Edebiyat döneminde ve zamanımızda ise şairler aruz veznini bırakarak hece veznine ve serbest tarza yöneldiler  Aruzda heceler uzun ve kısa olarak ikiye ayrılır  Uzun heceler çizgi (-), kısa heceler nokta (  ) ile gösterilir  Uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde yan yana gelerek kalıpları oluşturur  Bu kalıplar yan yana geliş biçimlerine göre, failatün, failün, mefailün ve benzeri değişik adlarla anılır  Aruz ölçüsüyle şiir yazmak için sözcükleri bu kalıplara uydurmak gerekir  Aruzda sözcükleri ses özelliklerini bozmadan kullanmak her zaman olanaklı değildir  Bu yüzden heceleri kimi zaman uzun, kimi zaman da kısa okumak gerekir  Sık rastlanan bu iki duruma imale (uzun okuma) ve zihaf (kısa okuma) denir  Zihaf, aruzda kusur sayılır  Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki duraklar yoktur  Dizelerdeki hece sayıları eşit olmayabilir  Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul edilir  Aruzda bir sözcük sessiz biter, ondan sonra gelen sözcük sesli harfle başlarsa, bu sesli harf birinci sözcüğün sonundaki sessiz harfi kendisine çeker  Böylece birinci sözcüğün sonundaki sesiz harfle biten uzun hece kısa hece durumuna gelir  Bu duruma da vasl (ulama) denir  1- Aruz vezninde heceler açık (kısa), kapalı (uzun) ve medli hece olmak üzere üç gruba ayrılır  2- Başlıca tef‘ileler şunlardır: Fa‘ (-), Fe ul (  -),Fa‘ lün (- -), Fe i lün (    -),Fâ i lün (-  -), Fe û lün (  - -), Mef û lü (- -  ), Fe i lâ tün (    - -), Fâ i lâ tün (-  - -), Fâ i lâ tü (-  -  ), Me fâ i lün (  -  -), Me fâ î lün (  - - -), Me fâ î lü (  - -  ), Müf te i lün (-    -), Müs tef i lün (- -  -), Mü te fâ i lün (    -  -)… Burada tef‘ilelerle parantez içindeki hecelerinin değerlerinin aynı olduğuna dikkat etmeniz gerekmektedir  3- Aruz vezninde tef‘ileler heceleri bölebilir  Hece ölçüsündeki gibi okuyuşta tef‘ilelerde durgu yapılamaz  4- Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir  İmale kısa heceyi uzun yapar  Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir  Zihaf ise imalenin tersine uzun heceyi kısa yapmayı sağlar  Hece ölçüsünde böyle bir mesele yoktur  Türk edebiyatında imale çok sayıda bulunmakla beraber zihaf hoş karşılanmadığı için çok az yapılmıştır  Ve bu bir kusur olarak görülmektedir  5- Farsça tamlama eki olan “-i” ile “ve” anlamındaki “ü, vü” bağlacı vezin gereği uzun da olabilir kısa da olabilir  6- Medli heceler hafif bir “i, ı” sesi varmış gibi okunur  Bahâr kelimesi bahâr[ı], eşkden kelimesi ise eşk[i]den şeklinde söylenmesi gerekmektedir  7- Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün kalıbıyla yazılan şiirlerde ilk tef‘ile bazı mısralarda Fâilâtün, son tef‘ile ise Fa‘lün olabilmektedir  Bu sadece bu kalıba özgü bir özellktir  Bu kalıpla yazılan şiirlerde başta imale yapmaya gerek kalmamaktadır  Farklı tef‘ile parantez içinde hemen altında gösterilmelidir  8- Türkçe kelimelerle aruzdaki başarı Muallim Naci ile başlamış Türk aruzu Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından gerçekleştirilmiştir  Hatta Mehmet Âkif o kadar başarılı olmuştur ki bir çok kişi İstiklâl Marşı’nın hece ölçüsüyle yazıldığını sanar  Halbuki bu marş aruzun “Fe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lâ tün /Fe i lün” kalıbıyla yazılmıştır  9- Aruzla yazılan bir şiirin hece sayısı çoğu zaman eşit olur  Mısralardaki açık kapalı dizilişinin aynı olması o şiirin aruzla yazıldığın gösterir  Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hüdâ 15 hece Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ 15 hece 10- Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine bağlanır  Buna ulama denir  Ulama kapalı heceyi açık hale getirir  Ulama genellikle yapılır; fakat her zaman yapılmak mecburiyetinde değildir  11- Servet-i Fünun edebiyatçıları bir şiirde değişik aruz kalıpları kullanmak suretiyle serbest vezne zemin hazırlamışlardır  Cenap Şahabetin’in “Elhân-ı Şita” adlı şiiri bu şekilde yazılmıştır  Bu şiirdeki bazı mısralar Feilâtün / Mefâilün / Feilün, bazı mısralar ise Mef‘ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün kalıbıyla yazılmıştır  12- Bir şiirin vezni en az iki mısradan hareket ederek bulunabilir  Tek mısraa bakarak vezin bulunmaz  13- Mısralardaki imale ve zihaf kusuru olan heceleri altı çizilerek belirtilmiştir  14- Bir şiirin vezni bulunurken şu işlemler yapılır: a) Veznini bulacağımız mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat ederek yazmalıyız  b) Önce mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları tespit edilir  c) Medli hece olup olmayacağı özellikle kontrol edilmelidir  Bu ihmal edilirse bir mısradaki hece değeri eksik çıkar  Mısralardaki heceler sayılarak medli hece olup olmadığı konusunda bir ipucu yakalayabiliriz  d) Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı kontrol edilir  Önce imkân varsa ulama, yoksa imale yapılır  Zihaf çok az bulunduğu için en sonra o ihtimal düşünülür  e) Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonra açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir  Mısra sayısına göre tef‘ile sayısı tahmin edilmeye başlanır  İlk tef‘ile en az heceden oluşur  Genelde az heceli Fa’, Fe i lün, Fâ i lün gibi tef‘ileler sonda bulunur  f) Yazılan aruz kalıbı ile işaretler arasında uyum olmasına dikkat etmek gerekmektedir  Aksi halde aruz kalıbını yanlış tespit edebilirsiniz | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |