Prof. Dr. Sinsi
|
Ölümsüzlük
Xsantos İ Ö IX Yüzyıl
Doğmak ve büyümek yaşamın inkar edilemez gerçekleri olarak kolayca kabul edilse de, yaşlanmak ve ölüm insanları korkutuyor Binlerce yıldır insanların verdiği en büyük savaş belki de bu ikiliye karşı Yaşlanma süreci, birçok fiziksel değişikliği birlikte getiriyor Önceleri çok güçlü olan bedenin yerini daha güçsüz ve hassas bir bedenin, keskin zekanın yerini daha zor öğrenen ve daha fazla unutan bir beynin alması, yaş ilerledikçe insanları korkutan gerçekler Yaşam döngüsü geleneksel olarak dört döneme ayrılıyor Bunlar çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri İlk iki dönem yetişkinliğe hazırlık olarak kabul ediliyor Yaşlanma kronolojik ve biyolojik olmak üzere ikiye ayrılıyor Kronolojik yaşlanma, insanın doğumundan itibaren içinde bulunduğu zamana kadar geçen yıllara bağlı yaşlanmayı gösterirken, biyolojik yaşlanma da kalıtım, sağlık ve iş gücüne göre saptanan görünüş yaşlanması Biyolojik yaşı belirleyen, kalıtımsal etmenlerin yanında kimyasal, psikolojik, çevresel etmenlerle yaşam tarzı Kişiden kişiye değişmekle birlikte, biyolojik yaş, kronolojik yaştan farklılıklar gösteriyor Takvim yaşıyla her zaman çakışmayan biyolojik yaşı belirlemede, uzmanlar tüm organların işlevsel ölçütlerini ve metabolizmada oluşan değişimleri göz önünde bulunduruyorlar Yaşlanma süreci çok erken yaşlarda başlıyor Yaklaşık 35-40'lı yaşlardan itibaren vücutta hücre kayıpları başlıyor İlk kaybedilen, zihinsel yeteneker Zihinsel yeteneklerimiz, dorukta oldukları gençlik yıllarımızdan sonra, beyin hücrelerinin zamanla artan kaybına bağlı olarak azalıyor; ama bunun yerini deneyimler alıyor 70'li, 80'li yaşlarda hücrelerin ve organların işleyişlerinde aksamalar oluyor 80'li yaşlardan sonraysa vücudun dengesini korumada sıkıntı başlıyor; organlar görev yapmakta yetersiz kalıyor ve bunun ilerlemesi sonucu da ölüm ortaya çıkıyor
Yaşlılık, yaşam sürecinin, çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal ve zorunlu bir çağı Yaşlı sağlığının korunmasıyla ilgili olarak Kiev'de 1963 yılında gerçekleşen Dünya Sağlık Örgütü toplantısında, yaşlılığa ilişkin bir sınıflandırma sistemi ortaya konuldu Bu sisteme göre 45-59 arası "orta yaş", 60-74 yaş arası "yaşlı" ve 75'in üzeri "ileri yaşlı" kabul edildi Günümüzde yaşlılık sınırını birçok kaynak 65 olarak kabul ediyor Yaşlılık tanımı ve sınırları, ortalama yaşam süresine bağlı olarak, tarih boyunca ve toplumdan topluma değişkenlik gösteriyor Ortalama yaşam süresi Eski Roma'da yaklaşık 22 yılken, 19 yüzyılda 41 yıldı Geçen yüzyıl sona ererken 50 yıl olan ortalama yaşam beklentisi bugün gelişmiş ülkelerde 75-80 yıla çıkmış durumda Bu rakam İzlanda'da kadınlarda 79,2, erkeklerde 73; İskandinav ve Batı Avrupa ülkelerinde kadınlarda 75, erkeklerde 72,7 civarında Gelecek yüzyılda ortalama yaşam beklentisinin genel olarak erkeklerde 80, kadınlarda 90 yıla çıkabileceği tahmin ediliyor Buna karşılık yaşam beklentisinin 40-45 yılı aşamadığı en düşük ortalamalar, Afrika ülkelerinde Beklenen yaşam süresinin uzaması ve özellikle gelişmiş ülkelerde üretkenlik hızının azalmasıyla, dünya nüfusu bir önceki 50 yıla göre daha hızlı yaşlandı Dünyadaki 600 milyon yaşlı bireyin yaklaşık 2/3'ünün gelişmekte olan ülkelerde olduğu düşünülüyor Bu oran 1960'larda 1/2 olarak bulunmuştu Gelişmiş bazı ülkelerde 60 yaş ve üzerindeki nüfus, tüm nüfustan daha hızlı artıyor Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı, ABD'de 20 yüzyılın başında % 4'ten bugün %11'e çıktı Önümüzdeki 30 yıl içinde, bu oranın %20 olması bekleniyor Ülkemizdeki yaşlı oranıysa 1935'te %3,9'dan, günümüzde %4,5'e ulaşmış durumda 2030'da beklenen oran, %6 Yaşlı nüfusun artması, tıp alanındaki ilerlemelere ve beklenen yaşam süresinin uzamasına bağlı bir gelişme Gelişmiş ülkelerde, toplumun bir
parçası olan yaşlı bireyin yaşam kalitesini korumak ve etkin bir yaşam sürmesini sağlamak, çok önemli bir hedef
Johns Hopkins Üniversitesi mezunları arasında yapılan bir ankette, "yaşlanmak nasıl bir şeydir" sorusuna en anlamlı yanıt olarak, "gittikçe küçülen bir adada yaşamak gibi bir şey" ifadesi, en çok kabul gören yanıt olmuş Ancak yaşlanmayı hep fiziksel bir çöküş ve geriye gidiş olarak algılamak gerekmiyor Birçok yaşlı, gençleri altedebilecek yeteneklere
sahip Demokritos, "kuvvet ve güzellik gençliğin malları, yaşlılığın çiçeğiyse ölçülülük" sözleriyle, gençlikle yaşlılık arasında anlamlı bir karşılaştırma yapıyor Yaşlı beyinler daha geniş bir sözcük ve bilgi haznesine, olayları daha geniş acıdan yorumlama özelliğine sahip olabiliyor Çiçero'nun yaşlılık üzerine söylevi şu sözlerle bitiyor: "Keşke sizler de bu çağa gelseniz de benden dinlediklerinizin doğru olduğunu kendi deneylerinizle anlayabilseniz" Sanat eserleri yaratmış, bilim alanında büyük keşiflerde bulunmuş, şu ya da bu şekilde dünyaya şekil vermiş ve dünyayı harekete geçirmiş 70, 80 ya da daha yaşlı olağanüstü insanların varlığı biliniyor Örneğin Sophocles, Oedipus Rex'i 75 yaşındayken yazdı Pablo Picasso, 91 yaşında ölünceye kadar, verimli biçimde resim yapmayı sürdürdü 97 yaşında ölen Bertrand Russel, 80 yaşında Nobel Edebiyat Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmada insan yaşamını söyle tanımladı: "İnsan yaşamı bir nehire benzer Başlangıçta küçük, kendi yatağını güç bela dolduran, eski kayaların ve çağlayanların arasından heyecanla geçen bir nehir gibidir Yavaş yavaş nehir daha geniş bir hal alır, kıyıları birbirinden uzaklaşır, sular çok daha sakin akmaya başlar ve sonunda, gözle görülebilir bir kopma olmaksızın denize karışır ve kendi benliklerini kaybederler "
|