Çorum Tanıtım...

Eski 09-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çorum Tanıtım...



ÇORUM ADININ ÖYKÜSÜ

Çorum adının bugünkü konuma geçişinin öyküsü çeşitlidir Önceleri kent büyük bir zelzele ve sel felaketine uğramış, yer ila yeksan olmuştur Bundan sonra kent halkı Müslüman dinini kabul etmiş, ancak Danişmend Ahmet Gazi'nin kuşatması sırasında Bizans valisi Nestor ile anlaşan yerli halk bu kez Hıristiyan dinini kabullenerek, Ahmet Gazi'ye oyun oynamışlardır Sel ve zelzele felaketinin gelişiyle ilgili bir yakıştırma yapılarak yerli halka CÜRÜMLÜ adı verilmiştir Daha sonra isim ÇORUMLU olarak değiştirilmiştir

Bir başka öykü ise, Danişment Ahmet Gazi'nin fetihten sonra Çorum ve havalesine Türkmenlerin Alayuntlu neslinden oymağını reisleri İlyas bey'le yerleştirdiği ve Çorum'lu adının daha sonra Çorum olarak değişmesi sonucu ilin isimin kalmış olmasıdır

Evliya Çelebiye göre ise kentin adınını Çorum ve Çevri-Rum deyişlerinin değişmesi sonucudur Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi sonrası, Türkmen boylarının Çorum ve yöresini otlak ve yayla olarak kullanması yerli halkın (genelde hıristiyan'dır) göçe zorlanmış olması Evliya Çelebiyi bir bakıma haklı çıkarır gibi olmaktadır

Çorum'a yarleşen Türkmen boylarının en önemli işlevlerinden birisi 1 ve 2haçlı seferlerine karşı koymaları ve haçlı ordularını hırpalamış olmalarıdır
ÇORUM TARİHİ

Çorum ili Karadeniz bölgesinin İç Anadolu'ya açılan kapısıdır Beşbin yıllık tarihi geçmişe sahiptir Hititlerin başkenti Hattuşa Boğazkale ilçesindedir Alaca ilçesi Alacahöyük ve Ortaköy ilçesindeki Şapinuva'da Hitit medeniyetinin çok değerli kalıntıları vardırÇorum tarihi varlığı yanında eşsiz doğa güzelliklerine sahiptir Kargı, Abdullah, İskilip, Bayat ve Osmancık yaylaları önemli piknik ve dinlenme alanları olup,Çatak Milli Tabiat Parkında kayak tesisi mevcuttur
KÜLTÜR VE TURİZM FAALİYETLERİ OLGUSU İÇİNDE İL VE ÇEVRESİNİN YERİ

Eski ve köklü bir kültür yapısına sahip olan Çorum birçok medeniyetlere beşiklik etmiştir Tarihi paleolitik devre kadar uzanan ilde, MÖ 4000'li yıllardan itibaren aralıksız iskan edildiği görülür Çorum, pekçok uygarlıkların kalıntısını saklayan açık hava müzesi durumundadır Anadolu'nun yerli kültür sanat geleneğini devam ettiren kentin en önemli Turizm merkezi Hititlere başkentlik yapmış olan BOĞAZKÖY'dür
İlin Kültür ve Turizm yönünden odak noktasını oluşturan Boğazköy ve Hititlere ait diğer kent kalıntıları ile tarihi yapılar turizmi canlı tutan etkenlerdir İl'in önemli olan diğer özelliği Karadeniz Bölgesi'ni İç Anadolu'da bulunan turizm merkezleri ile diğer turistik merkezlere bağlayan yol üzerinde geçit durumunda bulunan İlimiz turizm açısından gerekli yatırımları beklemektedir

Çorum Anadolu'nun yerli kültür ve sanat geleneğini devam ettiren, çeşitli uygarlık kalıntılarını saklayan açık hava müzesi özelliğini taşır Çorum ve çevresi aslında tümüyle arkeolojik kazılar sonucu Çorum ve yöresinin tarihi geçmişini aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz
PALEOLİTİK ve NEOLİTİK DEVİRLER (Yontma ve Cilalı Taşa Geçme Devri):

Çorum'da dağınık ve az sayıda bulunan bazı taş aletler, bu bölgede yontma taş çağında (Paleolitik) insanın da yaşamış olduğunu ve yine bu çevredeki münferit buluntular Cilali Taş Devrinde (Neolotik) yerleşimin varlığını gösterir
KALKOLOTİK DEVİR (Maden-Taş Çağı): MÖ 5000-3000

Çorum ve çevresinde ilk yerleşim MÖ 4000 yıllarında kalkolotik dönemin 4 aşamasına rastlar Yörede kazısı yapılan merkezlerin hemen hepsinde kalkolotik çağa ait kap, kacak ve bakırdan yapılma malzeme ele geçmiştir Her antik yerleşimin altında kalkolotik bir döneme rastlanılması doğal bakırın yörede varlığına bağlanabilir
Ayrıca yörede diğer zengin maden yataklarının bulunması teknoloji evrimini çabuklaştırmıştır Böylece zengin etnik guruplara ve krallıkların ortaya çıkarmasına neden olmuştur Bu devir eserlerine Alacahöyük, Büyük Güllücek, Boğazköy, Eskiyapar, Kuşsaray'da rastlanmıştır Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir

TUNÇ ÇAĞI (Maden Devri) MÖ 3000-1200

Çorum İlinin antik tarihinde en önemli dönem Tunç çağıdır Saf bakırlı yetinmeyip, maden filizlerinin arıtılması ve arıtılan madenlerle alaşım yapılması insan yaşamının en önemli evrelerinden biridir MÖ 3000 yıllarına kadar süren bu dönem üçe ayrılır Eski, Orta, ve Genç devirleridir
Eski Tunç Devri (MÖ 3000-2000)

MÖ 3000 yıllarında Anadolu'da etrafı surlarla çevrili kent devletlerinin yaşadığı bilinmektedir Çorum ve çevresinde etrafı surlarla çevrili pek çok kent devletinin varlığı yapılan arkeolojik kazılarla belirlenmiş durumdadır Başlangıçta nadir eşyanın yapımında kullanılan Tunç, halka kadar inmiş değildi Eski Tunç 1 evresinde bazen bakır devir de denmektedir
Bu devre 500 yıl kadar sürmüştür Bu sürenin sonunda Tunç eşyalarının yapımı ve kullanımı bollaşmaya ve halka maledilmeye başlar Bu dönemde Eski Tunç 11 dönemi denir 2500-2300 yılları arasındadır
Alacahöyük bu dönemin en zengin kent beyliklerinden biri olarak karşımıza çıkar Eski Tunç 111 döneminde (2300-2000) Anadolu çok sayıda kent beyliklerinden oluşan oldukça renkli etnik bir görünüm sunan kavimler topluluğu halindedir

Anadolu'da bu devrede henüz yazı bilinmediğinden,bu yörede bu denli zenginlik beylikleri kurulmuş olan Hitit'lerin çivi yazılı belgelerinden, öğrendiğimize göre Hattilerdir Bu dönemde yaşayan kavmin Anadolu'daki ismi en eski bilinen yerli kavmi olduğu karşımıza çıkmaktadır

Orta Tunç Devri

Orta Tunç Devri Anadolu'da Asur Ticaret Kolonilerinin ve Eski Hitit Devletinin ortaya çıktığı dönemdir Eski Tunç çağından yazının çıkmasıyla ayrılır
ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞI (MÖ 1950-1850)

MÖ 11 bin yılı başlarında Anadolu zengin ve o çağın bayındır ülkelerinden biridir Anadolu'nun bu durumunu bilen Mezopotamyalılar Asur Devletinin önderliğinde bir ticaret ilişkisi içine girdiler Ticaretin devamlılığının sağlanması için Asurlular bazı Anadolu kentlerinin yanına 9 tane pazar kenti "KARUM"lar kurmuşlardır
Boğazköy'de Hattus Karum adıyla kurulan kent bu ticaret merkezlerinden biriydi Bu kurumlar Asur'a bağlı olup, tüccarlar ve ticarethane ve yol güvenliği için yerli beylere vergi ödüyorlardı Bu ticaret ilişkileri Anadolu'yu kültürel, ekonomik ve politik yönden etkilemiş MÖ 11 bin yıllarından Anadolu yazıyı tanıyarak Tarihi Çağlarına girmiştir
Bu çağ sanatında silindir, damga, mühürler, tabletler, insan ve hayvan heykelcikleri ile hayvan biçimli içki kapları (rython) özellik taşır Çanak Çömlek sanayii, çarkın kullanılmasıyla büyük gelişme göstermiştir Anadolu'da yaşamakta olan sanat, yerli gelenek ve görenekler mezopotamyadan gelen etkilerle gelişmiş yeni bir ruh ve boyut kazanarak daha sonraki Hitit sanatının temelleri atılmıştır
HİTİT ÇAĞI MÖ 1650-1200


Asur Ticaret kolonileri dönemi Anadolu'da sosyal ve siyasal yeni görünüşlerin doğmasını sağlamış, beyliklerle yönetilen Anadolu'da mezopotamya'daki gibi merkezi devlet fikri gelişmiş ve iç mücadelerle başlamıştır
Hint Avrupalı bir kavim olan ve MÖ 1850'lerde Anadolu'ya gelen Hititler; önceleri Anadolu'nun yerli halkı yanında paralı asker olarak çalışmışlardır

Asurluların Anadolu'dan çıkmak zorunda kalmaları sırasındaki mücadelelerde askeri ve idari yönden temayüz ederek devlet idaresini ellerine almışlardır Anadolu'nun yerli halkıyla kaynaşan Hititler, Anadolu'daki beylikleri birleştirip, siyasi birlik sağlayıp Hitit Devletini kurmuşlardır Bu devletin kurucusu Labarna, başkenti Çorum İli Boğazkale İlçesi Boğazköy (Hattusas)dür Hititlerin adı Anadolu'nun yerli kavmi olan Hattilerden gelmektedir
Hitit tarihi MÖ 1650-1450 eski krallık ve MÖ 1450-1200 Hitit İmparatorluk Devri olmak üzere iki safhada incelenir Hititler Anadolu'da hakimiyeti kurduktan sonra Suriye'ye seferler yapmışlardır Mısır'la yaptıkları Kadeş Savaşı sonrası, tarihteki ilk yazılı anlaşma olan Kadeş Anlaşmasını yapmışlardır
Hitit Devletinin kuruluşundan itibaren sanattaki mezopotamya'lı unsurlar kaybolmaya başlayıp, Anadolu'nun yerli sanatıyla birleşmiştir Sanatta boyutlar büyümüş anıtsal ve monimental eserler ortaya çıkmıştır Büyük Mabetler, Saraylar, Sosyal Yapılar, kaya kabartmaları ve ortosdadlarla önceki sanattan ayrılır MÖ 1200 yıllarında deniz kavimleri gücü ve kuzeyden Kaşka saldırılarıyla zayıflayan Hitit Devleti yıkıldı Başta Boğazköy olmak üzere bütün Hitit şehirleri yakılıp talan edildi

FRİG ÇAĞI

Hitit Devleti'nin yıkılışından sonra Anadolu'da 300 yıllık bir karanlık devir yaşanmıştır MÖ 800 yıllarında Asur kaynaklarından "Muşki" olarak geçen Frigler, merkezi gordion olmak üzere Kızılırmak yayı içindeki bölgede bir devlet kurarak tarih sahnelerine çıkmışlardır
Friglerin Çorum İlindeki önemli yerleşme merkezleri Pazarlı, Boğazköy, Alacahöyük ve Eskiyapar'dır Bu çağın önemli bir özelliği de, demirin uygarlığa bu çağda girmesi ve Demir Çağına Friglerle başlanmasıdır MÖ I! Yüzyılın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılan Frigler; Kültür ve sanattaki etkinliklerini MÖ 330'da Büyük İskender'in Anadolu'yu ele geçirmesine kadar devam etmişlerdir
FRİG SONRASI

Kimmerlerin Frig devletinin yıkılmasından sonra Çorum ve çevresi İran'da bir devlet kuran Med'lerin daha sonra da Pers'lerin hakimiyetinde kalmıştır MÖ 276'da Trakya üzerinden geldikleri sanılan Galatlar, Çorum ve çevresinde Hitit ve Friglerden sonra en çok iz bırakan devlettir Konfedarasyonla yönetilen galatların, Çorum ili dahilindeki merkezleri Tavium, İskilip Avkat ve Nefes Köydür
Roma İmparatoru Julius Cesar zamanında bu bölgede Romalıların eline geçmiş ve MS 395'te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Çorum ve civarı Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun hissesine düşmüştür Bu devirde Çorum'un adının Yonkinya olarak görmekteyiz
ÇORUM'UN TÜRK YÖNETİMİNE GEÇİŞİ

1071 Malazgirt Zaferinden sonra Türk beylikleri birçok koldan Anadolu kalelerini Bizanslılardan almışlardır Çorum ve çevresini Türkler tarafından fethi konusunda iki ayrı görüş vardır İlk görüşe göre; Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075 yılında feth edilmiştir İkinci görüşe göre; Melihşah'ın ümerasından Emir Tutak ve Emir Altuk'un Çorum'u fethettikten sonra yeni fetihler için Bağdat'a tayin edildiği ve Ahmet Gazi'nin bundan sonra bu bölgenin yönetimine getirildiği biçimindedir
DANİŞMENT BEYLİĞİ DÖNEMİNDE ÇORUM

Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak Çorum'da içinde olmak üzere Sivas, Tokat, Ankara, Çankırı, Kastamonu ve Yozgat çevresinde hüküm sürmüştür Çorum ve çevresinde Danişment beyliğinin en önemli olayları Haclı seferlerine karşı mücadeledir Danişment beyliği, 11 Kılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır
ANADOLU SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE ÇORUM

11 Gıyasettin aaahüsrev zamanında Çorum'un idari bölümlerinden Serleşkerlik (Bölge Komutanlığı ve Sancak Beyliği) olduğu ve başında Hatirüddin Zekeriya adlı bir komutanın bulunduğu bilinmektedir
Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenildikten sonra Anadolu'da karışıklıklar çıkmış, 1276'da Kunduz Bey'in Oğlu Emir Celalettin Çorum'daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya'yı kurtarmıştır Çorum'daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu Bey'e ilişkin olarak verilmiştir
OSMANLILARA KADAR ÇORUM

Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu'da kurulan beyliklerden Eretna Beyliğinin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu'da birliği kurmaya çalışırken 1398'de Çorum, Osmancık ve İskilip'ten sonra Amasya'yı da alarak oğlu Çelebi Mehmet'i Amasya'ya Vali atadı
OSMANLILAR DÖNEMİNDE ÇORUM

Çorum, Yıldırım Beyazıt'ın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır Ankar Savaşından sonra Timur'un himayesinde Amasya'da egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet, Çorum'da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş, 1413 yılında Anadolu'da birliği sağladıktan sonra, oğlu 11 Murat'ı Amasya'ya Vali atamıştır Bu dönemde Çorum Sancağı'da Amasya'ya bağlı idi

Çelebi Mehmet'ten Osmanlılar'ın yıkılışına kadar geçen süre ile ilgili yeterli bilgi ve belgeye sahip olmamakla birlikte, XVl Yy'dan sonra meydana gelen Celali İsyanları nedeniyle Çorum'un yeterince gelişemediği de bir gerçektir

Hitit Siyasi Tarihi
MÖ 1800 yılları, Anadolu tarihinin başlangıcı yerli Aglutinant dil grubuna ait Hattiler ve Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemdir Bu çağ, Hitit kültürünün başlangıç ve gelişme aşamalarının kaynağıdır MÖ 2500-2000 yılları arasında Kuzey Kapadokya ve Orta Karadeniz bölgesinde gelişmiş kültürün temsilcisi Hattiler’ di
Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri, Hatti kültürünün simgeleridir MÖ 2000 yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı, Asur Ticaret Kolonileri dönemi izler Yazılı kaynaklardan Hititlerin, Anadolu’ya MÖ 3 binin son yıllarında, 2 binin başında küçük gruplar halinde, girmeye başladıkları ihtimali çıkmaktadır Hititlerin Anadolu’ya kuzey Karadeniz üzerinden veya kuzeydoğudan, Kafkaslar üzerinden geldikleri ve Kızılırmak kavisinin kuzey kesimine yerleşmiş oldukları değerlendirilmektedir
Birbirini izleyen akınlarla Orta Anadolu içlerine yayılan Hititler, zamanla etki alanlarını genişletmişler, Hattili Prenslerin arazilerine hakim olmuşlardır
Asur Ticaret Kolonilerinin geç evresinde (MÖ 1800-1730) Kuşşara Kralı Pithana ve oğlu Anitta tarih sahnesine çıktılar Onlar Hitit diline Naşili adını veren Kaniş/Neşa’yi zaptedip krallığın ilk merkezi yaptılar MÖ 1700’lerde Kuşşara kralı Anitta, Hattuş Krali Pijusti’yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır “Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım Yerine yaban otu ektim Benden sonra her kim kral olur ve Hattuş’u yeniden iskan ederse gökyüzünün Fırtına Tanrısı’nın laneti üzerinde olsun
Hattuşa MÖ 17 yy’ ın ikinci yarısında, Hitit Kralı I Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir Eski Hitit Devleti’nin kurucusu I Hattuşili Kızılırmak kavisi içindeki çekirdek ülkede birliği sağladıktan sonra, Kuzey Suriye ve Yukarı Fırat Bölgesi’nde Hurri Ülkesine karşı yönettiği akınlarla, kendisini izleyecek Hitit Krallarına bir Dünya devleti olma amacının işaretini veriyordu Murşili istilalara güneyde devam ederek ve Suriye’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak, Mezopotamya ticaret yollarını kontrol altına aldı Halep ele geçirildi ve ordu Babil’e kadar ilerleyerek Hammurabi hanedanlığına son verdi
Ancak, Murşili’nin Hantili tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü Hantili’den sonra tahta geçen Zidanta ve I Huzziya’da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler
Bu dönemde Hitit devleti, Torosların güneyindeki ülkeleri, Güney ve Güneydoğu Anadolu’daki diğer bölgeleri yeniden Mitanni Krallığı’na kaptırdı
Telipinu tahta geçince, saraydaki kan davalarını durdurmayı başardı Önceki kralların uzak bölgelere yaptıkları seferleri durdurarak, Anadolu’yu kendi içinde tutarlı bir idari teşkilat altına almaya çalıştı Bu amaçla eyalet sistemini kurdu Telipinu fermanı olarak bilinen fermanı yayınlayarak, taht verasetini belli kurallara bağladı
Geleneksel Hitit tarihi çağ ayrımına göre, Telipinu devrini “Orta Krallık” adı verilen dönem izler Bu dönem krallarından Tuthaliya I ve Arnuvanda I’in dikkatleri zaman zaman Hitit etki alanının Batı Anadolu’ya uzanması yolunda yoğunlaşmışsa da Hititler I Hattuşili ve I Murşili’nin başarılarından sonra, yeniden Kuzey Suriye’de etkili olma isteğinden vazgeçmemişlerdir Tuthaliya’nın Ege Kıyılarında Aşşuva’ya dek uzanan başarılı bir askeri harekatının anlatıldığı, savaş ganimeti olup Çorum Müzesi’nde sergilenen tunç kılıç üzerindeki yazıt, bu anlamda yorumlanmaktadır
Aynı zamanda I Tuthaliya Hititlerin amansız düşmanı Kaşkalar’ la da başetmek zorunda kalmıştır Metinlerde Tuthaliya zamanında, Fırat’ın yukarı yatağında kalan bölgelere ve Kuzey Mezopotamya’da Hurrilere karşı yapılan askeri harekatlardan söz edilmektedir Bu başarılarla I Tuthaliya’nın Hatti ülkesinde krallığın gücünü yeniden sağladığı anlaşılmaktadır Ancak I Tuthaliya’nın hükümdarlık alanı genelde Anadolu ile sınırlı kalmıştır
I Şuppiluliuma tahta geçince, öncelikle Anadolu’ daki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır Daha sonra Suriye ve Kuzey Mezopotamya’ nin bazı bölgelerini Hitit Krallığı’ na katmıştır Kaşka’ larla savaşmış, Ugarit Kralı II Nigmedu ile bir anlaşma yapmıştır Şuppiluliuma Mısır’ da Tutankhamon’ un ölümünden sonra çıkan çatışmaları fırsat bilmiş, Kargamış’ ı alarak Mitanni Krallığı’ na son vermiştir
IIMurşili’nin, Anadolu’nun kuzeyindeki ve batısındaki seferleri, Hitit çekirdek ülkesinde vebanın hüküm sürdüğü ve giderek artan Asur etkisiyle Suriye’de huzursuzlukların yaşandığı bir döneme rastlamıştır Bu arada Asur, Yukarı Mezopotamya’nın batısında Yukarı Belih Bölgesi’ne ve onu sınırlayan Kargamış’a kadar etki alanını genişletmişti
Büyük Kralın 9 hükümdarlık yılında Kargamış’ı yöneten Piyaşşili, Kizzuvatna ülkesinde, birlikte bir kült törenine (dini tören) katıldıkları sırada öldü Suriye’de huzursuzluklar tekrar başladı, Kral’ın ordusunun başına geçerek Kargamış’a gelmesi ve Piyaşşili’nin oğlunu tahta geçirmesiyle Kargamış Ülkesi’ni düzene sokmuş ve Kuzey Suriye yeniden Büyük Hitit Kralı’nın sıkı denetimi altına girmiştir
Babası Murşili’nin ardından fazla zorluk çekmeden tahta geçen11 Muvattalli, yirmi yıldan fazla ’’Büyük Kral’’ olarak hüküm sürmüştür O’ nun küçük kardeşi Hattuşili, askeri birliklerin başı, saray memuru, kuzey sınırının sürekli huzursuz bölgelerinde ve Hattuşa’da Vali olarak Hükümdara birçok alanda hizmet vermiştir Bu dönemde Muvattalli sarayını, tanrı ve atalarının heykelleri ile birlikte Hattuşa’dan Tarhuntaşşa’ya taşımıştır Muvattalli zamanında Orta Suriye’deki Amurru bölgesi nedeniyle, Hititler’in anlaşmazlığa düştüğü ülke Mısır’dı Bu anlaşmazlık Kadeş Savaşı’ na yol açtı (MÖ 1274)
Günümüzde Mısır’ daki Abydos, Luksor, Abu Simbel’in duvarları ve Ramsesseum’un pylonlarının üzerindeki kabartmalarda, Yakındoğu’nun geçmişindeki en ünlü savaşlardan biri olan Kadeş Savaşı’ nın tasviri görülmektedir Kabartmalara IIRamses’in Hitit Kralı II Muvattalli’yi yenerek elde ettiği zaferin kutlandığı hiyeroglif metinler eşik etmektedir
Firavun çok iyi hazırlanarak savaş alanında bizzat bulunmasına rağmen, savaşın asıl galibi Hititler olmuştur Amurru yeniden Hitit yönetimi altına girmiş, ayrılıkçı yerel kral Benteşina ise Anadolu’ya sürülmüş, Kadeş Kalesi Hitit denetiminde kalmıştır
Büyük Kral II Muvattalli öldüğünde, eski bir kurala uyulmuş ve imparatorluğun en güçlü adamı olan kardeşi Hattuşili yerine, oğlu III Murşili/Urhi-Teşup tahta geçmiştir O, başkenti Tarhuntaşşa’dan, yeniden Hattuşa’ya taşımıştır Büyük Kral ile imparatorluğun ikinci adamı Hattuşili arasındaki uzlaşmacı tutum, zamanla bozulmuş ve Büyük Kral’ın, amcası Hattuşili tarafından tahttan uzaklaştırılmasına neden olmuştur
III Hattuşili bu durumu tanrıların karar verdiği bir “Hak Sorunu” olarak göstermiştir Yasal bir biçimde tahta geçmediğinin bilincinde olduğu için III Hattuşili, dini ve diplomatik görevlerine çok sıkı bir şekilde bağlıydı Kült (Tapınma, ibadet) görevlerinde Büyük Kraliçe Puduhepa kendisine yardımcı olmaktaydı
Bölgede II Muvattalli döneminden ve Kadeş Savaşı’ ndan bu yana II Ramses hüküm sürmekteydi Hattuşili Asur ve Babil Hükümdarları ile olduğu gibi, II Ramses ile de hükümdarlar arasındaki olağan ilişkilerini sürdürmüştür I Şuppiluliuma’ dan beri süregelen savaş durumunu sona erdirmiş ve Mısır ile barış antlaşmasını imzalamıştır Antlaşma Hattuşa’ da ortaya çıkarılan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan kil tabletten anlaşılmaktadır
Akadca yazılmıştır Ayrıca Mısır-Karnak Ramesseum’ da da Mısır hiyeroglifi ile kaleme alınmış kopyaları görülmektedir II Ramses ile yapılan barış antlaşması, Hattuşili’ nin hükümdarlık döneminde ulaştığı bir zirvedir Bu başarı kendisinin rakipleri Asur ve Babil ile Ege’ deki rakibi Ahhiyava karşısındaki konumunu güçlendirmiştir
Kurallara uygun olmaksızın tahta çıkmış olmasına rağmen, IIIHattuşili önemli politik başarılar ve uluslararası takdir kazanmıştı; ancak Hattuşa’da tahtına çıkacak kişi ile ilgili düzenlemeyi yapmak da kendisi için önemliydi Önceden seçilen varisten vazgeçilmiş ve yerine Prens IV Tuthaliya seçilmişti
Tuthaliya tahta çıktıktan sonra, Tarhuntaşşa Kralı Kurunta ile antlaşma yapmış ve Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları yeniden çizilmiştir II Muvattali’nin oğlu olarak hanedandan gelen Krala, imparatorluk hiyerarşisi içinde Karkamış Kralı ile aynı düzeyde yer verilmiştir
Hitit İmparatorluğu’nun bilinen son hükümdarı IV Tuthaliya’ nın oğlu II Şuppiluliuma, başgösteren yiyecek sıkıntısıyla daha da gerginleşen duruma rağmen bazı askeri başarılar elde etmiştir Hattuşa’da bugün Güneykale olarak adlandırılan kesimdeki bir yazıtta, II Şuppiluliuma’ nın askeri birliklerinin Orta ve Güneybatı Anadolu’da başarıyla savaştığından, Tarhuntaşşa’ da da hükümdarın yeniden otorite kurduğundan söz edilir Çivi yazılı belgeler de, Kargamış Kralı ve doğrudan Büyük Kral tarafından denetlenen Alaşiya (Kıbrıs) ülkesiyle antlaşma yapıldığı belirtilir
Hitit İmparatorluğu’nun MÖ 1200’den kısa bir süre sonra yıkılma nedeni halen tam olarak anlaşılamamıştır İmparatorluğun yıkılmasına çeşitli etkenlerin neden olduğu değerlendirilmektedir Son büyük kralın hüküm sürdüğü dönemde, halk içinde huzursuzluklar ve Hitit aristokrasisinde giderek artan çatışmalar başgöstermiştir
Hitit Devletinin ayakta olduğu son yıllara tarihlenen yazılı kaynaklar, sefalet içinde olduğu belirtilen Anadolu’ya Suriye ve Mısır’dan büyük miktarlarda tahıl sevk edildiğini kanıtlamaktadır Aynı zamanda Anadolu’daki huzursuzluklar ve Suriye üzerindeki Hitit etkisinin azalması da Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında neden ya da sonuç olarak değerlendirilmektedir
Arkeolojik araştırmalarda Hitit yerleşimlerinde bulunan yazılı belgeler, Anadolu’da aynı dönemde (MÖ 1800’ lü yıllarda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçe’den başka, yine aynı dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrıca Hurrice, Hattice ve Akadca’ nın yazı dili olarak kullanıldığını göstermektedir Çivi yazısı ile yazılan bu dillerde her işaret bir heceyi simgeler Hititlerin kullandığı bir başka yazı türü de Luvi dilinde yazılan ve hiyeroglif denen resim yazısıdır
Hititlerin kullandığı ve Mısır hiyeroglifinden tamamen farklı olan bu hiyeroglifte, heceler hatta kelimeler tek bir işaretle temsil edilebiliyordu Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anıtları gibi büyük yazıtlarda tercih edilmekteydi Hititlerde okur yazarlık yalnızca çok küçük bir gruba ait bir beceri olarak kabul edilirdi Çivi yazısını kralların da (LUGALGAL) okuyamadıkları, aldıkları mektupların sonunda yer alan ve yazıcıya hitap ettiği anlaşılan “sesli oku” ibaresinden anlaşılır Çivi yazısıyla yazılmış metinler arasında yıllıklar, törensel metinler, tarihi olaylara ilişkin belgeler, antlaşmalar, bağış belgeleri ve mektuplar vardır
Bu yazı kil tablet üzerine, kalem yerine kullanılan sivri uçlu bir araçla, kil henüz ıslakken kazılarak yazılıyordu Kil tabletlerin, özellikle yangın geçirip sertleşmiş olanları, günümüze kadar iyi durumda gelmiştir Ahşap ve maden tabletlerin varlığı yine metinlerden bilinmektedir Hattuşa’da 1986 yılında bulunan ilk madeni tabletin üzerinde “Hitit Kralı ile Tarhuntaşşa Kralı arasındaki bir antlaşmanın” metni vardır
Hitit Dini
Hitit dini çok tanrılı bir dindir; panteonun (tanrılar ailesi) içinde binlerce tanrı ve tanrıça vardır ve bunların pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır
Hititler’ de tanrılar tıpkı insanlar gibidir Fiziki şekilleri insan gibi olduğu kadar, ruhen de onlarla aynı olup, insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; ancak ihmal edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız yöntemlerle cezalandırmaya hazırdırlar Bir Hitit metni insanlarla tanrıları birbirleriyle kıyaslamakta ve tanrı- insan ilişkilerini bey - hizmetçi ilişkilerine benzetmektedir
Hitit devletinin panteonu Anadolu ve Suriye şehirlerinin çeşitli yerel panteonlarının zamanla bir araya getirilip birleştirilmesinden oluşmuştur
Hitit devletinin başlangıcından itibaren baş tanrı, fırtına tanrısıdır (Teşup) Kozmik dönemi (kainatı) sağlayan, krallığı ve ülkenin düzenini koruyan fırtına tanrısıdır Kral, efendisi adına ülaaai yönetir
Siyasal yapısı itibariyle Hitit Devleti, Kral ve üyeleri kraliyet ailesinden gelen kişilerden oluşan politik bir kurumdu Yönetimin politik organı Panku’dur (İmparatorluk Meclisi) Herhangi bir politik sorun olduğunda Panku Kral tarafından toplantıya çağırılmaktaydı
Hitit Kraliyet ailesi, dışarıya karşı kapalı bir topluluk değildi Krallık kalıtsaldı, ancak, Kral olabilecek birinci ve ikinci dereceden erkek olmaması durumunda, birinci dereceden bir prensesin eşi de Kral olabilirdi Kral tarafından belirtilen veliahdın Panku’nun onayını aldıktan sonra bağlılık yemini etmesi gerekiyordu Krallık yanında, kurumsallaşmış bir Kraliçelik de vardı Kraliçenin politik hayatta önemli görevler üstlendiği III Hattuşili’nin eşi Puduhepa’nın icraatlarından anlaşılmaktadır Ancak Hitit devlet yapısında Kral, mutlak güçtü
Hitit İmparatorluğu’nun Yapısı
Siyasal yapısı itibariyle Hitit Devleti, Kral ve üyeleri kraliyet ailesinden gelen kişilerden oluşan politik bir kurumdu Yönetimin politik organı Panku’dur (İmparatorluk Meclisi) Herhangi bir politik sorun olduğunda Panku Kral tarafından toplantıya çağırılmaktaydı
Hitit Kraliyet ailesi, dışarıya karşı kapalı bir topluluk değildi Krallık kalıtsaldı, ancak, Kral olabilecek birinci ve ikinci dereceden erkek olmaması durumunda, birinci dereceden bir prensesin eşi de Kral olabilirdi Kral tarafından belirtilen veliahdın Panku’nun onayını aldıktan sonra bağlılık yemini etmesi gerekiyordu
Krallık yanında, kurumsallaşmış bir Kraliçelik de vardı Kraliçenin politik hayatta önemli görevler üstlendiği III Hattuşili’nin eşi Puduhepa’nın icraatlarından anlaşılmaktadır Ancak Hitit devlet yapısında Kral, mutlak güçtü
Kadeş Savaşı ve Barış Antlaşması

MÖ 1274 tarihinde II Ramses ile Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve Kadeş Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır Bu antlaşmaya bağlı olarak II Ramses savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş Şehri Hititlere kalmıştır
Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda, Muvattalli öldürülmüştür Antlaşma, onun yerine geçen III Hattuşili tarafından imzalanmıştır (MÖ1269) Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilkesine dayanan en eski antlaşmadır Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin mührü de vardır
Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır Mısır’da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup Istanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir
Kadeş antlaşmasının Hattuşa’da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York’ta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır
Kadeş Antlaşması Metni
“Mısır Memleketi Kralı, Büyük Kral, Kahraman Ra-maşe-şa mai Amana’nın Hatti memleketlerinin büyük Kralı Hattuşili ile iyi dostluklarının , kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır
Bunlar, Mısır memleketi Büyük Kralı, bütün memleketlerin kahramanı, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral, kahraman Minmua-rea’nın oğlu, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral, kahraman Min-pahirita’rea’nın torunu, Rea-Maşeşta-Mai Amana’nın, Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral, Murşili’nin oğlu, Büyük Kral, Hatti memleketi Kralı, kahraman Şuppiluliuma’nın torunu, Büyük Kral, Hatti memleketi Kralı, kahraman Hattuşili’ye söylediği sözlerdir
Aramızda daima olarak iyi kardeşlik ve iyi sulh kurdum Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebetlerde iyi kardeşliğin ve iyi sulhun tesisi için şunları söylüyorum: İşte, Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince, ezelden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa müsaade etmediğinden antlaşma ebedidir Büyük Kral, Mısır memleketi Kralı, Rea-Maşeşa Mai Amana, güneş ve fırtına tanrılarının münasebeti gibi öyle edebi bir münasebet tesis etti ki, o aralarında daima düşmanlık yapmağa mani olur
Mısır memleketi Kralı, büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana gümüş bir tablet üzerine kardeşlik Hatti memleketi Kralı, büyük Kral Hattuşili ile bugünden itibaren aramızda iyi sulh ve iyi bir kardeşlik tesisi için bir muahede yaptı O benim kardeşimdir, ben de onun kardeşiyim ve onunla daima sulh halindeyiz Bize gelince: Bizim kardeşliğimiz ve sulhumuz evvelce Mısır memleketi arasındaki sulh ve kardeşlikten daha iyi olacaktır
Bak, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili ile sulh ve kardeşlik halindedir
Bak, Mısır memleketi Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana’nın oğulları Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili’nin oğulları ile ve kardeşleri ile sulh ve dostluk daimidir Onlar da bizim gibi kardeş ve sulh halindedir
Mısır memleketiyle Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince: Onlarda bizim gibi daima kardeşlik ve sulh halindedirler
Mısır memleketi Kralı, büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana istikbalde her hangi bir şey almak için Hatti memleketine girmeyecektir Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili de istikbalde herhangi bir şey almak için Mısır memleketine girmeyecektir
Bak Güneş ve Fırtına tanrılarının Mısır memleketi ile Hatti memleketi için getirmiş oldukları ilahi nizam, onlar arasındaki sulh ve kardeşliktir, düşmanlık değildir Bak Mısır memleketi Kralı; Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana bugünden itibaren iyi durumu muhafazada sebat edecektir İşte Mısır memleketi Hatti memleketi ile daimi sulh ve kardeşlik halindedir
Eğer yabancı bir memlekette bir düşman Hatti memleketine gelirse ve Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili bana “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadesini süvarisini gönderecek onu öldürecek, Hatti memleketi için ondan intikam alacak
Eğer Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili tâbi beylerine kızarsa, onlar ona karşı bir kusurda bulunursa Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya haber gönderirse Mısır memleketi Kralı piyadesini ve süvarisini ona gönderir O kimlere kızmışsa onları imha eder
Eğer dış memleketlerden yabancı bir düşman Mısır Kralı kardeşin Rea-Maşeşa Mai Amana’ya ve Mısır memleketine karşı gelirse ve onun kardeşi Hatti memleketi Kralı Hattuşili’ye “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Hatti memleketi Kralı Hattuşili piyadesini, süvarisini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek
Eğer Mısır Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana tâbi beylerden birine kızarsa, onlar ona karşı birleşirlerse ve ben Hatti Kralı kardeşim Hattuşili’ye “Haydi” dersem Hatti memleketi Büyük Kralı Hattuşili piyadelerini ve harb arabalarını gönderecek, o kimlere kızmışsa onların hepsini mahvedecek
Bak, Hatti memleketi Kralı Hattuşili’nin oğlu babası Hattuşili’nin bir çok senelerinden sonra Hattuşili’nin yerine Hatti memleketi Kralı olacak Eğer Hatti memleketinin asilzadeleri ona karşı birleşirlerse Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadelerini ve harp arabalarını Hatti memleketinin hatırı için onlardan intikam almak üzere gönderecek Hatti memleketinin Kralının ülkesinde asayişi temin ettikten sonra memleketleri Mısır’a dönecekler
Eğer bir asilzade Hatti memleketinden kaçarsa böyle bir adam Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea Maşeşa Mai Amana’ya iltica ederse vazifesini yerine getirmek için, ister Hatti memleketi Kralı Hattuşili’ye ait olsun, ister ayrı bir şehre ait olsun, onu yakalayacak ve onu Hatti Kralı, Büyük Kral Hattuşili’ye iade edecektir
Eğer bir asilzade Mısır memleketi Büyük Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana’dan kaçarsa ve böyle birisi Hatti memleketine, Hatti memleketi Kralı Büyük Kral Hattuşili’ye gelirse onu yakalayacak, kardeşi Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya iade edecektir
Eğer bir adam veya iki üç adam Hatti memleketinden kaçarsa, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya gelirse Mısır memleketi Kralı Büyük Kral onları yakalayacak ve kardeşi Hattuşili’ye iade edecek Mısır Kralı ve Hatti Kralı kardeştirler, bu sebepten onları bu kabahatleri için şiddetle cezalandırmasınlar, onların gözlerinden yaş akmasın, bu şahıslardan karıları ve çocuklarından intikam alınmasın
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE ÇORUM

Çorum’da Milli Mücadele hareketi üç bölüm halinde açıklanabilir
19 Mayıs 1919’ dan Önce Çorum
İttihat ve Terakki Partisinin kökü olan Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin kurulmasında Çorum’lu Doktor Mustafa Cantekin’in büyük rolü olmuştur Çorum’da İttihat ve Terakki Partisinin kurulmasında Edebiyat öğretmeni Münüf Kemal, Yüzbaşı Selahattin öncülük etmişlerdir
IDünya Savaşından önce meydana gelen genel karışıklık Çorum’da da görülmüş Hürriyet ve İtilafçılar Avukat Kamil ve Avukat Sabit öncülüğünde faaliyete geçmişlerdir Bu zamanda İttihat ve Terakki Partisi dağılmıştır
19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920’ye Kadar Geçen Olaylar
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı sırada ülkenin içinde bulunduğu karışıklık ortamı Çorum’da da yaşanmaktaydı Bu zamanda Çorum Ankara’ya bağlı bir sancaktır Bu sancağın yönetiminde Ankara Valisi olan Muhiddin Paşa’ya bağlı Samih Fethi bulunmaktaydı Padişah taraftarı olan bu kişiler Milli Mücadele hareketine cephe almışlardı Atatürk, Ali Fuat Cebesoy’u görüşmek üzere Havza’ ya davet etti
Ali Fuat Cebesoy, Sungurlu - Çorum - Merzifon yolunu uygun görerek 16-17 Haziran’ da Çorum’a gelmiş ve burada misafir olmuştur Onu takip ederek Çorum’a gelen Ankara Valisi Muhiddin Paşa, Muhtasarrıf Samih Fethiyle görüşerek Ali Fuat Cebesoy’u tutuklamak istemiş ancak başarılı olamamıştır
Atatürk Erzurum Kongresini yaptıktan sonra, kongre yapmak üzere Sivas’a geldiği sırada, Çorum’da bulunan Samih Fethi bir takım engellemeler yapmak istemişse de başarı gösterememiştir Çorum Sancağından Sivas Kongresine katılmak üzere, Mehmet Tevfik Efendiyle Çorum Lisesi Fransızc a Öğretmeni olan Dursun Bey temsilci olarak gönderilmiştir
Cumhuriyetin İlanına Kadar Çorum’da Geçen Olayların Ana Hatları
Gazi Mustafa Kemal’ in her sancaktan beş kişi seçilmesine dair genelgesine uyularak Çorum’dan seçilen beş kişi, ilk TBMM’ ni kurmak üzere Ankara’ya gönderildiler Bu sırada Çorum’a Mutasarrıf Vekili olarak Haymana Kaymakamı Cemal Bey atanmış ve Çorum’a gelişinden bir gün sonra Ankara’da TBMM açılmıştır
Milli Mücadele hareketinin başlangıcı ve en zor zamanında Çorum bir taraftan Çapanoğullarının, öte yandan Pontusçuların tehdidi altında bulunuyordu Çorum halkının Milli Mücadele hareketine bağlılığı sayesinde, Çapanoğulları isyanı daha fazla genişlemeden söndürülmüştür
Çorum Milli Mücadelede en çok şehit veren illerden olup, merkez ve ilçelerinden İstiklal Savaşına katılan 1510 kişi İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır
ÇORUM’DA İKİ-ÜÇYÜZ SENE EVVELE AİT BAZI OLAĞAN ÜSTÜ HADİSELER

Hicri 960-1247 seneleri zarfında Çorum’a ait ve olağan üstü sayılan bazı hal ve hadiseleri not olarak aşağıya naklediyorum Bunlar, bir yazma tarih kitabından alınmıştır Bu kitap III Selim devrine kadar umumi malumatı muhtevidir Kitabın başındaki mukaddimeye nazaran Yusuf Bin Abdullatif’in Şeccetuul-Ahbar isimli olduğu anlaşılmaktadır Naklettiğim notlar kitabın son dört sahifesine muhtelif kalemlere sıra gözetmeksizin dercedilmiş haldedir ve oldukça itina ile yazılmış olduğu görülmektedir
Bu kitabı bana Yaşar Leblebicioğlu göstermiştir ki babası merhum Ragıp efendinin kitapları arasında bulunmuştur

Notlar:

1-1127 tarihinde Revkır namında ben şahim deyü bir emir namına bir kimse huruç edip karyelerde Mecidözü kazasında şahlık iddia eden namezhep olan melunun üzerinde Çorum paşası ile Çorum ahalisi üzerine çıkıp beş on ademimizi şehit ettiler Sonra Sarı Mustafa namında bir yiğit gidip bieyyi hal bulup venk edip ol melunu tevabii ile başların kesip Çorum’a getürdü

2-Nefsi Çorum’da vaki olan zelzele mahi cemazilahrinin oltıncı gecesi Pazar gecesi idi Çarşı, Pazar, yapı, mescitler ve mescitler haraboldu tarih 986 hışmı ilahi

3-Nefsi Çorum Kalesine mübaşeret(Başlandı) olundu sene 960

4-1104 senesinde mahi seferin 18 gecesi Leylei Çarşamba idi Bir azim zerzele olmuştur ki nice şehirler karyeler harap olmuştur Fi 18 şehri seferülhayır lisene erbeamie ve elf vakitler de beynel işaiyeyn idi

5-Nefsi Çorum’da 1136 senesinde mahi cemazilevvelinin 28 Çarşamba sabah yeri ağırırken Sivas mütesellimi olan Rişvan oğlu 200 miktarı atlı ile dere bağ semtine gelip bir bölük yayan adam irsal edip Baki efendinin odasında gafilin yatarken mamalizade Ömer paşayı kurşun ile pencereden vurup sonrada boğazlamışlardı Gaflet olunmıya sene 1136 fi 28 ca

6-Nefsi Çorum’da 1202 senesinde mahi Receb’in 20 günü Çarşamba günü idi Kanunisaninin 28 günü ziyade mübalağa ile yel esüp evlerin pencerelerinden içeri kar topu tolu oldu Dükkanların dahi içleri doldu Ve duvarlar yıkıldı Irkat ile kar çektirdiler Pir tekkesi yanında sokaklarda kar duvar boyunca oldu Bir kişi dahi ahır deliğinden çıkmışta evinin kapısını güçlükle açmış, yel bir gün bir gece esdi Allahuazimuşşan son encamın hayır eyliye
amin
Sene 1142 fi 30

7-Nefsi Çorum’da vaki yeni Hamam binasına mübaşeret(Başlandığı) olduğu
fişehir zilkade sene 981

8-1124 senesinde mahi cemazilevvelin ikinci günü mayısın 27 günü yevmi Çarşamba dağlara kar yağmıştır

9-1142 senesinde mahi zilkadenin 26 günü haziran ibtidasında isneyn günü ikindiye yakın karye seray ile karye-i çoluş mabeyninde(arasında) Çorum ehallileri(ahalileri) miyri bayraklariyle cenk edip Çorum ehaliler bozulmuştur ki adem öldüÇorumlu’da 30-40 kadar dahi adem yaralanmamıştır Nice tüfenk ve eşya aldılar Milli bayrakları Çorum’ludan gaflet olunmıya

10- Serasker Ali Paşa Çorum’a geldi Sene 1159 fi 29 cem Yevmi Cuma

11-Nefsi Çorum’da 1142 senesinde mahi cemazilevvelin 24 pencişenbih günü hekim başı Ali Paşa Karapınarlı Mehmet ağanın serayına konup öğle ile ikindi arasında Karapınarlı Mehmet ağa’yı kendi sarayında katlettiler ve İbik Oğlu Hacı Hasan’ı Osman Efendinin odasında boğdular Aykut oğlu Ali Bayrakdarı ve karındaşı Ahmet Beyi kalede cumartesi gecesi boğdular

12-Nefsi Çorum’un etrafında olan Köse dağına kar yağmıştır
Haziran 20 gecesi rebiuevvel sene 1220

13-Nefsi Çorum’da 1146 senesinde mahi rebiuevvelin… mahi ağustosun 21 günü kuşluğa yakın zelzele olmuştur

14-Nefsi Çorum’un etrafında köse dağına ve İyerci dağına1147 senesinde mahiseferin 17 günü temmuzun 8 günü yevmi düşenbih vakti arsden(ferahlık) iki saat sonra azım(büyük) zelzele oldu 1147 H

15-1171 senesinde mahi Ramazanı şerifde kapısız sarı Boşnak Merzifonlu’yu bozdu ve Erzurum paşanın bozup kedhutmasın tuttu ve Amasya’nın vafir katırın aldı Sonra akça ile halas eylediler Sonra Çorum şehrine geldi Ali ve sarı Boşnak Genç Osman ve emir Süleyman İsmail ve gayrı bölükbaşılar binden ziyade geldiler Çorum şehrini muhasara eylediler 18 gün muhasara çekildi adem gönderdiler Akçe versünler deyü vermediler bir lazımlı bölükbaşı nimilin üstündeki burçalık tarlasının içinde kurşun ile vurdular Sonra zafer bulmadılar Zile tarafına gittiler Sivaş paşasını dahil öldürdü 1171

16-1172 senesinde mahi Muharremülharemin 24 Çarşamba gecesi 5 saatte zelzele oldu

17-1171 senesinde bir mertebe kahtlik(kıtlık) oldu ki buğdayın kilosu 18 kuruşa çıktı, arpa 15 kuruşa, buğday unun kiyyesi onbeş paraya çıktı İki sene kahtlık çektiler çok adam ve uşak açlıktan helak oldu, yemedik ot komadılar Hep şişip helak oldular 1172

18-1173 senesinde mahi şevvalin 29 günü cuma namazının vaktine bir uçuk saat miktarı kalınca güneş batup tutulup akşam namazı ile yatsı namazının mabeyni gibi siyahlık olup bütün yıldızlar aşikare göründü…

19-Kurtoğlu Süleyman ağa pencişenbih günü ikindiden sonra vefat etti Sene 1177 fi zilkade Cuma günü namazın kıldılar

20-1142 senesinde mahi zilkadenin 26günü haziran ibtidasında (başlangıcında) 2 günü nefsi Çorum’da kuşluk vaktinde zelzele oldu Ol gün zelzele öyleyen(öğleye kadar) değin altı kere oldu Bir aydan ziyade zelzele oldu İskilip şehrinde cümle evler harab oldu

21-Nefsi Çorum’da 1133 senesinde Hacı Güpür Hamamının mezbelesini ihraca başladığı cemaziyelevvelin 24 yekşenbih 1133 sene fi 4ca

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.