Çanakkale Zaferi 18 Mart Şiirleri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Zaferi 18 Mart Şiirleri18 Mart Çanakkale Zaferi Şiirleri Çanakkale Zaferi 18 Mart Şiirleri Çanakkale Mahşerinde Çanakkale mahşerinde can pazarı kurulmuş Toprağı şehitlerin kanlarıyla yoğrulmuş İman en büyük silah vatan en sevgili yar Bağrına taş bassın beklemesin analar Eller duaya kalkmış bu son cuma namazı Vatan onlardan razı onlar vatandan razı En fedakar en cesur en büyük asker bizim Sevinsin türk evladı çünkü bu zafer bizim Düşmanın hayalleri gömüldü kara suya Hangi millet galip gelir böyle şanlı orduya Anlasın bütün cihan Çanakkale geçilmez Şühedanın kanına asla değer biçilmez Coşkun Arslan 18 Mart Çanakkale Bulutlar sarmıştı her yanı, Kapkara bir geceydi, Yağmur, bardaktan boşalırcasına, Sağnak gibi yağıyordu, Yedi düvelin gemilerinden yükselen, Top, tüfek sesleri, Her yanı inletiyordu, Mustafa Kemalin askerleri, Aslanlar gibi dövüşüyordu, Ve Çanakkale kahramanca, Düşmana selam veriyordu, Kükrüyordu tepeden, Mustafa Kemal, Vatanıma ayak basacaksa düşman, Yaşamanın ne gereği var, En son nefer ölünceye kadar, Dövüşeceksiniz aslanlar, Görecek bütün dünya, Ne aslanlar doğururmuş, Emineler, Hatçeler, Ayşeler, Fatmalar Ali Osman Yılmaz Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi Asım'ın neslidiyordum yanesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb Seni ancak ebediyyetler eder istiâb 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksınHeyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Kahramanları Malım, mülküm Eşim, dostum Yarim demediniz Hiç tereddütsüz Gidip can verdiniz Elimde bardağım Çayımı rahat içebiliyorsam Çünkü siz orda öldünüz Daha onbeşinde, onaltısında Kurşunlara yürüdünüz Helal edin hakkınızı Yapabildiğim tek şey bugün Bir Elhamla, iki damla gözyaşı Ruhunuz şadolsun Çanakkale Kahramanları Ayşe Adlım Bir Yolcuya Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmet'in yattığı yerdir Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed'in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanının akıttığı yerdir Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti Yaptığı bu tümsek, amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir Necmettin Halil ONAN Çanakkale geçilmez Çanakkale bizimdir Kimseye vermeyiz Hakkımızla savaşırız Çanakkale'yi geçirmeyiz Toprağımızı vermeyiz Çanakkale'yi geçirmeyiz Çanakkale geçilmez Türk oğlu yenilmez Bayrağımızı koruruz Nice çocuklar için Rahat olsun çocuğumuz Çankkale'yi geçirmeyiz Nice düşman yeneriz Çanakkale'yi geçirmeyiz Kırmızı beyaz bayrağımız İçin canımızı veririz Naime DEMİREL YİĞİDİM / ŞEHİDİM Bakmakla bilinmez kıymetim/kadrim Her karşı toprağım kutsaldır benim Uğruma binlerce şehitler verdin Al kanla yazıldı tarih defterim Vurulup koynumda yatan yiğidim Kıyamette elbet sana şahidim Bu vatan uğruna gitti gençliğin Göklerden verildi rütben şehidim Vatan bir cehennem gibi yanıyor Dünya bizi mağlup olmuş sanıyor Suskun duran millet bir uyanıyor İttifaklar Mehmetçiği tanıyor Kahramanlar burda çoktur seçilmez Şehitlik şerbeti kolay içilmez Bir nefes anında umman geçilir Bilinir ki Çanakkale geçilmez Burası Türklerin ebedi yurdu Her Mehmet bir tabur düşman vurdu Böylece tüm dünya şanın duydu Yedi Düvel mecbur selama durdu Dinle beni dinle anla ey gencim Yiğitler koynumda artar direncim Atanın yazdı takvime göre Seninle akranım ben de çok gencim Huzurla şad olsun ruhu atanın Pişman oldu soyu bana çatanın Sonsuza dek sana kutsal vatanım (Bu)Övünç binlerce kefensiz yatanın Ey gencim ecdadın bedel ödedi Uğratma namerdi yurduma dedi Üzme sen Ata’nı incitme emi Görevi ilahi bilincindendi Şöhreti saygıyla söylenip geldi Zeki İ KIZILIŞIK Çanakkale Destanı Yıl 1915 18'indeyiz Martın Kendine gel biraz! Pek tekin değildi Çanakkale'nin suyu, Geçilmez bu boğaz Geçilmez bu boğaz Bizi Ne topun yıldırır, Ne kurşunun Çünkü artık Başladı cengimiz Er meydanında bulunmaz dengimiz Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen? İşte fırladık siperden Sırtına yüklenmiş kahraman Seyit 276 kiloluk mermiyi, Koşuyor bataryasına ateşler içinden Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor, Denizler yanıyor, Dağlar yanıyor Zafer bizimdir artık Düşman zırhlıları batıyor Türk'üm, Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz Kimimiz gazi Hiç değişmez bu yazı Dünyada her yer geçilir belki Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı |
Çanakkale Zaferi 18 Mart Şiirleri |
09-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Zaferi 18 Mart ŞiirleriFahri ERSAVAŞ Çanakkale Destanı Bir destan yazılmıştı, Çanakkale isminde, Bin dokuz yüz on beşin, Mart’ın on sekizinde O bir destan değildi, masal sayılır destan, Ölüm kalım savaşı, kurtuluştu kaostan Bu savaş milletimin, varlık yokluk savaşı, Savaşan Mehmetçiğin, koltuğundaydı başı Üşüştü başımıza, dünyanın yabanisi, Her birisi sanki de, cehennem zebanisi Mahşeri aratmıştı, o günde Çanakkale, Kurdular her cephede, etten, yürekten kale Haçlı haçın altında, hedef almış hilali Geldiyse de top yekun, yaşadı izmihlali Bir mühür basılmıştı, dünyanın tarihine Kim ki şehit düşmezse, küserdi talihine Düğüne gider gibi, gittiler şahadete, Koştular seve seve, en büyük ibadete Vatan uğrunda canlar, fedadır birer birer Şehittir o yiğitler, ölmezler diridirler, Cephedeydi neferi, duadaydı hastalar, Kimi yetmiş den fazla, kimi çocuk yaştalar Semadan yağmur gibi, yağıyorken kurşunlar, Sevindiler giderken, Allah’a kavuşanlar Nerde mal mülk sevdası, canlarından geçtiler Kurşun kurşun, şehadet şerbetini içtiler Ne Yâr var akıllarda, nede çocuk hayali, Hedef tek, canı verip, yüceltmekti hilali Birkaç gazisi kalan, tek savaştır cihanda, Kanatlanıp uçtular, cennete hep bir anda Toprak kan kustu o gün, denizler demir yuttu, Şehitleri O Nebi, kucağında uyuttu Ne gerek mezar taşı, ne gerek ona mezar Bugün tarih onları, altın harflerle yazar Namazsız ve Kur’an sız, düşse de bir yanına, Kefensiz, kanlı yelek, şahittir imanına Bir damla şehit kanı, bütün dünyaya değer, Bir toprak parçasıdır, vatan değilse eğer Kurtarıp boğazları, şehadete erdiler, Dünyaya yiğitliğin, bir dersini verdiler Gafiller ucuz sandı,oysa paha biçilmez Sonunda anladılar, Çanakkale geçilmez Vatana göz dikenler, azdırdıkça azdılar, Aslanlar savunmanın, destanını yazdılar Okusun bütün dünya, oturup ezberlesin, Artık ininden çıkıp,yurduma göz dikmesin Bu vatanın evladı, kurbandır toprağına, Çakallar rüzgar olsa, değemez yaprağına Bir Hilal ki bağrında, yaşatır bu milleti, Binlerce güneş feda, yaşasın Türk Devleti Kasım KAPLAN Çanakkale Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar Her karış torağında bin,şehit bir mezar Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar Türk milleti aynı destanı yine yazar Sen rahat uyu ey şanlı şehit Gölgesinde gölgelen al bayrağın Hangi kem göz sana edebilir nazar Türk milleti aynı destanı yine yazar Yedi cihana yeter yazdığın destan Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar Türk milleti aynı destanı yine yazar Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar Türk milleti aynı destanı yine yazar Şefik Aydemir Çanakkale Zaferi Her şeyi hesaplayıp yurdumuzu böldüler Bizi yok etmek için sürülerle geldiler Türk’ü tanımadılar gafletlere daldılar Mehmetçiği görünce kanı dondu kurudu Mehmetçik şehit oldu vatanını korudu Düşmanlar tekniğiyle işini kolay sandı Her taraf cehennemdi ateş barut ve kandı “Çanakkale geçilmez” o ne müthiş destandı Can verdi Mehmetçikler vatanını korudu “Ya ölüm Ya istiklâl” buydu şartı şurutu Cephede her yer müthiş, kan barut kokuyordu Mehmetçik mermisizdi süngüyü takıyordu Ölüme emir almış dualar okuyordu Taarruz için değil ölmek için yürüdü Düşmana dehşet saldı vatanını korudu İşte böyle ölümü ölümsüzlük bilmişler Ne engin iman gücü, ölürkende gülmüşler Anladı ki düşmanlar yanlış yere gelmişler Onları aynı anda büyük korku bürüdü Bizim şehitler ölmez onlar öldü çürüdü Der Mikdatî askerin her biri bil ki zahit Cengaverce savaştı vatan uğrunda şehit Kazanmayı bildiler imanlarıydı ahit Şadolsun ecdadımız vatanını korudu Ölen düşmanları da Mehmetçikler kürüdü Mikdat Bal Zafer Marşı Tarihi çevir, nal sesi kısrak sesi bunlar Delmiş Roma'nın kalbini mızrak gibi Hun'lar Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler Türk'ün tarihine binbir zafer ekler Dünya atımın nalları altında ezildi Kaç haçlı sefer göğsüme çarpınca kesildi Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden Zafer Türküsü Yaşamaz ölümü göze almayan, Zafer, göz yummadan koşana gider Bayrağa kanının alı çalmayan, Gözyaşı boşana boşana gider! Kazanmak istersen sen de zaferi, Gürleyen sesinle doldur gökleri, Zafer dedikleri kahraman peri, Susandan kaçar da coşana gider Bu yolda herkes bir, ey delikanlı, Diriler şerefli, ölüler şanlı! Yurt için dövüşen başı dumanlı, Her zaman bu şandan, o şana gider Faruk Nafiz ÇAMLIBEL |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|