10-13-2008
|
#1
|
KRDNZ
|
Hanımlarınızı İhmal Etmeyin
Saadet asrında bazı sahabiler ibadetlerde o kadar ileri gittiler ki  Sonunda üç beş kişi şöyle bir karar aldı:
" - Bekar olanlar evlenmeyecekler, evlenmiş olanlar dünyaya dalmayacaklar, bütün gece namaz kılacaklar, bütün gün oruç tutacaklardı  "
Dediklerini yapmaya başladılar  Gece gündüz ibadet  Böyle olunca evlerini ihmal ediyorlardı  Bunu Efendimiz sav haber aldı  Ve onlara şöyle dedi:
"- İçinizdeAllah cc 'dan en çok korkan ben olduğum halde  Geceleri namaz kılıyorum ama uyuyorum  Oruçta tutuyorum  Ama hergün değil  Aile hayatımı da yaşıyor, onları ihmal etmiyorum Yani hem dünyama çalışıyorum, hem ahiretime  Sizin her şeyi terkedipte yalnızca ahirete yönelmeniz benim tebliğ ettiğim dinde yoktur  "
Efendimiz durumu şöyle bağladı:
"- Sizin üzerinizde ailenizin hakkı vardır  Nefsinizin de, çocuklarınızın da hakkı vardır  Her hak sahibine haklarını vermeğe mecbursun  "
Yine bir genç vardı  Yeni evlenmişti  Farz, nafile diyor Kendisini gece gündüz ibadete veriyordu  Artık hanımının yüzünü bile görmez olmuştu 
Anlayışlı ve tahammüllü hanımı onun bu halini zamanla geçer düşüncesiyle çok görmedi  Fakat beyinin halinden vaz geçeceği yoktu  İyi niyetli hanım sonunda tahammü edemedi ve durumu Halife Ömer'e şöyle izah etti  
"- Ey mü'minlerin Emiri  Öyle zahid bir beyim vardır ki, bütün yaz boyu sıcak günlerde oruç tutuyor  yine böyle kısa gecelerde sabahlara kadar da nafile namaz kılıyor  Bunu aralıksız sürdürüyor, hiç bırakmıyor  "
Halife böyle bir gencin varlığından dolayı memnun oldu  
Gencin hanımına dedi ki  Böyle bir kocaya sahip olduğun için ne mutlu sana  Beyini tebrik etmek lazım  
Kendisinin şikayet ettiği konuyu, Halifenin tebrik ettiğini gören kadın, başka hiç birşey söylemeden çıkıp gitti  
Fakat meşhur Basra kadısı KA'B buna itiraz da bulundu:
"- Ya ÖMER, siz bu kadının kocasını tebrik mi ediyorsunuz? Halbu ki kadın onu size şikayet ediyor dedi  "
Halife tereddüde düşmüştü Acaba genç kadının yaptığı tebrik miydi, yoksa şikayet miydi   
Kadını çağırdılar ve sordular  Genç bayan şöyle cevap verdi:
"- Ne takdiri, şikayet ettim Ben de başka kadınlar gibiyim  Benim de normal ve fıtri ihtiyaçlarım var  Ama onun böyle bir meselesi yok  İbadet etmekten, gözleri beni görmüyor  dedi "
İslam hukukçusu Ka'b haklı çıkmıştı  Halife ona şöyle dedi:
"- Söyle bakalım ey Ka'b Bu kadına ne diyeceksin  Teşhisi sen yaptın, tedaviyi de sen göstereceksin   "
Genci buldular  Ka'b (ra ) ona şöyle dedi :
"- İbadetin en faziletlisi orta olanıdır  Bundan böyle aileni günlerce ihmal etmeyecek, her dört günde bir mutlaka onun yanında olacaksın En az dört günde bir yanında olmaz, onu yine yalnız bırakmakta ısrar edersen, yaptığın ibadet seni sorumluluktan kurtarmaz  "
Genç teşekkür edip gidince, devrin halifesi Hz Ömer (ra) Ka'b a sordu:
"- YarınAllah (cc)'ın huzurunda verdiğin fetvayı, dört günde bir ailenin yanında ol sözünü nasıl izah edeceksin  ?
Ka'b rahat cevap verdi ve dedi ki:
"- Ya Ömer ra Allahü Teala Kur'an'ı Kerim'inde bir erkeğin dörde kadar evlene bileceğini bildir miyor mu?
-Bildiriyor  
- Bu şu demektir  Demek ki bir kadın beyinden üç gün ayrı kalabilir  Dördüncü gün ise sıra kendisine gelir  "
Cevap halifenin hoşuna gitmişti  
Bu sözünden sonra da Ka'b Basra kadısı olarak tayin edildi  
Velhasılı kelam:
İbadetlerin en faziletlisi vasat olanıdır  Vasat ibadet sahibini mecburi mükellefiyetleri yapamaz hale düşürmez  Aile ve çoluk çocuğunu ihmal eder hale sürüklemez  Bilakis mükellefiyetlerini hatırlatır   
Rabbım cümlemizi sorumluluklarını gerçek mana da idrak edenlerden eylesin 
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|