|  | Batı Etkisindeki Gelişen Türk Tiyatrosu |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Batı Etkisindeki Gelişen Türk TiyatrosuBatı Etkisindeki Gelişen Türk Tiyatrosu TANZİMAT DÖNEMİ TİYATROSU Tanzimat’la birlikte batılı bir tiyatro anlayışını benimseyen Türk tiyatrosu  Cumhuriyet döneminde yurdun her yanında açılan halkevlerinde  amatör tiyatro çalışmaları başlayıncaya ve Ankara’da 1940′ların sonunda  devlet eliyle bir konservatuvar ve Devlet Tiyatrosu kuruluncaya kadar  geçen sürede hemen hemen yalnız İstanbul’da bir gelişme alanı  bulabilmiştir  Bu dönemde atılan adımlar ulusal bir tiyatronun kurulması  doğrultusunda özgün yapıtların yazılmasını ve yerli bir duyarlılığın  oluşmasını sağlayacak çabalardan çok  kendi toplum yapısına uymayan bir  dünyanın tiyatro örneklerine öykünme gibi çelişik bir eğilimi yansıtır  Siyasal ve ekonomik baskılar sonunda batıya açılmaya karar veren III  Selim  II  Mahmud  Abdülmecid gibi yenilikçi padişahların ve bu görüşü  benimseyen okuryazar çevrenin Türkiye’ye batı tiyatrosunun girmesinde  büyük payı vardır  İstanbul’daki yabancı elçiliklerin aracılığı ve  batıya daha kolay yaklaşabilen azınlıkların da girişimiyle çeşitli sanat  dallarında batılı biçimler denenmeye başlanmış  tiyatro da bir kurum  olarak saray ve halk tarafından büyük ilgi görmeye başlamıştır  Sarayın  desteği İstanbul’a gelen yabancı topluluklara gösterdiği ilgiyle  kalmamış  Çırağan  Dolmabahçe ve Yıldız saraylarında tiyatro salonları  yaptırılmıştır  Batılı anlamda ilk Türkçe oyun  Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir (1860)  Bu oyun Dolmabahçe Saray Tiyatrosu’nda oynamak üzere ısmarlanmıştır  Bu  arada İtalyan  Fransız  Alman  Avusturyalı tiyatro  opera ve bale  toplulukları  Adelaide Ristori  Sarah Bernhardt gibi dünyaca ünlü  sanatçılar İstanbul ve İzmir’de temsiller vererek bu kentleri önemli  sanat merkezleri durumuna getirdiler  İstanbul’da ilk yerli tiyatro topluluğunu kuran Güllü Agop bu olumlu hava içinde yetişmiş ve ilk adı Asya Kumpanyası olan topluluğun adını Osmanlı Tiyatrosu koyarak  Müslüman nüfusun daha yoğun olduğu İstanbul  yakasındaki Gedikpaşa Tiyatrosu’nda temsiller vermeye başlamıştır  Batı  tiyatrosunun Türkiye’ye girişinde ilk oyunlar yabancı dillerde  oynadığından bunları ancak o dilleri bilen az sayıda Türk  izliyebiliyordu  Yabancı azınlıklar İstanbul’da tiyatro dernekleri ve  tiyatro okulları kurmuşlardı  Ayrıca Ermenice ve Türkçe temsiller veren  Ermeni Tiyatro grupları vardı  Güllü Agop’un bu girişimiyle önceleri  Ermenice oyunlar oynayan topluluklar yerine  1866′den başlayarak yalnız  Türkçe oynayan ve Türk yazarların yetişmesine ön ayak olan bir tiyatro  kurulmuş oluyordu  1870′te Sadrazam Âli Paşa’nın desteğiyle 10 yıllık  bir tekel ayrıcalığı elde eden Osmanlı Tiyatrosu Türkçe oyunlarda  rakipsiz bir tiyatro niteliği kazandı  Türk oyuncuların sahneye  çıkmalarında ve Türk seyircilerin batılı bir tiyatro beğenisi  edinmesinde Güllü Agop’un topluluğunun önemli rolü oldu  Müslüman Türk  kadınlarının tiyatroya gitmesinin hoş karşılanmadığı bir ortamda Güllü  Agop kadınlar için kafesli bölmeler yaptırtmış  ama gene de kadınların  tiyatroya gitmesinin sık sık yasaklandığı görülmüştür  Tanzimat döneminde oynanan ilk oyunlar  daha çok Avrupa kentlerinde  moda olan melodram  duygulu komedi  romantik trajedi  tarihsel oyunlar  ve kolay beğenilir vodvillerdi  Bu yüzden de izleyicilerin yaşam  biçimine oldukça aykırıydı  Daha önce Karagöz ve ortaoyunu ile  koşullanmış olan izleycinin kısa zamanda tiyatro kültürü ve görgüsü  edinebilmesi kolay değildi  Üst localardaki izleyicilerin aşağıya su  dökmeleri  sahneye portakal fırlatmaları sık rastlanan olaylardandı  Ayrıca salonda sigara dumanından göz gözü görmez  ıslıktan ve gürültüden  geçilmezdi  Bunda seçilen oyunların kendi yaşamlarına yabancı  ağır bir  dille ve bozuk bir şive ile oynanmasının da payı vardı  Önce bu türden  oyunların çevirilerini sahneleyen tiyatro adamları  halkı ısındırmak  için uyarlama ve öykünme yoluna da gittiler  Bu arada Şinasi  Namık  Kemal  Direktör Âli Bey  Ahmed Midhat Efendi  Ebüzziya Tevfik  Teodor  Kasap  Ahmed Vefik Paşa ve Abdülhak Hamid gibi ilk Türk oyun yazarları  da yazdıkları ve uyarladıkları oyunlarla Güllü Agop  Mardiros Mınakyan  Tomas Fasulyeciyan ve Ahmed Fehim (1856-1930) gibi tiyatro adamlarının  çabalarına destek oldular  Bu dönemin oyunlarında genellikle vatan ve özgürlük aşkı  evlilik ve  aile düzeninin eleştirilmesi  inançlar ve boş inançlar  batıya açılmanın  getirdiği sorunlar irdelendi  Batılı biçimlere yerli içerik bulmaya  çalışan Tanzimat tiyatrosunun ahlakçı  öğretici bir tutumu olmakla  birlikte  eğlendiriciliği de elden bırakmadığı görülür  Özellikle  müzikli oyunlar Dikran Çuhacıyan’ın kurduğu Opera Tiyatrosu’nda büyük  ilgi görmeye başlayınca  bu türün Güllü Agop tarafından da ele  alınmasına yol açmıştır  Çuhacıyan’ın sahneye koyduğu Leblebici Horhor  Ağa adlı müzikli oyun büyük başarı kazanmıştı  Güllü Agop’un temsilleri  arasındaysa Ahmed Midhat Efendi’nin Çengi ile Zeybekler adlı oyunları  yer aldı  Müzikli oyunların çoğu yabancı yapıtlardan uyarlanmaktaydı  Bu sırada ortaoyunundan  batı tiyatrosunun etkisiyle kendine özgü bir  tiyatro türedi  Tuluat olarak bilinen bu tür sahnede metinsiz ve  suflörsüz oynanıyordu  Bu işe ilk başlayan eski bir ortaoyunu ustası  olan Kavuklu Hamdi’dir  Tuluat tiyatrosunun Kavuklu Hamdi’den sonra  ikinci büyük sanatçısı Abdürrezzak’ı  Ali Rıza Efendi  Hakkı Efendi ve  Kel Hasan izledi  İsmail Dümbüllü  Münir Özkul ve Ferhan Şensoy’la da  zamanımıza kadar geldi  Abdülmecid’den sonra II  Abdülhamid’in baskı  dönemi ve sansürün olumsuz etkisiyle oyun yazarlarının  oyuncularının  siyasal ve ekonomik baskı altında kalmaları  bu dönemin ikinci yarısında  oyun seçiminde belli bir zevksizliği de getirmiştir  Tanzimat döneminde Gedikpaşa Tiyatrosu’nda oynayan Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre oyunu seyircilerin özgürlük duygularını coşturup olaylara yol açınca  Namık Kemal ve bazı arkadaşları sürgüne gönderildi  Bundan böyle izin alınmadan oyun oynatılması kuralı kondu  Ayrıca  vatan  dinamit  hürriyet  adalar  birader  Makedonya  Girit  Kıbrıs ve  burun gibi sözcükler de sakıncalı görüldüğü için yasaklandı  Gene aynı  tiyatroda oynayan Ahmed Midhat Efendi’nin Çerkez Özdenleri (1884) adlı  oyunu sarayın kuşkusunu çektiği için  tiyatro bir gecede yıktırıldı  Bundan sonra uzunca bir süre sansür  sürgün ve jurnalcılık yüzünden  doğru dürüst tiyatro çalışması yapılmadı  MEŞRUTİYET DÖNEMİ TİYATROSU II  Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle (1908) gelen özgürlük ortamı  İstanbul’da tiyatro yaş***** da büyük bir canlılık kazandırdı  Anayasanın yurttaşlara tanıdığı yönetime katılma ve denetleme haklarını  kullanmak isteyen birçok yazar ve sanatçı görüşlerini yansıtmak için  tiyatroyu elverişli bir araç saydı  Oyunların konularını Osmanlı  tarihindeki zaferler  kahramanlık destanları  çokevlilik  evlilik dışı  ilişkiler  kadın hakları  köylerdeki sömürü ve bozuk düzen  oluşturuyordu  Tanzimat döneminde daha çok Ermeni oyuncuların ayakta  tuttuğu tiyatro sanatı Meşrutiyet döneminde Türk oyuncuların da  katılmasıyla güçlendi ve yaygınlaştı  Böylece  yeni yazarlara ve  tiyatroculara hazırladığı yetişme olanaklarıyla  1923′ten sonraki  cumhuriyet tiyatrosunun temelleri bu dönemde atılmış oldu  Halka  tiyatronun ne olduğunu anlatmak ve iyi bir tiyatro izleyicisi  yetiştirmek için de çaba gösterildi  Tiyatroya çok yabancı olan halka  tiyatroya koyu renk  temiz bir giysiyle gelinmesi  oyun sırasında yüksek  sesle konuşulmaması  fındık fıstık yenmemesi için programlar ve el  ilanları aracılığıyla uyarılarda bulunuldu  CUMHURİYET DÖNEMİ TİYATROSU Cumhuriyet döneminde İstanbul Türkiye’deki tiyatro etkinliklerinin merkezi oldu  Kurtuluş yıllarının coşkunluğu  çağdaşlaşma çabalarının  üstyapı kurumlarında yoğunlaşan belirtileri tiyatroya da yansımaktaydı  Kadın ve erkeklerin tiyatroya birlikte gitmeleri de bu değişimin  örneklerindendir  Ayrıca  daha cumhuriyetin ilk yıllarında kadın oyuncu  sorunu çözümlenmiş  Darülbedayi’de oynanan Othello’da Desdemona rolünü  Bedia Muvahhit  Emilia’yı ise Neyyire Neyir canlandırmıştır  Türkiye’nin ilk ödenekli tiyatrosu Darülbedayi’nin bu dönemde adı İstanbul Şehir Tiyatrosu olarak değiştirilimiş (1927)  görgü ve  bilgisini yurtdışında geliştiren Muhsin Ertuğrul’un yönetimindeki bu  tiyatro yeni oyun yazarlarının  oyuncularının  yönetmenlerin ve her  kuşaktan binlerce tiyatro seyircisinin yetişmesinde bir okul görevi  görmüştür  Önceleri Tepebaşı’nda Dram ve Komedi tiyatrolarında  çalışmalarını sürdüren topluluk  yapıların yıkılması ve yanması  nedeniyle Beyoğlu Yeni Komedi Tiyatrosu  Harbiye Şehir Tiyatrosu gibi  salonların yanı sıra  1960′tan sonra yapılan Üsküdar ve Fatih şehir  tiyatrolarında ve Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin salonunda her tiyatro  mevsiminde oyunlar sunmuştur  Bu ödenekli tiyatronun dışında bazı özel  tiyatrolar da Meşrutiyet döneminden beri süregelen dağınık bir düzen  içinde  gerek Naşit (1886-1943) gibi büyük halk sanataçılarının gördüğü  ilgiyle  gerek operet topluluklarının getirdiği canlılıkla İstanbul’un  tiyatro yaşamını zenginleştirmişlerdir   1936′da Milli Musiki ve Temsil Akademisi’nin bir bölümü olarak açılan Ankara Devlet Konservatuvarı  yetenekli Alman tiyatro adamı Carl  Ebert’in çabasıyla değerli oyuncuların yetişmesine katkıda bulundu  İlk  hazırlık döneminden sonra 1949′da Devlet Tiyatroları resmen kuruldu  Böylece tiyatro sanatının yurt düzeyinde yaygınlaşmasında da önemli bir  adım atılmış oldu  Bu kurum daha sonra İstanbul  İzmir  Bursa  Adana  Trabzon ve Diyarbakır’da yerleşik kadrolarla çalışan şubeler açarak ve  daha başka kentlere turneler düzenleyerek tiyatroyu yaygınlaştırdı   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |