|  | İnsan Gonlu Olan Bir Canlidir |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İnsan Gonlu Olan Bir Canlidirİnsan Gönlü Olan Canlıdır!    Gönlün bitkisel temeli     İnsanın meditasyon yapması  bitkisel yaşama geri dönme isteğidir  İnsan  inorganik  organik  ruhsal ve tinsel dediğimiz safhaları bünyesinde  barındıran bir canlıdır  İnorganikler cansızlar  organikler canlıların ön safhası bunlara  bitkilerde dahil  ruhsal safhası hayvansal safha  tinsel safhası ise  insansal safha  Yeni insan felsefesi insanların bu dört safhayı  bünyesinde barındırdıkları ve birbirleriyle içiçe olup  etkileşimlerinin  nasıl olduğu bilinememekle beraber  inorganik bir madde olan tuzun ya  da suyun bünyemizde eksilmesi  ruhsal ve tinsel yapılarımız üzerinde  etkileri hemen görünmektedir  Ama bu dört safhanın cansızdan canlıya ve  ruhu olan canlıdan  ruhu gelişmiş hali olan tini olan canlıya yani  insana geçişi  hayvanlarında ruhu vardır ama tini yoktur  insan ruhsal  yaşamdan tinsel yaşama geçiş yapmıştır  Konumuza dönecek olursak  canlı safha buna bitkisel safha diyelim  ruhsal safhanın bir ön safhası  insanların duyguları bitkisel safhada  oluşmuştur  bitkilerin ağladıkları  sevildiklerinde daha çok  geliştikleri açıldıkları artık bilinen bir gerçek  duygu bitkisel  safhada vardır  ruhsal dinginlik ve sukunet arayışı  ruhsal safhamızdan  önceki safhaya geri dönüş özlemi  meditasyon burada insanın bitkisel  haline dönme özlemi ve çalışmasıdır ama ruhsal safhaya geçmiştir  dönüş  olamıyacaktır  Bitkisel safhada ses ve duygu vardır  Burada insanın  gönlünün oluşması ses ve duygunun haronemisidir  Sesin içe dönük ve  derin etkisinin olması  gözle beraber gelen ruhsal safhadan daha derin  ve etkileyici olmasıdır  Göz insanın ruhsal safhasına geçişinin  göstergesidir ama ses ve duygunun etkisiyle nesnel gözün oluşumunun bir  ön safhası olan gene nesnel gönül gözüdür  gönül gözünü öznel olarak  bilmemiz bir yanılgıdır ki gönülle ilgili hiç bir şeye nesnel ve öznel  diye yaklaşamayız  zaten bu nesnel ve öznel ikircikliği yanlış bir  yaklaşımdır  insanı ruh ve beden diye bölmesi gibi gerçekliği var olan  bir şey değildir  sanal bir yaklaşımdır  Gönül gözünün nesnel-öznelliğini  anne karnındaki çocukta tespit edebiliriz  çocuğun önce gönül gözü  açılmaktadır  Annesini sesinden bilir  okşamasıyla da duygusal olarak  anne karnındayken hisseder  Öznel-nesnel gönül gözü önce açılmaktadır  dış dünyaya çıktığında baş gözü gönül gözünün bir ileri safhası olarak  işlev yapmaktadır  Görmekle bakmak arasındaki fark aslında baş gözü ile  gönül gözü arasındaki farktır  Baş gözü doğal görme işlevi görür  gönül  gözü ise baş gözüne egemen baktırandır  doğal görme işlevini  anlamlandırandır  Materyalist ve pozitivist felsefeler baş gözünü temel  alarak hareket eden felsefelerdir  dolayısıyla eksik felsefelerdir ve  içsellikten yoksundurlar  Varolan felsefeler bu derinliği kavradıkça  insanın gerçek boyutunu kavrayacaktır  felsefede doğuya dönüş aslında bu  derinliği aramaya dönüştür  akılla her şeyin açıklanamıyacağı  aklın  sadece insanın özelliklerinden bir tanesi olması ve akılla bütün  özelliklerini açıklamaya çalışması  batı aklıyla her şeyi anlamaya  çalıştı ama olmadı  doğu aklı hepten yok saymaya çalıştığı için  üstünlüğü batıya kaptırdı  ama batının eksikliği ayan beyan çıktı ortaya  ve doğuya dönüş başladı  batı akıldan hareket etme alışkanlığını  terkedemez ama doğuda akılı yok saymaması gerektiğini artık öğrenmiştir  ya da batı ona öğretmiştir çektirdiği acılar ve yaptığı katliamlarla  Süreç doğudan yanadır  Nietzche'de bunu görebiliriz  batının en son  büyük filozofunu büyük yapan doğudan ilham almasıdır  Zerdüşt böyle  buyurduyla  doğulu zerdüştü rehber almasıdır ve de demiştir ki gene aynı  Nietzche    " Akılsız yaşam olur ama yaşamsız akıl olmaz  " Aklı yok  saymadan yaşamı temel alarak gidersek  yaşamı temel alan felsefelerin  doğuda olduğunu bilirsek  devşiren batıya bu değerlerimizi kaptırmazsak  güneş gene doğunun üstüne döner  neden Mevlana dünya gündeminde  neden  sözde islam düşmanı batı mevlana'yı neden baş tacı ediyor  bütün dinler  ve insani değerler doğuya aittir ve sezar'ın hakkı sezar'ın olacaktır  bütün dinleriyle ve felsefesiyle doğu gene dünyanın egemen felsefesi  olacaktır  hemde sonsuza  çünkü doğu batıya hor bakmamıştır  insan  olarak kabul etmiştir ama batı onu insan olarak görmemiş  yok etme  felsefesiyle hareket etmiş ve dediğimiz gibi "doğu" bir coğrafi terimle  numaralı bir mahkum haline sokulmuştur  Fars  Arap  Çin  Hint  Japon ve  adı şu anda aklıma gelmeyen bir sürü medeniyeti yok saymakla kalmamış  yok etmeye çalışmıştır  batı bu medeniyetlerin üsütünlüğünde ve onlara  çektirdiği acıların bedelini doğunun yanında başı eğik yaşıpipi  egemenliği ona teslim ederek yaşamasına devam edecektir  doğu gene de  onu yok etmeye çalışmıyacaktır  doğunun büyüklüğü buradadır  bir doğu  milleti olan Türk milleti de kendini her fırsat bulduğunda soykırıma  uğratan batıya hoşgörü ve yaşam hakkı tanıpipi insan olmanın erdemini  öğretmiştir evet    gönlümce yazdım ve baş ve gönül gözümüzle gözle  insanlığa baktım     Mustafa Altınay | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |