Fil Vakasi |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Fil VakasiKâbe'yi yikmak üzere büyük bir orduyla gelen Yemen valisi Ebrehe'nin ordusuna saldiran kuslar Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir Kelime, Kur'ân-i Kerim'de Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçmektedir Fil sûresinde olay söyle anlatilmaktadir: "Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yapti? Onlarin tuzaklarini bosa çikarmadi mi? Üstlerine sürü sürü kuslar gönderdi Onlara çamurdan sertlesmis taslar atiyorlardi Nihâyet onlari yenilmis ekin yapragi gibi yapti" (el-Fil, 1I5/1-5) Bu olay Hz Peygamber'in dogdugu yil olmus ve orduda bulunan fil/fillerden dolayi Araplar arasinda "Fil Vak'asi", geçtigi yil ise "Fil Yili" olarak meshur olmustur Olay kaynaklarda söyle zikredilmektedir: Habesistan Krali Necâsi Ashame'nin, Yemen'e hükümdar tâyin ettigi Ebrehe b Sabbah el-Esrem, Mekke'ye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve San'a sehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapinak (kilise) yaptirdi Ancak tapinaga gelen olmadigi gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler Bunu ögrenen Ebrehe çok kizdi ve Kâbe'yi yikacagina yemin etti Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli "Mamud" adli fili önde oldugu halde Mekke'ye yöneldi MS 57I veya 571 yilinda altmis bin asker ve on yahut dokuz fille yola çikti (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't Târih, Nsr: Tornberg, Beyrut 1965, I, 442) Ebrehe yolda Yemen krali Zû Neferi bozguna ugratti, ardindan Has'amlilari yendi ve bunlarin Nufeyl b Nubeyb adindaki liderinin hayatini bagislayarak kendisine Mekke'ye gidiste rehber yapti Taif'teyken Sakif'liler tanrilari Lât'i korumak ugruna Ebrehe ile isbirligine yanasip Ebû Regal'i ona rehber olarak verdiler Ebrehe'nin fillerin destegindeki muazzam ordusunun karsisinda hiçbir ordu dayanamadi ve Kureys'liler bu gelise bakarak Kâbe'nin yikilacagina kesin olarak inanmaya basladilar Abdülmuttalibin Ebrehe ile Görüsmesi Mekke yakininda Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadirlarini kurdu ve çevredeki Mekke'lilere âit develeri yagmaladilar Burada, Ebû Regal öldü Develerin içinde Abdülmuttalib'in de iki yüz devesi vardi Ebrehe'nin elçisi Hinata el-Himyeri Mekke'ye giderek Kureys'lilerin ileri gelenleriyle görüstü ve "Kâbe'yi tavaf etmeyi biraktiklari takdirde onlara saldirmayacaklarini" söyledi Onlara sadece Kâbe'yi yikmak için geldiklerini, kendileri ile savasmayacaklarini bildirdi (Ibnü'l-Esir, age, s443) Abdülmuttalib, "Biz onunla savasmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez Orasi Beytullah'tir, eger korursa O (Allah) Harem'i korur" dedi; develerini görüsmek üzere Ebrehe'nin yanina vardi Abdülmuttalib'e iyi davranan ve önce onu takdirle karsilayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince söyle dedi: "Seni ilk gördügümde gözüme büyük bir sahsiyet olarak görünmüstün Ama sen Kâbe'nin korunmasini isteyecegin yerde develerinin pesine düsünce gözümden düstün" Abdülmuttalib, "Ben develerin sahibiyim Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur" dedi Abdülmuttalib develerini alip Kureys'lilerin yanina döndü, onlara olup biteni anlatti ve hepsi, muhtemel bir katliâma karsi Mekke'den ayrilip daglara çekildiler Fillerin Yere Cökmesi Sabaha karsi Ebrehe, Mekke'ye ilerledi Mamud denilen büyük fil, sehre yaklâsinca yere çöküverdi; kalkmasi için çok ugrastiklari halde kalkmadi Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, baska bir yöne yöneltildiklerinde kosarak kaçmaya çalistiklari görüldü Bu mucizeyi olayin sihhati Hz Peygamber (sas)'in Kusva adli devesinin Mekke yakinlarinda çökmesi olayinda, Nebi (sas)'in söyledigi sözlerle sâbit olmustur: Devesi çökünce Rasûlullah'in ashâbi, "Deve çöktü" dediginde, Rasûlullah; "Hayir, Kusva çökmedi, yalniz onu 'Fili engelleyen' engelledi" buyurmustur Buhâri ve Müslim'de, Rasûlullah (sas)'in Mekke'nin fethi günü söyle dedigi nakledilmektedir: "Yüce Allah filleri Mekke'ye girmekten alikoydu Ama Rasûlünü ve mü'minleri oraya gönderdi Dün oldugu gibi bugün de oranin hürmeti iâde olmustur Dikkat edin, hazir olan olmayana bildirsin " Kuslarn Ebrehe Ordusuna Saldirmasi Ebrehe ordusu Mekke'ye girerken deniz tarafindan, dahâ önce o bölgede hiç görülmemis, kirlangica benzer kus sürüleri bir anda ortaya çikarak Ebrehe ordusuna saldirdilar Gaga ve pençelerinde tasidiklari taslari ve çamurdan balçiklari askerlerin üzerine biraktiklarinda onlar, kurumus, paramparça olmus agaç yapraklari gibi dagildilar Rehberleri Nufeyl kaçti, askerler kus saldirisinda telef olup feci sekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular Mekke'liler bu mucizeyi daglardan seyrederken Allah'in irâdesi karsisinda hayret ve dehset içindeydiler Ebrehe, bu saldirida etleri parçalanmis, çürümüs halde San'aya dönerken, Hasm kabilesinin yasadigi bölgede gögsü ikiye yarilarak acikli sekilde öldü (Kadi Beydâvî, Envârü't-Tenzil, Fil Sûresi tefsiri) Kuslar ve attiklari taslar hakkinda çesitli rivâyetler vardir Bu olay Rasûlullah'in dünyaya geldigi yilda vukû buldugundan, Peygamberimizin ilk mucizelerinden sayilmistir Muhammed b Ishak ve Ikrime o yil çiçek hastaliginin Mekke'de yayginlastigini söylemislerdir Muhammed Abduh (v 19I5) bu rivâyetlerden hareketle Kur'ân'da geçen "Tayran Ebâbile" ifâdesiyle kastedilenin "sinekler" oldugunu ayaklarinda salgin hastalik mikrobu tasiyan sinek sürülerini Allah'in, Ebrehe ordusuna musallat kildigini belirtmektedir Yeryüzünün en ihtisamli ordusu ve hayvanlari (filleri) ile gelen Ebrehe ve ordusunu Allah, bir ibret olsun diye gözle görülemeyen küçük canlilarla mikroplarla helâk etmistir Bu görüsü yukarida zikrettigimiz gibi daha önce ilk siyercilerden Muhammed b Ishak da kaydetmistir Bu tefsirde önemli olan husus; Muhammed Abduh, Resid Riza, ve diger bazi müfessirlerin, Allah'in, olaganüstü, fevkalâde, harikulâde mucizesi ile bu Allah düsmani orduyu helâk edisini dile getirmeleridir Tefsirlerde kuslarin mâhiyeti hakkinda degisik görüsler bulunmaktadir Ibn Abbas ile Dahhak, Ebâbil'i "birbiri arkasindan gelenler" diye yorumlamislardir Hasan-i Basri ile Katâde, "çok" mânâsina; Ibn Zeyd "çesitli, sagdan soldan gelenler" mânâsina; Mücâhid, "toplu halde arka arkaya gelen" mânâsina geldigini söylemislerdir Kuslarin, bölük bölük, karisik türde olduklari anlasilmaktadir Rivâyetlerde kuslar; kirlangica, keklige, sigirciga, yarasaya, hatta "zümrüdü anka"ya benzetilmektedir "Siccil" kelimesi, tas ve çamur demektir Yahut, çamurla sivanmis tas anlamina gelir "Asf" kelimesi, agaç yapragi anlamina gelir Haserelerin agaç yapragini yiyip ufalttiklarinda yaprak yenik yenik hale gelir ki, sûrede anlatilmak istenen budur Sûrenin anlami; Allah'in, Kâbe'nin müdafaasini müsriklere birakmadigini, saldirganlari alisilmadik sekilde helâk ettigini bize anlatmaktadir Olayin Gerceklestigi Yer Fil olayi, Müzdelife ve Mina arasindaki Muhassab vadisi arasinda bulunan Muassib'da meydana gelmistir Müslim ile Ebû Dâvûd, Câbir'den rivâyetle onun söyle dedigini yazarlar: "Rasûlullah Müzdelife'den Mina'ya hareket ettigi zaman Muassib vadisin de hizlanmisti" Imam Nevevî bunu söyle izah etmistir: "Ashâb-i Fil olayi burada cereyan etmistir Onun için, sünnet olan, hacilarin buradan hizla geçmesidir" (Mevdûdî, Tefhimul Kur'an Trc: Muhammed Han Kayani ve digerleri, Istanbul 1988, VII, 238) Imam Mâlik de Hz Peygamber'den, "Müzdelife durma yeridir, ama Muassib vadisinde durulmamalidir" hadisini nakleder Müsrik Kureyslileri bu olay o kadar etkilemistir ki, üç yüz altmistan fazla Kâbe putunu unutup yedi yahut on sene Allah'a tapmislardir Fil sûresin de Allah, Ashâb-i Fil'in aci âkibetinin fecâatine sadece ana hatlariyla deginmis ve müsriklere, Hz Muhammed (sas)'in dâvetine karsi çiktiklarinda, onlarin baslarina gelebilecek acikli azabi hatirlatmistir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|