Hz.Mevlana Hayat Ve Ölüm Hakkında Neler Yazdı... |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz.Mevlana Hayat Ve Ölüm Hakkında Neler Yazdı...17 Aralık 1273…Mevlana Celaleddin Rumi’nin vefatının 735 ci seneyi devriyesi![]() ![]() :-025 Hz Mevlana Hayat ve Ölüm hakkında neler yazdı, söyledi ve öğretti?:-025Kur'ân-ı Kerîm'de "Her canlı (nefis) ölümü tada-caktır ![]() Sonunda bize döndürüleceksiniz," (Ankebût, 29/57) âyetiyle ölümün her canlı varlık için mukar-rer olduğu belirtilir "Biz Allah'a aidiz ve yine O'na döneceğiz "(Bakara, 2/156) âyeti de ölümü bir yok oluş değil; insanın aslına rücûu, Allah'a kavuşması, gerçek hayatı ve ebedîliği kazanması olarak niteler ![]() Hz Peygamber'İn: "Müminler kafiyen ölmezler Ancak fânî bir âlemden, bakî bir âleme intikâl eder-ler " hadisi de aynı muhtevadır Bu yüzden Mevlânâ, ölüme kara gözlüklerle bakmaz Mesnevmin ilk beyitierindeki "ney" metaforu gibi, insan dünyada iken gurbettedir Ölüm, onu asıl vatanına ve sevgilisine kavuşturur![]() Tasavvuf düşüncesinde ölüm iki türlüdür: İradî ölüm ve zarurî ölüm Zarurî ölüm; insanın tabu ölümü, ruhun bedenden ayrılmasıdır, iradî veyaihtiyarî ölüm ise; "Ölmeden önce ölünüz" prensibiy-le "Fenâfillâh" a erişmek, riyazet yoluyla nefsi (ben-liği) öldürüp, Hakk'ın varlığında yok olmaktır Mevlânâ iradî ölümü Fihi Mâfîh'te şöyle izah eder:"O'nun yanında iki ben sığmaz Sen: 'Ben!' di-yorsun; o da 'Ben!' diyor Ya sen öl, ya O ölsün ki, ikilik kalmasın Fakat O'nun ölmesi imkânsızdır Bu ne hariçte, ne de zihinde mümkün olur 'Çünkü O, ölmeyen bir diridir!' (Furkân, 25/58)O; o kadar lutufkârdır ki, imkân olmuş olsaydı senin için ölürdü Fakat mademki O'nun ölmesi imkânsızdır, o halde bu ikiliğin yok olması ve O'nun sana tecelli etmesi için, sen öl İki canlı kuşu birbirine bağlarsan; aynı cinsten ol-dukları için iki tane olan kanatlan, dört olduğu halde uçamazlar Çünkü ikilik mevcuttur Halbuki buna ölü bir kuşu bağlarsan uçar Zira ikilik kalmamıştır Güneşte o lütuf vardır ki, yarasanın önünde ölür; fakat bunu imkân olmadığından:'Ey baykuş! Benim lutfum herkese ermiştir, sana da ihsanda bulunmak isterim Sen Öl Çünkü buna imkan vardır Böyle ya-parsan benim yüceliğimin nurundan nasibini alırsın Baykuşluktan çıkıp, yakınlık Kâfinin Anka'sı olur-sun' diyor "(Fîhî Mâfih, 38-39) "Nefsini öldürüp, Hak ile bakî olmuştur Bu se-bepten Hak sırlarına âşinâdır![]() Riyazette tenin ölümü hayattır ![]() Ten yok olursa, ruh ebedîleşir " (Mesnevî, 111/3386-87)Mevlânâ; tabiî ölümü de bu hayattan ayrılıp, ölümü olmayan ebedî bir hayata ulaşma olarak ni-teler İnsan genel anlamda iki unsurdan mürekkep-tir: Ruh ve beden Ruh mücerrettir Zamana ve mekâna bağlı değildir Bu itibarla ölümsüzdür Ruh bu sıhhati Cenâb-ı Hak'tan almıştır![]() Hayy ve Bakî (diri ve ebedî) sıfatlarının sahibi olan Yüce Allah, kendi ruhundan insanlara ruh üfürmüştür (Hicr, 15/29) Bu sebeple ölüm ile bedenin yok olması, Cenâb-ı Hak İle insan arasındaki perdenin kalkmasıdır Nitekim bir fizik kanunu olarak hiç bir varlık yoktan var olmaz, var ise yok olmaz; ancak bir hâlden diğer hâle geçer Dolayısiyle ölünce beden kafesinden çıkan ruh, aslına rücû eder![]() Mevlânâ bu fikirleri: "Ölüm kavuşmadır; cefa etmek, kin gütmek değil" (Rubailer, 38); "Ölürsem ben, öldü demeyin Çünkü ölüydüm, dirildim; dost aldı, götürdü beni " (Rubailer, 100) sözleriyle dile getirirken, kendisinin bu âlemden ayrıldığı geceye de "şeb-i arûs" (düğün gecesi) denilmiştir ![]() Mevlânâ'nın şu gazeli onun ölümle ilgili düşüncelerinin en veciz ifadesidir: "Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrıldığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit bir şüpheye düşme ![]() Bana ağlama, yazık yazık deme Şeytanın tuzağına düşersem, işte o zaman yazık yazık demenin sırasıdır![]() Cenazemi görünce ayrılık, ayrılık deme O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır![]() Beni kabre indirip bırakınca; sakın elveda, elveda deme Zira mezar cennetler topluluğunun perde-sidir![]() Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret Güneşe ve aya batmadan ne ziyan gelir ki?Sana batmak görünür; ama o, doğmaktır Mezar hapis gibi görünür; ama o, canın kurtuluşudur![]() Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da, dolu dolu çıkmadı? Can Yûsuf u ne diye kuyuda feryad etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç Zira senin hay u huyun, mekânsızlık âleminin fezasında-dır![]() Mezarı canın kurtuluş yeri, ölmeyi batan güneşin yeniden doğmaya hazırlığı olarak niteleyen Mevlânâ; Ölüm ile uyku arasında da bir benzerlik kurar "Uyku ölümün kardeşidir " sözüne ait fikirleri-ni şöyle dile getirir:"Ey kardeş, çünkü 'Uyku, ölümün kardeşidir ' O kardeş, bu kardeşten belli olur " (Mesnevi, İV/3084)Sabahleyin uykudan uyanmak da, mahşerde di-rilmenin bir örneğidir: "Sûrun üfürülmesi Hakk'ın bir emridir Onunla bütün halkın bedenleri yerden kalkar![]() Sabah uyanınca aklımız nasıl bedenimize geliyor-sa, herkesin canı da öyle bedenine girer ![]() Her ruh, kendi bedenine girer Kuyumcunun ruhu, terzinin vücuduna girmez![]() Alimin canı, o âlimin bedenine; zâlimin ruhu, o zâlimin tenine girer ![]() Ayak bile karanlıkta kendi ayakkabısını keşfeder-ken, can niçin tenini bilmesin? Sabah vakti küçük haşırdır Büyük hasrı ondan kıyas et![]() Uyku ve uyanıklık, akıllılar için Ölümle mahşere iki şahittir ![]() Küçük haşr, büyük hasrın; küçük ölüm büyük ölümün örneğidir " (Mesnevi, V/l781-96) Uyku ve uyanmak ile, mademki her gün ölümün bir benzerini yaşıyoruz, o halde bundan ders alıp, ölümü karşılamaya hazırlanmalıyız: "Ölüm için ihtiyat gerekir Akıbeti, hasrı gören-ler için de zevk u safa![]() Ölümü Yûsuf gibi gören, canını feda eder Kurt gibi görense, doğru yoldan ayrılır![]() Ölüm, herkese kendi rengindedir Saf ayna iyiyi de kötüyü de gösterir![]() Güzel yüz aynada güzeldir, çirkin yüz de çirkin ![]() Sen ölümden korkup kaçıyorsun Bil ki seni asıl kendi çirkinliğin korkutmada![]() Gördüğün kendi çirkin yüzün, ölümün yüzü değil Canın o suretten ürktü![]() İyi de, kötü de senden yetişmiştir Çirkin de, güzel de kendi elinle kazandığındır " (Mesnevi, III/ 3458-65)Sen müminsen, tatlı isen; Ölümün de mümin olur Kâfir ve acı isen, ölümün de kâfirdir " (Ariflerin Menkıbeleri, II/12)Mevlânâ; insanların ölüm gerçeğini görüp, dos-tun huzuruna eli boş çıkmamalarını, ebedî hayat için hazırlık yapmalarını öğütler: "Hiç bir ölü, Öldüğü için hasret çekmez Ancak tâatinin azlığına yanar![]() Yoksa Ölen kimse; kuyudan ovaya çıkmış, zevk u safa meclisine ulaşmıştır ![]() Bu daracık matem yurdundan ferahlayıp, geniş bir ovaya göçmüştür ![]() Orası doğruluk yeridir, orada yalan yoktur Ayranla sarhoş olan, has şarabı ne bilsin?Orası öyle bir doğruluk yurdudur ki, Hak onlarla beraberdir Su ve çamurdan (bedenden) kurtulmuş, nur ile dostturlar![]() Bu hayat için bir iki nefesin kaldı Bari gayret et de, ercesîne öl " (Mesnevi, V/1774-79)"Hayat îmânla ebedîdir Yoldaşın îmân olursa ölmezsin " (Mesnevî, III/3399)Mevlânâ; iradî ölüm, zarurî ölüm, ölüm korkusu ve ölüme hazırlığı şu iki mısrada özetler: "Aşksız olma ki ölmeyesin Aşkla öl ki diri kalasın "(Rubailer, 181) :-025 |
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|