|  | Türk Dilinin Etimolojik Sözlükleri |  | 
|  08-23-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Dilinin Etimolojik SözlükleriKarşılaştırmalı ilk etimolojik sözlük, Hermann Vambery’nin Türk-Tatar Dillerinin Etimoloji Sözlüğü’dür (A türök-tatár nyelvek etymologiai szótára: NyK 13:249-483)  Yazarın “Türk-Tatar Dillerinin Etimolojik Sözlüğü” adını verdiği eserin Almancası 1878’de çıkmıştı (Etymologisches Wörterbuch der turko-tatarische Sprachen  Leipzig 1878  XXIV +228 s  )  1877’de ise Macarca olarak yayımlanmıştı  Bu çalışma, Türkoloji’nin başlangıç dönemine ait bir üründür  O dönem çok az sayıda karşılaştırmalı çalışma olması (bunlardan birincisi Lazar Budagov ’un sözlüğüdür), bugün birer yazı dili olan Türk dillerinin çok az bilinmesi, bu sözlüğün sınırlı bir sözlük olmasında etkili olmuştur  Vambery, Uygurca adı altında yer verdiği örnekleri de Kutadgu Bilig üzerine hazırladığı kendi çalışmasından almıştır  Çuvaşça örneklerse, 1875 Kazan baskısı olan Çuvaşça-Rusça sözlüğe dayanmaktadır  Altay bölgesi için misyonerlerce hazırlanan bir dilbilgisi, Otto Bölitlink’in Yakutça çalışması ve M  Alexander Castren’in Koybalca ve Karagasça Okuma Kitabı, Vambery’nin kaynakları arasındadır  Bu durumda görülüyor ki, Uygurca (Orta Türkçe, Kutadgu Bilig), Çağatayca, Osmanlıca, Kazan Tatarcası, Azeri Türkçesi, Türkmence, Altayca, Çuvaşça, Koybal-Karagas lehçeleri ve Yakutça, bu sözlüğe giren dillerdir  Vambery’nin sözlüğünde 233 maddede birbirinden farklı çok sayıda sözcük yer almıştır  Türk-Tatar Dillerinin Etimoloji Sözlüğü’nde birbirleriyle kökence ilgisiz sözcükler bir arada alınmıştır  “aç-“ eylemi ile “acık-“ anlamındaki “aç-“ kökence farklı olmasına rağmen aynı maddede değerlendirilmiştir  Bu sözlüğün yazıldığı yıllarda eski ve yeni Türk diyalektlerine ilişkin bilimsel çalışmalara başlanmamıştı  Wilhelm Radloff’un diyalektolojik örneklerinin ancak ilk bölümü çıkmıştı  Türklük biliminde yeni bir çağ açan eski Türk yazıtları daha okunmamıştı  Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lûgati’t-Türk’ü de ele geçmemiş ve işlenmemişti  Bu açıdan Vámbéry’nin sözlüğü çok erken yapılmış bir denemedir  Bu sözlüğün bu gün için salt tarihi bir değeri kalmıştır  Bununla birlikte, bu eserin 1972’de yeni baskısı çıkmıştır  Bedros Keresteciyan’ın “Materiaux pour un dictionnaire etymologique de la langue turque” adlı çalışması, bir diğer etimoloji sözlüğüdür  Bu çalışmada daha çok, Türkçe’deki yabancı ögeler, özellikle Yunanca alıntılar üzerinde durulmuştur  Keresteciyan sözlüğünü 1905’te bitirmiş, eser ancak 1912’de Londra’da yayımlanmıştır  1971’de tıpkıbasım olarak yayımlanan bu sözlük, yalnızca tarihsel bir değer taşımaktadır  Martti Räsänen’in, 1969’da yayımlanan, “Türk Dillerinin Etimoloji Sözlüğü Üzerine Bir Deneme” adındaki çalışması (Versuch eines etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen (Helsinki 1969  XIV+ 533 s  Lexica Societatis Fenno-Ugricae XVII  1,2), Türk dillerinin ilk etimoloji sözlüğü olarak değerlendirilebilecek önemli bir üründür  Räsänen, Materialen zur Lautgeschichte der türkischen Spraschen (Helsinki 1949  Studia Orientalia 15) ve Materialen zur Morphologie der türkischen Sprachen (Helsinki 1957  Studia Orientalia 21) adlı eserleriyle eski ve yeni Türk diyalektleri alanında çalışan bir uzman olarak tanınmıştı  Bu eserleri verdikten sonra Räsänen Türk diyalektlerinin etimolojik sözlüğü üzerinde çalışmaya başlamıştı  Yazar, sözlüğün ilk provalarını 1963’te Helsinki’de yapılan PIAC toplantısına sunmuş, birçok çalışma arkadaşından provaları okuma ve düzeltme sözü almıştı  Sözlüğün yazımı 1965-1966 kışında bitmiş, yazar da PIAC toplantılarında Türkologları çalışmalarının durumu üzerine sürekli olarak bilgilendirmişti  1966’da Ravello’da sözlükten örnekler bile sunmuştu  Vámbéry’nin eski eserini saymayacak olursak, Räsänen’in sözlüğü, Türk diyalektlerinin ilk bilimsel etimolojik sözlüğüdür  O açıdan bu eserin çıkması bilim çevrelerinde geniş bir ilgi ile karşılanmıştır  Räsänen, sözcüğün, eğer varsa, en eski biçimini ya da günümüzdeki biçimini madde başı yapmış, sözcüğün yaşadığı diller, farklı anlamları belirtilmiştir  Bazı sözcükler ise, Moğolca’dan, Mançu-Tunguz dillerinden, Korece’den ve Fince’den akraba olabilme ihtimali taşıyan sözcüklerle birlikte verilmiştir  Bir sözcüğün akrabalığı ana döneme kadar gidiyorsa, ~ işaretini, olası bir akrabalık için de = işaretini kullanmıştır  Dönemin Altayist ve Türkologları da (Arapça ve Farsça sözcükler için Jussi Aro, öteki konularda Gerhard Doerfer, Susanne Kakuk, Stanislaw Kaluzynski, Lajos Ligeti, Nicholas Poppe) esere katkıda bulunmuşlardır  Kiril harfleriyle yazılan bu eser, Türk destanlarını toplayan ilk çalışmadır  1968 yılında hazırlığı tamamlanmakla birlikte ancak 1969 yılında yayımlanan bir başka sözlüğün adı “Eski Türkçe Sözlük”tür  (Drevnetyurkskiy slovar)  Runik harfli yazıtları, Uygur metinlerini ve Orta Türkçe dönemi eserlerini kapsayan sözlükte yabancı sözcüklerin kökeni, Türkçe olanların da türedikleri kök ya da gövde tek tek gösterilmiştir  Bu eser, E  R  Tenişev, A  M  Scerbak, D  M  Nasilov, V  M  Nadelyaev tarafından hazırlanmıştır  Bir sözcüğün Eski Türkçe’de hangi metinlerde geçip geçmediğini araştırmak için başvurulabilecek bir çalışmadır  Karahanlı Türkçesi ile bitmiştir  Sir Gerard Clauson’un “An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish” adlı sözlüğü, Türk dilleriyle ilgili etimoloji çalışmalarında bir dönüm noktasıdır  Eski Türk Yazıtları’ndan 13  yüzyıl Türk dili metinlerine kadarki dönemi içeren sözlük yaklaşık 10  000 madde başından oluşmaktadır  Önce ünlülerle sonra da ünsüzlerle başlayan sözcüklere yer veren Clauson, düzen olarak sözlüğünü abc sırasıyla değil de hece düzeniyle sıralamıştır  Sözcüklerin gerçek, varsa mecaz anlamları verildikten sonra günümüz Türk dillerinden hangisinde ya da hangilerinde yaşadığına ve sonra da yazıtlardan başlayarak Kıpçak dönemi eserlerine kadar örneklere değinilmektedir  Yeri geldikçe 13  yy  sonrası metinlerden, Osmanlıca’dan, Çağatayca’dan sözcüğün yaşadığı biçimlere örnek verilir  Her sözcüğün türemiş olduğu kök ya da gövde, alınma bir öğeyse alındığı dil mutlaka belirtilmiştir  ADĞ- D atık- (adık-) Intrans  Den  V  Fr  1 a:t (a:d)lit  ‘to be named’, but usually ‘to have a (good or bad) reputation’  Survives only (?) in SW xx Anat  adık-/atık- ‘to have a good, or bad, reputation’ SDD 71,124: Xak  xı KB atıkmış isiz ölse ‘if a notorious siner dies’ 246; similar phr  928: Çağ  Xv ff  atığıp adlanup ‘named’ Vel  6: atık- nâm âwardan wa maşhûr şudan ‘to have a name, be famous’ San  3or  ıı (quotns)  1966’da Ankara’da toplanan Uluslararası Dil Kurultayı’nda Ê  V  Sevortyan, Probnye stat’ik “Etimologičeskomu slovarji tjurskix jazykov” (Moskov 1966) başlıklı bir sözlük örneği sunmuştu  Bu çalışmalar sonunda Êtimologičeskij slovar tjurskix jazykov adlı sözlüğünün Obščetjuskie i mežtjukskie osnovy na glasnye alt başlığını taşıyan bölümü 1974’te yayımlandı  Bu sözlükte çağdaş Türk diyalektlerinde ünlü ile başlayan ortak sözler yer almıştır  Sözlük, Sevortyan’ın eseri olarak çıkmışsa da, çalışmalara Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Bilimler Akademisine bağlı Dil Bilimi Enstitüsünün Türk Dilleri Kolu üyeleri (N  Z  Gadjieva, G  İ  Donidze, A  K  Koklyanova, L  İ  Lebedeva, L  S  Levitskaya, L  A  Pokrovskaya, A  A  Yuldaşev, kısmen F  D  Aşmin) de katılmışlardır  Sözlüğün b harfiyle başlayan sözleri kapsayan cildi 1978’de çıkmıştır (Moskova, 1978)  Daha sonra sözlüğün v, g ve d harfleriyle başlayan sözleri içeren cildi yayımlanmıştır  (Moskova, 1980) Sevortyan, 23 Mart 1978’de vefat ettiğinden, sözlüğün son ciltleri Sevortyan’ın çalışma arkadaşları ve öğrencileri tarafından düzenlenerek baskıya verilmiştir  Son olarak da Obščetjuskie i mežtjukskie osnovy na bukvy “K”, “K” alt başlıklı cildi 1997’de baskıdan çıktı  Bu ciltte k ile başlayan sözlerin bir bölümü yer almıştır Bu sözlükte ortak Türkçe sözler işlenmiştir  Sevortyan, sözlüğüne yalnız eski ve yeni Türk diyalektlerinde yaşayan ortak öğeleri almış, Türkçe’nin Anadolu’da (ve Balkanlarda) kazandığı sözlere yer vermemiştir  Örneğin Arapça, Farsça, Rumca, Bulgarca, Rusça, Macarca gibi komşu dillerden Türkçe’ye giren alıntılar sözlük dışında kalmıştır  Sevortyan’ın sözlüğü Rusça’dır  Marcel Erdal’ın, hazırlanışı itibariyle etimolojik bir yön gösteren Eski Türkçe’de Söz Yapımı (Old Turkish Word Formation,) adlı çalışmasında Eski ve Orta Türkçe dönemine ait dil verilerinin türeyiş özellikleri yapım eklerine göre ele alınmıştır  Çalışmanın ilk cildinde isimden ve fiilden türemiş isimler, ikinci cildindeyse isimden ve fiilden türemiş fiillere yer verilmiştir  Bir örnek olarak, M  Erdal, “+çI” ekinin pratikte, “insan”a işaret ettiğini, insanların sabit, alışılmış ve mesleki etkinliklerini nitelendirdiğini, eyleyici adı yaptığını ve türettiği ismin, “sürekli olma” anlamı taşıdığını söylemiştir  M  Erdal, “kançı, kämiçi, tınçı, barçı, avçı, bädizçi, torçı, tonuzçı, balıkçı, ävçi, altunçı, udçı …vb” örnekler vererek bu kelimelerdeki “+çI”nın işlevini açıklar ve “-ş+çı”, “-t+çı”, “-m+çı”, “-g+çı, -nçı” biçimlerindeki kullanımlarına değinir ve bu kullanımları örnekler: sakışçı, igdişçi, arvışçı, süngüşçi, ölütçi, ögitçi, yetitçi, sıgıtçı, edärtçi, okıtçı, köçütçi, küzätçi, başgutçı, basutçı, tutdaçı, körümçi, armakçı, ölümçi, berimçi, basımçı, küçemçi, berimçi, alımçı, tarıgçı, tamgaçı, çıvgaçı, ölürgüçi, kınaguçı, bukaguçı, titigçi, kapagçı, igidgüçi, ayguçı, ötügçi, yertinçü, kıyınçu, akınçı…Söz konusu eki, dokuz sayfa ayırarak açıkladığı düşünüldüğünde, yapın eklerini Erdal’ın ne kadar ayrıntıyla ve titizlikle açıkladığı hesaplanabilir  V  G  Yegorov’un, Etimologiçeskiy slovar çuvaşskogo yazıka (Çeboksarı 1964) adlı çalışması da Çuvaşça’nın etimolojik sözlüğüdür  Stanislaw Kaluzyński, “Etimologiçeskiye issledovaniya po yakutskomu yazıku  Dvuslojnıye osnovı    ” adlı, (I-VII) RO 40-45, 1978-1986; Rocznik Orientlistyezny dergisinde yayımlanan bir dizi makaleden oluşan çalışmasında Yakutça sözcüklerin etimolojisini ele almaktadır  Aynı yazar, Yakutça’daki Moğolca ögeleri de ele alan çalışmasını Mongolische Elemente in der jakutischen Sprache adıyla yayımlamıştır  Tüm bu çalışmaları lacutice adlı çalışmada yeniden bir araya getirilmiştir (Warşova 1995)  Marek Stachowski’nin Dolganischer Wortschatz (Kraków 1993), Dolganca (Yakutçanın lehçesi) sözcüklerin yapısının ele alındığı çalışması bir tür Dolganca sözlük niteliğindedir  Kazak tilinin kıskaşa etimologiyalık sözdigi (Almatı 1966) Kazakça üzerine yayımlanan bir sözlüktür  Bir başka etimolojik sözlük de, İsmet Zeki Eyuboğlu tarafından hazırlanan Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü’dür  1988’de Sosyal Yayınları tarafından basılmıştır  (ikinci baskı, 1991) Aşağıda bu sözlüğün önsözünden bir bölüm aktarılmıştır:    Çalışmamızda, kendimize göre, bir yöntem uygulayarak, iki ilke benimsedik  A) Doğal varlıkların çıkardığı seslerden kurulu sözcükler (Türkçe sözcükler, B) Başka dillerden Türkçe'ye geçerek değişen ya da olduğu gibi kalan sözcükler (yabancı kaynaklı sözcükler)  Birinci bölüme girenler kışkırtmak, böğürmek, uğuldamak, çağlamak, çınlamak gibi sözcüklerdir  Bu tür sözcüklerin açıklanışında, başka bir görüşü benimseyenlerin izini sürmediğimiz gibi kaynak arama gereğini de duymadık  İkinci bölüme girenler ise nereden geldiği çok açıkça bilinen sözcüklerdir  Sözgelişi mendil, kalem, defter, destek, fener, lamba, günlük, kâse, çekiç gibi  Bunlar için de kaynak arama gereğini duymadık  Bugün kimse çıkıp kalas, damacana, kandil, iskemle, iskelet gibi sözcüklerin açıklanışında araştırıcıyı kaynak gösterme gereğinde bırakmaz  Araştırı bu sözcüklerin geldiği dilleri biliyorsa, başkalarının tanıklığına başvurması işi uzatmaktan öte bir anlam taşımaz  Farsça bilen bir kimse duvar, dost, düşman, ney, şamdan sözcüklerinin Türkçe'ye nereden geldiğini anlamakta güçlük çekmez  İYİ, es  tr  edgü (yararlı, uğurlu, iyi) den eygü, eygi, eyi, iyi dönüşmesiyle  Bunun eyü, iyü bg  Değişik söylenişleri de var  İyice, iyicene (az çok iyi), iyicil (iyiliksever), iyileşmek (iyi olmak, sağlığı düzelmek, gelişmek), iyilik, iyiliksever, iyimser (sonun iyi olacağını düşünen, sonu iyi gören)… Bu sözlükte, kelimelerin tarihi dönemlerde ve diğer Türk dillerindeki (Asya Türkçesi olarak verilmiş) kullanımlarına değinilmiştir  Andreas Tietze’nin “Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati” bu alandaki çalışmalarda bir başka büyük eserdir  Bu eser altı cilt ve bir indeks olmak üzere yedi cilt olarak planlanmıştır ve Simurg Yayınları’ndan 2002 yılında ilk cildi (A-E) çıkmıştır  2003’te vefat eden Andreas Tietze’nin diğer ciltleri de tamamladığı söylenmektedir  Ord  Prof  Andreas Tietze, hem kelimelerinin kökenleri hem de tarihsel kullanımları hakkında açıklayıcı özel bölümlerle gerekli tüm bilgiyi sunmuştur  Andreas Tietze, sözlüğüne aldığı kelimeler üzerine şöyle bir açıklama yapar: “ Türkiye Türkçesi anıtı olan bu sözlükte: ‘Eski yahut yeni tüm sözcükleri alıyorum  Diyalektler de var  Yıllar önce yazdığım makaleler de sözlüğün bir parçası  Türkçe’ye Yunanca’dan, İtalyanca’dan ve diğer dillerden giren sözcükleri de alıyorum  Seçilen sözcükler eski veya yeni, modern veya değil diye ayıklanmadan etimolojik kaynağı belli olan tüm sözcükleri de alıyorum  Şimdiye kadar hazırlanan sözlüklerde bazı sözcükler kasıtlı olarak alınmış, bazıları ise alınmamış  Benim hazırladığım sözlükte böyle bir şey olmayacak  Seçtiğim sözcükleri Adalet Ağaoğlu, Dede Korkut, Fahri Erdinç, Musahipzade Celal, Fakir Baykurt gibi yazarların eserlerinden yaptığım alıntılarla örnekliyorum  ” Sözlükte, kelimelerin, en eski kayıttan bugünkü şekline kadarki varyantları, anlamı ya da anlamları verilmiştir  Her zaman bütün varyantlar verilmemiş, bunun yerine Derleme Sözlüğü’ne gönderme yapılmıştır  Öncelikle, kelimenin –eğer varsa- Türkiye Türkçesi’nden önceki (ET) şekil ne anlamı veya kelime yabancı bir dilden alınmışsa kaynak dildeki şekli ve anlamı verilmiştir  Zaman zaman kelimelerin diğer Türk dillerindeki varyantlarına da değinilmiştir  Eskiden beri kullanılan kelimeler için seçilen örnekler, en eski Osmanlıca’dan günümüz Türkiye Türkçesi’ne kadar uzanan geniş bir zaman dilimine ait eserlerden alınmıştır  Aşağıda örnek bir kelime açıklaması verilmiştir: çolak ‘eli ya da kolu sakat olan’ < ET  çoluk a  m  Clauson 1972 s  419-420, G  Doerfer 1967 III, no  1111 [ çol- ‘sakatlanmak’ M  Räsänen 1969 s  115 ]  * Çolak Hüseyinin Rıza İstanbuldan gelmiş  (A  Nesin 1960g s  49) ٱ -ak vs  eki fiilden etken fiilsıfatı (participium activum) şeklinde, olumsuz anlamlı sıfatlar yapar (b  T  Banguoğlu 1974 s  230-231)  ET  ’deki aslı –(g)ak vs  dir (b  M  Erdal 1991 I,391-396)  A-E cildindeki ilgili misaller şunlardır: çolak, çökek I, dangalak?, dönek I  Bunun yanında –ak nomen agentis’i de vardır: eşek I ( ET  Eş- ‘eşkin yürü-“ fiilden), evek / ivek  Aynı ek ile yapılan nomen instrumenti ve nomen loci için b  apuldakٱ ve akakٱ  İsimden isim yapan –ak eki için krş  Bardakٱ, damak  Sevan Nisanyan tarafından hazırlanan Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü adlı çalışma, 2002 yılında Adam Yayınları’ndan çıkmıştır  Türkiye Türkçesi’nde kullanılan 12000'i aşkın sözcüğün kökeni araştırılmış ve okura sunulmuştur  Yabancı dillerden alınmış sözcüklerin o dildeki kökenleri, çoğu örnekte, en eski yazılı kaynaklara dek izlenmiştir  Kudret Emiroğlu’nun Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü (Kebikeç Yayınları), yerel ağızdan yapılan derlemeye dayanarak folklor çevresindeki sözcük hazinesini kayıtlara geçiren, maddi manevi kültürün tarihsel kökenlerine inen bir çalışmadır  Trabzon-Maçka Etimoloji Sözlüğü Türkçe’nin etimolojik sözlüğü için olduğu kadar Türkiye kültür tarihi yazımı için de Maçka ağzını kültür dünyamıza kazandırmıştır  Mehmet Kanar’ın Örnekli Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (Derin Yayınları, 2003) adlı çalışması üç büyük kıtada ve çok geniş bir kültür coğrafyasında asırlarca varlığını sürdürmeyi başaran üç temel dilden (elsine-i selase: Türkçe, Arapça, Farsça) birinin etimoljik ve örnekli ikinci taslağından ibarettir   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |