|  | Sosyoloji |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   SosyolojiSosyoloji, toplumsal ilişkilerin yapısını, nedenlerini ve etkilerini araştıran bilim dalı  İnsanların ve grupların etkileşiminden doğan geleneklerin, toplumsal yapıların ve kurumların harcını oluşturan ya da zayıflamasına yol açan etkenleri, ayrıca grup ve örşüt üyeliğinin insanlar üzerindeki etkilerini inceler, insan toplumunun temel niteliğiyle, sürekliliğine ve değişimine yol açan çeşitli süreçlerle ilgilenir  Toplum bilimlerinin öbür dallarıyla da yakından bağlantılıdır  Sosyalojinin kökenleriKökenleri Batı geleneğinde Toplum bilimleri, tarih, ahlak felsefesi, sanat felsefesi, siyaset felsefesi, siyaset kuramı, bilim ve teknoloji felsefesi gibi alanları ifade etmek için kullanılan kavram  Eski Yunan'a kadar götürülürse de, sosyoloji asıl 18  ve 19  yüzyıl felsefesinden doğdu ve başlangıçta Eski Yunan terimi, Yunanca "Helias"tan dolayı "Helenler" de denen, Yunanistan Yarımadasında yaşayan kavimler ve onların kurduğu eski devlet ve uygarlıkları anlatmak için kullanılır   Çiftçi bir halk olan Helenler ya da Eski Yunanlılar, tarihlerinin başlangıcında çok sade bir yaşam sürerler, sırtlarına kendilerinin dokuduğu yünden bir gömlek, ayaklarına sığır derisinden çarık giyerlerdi  Köylüler tek bir odadan ibaret olan kulübelerde oturur, evcil hayvanlarla birarada yatarlardı ahlak felsefesinin bir alt disiplini olarak görüldü  Felsefenin temel sorularından olan İnsan nedir' Ne olmalıdır'�; felsefeyi zorunlu olarak insan davranışlarının bir amacı var mıdır, veya olmalı mıdır,hangi davranışlar daha insanca ve erdemlidir, gibi sorulara cevap aramaya zorlar  İşte insan edimlerini konu alan felsefe dalına ethik ( etik- ahlak felsefesi ) denir  Biyoloji ve evrim kuramlarından etkilenen ilk sosyologlar biyolojik ve toplumsal organizmalar arasında koşutluklar aradı  Biyoloji, yaşayan ya da fosil canlıları, canlıların yaşam süreçlerini ve bütün fiziko-kimyasal yönleriyle yaşamı inceleyen temel bilim dalı  Biyoloji, konusunun enginliği nedeniyle başlangıçtan bu yana, incelediği canlı gruplarına, konuya yaklaşma biçimine ve yaşam süreçlerini organ, doku, hücre ya da hücre bileşenleri düzeyinde ele alışına göre çeşitli dallara ve alt dallara ayrılmıştır  Auguste Comte'un sosyoloji terimini yarattığı 1838'den 19  yüzyılın sonlarına değin de bu yeni bilim dalını 1798 ? 1857 yılları arasında yaşamış olan, pozitivizmin kurucusu Fransız filozofu  Temel eserleri: Course de Philosophie Positive [Pozitif Felsefe Ders*leri], Systeme de politique positive [Pozitif Politik Sistem]  biyoloji ve Biyoloji, yaşayan ya da fosil canlıları, canlıların yaşam süreçlerini ve bütün fiziko-kimyasal yönleriyle yaşamı inceleyen temel bilim dalı  Biyoloji, konusunun enginliği nedeniyle başlangıçtan bu yana, incelediği canlı gruplarına, konuya yaklaşma biçimine ve yaşam süreçlerini organ, doku, hücre ya da hücre bileşenleri düzeyinde ele alışına göre çeşitli dallara ve alt dallara ayrılmıştır  psikoloji gibi alanlardan ayıran sınırlar tanımlanamadı   Sosyolojide ilk önemli akım Psikolji, Psykhe (ruh) ve logos (bilgi) kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilmiş bir sözcüktür, insan ruhunun, özünü, değişik durumlarını inceleyen, duyum, coşku ve düşünme gibi olguların kurallarını bulmaya çalışan bilim dalıdır  Sosyal Darvincilik oldu  Herbert Spencer, 1820-1903 yılları arasında yaşamış olan İngiliz filozofu   Temel eserleri arasında First Principles [İlk İlkeler], First Principles of Sociology [Sosyolojinin İlk İlkeleri], Social Statistics [Sosyal İstatistik], Descriptive Sociology [Betimsel Sosyoloji] adlı kitaplar bulunan ve fizik ve biyoloji bilimleriyle, siyasi ve toplumsal liberalizmden oldukça etkilenmiş olan Spencerin felsefesinin temelinde evrim düşüncesi vardır  Lewis H  Morgan,  E  B  Tylor ve  L  T  Hobhouse gibi düşünürler insan toplumu ile biyolojik organizma arasında benzerlikler kurarak sosyoloji kuramına değişkenlik,  doğal seçme ve  kalıtım gibi biyolojik kavramlar soktular  Sosyal Darvincilik 20  yüzyılda önemini yitirdiyse de gözde olduğu uzun yıllar boyunca sınırsız rekabet ve  laissez-faire (bırakınız yapsınlar) anlayışının doğruluğunu göstermek için kullanıldı; doğal seçmenin yalnızca en iyi uyum sağlayanların varlığını sürdürmesine olanak vereceği ve böylece uygarlığın sürekli ilerleyeceği görüşüne temel oldu   Düşüncesinde toplum bilimlerini bir bütün olarak ele alan, ama özel olarak sosyoloji başlığı altında yazmayan Karl Marx, sosyolojide ekonomik belirlenimciliğin tek güçlü temsilcisi sayıldı  Sosyologların her dönemde Marx'ın, ekonomik çıkarlara ağırlık veren  Charles A  Beard'ın, başlangıçta  Marksist olan  Werner Sombart'ın ye benzeri yazarların yapıtlarını okumalarına karşın, bu tür ekonomik görüşler ancak bazı uyarlamalarla sosyolojiye yansıdı  Çevrenin belirleyiciliğini savunan görüşler ise sosyolojinin ana çizgisine kalıcı bir katkıda bulunmadı  Sosyolojinin bağımsız bir bilim dalı olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşıldıktan sonra konusunun öteki disiplinlerden ayrılacak biçimde tanımlanmasına yönelik çalışmalar ,hız kazandı  Bu soruna eğilen düşünürler arasında öne çıkan Emile Durkheim bifey-ler arası ilişkilerin, tek tek bireylerde bulunmayan bazı yeni özelliklere yol açabileceğini ileri sürdü  "Toplumsal olgu" adını verdiği bu kolektif duyguların, geleneklerin, kurumların ve ulusların bireysel psikoloji düzeyinde değil, ancak sosyolojik düzeyde açıklanabileceğini belirtti  Toplumu, parçaları etkileşim içindeki bir bütün olarak algıladı ve toplumun birey açısından dışsal bir sistem oluşturduğunu ve onu kısıtladığını savundu  Toplulukları bir arada tutan iki ayrı temel belirleyerek bunlardan "mekanik dayanışma"nın benzerliklere, "organik dayanışmacın ise birbirini tamamlayan farklılıkların örgütlenmesine dayandığını söyledi  Çağdaşı  Ferdinand Tönnies de Gemeinschafl (topluluk) ve Gesellschaft (toplum) terimleriyle benzer bir ayrım yaptı; bireyler arasındaki birincil ve ikincil ilişkileri tanımladı   Durkheim'ın yaklaşımı bazı yazarlar tarafından işlevselci olarak nitelendi  Bronislaw Malinowski ve A  R  Radcliffe-Brovvn gibi sonraki sosyal antropologlar da işlevselci bir kuram geliştirdiler  Buna kargılık W  G  Sumner kurumu, bir "kavram ve yapı" ya da belli bir sisteme göre örgütlenmiş insanların yerine getirdiği işlev ya da amaç olarak tanımladı  Max Weber'in sosyolojisinin büyük bölümünü de toplumların benzer kavramlarla çözümlenmesi oluşturdu  Toplumu bir süreç olarak gören  Georg Simmel ise sosyolojiyi toplumsal biçimlerin sistemli bir çözümlemesi olarak kabul etti  Sosyolojide işlevsel-yapısal çözümlemenin alanı zamanla çok genişledi  Toplumsal sistemlerde işlevsel önkoşulları ve yapıların niteliğini araştıran Talcott Parsons'ın yanı sıra Robert Merton ve başkaları da toplumsal yapıların ve işlev farklılıklarının sınıflandırılması üzerinde çalıştı  Uygarlıkların yaşam çevriminden söz eden Pitirim Sorokin,  Edward Gibbon,  Oswald Spengler ve  Arnold Toynbee ile birlikte tarih felsefesi geleneği içinde yer aldı  John Dewey, George H  Mead ve Charles H  Cooley ise, simgesel etkileşimcilik olarak bilinen yaklaşımın temellerini attı  Zihin ve benliğin deneyim aracılığıyla ve toplumsal bir süreç içinde oluştuğunu ileri süren bu görüş, sosyolojide  etnometodoloji adını alan bir akımın araştırma alanını belirledi  Etnonfetodoloji ya da Max Weber"in terimiyle Verstehen (anlama) yöntemi, nesnel toplumsal olguları öne çıkaran işlevsel-yapısal çözümlemelerden farklı olarak öznelliği vurguladı ve nesnelliği özneler arası etkileşimde aradı  Bunların dışında Marx'm toplumsal sınıf çözümlemesinden esinlendiklerini söyleyen  C  Wright Mills gibi bazı sosyologlar ekonomik nedenlere dayanan sınıf çatışmasını, bilgi sosyolojisinin gelişimine büyük katkıda bulunan Kari Mannheim ise ideolojik ayrımları temel aldı  Bu arada insan davranışlarını matematiksel yöntemlerle araştırma ve betimleme çalışmaları da yaygınlaştı   Tarihsel gelişimi içinde çeşitli kuramsal çerçevelerin benimsendiği sosyolojide iki ayrı gelenekten söz edilebilir  Avrupa kıtasında  Emile Durkheim ve Max Weber gibi büyük sosyologlar ile alışılmış anlamda sosyolog olmayan Kari Manc'ın çalışmaları, bütün farklılıklarına karşın evrensel yapıları ve süreçleri ortaya çıkarmaya yöneliktir  Bir bütün olarak alınan toplumun ekonomik ve siyasal örgütlenmesiyle,  din,  ideoloji ve bilinç sorunlarıyla,  aileden  devlete her türlü toplumsal kurumla ilgilenir; bütün bu düzeyler arasında ilişki kurar  Amerikan sosyolojisi olarak bilinen gelenekte ise toplumsal öğelerin ayrı ayrı ele alınarak davranışçı açıdan ve deneysel yöntemlerle incelenmesi ağır basar  Amaç daha çok sınırlı bir ölçekte "gerçek" toplumsal olguları ve süreçleri betimlemektir  Avrupa geleneği sosyolojinin sınırlarını genel olarak toplum bilimlerine doğru zorlarken, Amerikan geleneği uzmanlaşmaya daha yatkındır  Sosyoloji nedirHer kategoriden  sosyal olayların genel karakterlerini inceleyen bilim  Sosyoloji diğer bir tarifle insan gruplarının yapılarını, fonksiyonlarını, bu yapı ve fonksiyonlardan meydana gelen değişmeleri, bu değişmeler sonucu meydana çıkan sosyal problemleri, kısaca, her türlü  sosyal olay, vaka ve teşekkülü kendine has metodlarla inceleyerek kanunlara, prensiplere bağlayan ve sosyal problemlere çözüm arayan pozitif bir bilim dalıdır  Tarihçesi Bir ilim olarak sosyolojinin doğuşu pek yenidir  Bununla beraber, sosyal hayatın yorumlanmasıyla ilgili çalışmalar çok eskidir  Eski Yunanda, Hıristiyan ve İslam dünyasında yetişen pekçok fikir adamı toplum hayatıyla ilgili görüş, düşünüş ve yorumlarını ortaya koymuşlardır  Eflatun, Aristo, Saint Augistin, Thomas Moodrus, Thomas Campenella, Niccola Machiavel gibi Yunan ve Hıristiyan fikir adamlarının yanında 9  yüzyılda yaşayan Türk filozofu Uzlukoğlu Muhammed Farabi, Birûni ile 15  yüzyılda yaşıyan Tunuslu tarihçi Abdurrahman İbn-i Haldun sosyolojinin önemli bilginleridir  Sosyoloji ilminin kurucusu İbn-i Haldun; metodunu ortaya koyanAuguste Comtetur  Farabi El-Medinet-ül Fazıla (Faziletli Şehir) isimli kitabında toplumla ilgili görüşlerini belirtir ve bugünkü Birleşmiş Milletler fikrini ileri sürerek toplumların birbirlerini tamamlamaları lüzumuna inanır   İbn-i Haldun ise, insan toplulukları hakkındaki görüşlerini Mukaddime isimli iki ciltlik ünlü eseriyle ortaya koymuştur  Bu kitap, yazdığı tarih kitabının önsözü mahiyetindedir  İbn-iHaldun tarihte ilk defa sosyal hayatın objektif ve determinizme bağlı bir yorumunu yaparak, oradan genellemelere varmaya çalışmış ve dolayısıyle sosyoloji ilminin temellerini atmıştır  O, sosyoloji ilmine İlm-i Tabiat-i Umran adını vermiştir  İnsanların cemiyetler halinde birbirleriyle yardımlaşarak memleketleri imar etmelerini ve yaşayışları için gereken geçinme vasıtalarını, sebeplerini, aletlerini hazırlamalarını"Umran" kelimesiyle ifade etmiştir  Ancak bu ilmin siyaset, ahlak, hitabet ve başka ilim ve fen cümlesinden olmayıp, kendi başına bir ilim olduğunu açıklamıştır  Tarih inceleme metodunu ilk defa kullanarak, sosyal hayatın ilmi yorumuna öncülük etme şerefi, bu Müslüman tarihçiye aittir  (Bkz  İbn-i Haldun) Sosyoloji terimini ilk defa kullanan, 19  yüzyılda yaşıyan Fransız sosyoloğu Auguste Comtetur  Auguste Comte, ferdin psikolojik davranışlarını dahi, sosyal kaynaklı kabul ederek, ferdi ruhları inkar edici bir metodla sosyolojisini kurmaya çalıştı  Batı dünyasında, Auguste Comte, sosyal hayatın ilk pozitif ve objektif yorumcusu olmak önceliğine de sahiptir  Auguste Comteun ferdin her şeyini cemiyete bağlayan bu aşırı anlayışı diğer sosyologlar tarafından şiddetle tenkit edilmiştir  Karl Marx ise cemiyetleri, her türlü bağlantıdan ayrı, yalnızca maddi bağlarla birbirine bağlamış insan grupları şeklinde ele almıştır  Bu ikisinin insanlığın geçmişi ve toplumlar hakkındaki görüşleri tamamen farklıdır   Karl Marxtan sonra Almanyada yetişen Weber eski Çin, Hindistan ve Modern Avrupanın dini ve sosyal sistemleri hakkında çalışmalarda bulundu  Elde ettiği bilgileri Marxtan daha teferruatlı olarak ortaya koymuştur  Weber, üretimin sosyal organizasyonu hakkında Marxın yolunu takip ettiyse de, sonunda bir toplumun politik ideolojisiyle sistemlerinin ayrı hürriyetlere sahip olduğunu belirtti   Fransada Emile Durkheim, Auguste Comteu takip ederek sosyoloji ilmini geliştirmeye çalıştı  Bilhassa "kollektif ruh" ile "ferdi ruh"u birbirinden ayırıp birincisini ikincisine üstün tutarak, sosyolojiyle psikolojinin konularını birbirlerinden ayırmayı denedi  Auguste Comteunun hatalarını düzeltmeye başladı ve bunda da başarılı oldu   Fransız sosyologlarından deneysel sosyolojinin kurucusu F  Le Play (1806-1882) ise, sosyoloji terimini beğenmeyerek yerine Science Social teriminin kullanılmasını tavsiye etti  Türkiyede Prens Sabahaddin bu yeniliği benimseyerek bu ilme İlm-i İçtimai adını verdi  Ziya Gökalp ise, sosyoloji terimi yerine İçtimaiyat kelimesini kullandı   Günümüzde sosyoloji alanında herbiriyle boğuşan, ters düşen ve çatışan birçok ekoller bulunmaktadır  Sosyal olayları ve toplumları açıklayış tarzına göre ekollerin arasında farklılıklar meydana gelmiştir  Bu ekollerin bir kısmı şunlardır: Coğrafyacı ekolü, mekanik ekolü, demografi ekolü, antropoloji ekolü, Darwinci ekolü, pozitivist teori ekolü, Durkheimciler, Strüktüralistler, ekonomist ekolü, hukukçu ekolü, dini temel alanlar, töreyi-adeti-ahlakı temel alanlar, Le Playciler, Bilimsel sosyoloji ekolü, bütüncü (geştalt) ekolü   Ayrıca psikolojiden etkilenen ekoller olarak şunlar sayılabilir: İçgüdüyü temel alanlar (Freud, Hans Blüher    ), içebakış ekolü, davranışçı ekolü   Sosyolojinin konusunu tayinde, konularını yorumlamada, farklı görüş ve sistemler, bu ilim alanında ağırlığını duyurmaktadır  Sosyoloji ilmi kısa zamanda başarılı adımlar atarak gelişmiştir  Çağdaş sosyologlardan P  Sorokin, A  Toynbee, Prof  C  Zimmerman gibi sosyologların bu ilim konusunda çalışmaları dikkati çekmektedir  Özellikle P  Sorokin Çağdaş Sosyoloji Teorileri adlı kitabında, bütün klasik sosyologları tenkit etmekte, mevcut sosyoloji ekollerinin yetersizliklerini ortaya koymaktadır  Sosyolojinin konusu Sosyoloji, insanın sosyal hayatını inceler  İnsanlar yaratılışlarının bir gereği olarak toplu olarak yaşarlar  Toplu halde yaşayan insanların karşılıklı olarak birbirine tesir etmesi sonucu toplumda birtakım ortak münasebetler meydana gelir  Sosyoloji, topluluk halinde yaşayan insanların birbirlerini karşılıklı olarak etkilemesinden meydana gelen sosyal kuruluş ve münasebetleri inceler  Sosyolojinin konusunu teşkil eden sosyal hayata sosyal gerçek denir  Sosyal gerçeklik incelenirken grup kavramı üzerinde önemle durulur   Sosyal grup: İkiden fazla şahıs arasında anlamlı bir etkileşim, benzer faaliyet ve belirli bir süre devam edecek her türlü insan kümeleşmesini ifade eder  Grup, diğer insanlara göre bir diğerine daha fazla muhtaç olan insanların meydana getirdikleri kümeleşmeler diye de tarif edilmektedir  Grup, müşterek ihtiyaçlar etrafında insanların toplanmasından doğduğu için aralarında ihtiyaç bağı bulunmayan insan topluluklarına ise kalabalık denir   İnsan grupları, nicelik ve niteliklerine göre şöyle sınıflandırılmaktadır: a) Toplum, b) Kamu (cemiyet), c) Topluluk, d) Toplantı   Toplum, genelde belli bir bölgede oturan, kendi aralarında çoğalan ortak tecrübeleri ve temel hizmet kurumları bulunan devamlı gruplardır  Mesela aile, köy, kasaba, şehir gibi  Bir toplumun cemiyet adını alabilmesi için, grubu meydana getiren toplumların ve birimlerin tipik bir kültürde birleşmeleri gerekir  Her millet ayrı bir cemiyet ifade eder  Mesela, Kıbrısta iki ayrı cemiyet vardır  Çünkü, buradaki insanlar iki ayrı kültür etrafında toplanmışlardır   Topluluk, belli bir mekanda oturan, fertleri üreme olmayıp toplama olan, fertleri değiştiği halde, genel havası ve gayesi değişmeyen gruplara denir  Mesela, okul, ordu, fabrika gibi  Toplantı ise, ortak ihtiyaçlarla bir araya gelen, kendine has genel havası ve gayesi bulunan kısa süreli gruplardır  Mesela; mitingler, konferanslar, maçlar gibi   Sosyolojinin konusu olan sosyal hayatın içinde sosyal yapı, sosyal fonksiyon, sosyal değişme ve sosyal problemler vardır  Sosyal yapı, bir grubu meydana getiren birimlerin birbirlerine göre durumları ve bunların bir arada genel görünüşleridir  Grubu meydana getiren kısımlar (bölümler), bir diğerine veya grubun diğer gruplara göre yaptığı iş ve hareketlere ise sosyal fonksiyon denir  Sosyal değişme de, iç ve dış etkilerle grubun veya grubu meydana getiren birimlerin sosyal yapı ve fonksiyonlarında görülen değişmelerdir  Mesela siyasi ve askeri çatışmalar ve işgaller, toplumlarda değişmeye sebep olur   Sosyolojinin konusunu P  Sorokin şöyle sıralamaktadır: 1) Çeşitli sosyal olaylar arasındaki münasebet ve nitelikleri inceler  Mesela, ekonomi-din, aile-ahlak gibi  2) Sosyal olaylarla sosyal olmayan olaylar arasındaki münasebet ve bağıntıları inceler  Mesela, iklim-moda gibi  3) Bütün sosyal olay sınıfları arasındaki genel ilişkinin karakterini inceler   Sosyoloji, cemiyet hayatını bütünüyle ve tam isabetli bir şekilde kavramaktan henüz mahrumdur  Dünyadaki insan topluluklarının farklı maddi ve manevi yapıda oluşları, bu ilmin prensiplerinin bütün cemiyetlere uygulanmasını ve doğru neticeler alınmasını güçleştirmektedir  Hele geçmiş insan toplulukları hakkında ileri sürülenler ise şahsi görüşlerden öte bir değer taşımamaktadır  Bu sebepten sosyologlar arasındaki farklılık ve zıtlıkların sayısı giderek artmaktadır  Sosyolojinin bölümleri Sosyoloji iki ana bölüme ayrılmaktadır  Bunlar, sosyal morfoloji ve sosyal fizyolojidir  Sosyal morfoloji; toplumların maddi yapılarını, sosyal dokuları yönünden inceleyen bir bölümdür  Bunun da alt bölümleri vardır  Bunun bölümleri ise sosyo-coğrafya ve demografi (nüfus bilim)dir  Sosyal fizyoloji de, toplumun birer organı durumunda bulunan sosyal kurumların işleyişini ve görevlerini inceler  Bir toplum içinde görülen belli başlı kurumlar ise din, ahlak, hukuk, aile, devlet, ekonomi, sanat, eğitim, dil, bilimdir  Sosyal fizyoloji bu kurumları tek tek ele alıp doğuş ve kuruluşlarını, gelişmelerini, toplum içindeki vazifelerini ve bunların birbirleriyle olan münasebetlerini inceler  Bu kurumlardan hukuk, eğitim, ekonomi, dil günümüzde büyük birer sosyal bilim haline gelmiştir  Sosyoloji ve diğer bilimler Sosyoloji, toplumların davranışlarını yapısını çeşitli yönleriyle incelediği için, çalışma alanı çok geniştir  Bu alandan birçoğu ayrı ayrı bilimlerin konusu içine girer  Sosyoloji, insanların anlaşarak bir toplumu meydana getirme konusundaki davranışlarını anlamak için psikolojiden faydalanmaktadır  Ayrıca, tarih boyunca çözülüp dağılan toplulukları incelemek için tarih ilminden faydalanılmaktadır  Sosyolog, toplumların çözülme ve dağılmalarının sebeplerini belirli, isim yapmış bir toplum bakımından değil, bu konuda genel prensiplere, genelleştirmelere ulaşmak için açıklar  Tarih ise belirli, isimli sosyal olayları, sırf bunlara has özellikleri bakımından incelemektedir   Çok eski zamanlarda yaşamış toplulukların durumu hakkındaki bilgileriyse arkeolojiden alır  Tarihteki toplumları incelerken; insanların barınak, hammadde, dikkate çarpan yiyecek bakımından toprağa bağlı olmaları en önemli özelliktir  Onun için coğrafyanın bir bölümü olan beşeri coğrafyadan faydalanmaktadır  Sosyoloji bunun yanında ekonomi, biyoloji, politikadan da faydalanmaktadır   Soru anket cetveli; herhangi bir sosyal meseleyi açıklamak gayesiyle önceden hazırlanan bir takım soruları bir grubun fertlerine sorarak görüşlerini tespit etmektir  Soru anket cetveli mülakat şeklinde fertlerle tek tek görüşme yoluyla yapılabileceği gibi, mektup, dergi, gazete vb  yayın organlarından faydalanılarak da yapılabilir  Soru sorulan fert sayısı ne kadar çok olursa, toplumun tamamı hakkında o kadar kesin bilgi elde edilir  Soru cetvelleri bazan insanların özel ve gizli sosyal yaşayışları hakkında bilgi toplamak için de kullanılır  Bu konular aleni olursa, kimse doğru cevap vermez  Bu gibi durumlarda anketi uygulayanların becerisi de sonucu etkiler   Monografi; bir sosyal grubu veya sınırları belirlenmiş dar bir konumu, belirli bir plan ve bütün incelikleriyle derinlemesine mücerret olarak incelemektir  Le Play (1806-1882) adlı bir Fransız mühendis tarafından kurulmuştur  Toplumlarda reform yapmak üzere bu metod geliştirildi  Bu metodu daha teferruatlı bir araştırma planı haline getiren H  Tourvilledir  Bu metod sosyologlar tarafından geliştirilerek ayrıntılı cetveller halinde sosyal araştırmalarda kullanılmaktadır   Tarihi inceleme; sosyal araştırmalarda toplum olaylarının geçmişini gösteren tarihi bilgilerden faydalanma yoludur  Sosyal olayları sadece bugünkü halleriyle incelemek çok defa kifayet etmemektedir  Sosyal olayları daha iyi anlamak için onların meydana gelişlerini, yani kuruldukları günden bugüne kadar nasıl geliştiklerini ne gibi merhalelerden geçtiklerini bilmek gerekir  Sosyolojide tarihi olayları kullanarak sosyal olayları açıklayan bellibaşlı sosyologlar A  Comte, Spencer, Cosentini ve E  Durkheimdir   Sosyolojide araştırma metodları: Sosyolojide, araştırma konusunun özelliğine göre çeşitli metodlar kullanılır  Bunlardan gözlem, istatistik, soru çizelgesi, monografi, tarihi inceleme, sosyometrik test önemli olanlarıdır   Gözlem, bir grup içindeki sosyal vakaları yerinde meydana geliş anında tespit etmektir  Olaylara katılmadan yapılan gözlem ve olaylar içinde yaşayarak yapılan gözlem olmak üzere iki türlü gözlem yapılır  Olaylara katılmadan yapılan gözlemde araştırıcı dışardan bir seyirci gibi olayları takip eder  Olayların içinde yaşayarak yapılan gözlemde ise araştırıcı inceleme yapacağı sosyal grubun içinde grubun bir üyesi gibi yaşayarak, grubun teşkilat ve işyerini içten tespit eder  Bu gözlemde sosyal olaylar, gerçek teşekküllerle ve bütün ayrıntılarıyla yakından incelenir   İstatistik, sayılabilen ve ölçülebilen sosyal hadiselerin meydana gelişlerini rakamlarla tespit etmek ve değerlendirmektir  Bir toplumdaki evlenme, boşanma, suç ve ceza istatistiklerini yapmak bu hadiselerin seyri ve toplum düzeni hakkında bize bir fikir verir  Bunların grafikleri yapılarak ve diğer toplumlarla karşılaştırılarak daha derin açıklamalar yapılabilmektedir  Yanyana ve birbiri arasında görülen hadiselerin istatistiklerinin beraberce artıp eksilmesine dayanarak bu iki hadise arasında bir sebep-sonuç münasebeti kurmak mümkün olur   Sosyometrik test; gruplaşma münasebetlerini meydana geliş sırasında yakalayarak, ölçmeye çalışan bir metoddur  Amerikada Moreni tarafından kurulan deney sosyolojisinin en yeni dallarından biridir  Bir gruptaki kişiler arasında çeşitli bağıntılar vardır  Fertler bu münasebetlerle birbirlerine yaklaşırlar ve uzaklaşırlar  Bir grup içindeki fertlerin, sosyal münasebetler bakımından birbirine yaklaşma ve uzaklaşma dereceleri sosyometrik testlerle ölçülür  Sosyometriyle grup fertleri arasındaki ilişki bağının derecesi, sıklığı ölçülür  Bu, aynı zamanda ilişkisizliği de yansıtır  Uygulanırken grup fertlerinin kim ile veya kimlerle belirli bir işi yapmak istediği sorulur  Cevaplara göre grup içindeki sevilen ve sevilmeyen fertler ortaya çıkabileceği gibi sosyal gruptaki homojenlik de istatistiki bir şekilde tespit edilir  Sosyometriyle şahsiyet özellikleri, demografik yapılar da ortaya çıkar  Ayrıca, grupların tutumları, inançları ve değerleri de tespit edilir  SosyologlarSosyologlara ilişkin detaylı listeye  Liste - Sosyologlar başlığından ulaşabilirsiniz   En ünlü sosyologlardan bazıları; Auguste Comte, Emile Durkheim, Ferdinand Toennies (Ferdinand Tönnies), Georg Simmel, Max Weber, Albion Woodbury Small, Charles Horton Cooley, İbn Haldun, Pitirim Sorokin, Vilfredo Pareto, Robert E  Park,  Karl Mannheim,  Talcott Parsons,  Robert K  Merton,  Peter Blau,  Reinhard Bendix, Norbert Elias,  Ralf Dahrendorf, John Rex, David Lockwood, Erving Goffman, Harold Garfinkel, ve  Anthony Giddens  Karl Marx kendisini sosyolog olarak tanımlamıyor olsa bile,  görüş ve düşünclerinin, sosyolojik teori üzerinde çok önemli bir etkisi olmuştur  Ayrıca bakınız Kriminoloji,  eğitim, görgü kuralları,  Frankfurt Okulu, cinsiyet &  cinsellik,  Marksizm, kitle iletişim araçları, media çalışmaları, devrim,  toplum mühendisliği, sosyolog, poltik ekonomi, nesıl & etnisiti, sosyal kontrol, sosyal haraketler,  totoloji, teleoloji,  teori,  sosyolojik düşünce, sosyoekonomik sistemler,  ırkçılık, sosyal düzen, sosyal yapı, sosyal sorun İlgili başlıklar  Sosyologlar | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |