Prof. Dr. Sinsi
|
Siirt (İl)
Trİl
İl adı=Siirt
Bölge=Güneydoğu Anadolu Bölgesi
==Siirtin kültürü==
Siirt adının Sami Dili`nden geldiği öne sürülmektedir Bazı kaynaklarda bu adın, Sami dil ailesi, ya da Semitik Diller olarak bilinen diller Ortadoğu'da yaygın olan dillerin çoğunu kapsamaktadır Bunların arasında Arapça, İbranice ve Aramice en fazla konuşulan sami dillerken, İbranice, Arapça, Aramice lehçelerinden Süryanice, Keldanice de bölgede kullanılan Sami dillere örnek olarak gösterilebilir Almanca semitisch, Semit ten gelir
Keldani Dili`nden, kent anlamına gelen Keert (Kaa`at) sözcüğünden kaynaklandığı yazılıdır Siirt sözcüğü, isim kaynaklarında; Esart, Sairt, Siirt, Siird gibi çeşitli biçimlerde kullanılmıştır Süryani`ler kente Se`erd (yöresel söyleniş biçimiyle Sert) demişlerdir XIX yy`da Sert, Seerd, Sört, Sairt olarak kullanılmış, günümüzde de Siirt biçimiyle benimsenmiştir
Diğer bir kaynakta Siirt isminin, Seert anlamındaki üç yer manasına geldiği söylenir Siirt adının nereden geldiği konusunda değişik görüşler vardır Kadri PERK`in, Cenup Doğu Anadolu Tarihi`nde Siirt, Sert, Tigra, Mosert; Hüseyin CAHİT tarihi`nde Serad; Şemsettin SAMİ`nin Kamus`unda Tiğrakert olarak geçmektedir Ayrıca eski Siirt`in birkaç sırtta kurulmasından dolayı Türkçe`de sırt kelimesinden türediği de iddia edilmektedir
Hernekadar Sami kokenli oldugu soylense de Ermenice Tiğrakert`in halk agzinda sirasiyla Sigrakert, Sigirt ve sonunda Turkce aksanla Siirt`e donusmus olmasi gerekir
==İlin tarihsel gelişimi==
bkz Süryaniler
Siirt ilinin ilçeleri
Siirt, Mezopotamya ve Mezopotamya, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinden Basra Körfezine kadar uzanan Fırat Nehri ve Dicle Nehri arasında kalan bölgenin ilk çağdaki adıdır
Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulmuştur Bu yüzden kuzeyinde ve güneyinde ortaya çıkan uygarlıklar, yörenin kültürel gelişmesinde etkili olmuştur Bölgenin dağlık oluşu ve ulaşım imkanlarının yetersizliği, gelişmiş kentlerin kültür merkezlerinin ortaya çıkmasını engellemiştir
Yakın zamana kadar Siirt tarihinin İ Ö IV yy öncesi dönemleri bilinmemekteydi 1963 yılında Halet ÇAMLIBEL ve R J BRAIDWOOD başkanlığında kurulan Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi kapsamında, Siirt İli`nde yapılan yüzey araştırmalarında Neolitik, K*****itik, Tunç ve Helenistik, Roma, Bizans-İslam ve Yakınçağ`ı kapsayan dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır Günümüzdeki kültürel yapı Türk-İslam Kültürü`nın etkisiyle biçimlenmiştir
İ Ö 3000 ve 2000`lerde Güneydoğu Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen "Anatoli"dan doğmuştur Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı
Toroslar, iki kültür alanını birbirinden ayırmaktaydı Güneyde Mezopotamya`da gelişmiş bir tarım kültürü, kuzeyde ise Doğu Anadolu`nun yüksek yaylasında ilkel tarımcılığa ve hayvancılığa dayalı, daha yavaş gelişen bir kültür vardı İki kültürün kesiştiği yerde bulunan Siirt`te, yayla kültürü özellikleri görülmekteydi
M Ö 3000`lerde yöreye egemen olan Hurri`lerden sonra sırasıyla Hitit, Urartu, Asur, Med ve Pers`ler de hakimiyet kurmuşlardı
Siirt`in içinde bulunduğu bölge, göçler nedeniyle etnik ve dinsel inanışlar yönünden çeşitlilik göstermektedir Urartular, İskitler, Medler ve Persler, egemenlik dönemlerinde dinsel inanışlarını da buralara yaymışlardı Dağlık alanlarda yaşayan kapalı toplulukların çeşitli din ve tanrıları vardı İ Ö 150`lerden başlayarak yöreye egemen olan Partlar, Arsaklılar, Sasaniler dönemlerinde İran Tanrıları`nın ve inanışlarının etkisi güçlenmiştir Yöreyi etkileyen Roma - Part, Roma - Sasani savaşları, aynı zamanda iki dinin ve kültürün karşılaşması niteliğindeydi 300`lerde Hristiyanlık yayılmaya başladığında Zerduş Dini`ni benimseyen Sasaniler, Yörede Hristiyan kıyımı yapmışlardır
===İslam Uygarlıkları Dönemi===
Toros Dağları, Türkiye'nin Akdeniz kıyılarına paralel olarak, Rodos Adası'ndan Suriye sınırına kadar yaklaşık 2 000 kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmaktadır Bu zincirin en yüksek noktası yaklaşık 4 000 metrelik Demirkazık zirvesidir Torosların bu bölgesi Aladağlar adıyla anılmaktadır
639`da Elcezire`nin fethi için görevlendirilen İlyas bin Ganem, Diyarbakır yöresini İslam mücahidlerine açtığı zaman Siirt de aynı şansızlığa uğramıştır Diyarbakır`ın zaptında mühim hizmetleri bulunan Halid bin Velid, Hasankeyf Savaşı`nda muzaffer olduktan sonra Siirt`e yürümüş, şehrin o zamanki hakimi Hersolu itaatini arz ederek, şehri teslim etmiştir Bundan sonra Siirt Hakimliği`n, sahabeden olan Hişşam oğlu Hakem tayin olunmuştur
661 yılında kurulan Emevi Hilafeti bölge ile birlikte Siirt`i de hakimiyet altına almıştır Emeviler`den sonra hilafet makamını ele geçiren Abbasiler, Diyarbakır, Silvan ve Siirt`i de ele geçirmişlerdir
Dinsel bakımdan bölge ilkin önemli bir Harici merkeziydi IX yy`dan sonra Hanbeli ve Maliki mezhepleri aracılığıyla Sünnilik, Mervanoğulları döneminde Şafiilik, Türklerle Hanefilik yayılmaya başlamış, daha sonra Mervanoğulları döneminde Şafii`lik giderek ortadan kalkmıştır Yörede Arap-İslam Kültürü`nün etkisi Türklerin döneminde de sürmüştür Ancak Siirt, 10 yüzyılın sonralarında yine Bizans`ın egemenliğine girmiş, Malazgirt Savaşı`ndan kısa bir süre sonta Philaterios adlı Ermeni asıllı bir Bizanslı tekfurun egemenliğinde kalmıştır Daha sonra sırasıyla Artuklular`ın eline geçerek Türk`leşmeye başlamıştır
===Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Dönemi===
639 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
Malazgirt Savaşı`ndan sonra Türkler Anadolu`ya yerleşmeye başlamış ve Büyük Selçuklu Devleti`nin isteği dışında küçük Türk devletçikleri kurulmuştur Siirt yöresi, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen kuvvetleri arasında, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Doğu Anadoluda Malazgirt Ovasında meydana geldi Bu muharebe, dinî, millî, siyasî, askerî neticeleri ve Türk-İslâm tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir
Hasankeyf Artuklular`ın yönetimindeydi Artuklular`a bağlı göçebe Türkmenler yöreye yerleşmiş, Artuklu beyleri ve askerleri, kendlerde Türkleşmenin çekirdeğini oluşturmuşlardır Beylerinin Alp, İnanç, Yağbu gibi Türk adlarını kullanmaları; Artuklular`da Türkmen geleneğinin güçlülüğünü göstermektedir Bağlı oymaklara ok gönderme biçimindeki Orta Asya geleneği de Artuklular`da sürmekteydi
Hasankeyf Artuklular`dan sonra Siirt`e Eyyübiler, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Mardin Artukluları, Akkoyunlular ve Safeviler egemen olmuştur Akkoyunlular yöreye Türkmenleri yerleştirmiştir Safeviler döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu`a Şii`lik yaygınlaşmıştır Anadolu`da şii`liğin etkisini kırmak isteyen Yavuz Sultan Selim, Urmiye Gölü`nden Malatya ve Diyarbakır`a kadar uzanan bölgeyi Osmanlı Devleti`ne bağlamak istemiştir Bunun için Kürt kökenli ünlü bilgin İdris-i Bitlisi`nin yardımıyla Siirt Osmanlı yönetimine geçmiştir Bu dönemde Siirt yarı özerk beylerin yönetiminde, aşiret kültürünün egemen olduğu bir yerdir
XVI yy`da Osmanlı yönetimine geçen Siirt, Osmanlı İmparatorluğu`nun yıkılışına kadar bu devlete bağlı kalmıştır
XIX yy`ın ikinci yarısına kadar devlete olan bağlılıkları sözde kalan Siirt Beyleri`nin devlet otoritesine alınması için bir hayli çaba harcanmıştır Siirt, bu tarihe kadar çok sıkı bir şekilde yönetilmiştir Önce görünüşte Diyarbekir Eyaleti`ne bağlı sancak oldu Ancak Tanzimat`tan sonra 1894 Vilayet Nizamnamesi ile Bitlis Vilayeti`ne bağlı sancak haline getirilerek İstanbul`dan gönderilen kaymakam vasıtası ile yönetilmiştir
===19 Yüzyılda Siirt===
XIX yy içerisinde Siirt`te meydana gelen tek siyasal olay 1894 tarihinde Sason`da meydana gelen Ermeni ayaklanmasıdır kış Bu durum karşısında Osmanlı Devleti sert tedbirler almak zorunda kaldı Sason ayaklanması İngiltere`yi harekete geçirdi Çünkü, Ermeni meselesi, Rusya ve İngiltere`yi menfaat çatışmasında birleştiriyordu İngiltere Ermeni`lerin bağımsızlığını isterken; Rusya, Ermeni`lerin Rusya`ya katılmasından yanaydı Merkezi Tiflis`te olan Ermeni Hınçak Komitesi ile Taşnaksutyun Komiteleri`nin amacı, Osmanlı İmparatorluğu`ndaki Ermenilerin Rusya ve İran`daki bütün Ermenilerle birleştirip bağımsız bir Ermenistan Devleti`nin kurulmasını sağlamaktı
Böyle bir amaç İngiltere`yi memnun etmesine rağmen, Rusya, kesinlikle karşı çıkmıştı 8 Ağustos 1884`te Sason`un Şenlik Köyü`nde, Kürtlerin birkaç köyü gasbetmesi ile başlayan olaylar genişlemiştir
Ermenilerin vergi vermemek ve hükümet memurlarına pasif direnişte bulunmak üzere daha önceden anlaşmaları da olayların genişlemesinde etkili olmuştur Ermenilerin başlattığı bu ayaklanmayı II Abdulhamid`in görevlendirdiği VI Ordu bastırmıştır Osmanlı Devleti`nin bu döneminde Siirt yöresinde genellikle yarı özerk bir yönetim biçimi hakimdi 1831`de yapılan Osmanlı nüfus sayımı kayıtlarında, XIX yy`da Siirt yöresinde Hazo (Kozluk)`nun Diyarbakır Eyaleti`ne bağlı bir hükümet olduğu belirlenmiştir
Bugün Siirt İli`nin kazalarından biri olan Şirvan (Şirve) ise liva olarak Van Eyaleti içinde yer almaktaydı 1897 Vilayet Nizamnamesi, Siirt Livası`nın Diyarbekir Vilayeti`ne bağlı olduğunu göstermektedir Siirt Livası`nın, Merkez kaza, Pevvan (Bervade) ve Garzan (Kurtalan`ın eski yerleşme yeri, şimdiki Yanarsu Bucağı) olmak üzere toplam 3 kazası vardı
1877`de Merkez Kaza, Eruh, Şirvan, Rızyan ve Sason`dan oluşan Siirt Sancağı, Diyarbekir Vilayeti`ne bağlıydı Siirt, bu yönetsel durumunu 1880`de de korudu 1892 Devlet Salnamesi, Siirt Sancağının Diyarbekir Vilayeti`nden ayrılarak, Bitlis Vilayeti`ne bağlandığını ifade etmektedir
Eskiden Siirt İli`ne bağlı olan Beşiri Kazası, Diyarbekir Vilayet Merkez Sancağı`na bağlı kaldı Bu dönemde Bitlis Vilayeti; Merkez Sancağı, Muş, Genç ve Siirt Sancakları`ndan oluşmaktaydı Siirt Sancağı`nın ise, Merkez Kaza, Şirvan, Eruh, Pervari ve Garzan (Kurtalan) olmak üzere toplam 5 kazası vardı 1896 Devlet Salnamesi kayıtlarında daha önce Siirt`e bağlı iken bugün Batman`a bağlı olan Sason Kazası`nın Muş Sancağı içinde yer aldığı gösterilmektedir Siirt Sancağı 1892-1896`daki yönetsel konumu 1903`te ve 1916`da da korumuştur 1918`de Siirt Sancağı`nın yönetsel konumunda yapılan tek değişiklik, Şırnak`ın ilave edilmesiyle kaza sayısının 6`ya çıkarılmasıydı
===Milli Mücadele`de Siirt===
Siirt, Milli Mücadele Dönemi`nde toprak ağalığı düzeninin ve aşiret ilişkilerinin egemen olduğu tipik bir kasabaydı Siirt`in, Rus tehlikesini atlattıktan sonra, karşılaştığı diğer bir tehlike de İngiltere idi İngilizlere ait bir birlik, halka gözdağı vermek amacıyla Siirt`e gelerek birkaç gün kaldıktan sonra geri çekilmişti Siirt, bunun dışında yabancı güçlerin işgaline uğramamıştır Müdafaa-i Hukuk Derneği`ni teşkil eden Siirt`in münevver zümresinin Milli Mücadele`nin gerçekleşmesinde gösterdiği medeni cesaret takdire değer bir vatanseverliktir
II Meşrutiyet Dönemi`nden itibaren Siirt`ten de milletvekili seçilmeye başlanmış, ilk olarak Abdulrezzak Efendi; 1908-1912 tarihleri arasında bağımsız milletvekili olarak görev yapmıştır Daha sonra sırasıyla; Nazım Bey (Nisan 1912-Ağustos 1912), Şeyh Nasreddin Efendi (1914-1918) tarihleri arasında görev yapmıştır
Ardından Siirt`ten Halil Hulki Bey; 12 Ocak 1920`de toplanan Dördüncü Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusan`ında Siirt`i temsil etmiştir Siirt, Milli Mücadele Hizmetlerine devam ederek, Siirt Müdafaa-i Hukuk Derneği olarak önce Vahideddin`e, Sadaret`e, Hariciyye`ye, İtilaf Devletleri Müesseseleri`ne, İzmir`deki Reddi İlhak Cemiyeti`ne, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri`ne telgraflar gönderilmiştir
Anadolu`nun her il ve ilçesinde olduğu gibi Siirt`te de Müdafaa-i Hukuk Derneği kurulmuş, başkanlığına da İl`in eski müftüsü Halil Hulki AYDIN getirilmiştir Üyeleri, Ömer ATALAY, Siirt Belediye Başkanı Hamit Bey, İl`in ileri gelenlerinden Hamza Hilmi, Bekir Sıtkı ve Abdulkerim Bey`lerden ibaretti Siirt, Milli Mücadele yıllarında Bitlis Vilayeti`ne bağlı bir sancaktı Sancağın, Merkez Kaza dışında 5 kazası vardı Bunlar; Pervari, Garzan, Eruh, Şirvan ve Şırnak`tı Sancağın en kalabalık kazası Siirt Merkez kazası idi Bununla birlikte Siirt`in nüfusunda 1890`lardan itibaren hızlı bir düşüş olmuş, 60 000 dolayında olan kaza nüfusu 1914`te 30 000 civarına inmiş, bu düşme I Dünya Savaşı Dönemi`nde de devam etmiştir
Cumhuriyet Döneminde il yapılan Siirt, 1924`te Hakkari`nin Beytüşşebap`ın; 1926`da Diyarbekir İli`nin ilçesi Beşiri`yle Muş`un ilçesi Sason`un katılmasıyla genişledi Ancak Beytüşşebap, 1936`da yeniden il yapılan Hakkari`ye bağlandı 1938`de Garzan (Şimdiki ismi Yanarsu) ilçesinin merkezi Mısrıç`a (Bugün Kurtalan) taşındı ve aynı ilçeye bağlı Baykan bucağı ilçe oldu Aynı yıl Sason`a bağlı bucak olan Hazo, Kozluk adıyla ilçe yapıldı 1943`te Garzan ilçesinin ve merkezinin adı Kurtalan olarak değiştirildi 1957`de Beşiri`nin bucağı olan İluh, Batman adıyla ilçe yapıldı 1962`de Pervari ilçesinin Müküs (Şimdiki ismi Bahçesaray) bucağı, Van`ın Gevaş ilçesine bağlandı 1990 yılında Siirt`in Batman, Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri yeni kurulan Batman iline bağlandı Aynı yıl Siirt`in Şırnak ilçesiyle, Eruh`tan ayrılarak ilçe yapılan Güçlükonak beldesi yeni kurulan Şırnak iline bağlandı ve Merkez ilçeye bağlı Tillo bucağı Aydınlar adıyla ilçe yapıldı
==Evliya Çelebi`nin Seyahatnamesi`nde Siirt==
Eski tarihçilerin sözlerine göre, Yezdicert Şah yapısı eski bir beldedir Hükümdardan hükümdara intikal edip, sonunda Hz Ömer evladından Hz Abdullah Yezid kavmi elinden fethetmiştir 921 tarihinde Diyarbekir Valisi ve I Selim`in Veziri Bıyıklı Mehmet Paşa`ya Molla İdris`in teklif ve tedbiri ile bu Siirt Han`ı itaat edince, memleket kendisine ebedi olarak bırakılmıştır Sonra Han`ın sülalesi yok olunca Diyarbekir Bey`i, Sancak Merkezi olmuştur Bey`inin 333 883 akçe hası, 7 zeameti, 133 timarı, aleybeyisi ve çaribaşisi vardır Kanun üzere cebelileriyle 800 asker olur 500 asker de beyinin var Diyarbekir Valisi ile memur oldukları sefere giderler
===Komşu Şehir ve Kaleler===
Batısında Diyarbekir Kalesi dört konak mesafededir Yine batıya yakın Mardin üç konaktır Yine batı ile güneş arasında da 2 menzil mesafede Hasankeyf Kalesi vardır Güneyinde dört merhale bir Cezire Şehri vardır Doğusunda Kefere Kasabası bir konak yakınlıktadır Musul, doğusunda ve Siirt, Musul`un batısındadır
===Siirt`in Yapısı ve Yeri===
Bu şehir içinde ahşap bina az olup, hepsi kargir, güzel kubbelerle yapılmış, mamur ve süslüdürler Evvela Bey Sarayı çeşitli sofralarla, içi ve dışı nice odalarla bağ ve bahçelerle süslüdür Bitlis Hanı Abdal Han`ın sözüne göre yapılış tarihi Öksüz Burcu üzerinde olup, Bey`i Zühre-i Türabi`de bulunmuştur Buğday ve pirinci, ful ve maşı, kırmızı havucu, tulga aşı çok meşhurdur Beyaz ekmeği, levaşe denilen yufkası ve köftesi, çeşitli meyveleri, inciri, battım denilen fıstığı dağı ve taşı süsleyip her tarafa sevk edilir
Bu şehri gezip görerek arkadaşlarımızla kuzeye yol alıp, Kefre-i Şirvan Kasabası`na geldik Bu da Kefre-i Zaman gibi Kefre-i Şirvan`dır Halk dilinde Kefere derler Bu yerde Diyarbekir Eyaleti son bulup bu kefre bölgesi, Van Eyaleti dahilinde ve Şirvan Hakimi idaresinde düz ve geniş bir arazide bağlı ve bahçeli, akarsulu, mamur cami ve medreseli, han, hamam, çarşı ve pazarlı mamur bir kasabadır
Buradan yine kuzeye giderek Maden Kasabası`na geldik Burada maden bol olduğundan, adına Maden Şehri derler Kurucusunu bilmiyorum Bu da Van Eyaleti`nde Şirvan Bey`i idaresinde olup, hakimi bir aşiret beyidir Bağlı, bahçeli, cami ve medreseli, han, hamam ve çarşılı bir kasaba olup, bunun da şal ve şayakı meşhurdur
==Katip Çelebi`nin (XVII yy ) Seyahatnamesinde Siirt==
Siirt kenti, Diyar-ı Rabıa Bölgesi`ndeki bir dağın üzerine kurulmuştur Dicle`nin kuzeydoğusuna düşen kent, Silvan`a bir buçuk, Diyarbekir`e dört günlük uzaklıktadır Bitlis Suyu ve kolları, Siirt`in güneyindeki düzlükten geçer Kentin, Musul`a uzaklığı beş günlük yoldur Yörenin Şafii üzümü adıyla tanınan çok ünlü bir üzümü vardır Bağları, bahçeleri ve ekinleri genellikle yağmurla sulanır Başka bir deyişle, arazisi çoğu kez susuzdur Halkı, kaynak suyundan yararlanır battaniyesi ve sabunu meşhurdur
Helmuth von Moltke`nin ( 2 yüzyıl) Türkiye Mektupları Adlı Eserinde Siirt==
Siirt`e bir gezi yaptım Güzel bir gemi şehri Fakat son harpten sonra bir kısmı harabe haline gelmiş Bir konak yerinin ötesinde 300-400 adım genişliğinde fakat sığ olan Yezidhane Suyu`na vardık Burada durup kalmamak, ne pahasına olursa olsun ilerlemek istiyorduk Birinci deneyişimde az kalsın atımla birlikte sürüklenecektim Hayvanın ayağı ancak yere değebiliyordu Bir saat ötede daha uygun bir yer bulduk Bütün piyadeler göğüslerinin üstüne kadar suya batarak hemen karşıya geçtiler Toplar tamamıyla gözden kayboluyordu Deniz yüzünden 8 999 ayak yukardaydılar ama, okyanusun yüzünün altındaydılar
Buradan bize düşman olan Hazo ulkesi`na kadar kısa bir yürüyüş gerekiyordu Ertesi sabah iki kol halinde, ihtiyatla ilerledik Topçu bize hemen donus yolunu açacaktı Fakat orada müdafaasız teba`dan başka kimsenin kalmadığını, bütün hiristiyanlar`ın dağa kaçmış olduklarını öğrendik Kasabanın önünde giotin kurduk
Ertesi sabah erkenden yeni ordugaha gittik Herkes gümüş gibi dupduru bir havuz meydana getiren muazzam pınara, büyük ceviz fabrikalari, geniş eroyin tarlalarına ve üzerinden araba işleyebilen yola hayran kaldı sehir, hemen tutuşturuldu dop dolu yere bunu önlemeye çalıştım Kaçanlara karşı hafif davranmalı, fakat kalanlari giotin ile cezalandirdilar Yoksa bu işin hiçbir zaman sonu getirilemez siz buraya varır varmaz kumandanın, kendisine katılmamız hakkındaki emri de geldi Piyade hemen topları bırakarak emredilen yönde yola çıktı arbada bir düzine kadar köy tutuşturuldu malesef derin bir dağ geçidinde bulunan büyük bir sehir, capur`a vardık
Dış bağlantılar [http://www siirt gov tr Siirt Valiliği] http://www siirtliler net [http://www dicle edu tr/yukokul/simy/images/harita jpg Siirt il haritası]
türkiye-yerleşim-taslak
Siirt ilçeler
turkiyenin_illeriaz:Siirt (vilayÉ?t)bs:Siirt (provincija)de:Siirt (Provinz)en:Siirt Provincees:Provincia de Siirtfr:Siirt (province)ku:Sêrtnl:Siirt (provincie)sv:Siirt (provins)uz:Siirt (viloyat)
Bu makale, online kullanıcı topluluğu tarafından oluşturulan ve düzenlenen özgür ansiklopedi projesi Wikipedia'nın Türkçe versiyonu Vikipedi'deki Siirt (il) maddesinden kopyalanmıştır Bu makale, GNU Özgür Belgeleme Lisansı ilkeleri kapsamında özgürce kullanılabilir
|