|  | Galaksiler Hareket Ediyor Mu? |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Galaksiler Hareket Ediyor Mu?Güneş400 yıl önce, Yeryüzü’nün Güneş’in çevresinde döndüğü ve 50 yıl önce Güneş’in de gökada merkezinin çevresinde döndüğü soruları çözüme bağlanmış olduklarından eğer gökadanın da hareket ettiğini öğrenirsek şaşkınlığa düşmemeliyiz  En yakın gökadanın incelenmesi, bizim gökadamız olan Samanyolu’nun yerel grup adıyla anılan bir gökadalar kümesinin parçası olduğunu gösterecektir  bu kümenin başta gelen iki üyesi Samanyolu ve Andromeda içerdiği en az 300 milyar yıldızla gökadamızdan daha da büyüktür  Kümenin dış kesimlerinde yer alan bir başka gökada da, onu ilk kez inceleyen gökbilimcinin adıyla ve Maffei 1 gökadası diye anılmaktadır  Bu gökada, yerel grubun parçası olabilir ya da olmayabilir  Ek olarak, yerel grupta her biri 100 milyar ya da daha az yıldız içeren yirmiye yakın daha küçük gökada da yer almaktadır  Yerel gruptaki gökadalar, bizimkini de içermek üzere tüm sistemin ağırlık merkezi çevresinde görkemli bir şekilde dönerlerken hepsi birlikte çapı 3,5 milyon ışık yılı olan bir küreyi oluştururlar  Bununla birlikte, böyle bir dev küre yalnızca yakın çevresini temsil etmektedir  bu kürenin ötesinde diğer gökada kümeleri yer almakta olup bazıları yerel gruptan çok daha büyüktür ve kimileri binlerce gökadayı içermektedir  Her gökada kümesindeki bireysel gökadaların aynı ağırlık merkezi çevresinde döndüklerini düşünebiliriz  Ancak, gökada kümelerinin kendileri nasıl devinirler?  Bu sorunun yanıtında ilk adım, gökbilimcilerin daha evrende gökadaların bulunduğunu sezinlemelerinden önce ortaya çıktı  1912 yılında Amerikalı gökbilimci Vesto Melvin Slipher (1875-1969) Andromeda bulutsusunun (o zamanki adı böyleydi) dikey hızını ölçtü ve bize saniyede 200 kilometre yaklaştığını buldu  Bu yaklaşmanın nedeni, kısmen Güneş’in gökada merkezinin çevresinde dönüşü sırasında Andromeda gökadasına yaklaşmasıydı  Eğer Andromeda gökadasına yaklaşımını gökada merkezlerini esas alarak duyarlı olarak ölçersek, hızın saniyede 50 kilometre olduğunu buluruz  Slipher on beş bulutsunun dikey hızlarını hep birlikte ölçünce Andromeda ve bir başka gökadanın (bunun da yerel grubun başka bir parçası olduğu anlaşıldı) dışında diğer tüm gökadaların bizden uzaklaşmak üzere devindikleri belli oldu  Dahası, bazı gökadaların uzaklaşma hızı olağanüstü yüksekti  Diğer gökbilimciler de tüm gökadaların (Slipher’in başlangıçta saptadığı iki gökada dışında) bizden uzaklaştıklarını buldular  Dahası, sönük ve bu nedenle belli ki daha uzaktaki gökadalar bizden daha hızlı olarak uzaklaşıyorlardı  Amerikalı gökbilimci Milton La Salle Humason (1891-1972) pek sönük gökadaların tayfını alabilmek üzere geceler boyu resimlerini çekti  1928 yılında bir gökadanın saniyede 3  800 kilometre hızla bizden uzaklaştığını saptadı  1936 yılında saptadığı bir başka gökada ise, saniyede 40  000 kilometre hızla gökadamızdan uzaklaşıyordu  Böyle bir durum ortaya bir sonuç çıkarıyordu: Tüm gökadalar bizden neden uzaklaşıyorlardı? Ve neden bizden daha uzaklaştıkça hızları daha fazla artıyordu? Bizim gökadamızın özel bir durumu var mıydı? Yoksa gökadamız diğer gökadaları itiyor muydu? Uzaklık arttıkça bu itiş güçleniyor muydu? Bu durum mantıklı olamazdı  Eğer gökadamız bir itici güç uyguluyorsa, bu güç yerel grup içinde de kendini duyurmalıydı  Oysa, öyle olmuyordu  Dahası, bir itici gücün uzaklıkla artması olası görülmüyordu  Bir manyetik kutup, kendisiyle aynı olan kutupları iter  Elektrik yükü taşıyan parçacıklar da, aynı yükü taşıyan parçacıklar birbirini iterler  Ancak iki örnekte de itme, uzaklık arttıkça azalır  bu durumda sorun için başka bir açıklama bulunmalıydı   İlk kez Andromeda gökadası içindeki gerçek yıldızları gören gökbilimci Hubble, bu soruna el attı  Gökadaların yalnızca bizden değil, birbirlerinden de uzaklaştıklarına dikkat etti  Hangi gökadada olursak olalım, diğer gökadalar bizden uzaklaşacak ve uzaklaştıkça da hızları artacaktı  1929 yılında Hubble şu sonuca vardı: Bütün evren kararlı bir şekilde genişliyor ve gökadalar bir itici gücün etkisiyle değil ama bu genişlemenin parçası olarak birbirlerinden uzaklaşıyorlardı  Aslında, 1916 yılında Albert Einstein, Genel Görecelik Kuramı’nın bir bölümü olarak, tüm evrenin bir bütün halindeki özelliklerini tanımlamak üzere bir dizi denklem hazırlamıştı  Einstein o sırada durumu sezinlemese bile, bu denklemler, evrenin genişlemekte olduğunu gösteriyorlar  Alıntı | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |