|
|
Konu Araçları |
alem, anadoluda, asya, bilinmeyen, karısı, mezopotamya, orta, yaşayan |
Al Karısı: Mezopotamya, Orta Asya Ve Anadolu'da Yaşayan Bilinmeyen Bir Alem |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Al Karısı: Mezopotamya, Orta Asya Ve Anadolu'da Yaşayan Bilinmeyen Bir Alem“Adını mutlaka duymuşsunuzdur Al karısı, albastı, al gelin Şamanist söylencelerinde isimlerine rast geldiğimiz bu varlıklar, lohusa dönemindeki kadınlara ve atlara musallat olup, onların ciğerleriyle beslenimiş Aynı zamanda Lilith'e karşılık gelmektedir Lilith'in Adem'in ilk karısı olduğuna ve onunla aynı anda yaratıldığı için Adem'e tabi olmayı reddettiğine ve bu yüzden lanetlendiğine inanılır Bu sebeple hamile kadın daha doğum yapmadan önce beklenmeye yalnız bırakılmamaya çalışılır Hamile kadın doğum yaptıktan sonra da yanında mutlaka bir erkek çocuk veya yetişkin Süpürge, iğne, kitap (Kuran veya Buyruk), erkek elbisesi loğusa kadını al karısından korumak için konur Ayrıca loğusa nın başına demirden malzemeler balta, bıçak, nacak, zevle vb malzemeler konurTüfek atılır Al Karısının kapalı kapılar ardından giren hayalet gibi bir şey olduğu söylenmektedir Loğusa kadının sevdiği bir insan kılığında gelip, loğusa kadının ağzını açtırmaya uğraşırmış Al karısının parmakları uzun ve kemiksizmiş, kadın ağzını açınca rahatlıkla parmaklarını ağzından içeri sokup kadınların ciğerini alırmış Al karısı ahırlara girip atları koşturmayı çok severmiş Al karısı uzun saçlı bir kadın tipindedir Al karısında bulunan iğne ya da mücevher dolu olan beresi alındığı takdirde bir yere gidemediği ve bu yolla teslim alındığına inanılmaktadır Hubyar Köyünde Ürfangil den birisi ahırdaki atın üzerine yapışkan kara sakız yapıştırmış ve al karısı ata binmiş bir daha inememiş Böylece al karısı yakalanmış Yakalayan kişi al karısının yakasında bulunan iğnesini almış ve al karısını attan indirmiş İğnesi alınan al karısı hiçbir yere gidemez olmuş Kendisine iş yaptırmaya ve konuşturmaya başlamış Anlatılanlara göre yoğurduğu hamur , pişirdiği ekmek bitmez imiş Ürfan Ocağından bu kişi al karısına yemin ettirir ki bir daha bizim sülalemize hatta bez parçamızın değdiği yere uğramayacaksın diye Al karısı yemin eder ve iğnesi verilerek serbest bırakılır Al karısı giderken benden her şeyi öğrendin ama öldürdüğüm kişileri nasıl kurtaracağınızı öğrenemedin der ve kaçar giderAnlatılan kişinin Al karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu bile anlatılmaktadır Al Karısı ile ilgili bir hikaye de şöyledir: Genç bir delikanlı dağda gezerken bir ev görüyor Ev de üç beş tane kadın ve kız yaşamaktadır Genç delikanlı bunlardan birisine aşık oluyor ve evleniyorlar Gel zaman git zaman gelinle damat kızın annesinin evine misafir oluyorlar oturup sohbet ediyorlar Vakit ilerleyince genç adam yatıyor Kızlar ve anaları sohbete devam ediyorlar Kızların Annesi soruyor Kızım nasılsın evliliğin nasıl, memnun musun diye Kız anne çok iyiler fakat insan ciğeri yemiyorlar der Annesi köylerinde loğusa var mı diye sorar Kız, var ama çok iyi birisi yazıktır anne diyor Annesi oklavaya binip genç adamın köyüne gidiyor Loğusa kadının ciğerini alıp geliyor Közde pişirip yiyorlar Kız acıyor, anne ölmüş müdür diyor Annesi ölmüştür ama kızım eğer bu közlerden götürülüp ezilir ve suya atılıp suyundan geline içirilirse loğusa kadın sağalır diyor Diğer tarafta uyur gibi gözüken genç adam bunu duyuyor Kadınlar yattıktan sonra genç adam közden bir parça alarak doğrum köye gidiyor Al karısının anlattıklarını uygulayarak loğusa kadını hayata döndürüyor” Kaynak : Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri AKENANOĞLU - İONARLI Hubyar Sultan Derneği Yayınları 1 “Al karısı, lohusa kadınlara gider ve onların ciğerlerini çekermiş Lohusa kadının yanında kimse olmadığı zamanlarda da evin bir yerinden çıkıp gelirmiş Hele hastanın yeri karanlık oldu muydu, o muhakkak gelir ve kadının göğsüne oturarak elini kadının boğazına sokar, ciğerini koparır gidermiş Bu esnada kadın, bir türlü kıpırdayamaz ve sesini çıkaramazmış Çok ağır ve korkunçmuş Yok eğer kadın, cesur çıkarsada Al Karısının iğnesini ya da mücevher dolu olan beresini eline geçirirse, o artık kaçıp gidemezmiş Erkek sesi, öksürüğü bile, Al Karısı'nı korkutmaya yetermiş Ocak olan ailelere gitmediği gibi, o aileden birisine ait bir giyecek eşyası loğusa kadının yanında bulundurulursa yahut giydirilirse, oraya da gitmezmiş Elazığ'da Al Karısı ile ilgili anlatılan hikayelerden birini derleyicisinin kaleminden kitabımıza aldık “Ninemin annesinin dayısı İsmail Hoca, bir bahar gecesi kırda tarla suluyormuş Hava soğuk olduğu için üşümüş Etrafına bakınca da ötelerde bir yerde yanan bir ateş kümesi görmüş Isınmak için oraya doğru yürümüş Yaklaştığında bir de ne görsün Al Karısı, loğusa bir kadın ciğerini kebap edip, çocukları ile birlikte yiyorlarmış Bir yerde gizlenerek başlamış onları gözetlemeye Yemişler, yemişler, fakat çocukları doymamış olacak ki, ciğerleri bittiği zaman: ''Anne, daha yok mu?" demişler Al Karısı da onlara: "Şimdi yatın" demiş "Yarın sabah İsmail Hoca'nın gelini doğuracak Kaynanası da sarma saracak Bir sahan da gelinine verecek İşte gelinin yiyeceği üçüncü sarmaya bir kıl olup yapışacağım Gelin beni yutacak ve içerden ciğerini çekip, çıkaracağım Getiririm, yersiniz" diye onları uyutmuş İsmail Hoca bütün konuşulanları duymuş tabi Sahiden de gelini o sabah doğuracakmış Kalkmış, oradan doğruca eve gelmiş Kimseye de bir kelime söylememiş Sabah olduğunda gelin doğurmuş ve hakikaten karısı da öğlen yemeği için sarma sarmaya başlamış İsmail Hoca, yine bir şey dememiş Sadece ayran tuluğuna su koyup ıslatmalarını tembih etmiş Öğlen olmuş, sarma hazırlanmış; bakmış ki, karısı bir tabak da gelini için ayırmış O zaman demiş ki: "Hanım, ben oğlumu evlendirirken ahdetmiştim ki, gelinim ilk doğurduğu zaman onun yiyeceği üç lokmayı ben kendi elimle vereyim Şimdi ver o sarmayı bana, sen de tuluğu al, gel benimle" demiş Gelinin odasına gitmişler İsmail Hoca almış, tuluğu da yanına ve başlamış sarmalan geline yedirmeye Birinci sarmayı vermiş, ikinci sarmayı vermiş, sıra üçüncüye gelince, onu tuluğun ağzını açarak, koymuş onun içine ve ağzını kendir ipiyle sıkı sıkı bağlamış Sonra ayran tulumu başlamış şişmeğe Şişmiş, şişmişNihayet "boommp" diye patlamış Al Karısı, meydana çıkmış ve hemen İsmail Hoca onu yakalamış Bir daha salmamış, evinde çalıştırmış Tam on iki sene Al Karısı, İsmail Hoca'nın evinde hizmet etmiş Evin adamı gibiymiş artık Ama bir aksiliği varmış Ona, "filan işi çabuk yap" deyince Al Karısı, o işi çok ağır aheste yaparmış Eğer "ağır yap" dedi mi, hem çabuk hem de çok güzel yaparmış Fakat zamanla bir gün Al Karısı, kendisini, salmalarım söylemiş Tövbe ettiğini bildirmiş ve İsmail Hoca da bunu tutup salıvermiş Serbest bırakılınca da "Hay vah hay Tam on iki sene hizmet ettim de genç ölümün çaresi nedir, diye sormadınız" demiş Yakalama çabaları sonuç vermemiş, kaçıp gitmiş Ertesi gün köyün yakınlarında bir gölde kanlar içerisinde boğulmuş halde bulmuşlar “ Harput Efsaneleri (Meftune GÜLER) ELESKAV - Elazığ Eğitim, Sanat, Kültür, Araştırma Tanıtma ve Hizmet Vakfı Alkarısınden korunmak için çeşitli çarelerin olduğuna inanılır Lohusa kadını yalnız bırakmamak, ışıkları sürekli yakmak, başucuna Kuran koymak, yüzünü kırmızı örtüyle örtmek bunlardan bazılarıdır Bu varlıklara ne kadar aşinasınız? Onlar gören veya yakalayan bir akraba yahut dostunuz var mı? |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|