|  | Kaf Dağında Simurg Olmak |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kaf Dağında Simurg OlmakTrafiğe kapatılmış,cilası hala parlayan yeni kaldırım taşları ile döşeli yolda genç adamla belindeki sondasının dışa vuran torbasını kimseye göstermek istememe telaşındaki kadın ağır adımlarla yürüyorlardı  Hiçbir şeye,hiçbir yere aceleci olmadıkları yüzlerinden okunabiliyordu  Genç adamda yılların kızgınlığı,belkide öfkesi vardı  dilinin tutulması belkide o yüzdendi  Sessizdi  2,5 yaşında bırakıp gitmelerini ne içinden ,ne zihninden atabilmişti bu yaşına kadar  Diyarı gurbetin ellerinde belkide ona ve kendilerine güzel bir gelecek inşa etmek için gitmişlerdi 2400 km öteye  Ayrılık kaplı öndört yılın her baharından kışına kadar bir çocuk ruhunun yalnızlığı ve altındaki özlemin dışa vuruşuydu bu  öfke  Acaba bırakıp giderken gözlerine bakmışlarmıydı hiç?Sormuşlar mıydı tercihini hiç gitseler mi kalsalar mı diye?Evet her yaz 15 gün gelmişlerdi,hiç aksatmamışlardı  Ama o sürede akrabaya,tanıdığa ona buna gitmiş,hiç ama hiç yetmemişti  Hiç okul çıkışı almamışlardı,hiç bir karne günü saçını okşamamışlardı  ilk aşık olduğunu bilmemişlerdi,ilk dayak yemesinide  Düştüğünden,kalktığından,oyun oynarken düşüp ayağını kırdığından,bisikletle dereye uçtuğundan hiçbirinden  Ondörtyıl sonra geldiklerinde ise genç adam üniversite yollarına gurbete çıkmıştı bu sefer  Ayrılık hüküm sürmüştü yine yüreklerin sınırsız diyarlarında   - Ağrıyor mu? - Yok oğlum,ağrımıyor    biraz bulantım var sadece - Birşey yemedin ki,niye bulantı oluyor anlamıyorum Bu düzenin neyini anlıyorduki zaten  Delikanlı olmak,güçlü olmak,korkmamak,yılmamak gözle bile görülmeyen adına sarkom denen hücreler topluluğuna hiç etki etmiyorduki  Don Kişot gibi her değirmene büyük hırsla saldırdığında yeni bir testle o değirmenin yanlış değirmen olduğu söyleniyor,diğeri işaret ediliyordu sanki  Ne çok değirmen vardı şu sarkom ülkesinin düzlüklerinde  - Bir yere oturalım,yoruldum  - Tamam,gel koluma girip destek al  Zaten bir parkın etrafındaki yolda turluyorlardı  Tıpkı her insanın kendi kabesinde turlaması gibi  En yakındaki banka oturdular  Kadın oturmasına karşın oğlunun koluna girmişliğini bozmadı  Hafif aklar düşmüş saçları gözlerine doğru perçem perçem uçuşuyordu  Böbreklerine takılı sonda torbasını yeleği ile örttü  - Biz kardeşinle sana anne-babalık yapamadık,bunu düşünüyorsun dimi? - Artık düşünmüyorum  Bile bile yalan söylemişti genç adam,doğruların neresinin doğru olduğunu düşünerek  Yüzünede bakamıyordu annesinin,korkuyordu orada şefkati,sevgiyi göreceğinden  Onun imaj dünyasında bu kavramlar o kişiye ait değildi  Ve hiçbir zamanda olmamıştı  - Kızgınsın,kırgınsın    buruksun Sustu genç adam,hatta imkanı olsa bir daha hiç konuşmak bile istemedi  Ne kendisiyle,ne de bir başkasıyla  Bir deniz yatağının sakin denizde dalgalanması gibi,hayatın kimsenin göremeyeceği koylarında dalgalanmak istedi  - Ben ondokuz yaşımdaydım,babanda yirmi iki  Kiralık bile olsa bir evimiz yoktu  Bir umudumuz,bir desteğimiz yoktu  O yaşların kararıdır bu  Sonuçlarının bilinmediği kararlar bunlar  İnsan gençken çabuk karar veriyor ve inanıp yapıyor  Korkuları çok oluyor  Sonra başını yasladı genç adamın omzuna  Sessizliğinden belkide cesaret aldı konuşmak için  Sessizliği derinden gelen sesi bozdu  - Bir şans daha olmuyor  Bir daha seçim şansıda  Bugün olsaydı gitmezdim  Durdu biraz kelimeler - Benden sonra baban sana emanet  Dili varıp söyleyemez,eksiğini  Benim seni aslında çok sevdiğimi ama söyleyemediğim gibi  İçimde kalmasın,söyledim işte Durdu kelimelerden sonra düşüncelerde,isyanlarda,öfkelerde ,nefretlerde Duruldu genç adamın yüreğindeki Niagara çağlayanları  Uzandı hafif kırlaşmış saç tellerine  Öptü alnından  ”Alnıma koyarken veda busesi” nağmeleri ile  Ama söyleyemedi,tüm geçmişinde sadece bu sözü duymak istediğini (Bu seneki yazı böyle oldu,kusuruma bakma  Rahmetle) | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |