cansel
|
1 Mayıs Ve Gelişimi
19 yüzyılın sonlarında, 1871 Paris Komünü'nün proletaryanın mücadele tarihindeki onurlu yerini aldığı dönemde, Amerika'dan yeni bir devrimci dalga yükselmeye başladı Kıta Avrupası'nda proletarya, Komün yenilgisinin yaralarını sararken, devrimci dalga, çoğunluğunu göçmen işçilerin oluşturduğu yeni bir işçi sınıfı aracılığıyla yeni bir kıtaya sıçradı "İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü" 1 Mayıs, bu yeni sınıfın, "üretim koşullarının kendisinden içgüdüsel olarak doğmuş olan işçi hareketinin", 8 saatlik çalışma talebinin bir ürünü oldu ve "tek bir bayrak altında, tek bir amaç için, tek bir ordu gibi hareket eden” proletaryanın burjuvaziye karşı dünya çapındaki savaşımının simgesi haline geldi
"Barbarlar, vahşiler, cahiller…" 8 saatlik çalışma hareketini yaratan işçiler, başlangıçta, proletaryanın düzenli ordusunun dışındaki her şeye benziyorlardı Avrupa işçi sınıfının soylu ideallerine ve ABD doğumlu beyaz işçilerin "aristokratik" görünümlerine karşın, çoğunluğunu göçmenlerin oluşturduğu bu yeni proletarya, "barbarlar, vahşiler, Orta Avrupalı cahiller, yüksek Amerikan değerlerini anlamaktan uzak adamlar" olarak, işçi bile sayılmayan bir topluluğun üyeleriydiler
Amerika'da yüzyılın sonunda ortaya çıkan hızlı sanayileşme, yoğun bir emek gücü ihtiyacı ortaya çıkarmış, işsizliği azaltarak, ücretleri yükseltmişti Ancak işçilerin yaşam koşullarının iyileşmesi fazla uzun sürmedi 1873'de başlayan depresyon, uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, örgütlenme yasakları gibi saldırıların devreye sokulmasına neden oldu
"Bolluk" döneminin sona ermesiyle, proletarya, açlığı yakıcı biçimde hissetmeye başladı İşsizlik ve vasıflı işçilerin makinalaşma süreciyle tasfiye edilmesi, işçi sınıfının bileşiminde tarihsel bir değişimi tetikledi Artık işçiler, günde 18 saat çalışmaya zorlanıyorlar, yine de aldıkları düşük ücretler sefaletlerini gidermeye yetmiyordu Bu tarihsel dönüşüm sürecinde sanayi kentlerinin varoşlarına atılan işsizler ve yeni göçmenler, birbirlerine karşı kışkırtılıyor, aralarında etnik çatışmalar çıkartılmaya çalışılıyordu Ancak sefalet, açlık ve işsizlik "yeni dünyanın" vaat ettiği umutları boşa çıkarırken, açlığa ve kötü çalışma koşullarına karşı isyanın ilk biçimleri de ortaya çıkmaya başlamıştı Bilinçli işçilerin hareket alanları genişliyor; yeni bir dünyanın hayalini kuran işçilerin sayısı hızla artıyordu Ekonomik amaçlı grev hareketleri kanlı isyanlara dönüşüyor ve bu tip hareketler sınıfın bütünü içinde hızla yaygınlaşıyordu Amerikan burjuvazisi, bu mücadele sürecinde tehlikeli bir politik hareketle karşı karşıya kaldığını anlamaya başladığında, "barbarlar, cahiller ve vahşiler sürüsü", Atlantiğin öte yakasındaki sınıf kardeşleriyle aynı talepler uğruna harekete geçmeye başlamıştı
8 Saat Çalışma Talebi: Dünya İşçilerinin Genel Platformu 1870'lerin sonuna gelindiğinde, her iki sınıf da, sefalet koşullarında ortaya çıkan kaynaşmanın yol açacağı büyük çatışmaya hazırlanıyorlardı 1877 yılında demiryolları grevinin katliamlarla bastırılmasının ardından bir süreliğine durgunlaşan isyan dalgası, ilerleyeceği yolları açmaya başlamış, işçilerin düzene yönelik umutları sarsılırken; burjuvazi terör araçlarını daha sert biçimde devreye sokma hazırlıklarını yoğunlaştırmıştı Bütün büyük kentlerin ve sanayi merkezlerinin ortalarına askeri birlikler yerleştiriliyor, sermaye, beslediği özel dedektif ordularını işçilerin arasına sokmaya başlıyordu
İşçiler de bu tarihsel süreçte militan hazırlıklar içindeydiler Gizli dernekler, sendikalar, işçi sınıfı partileri oluşuyor; birçok dilde yayın yapan devrimci işçi basını hızla gelişirken, patronların özel ordularına karşı "Eğitim ve Direniş Birlikleri" isimli silahlı milisler oluşuyordu
İşçi örgütlenmelerinin en önemlilerinden birisi "Hepimiz Birimiz İçin" sloganıyla hareket eden Emek Şövalyeleri’ydi Hem kalifiye hem kalifiye olmayan işçileri örgütleyen, siyah işçileri saflarına katan ve çok sayıda militan kadın örgütçüye sahip olan Şövalyeler’in 1878’de kabul ettiği anayasası "çalışma saatlerinin günde 8 saatle sınırlanmasını" istiyordu Böylece işçilerin toplumsal ilişkiler ve zihinsel gelişim için daha çok zamanları olacaktı 8 saat talebi Emek Şövalyeleri’nin dışındaki işçi örgütleri tarafından da sahiplenilmeye başlarken, "kendi öz doğasına uygun şekli ve biçimi arayarak gelişen" ve siyasallaşan proleter hareket 8 saat mücadelesiyle ortak bir odak noktasına kavuştu 8 saat talebi, sadece ekonomik bir talep olmaktan çıkarak, işçi sınıfının daha iyi bir yaşam isteğinin cisimleştiği bir talebe dönüşüyordu
ABD’deki Ulusal İşçi Birliği ile Avrupa’daki 1 Enternasyonal olarak bilinen Uluslararası İşçi Birliği’nin aynı talebi benimsediklerini vurgulayan Marks ise 8 saat mücadelesini şöyle değerlendiriyordu:"  Atlantik'in her iki yanındaki, üretim koşullarının kendisinden içgüdüsel olarak doğmuş olan işçi sınıfı hareketi aynı hareketi yarattı ve bunu sekiz saatlik işgünü talebiyle somutlaştırdı” 1 Enternasyonal'in Cenevre Kongresi'nin sonuç bildirgesinde ise şunlar yazılıydı: "Bu işgünü sınırlaması Kuzey Amerika Birleşik Devletleri işçilerinin genel talebini temsil ettiğinden, Kongre bu talebi dünya işçilerinin genel platformuna dönüştürür"
Proletaryanın çalışma saatlerinin düşürülmesi yönündeki mücadelesi, gerçekte ilk olarak günde on saat çalışmayı talep eden ve 1790'lardan 1830'lara kadar süren grev dalgasıyla başlamıştı 10 saatlik işgünü için verilen mücadele sırasında oluşan örgütler, 8 saat mücadelesinin de yürütücüleri oldular Talep ülkenin bütününde bir dalga halinde yayılırken, 10 Ekim 1863'te önde gelen gazetelerden biri olan Finscher's Trades' Review 8 saat talebi etrafında oluşturulan kampanyayı, “Bugün bu bayrağı direğe asıyoruz: Günde Sekiz Saat Çalışma'” sözleriyle destekliyordu 8 saat mücadelesi öylesine kabul görmüştü ki işçiler, "Sekiz Saat Sigaralarını" içiyor, "Sekiz Saat Ayakkabıları"nı giyiyor, "Sekiz Saat Şarkısı"nı söylüyorlardı
1 Mayıs 1886: İsyan ve katliam Politik işçi hareketi, Amerika'nın kuzeyinde, Şikago kenti ve çevresinde yoğunlaşıyordu 1886 yılında bir yazarın "kesif bir duman bulutu, yolların, demiryollarının, kanalların kesişmesi, hızla gidip gelen insanlarla dolu sokaklar, Kudretli Dolar'a adanmış bir abide" sözleriyle tasvir ettiği Şikago, o dönemde dünyanın her yerinden gelen insanların doldurduğu bir "yabancılar" kentiydi Amerikan ekonomisinin ucuz emek ihtiyacını karşılayan her milliyetten işçinin toplandığı bu karanlık kent,1 Mayıs 1886’da yaşanacak büyük çatışmanın da merkezini oluşturacaktı
1884'de az sayıdaki ulusal sendikadan biri olan Örgütlü Sendikalar Birliği genel bir eylem çağrısı yaptı: 1 Mayıs 1886'ta işçilerin fiilen sekiz saat çalışacak, buna uymayan fabrikalar fiilen engellenecekti
8 saat talebini, ekonomik mücadelenin konusu olmaktan çıkarıp, politik bir talep haline dönüştüren bu öneri, işçiler arasında coşkuyla karşılandı Eylem çağrısı basında da geniş yankı bulmuştu Bazı gazeteler Paris Komünü benzeri olayların yaşanacağı uyarısında bulunuyor; burjuvazi ise, bir "Amerikan Komünü" tedirginliği altında silahlarını biliyordu
Büyük eylem günü yaklaşırken, işçi sınıfı arasındaki devrimci kaynaşma had safhaya ulaşıyor, 19 Mart 1886'da yayınlanan Almanca bir işçi gazetesi olan Albeiter Zeitung,"Eğer kendimizi hızla kanlı bir devrime hazırlamazsak, çocuklarımıza bırakacağımız tek şey, yoksulluk ve kölelik olacaktır Kendinizi sessizce devrime hazırlayın" diye yazıyordu
Burjuva basın da grev günü konusunda da çeşitli söylentiler çıkartmaya başlamıştı Bazıları harekete katılanların "korkunç ve sınır tanımayan komünizm"in etkisinde olduklarını ve eğer hareket başarılı olursa "ayyaşlığı, kumarı, zamparalığı" yaygınlaştıracaklarını ileri sürüyorlardı 8 saatlik çalışma talebi de, işçilerin günde 18 saat çalıştırıldıkları bir dönemde çılgınca bir talep olarak algılanıyordu
Ancak bütün bu gerici ideolojik kampanyaların etkisi çok sınırlı kaldı Nisan ayının ikinci haftasında çeşitli kentlerden 250 bin sanayi işçisi daha hareket katıldı; ülkenin çeşitli yerlerindeki 30 bin işçi, 8 saat haklarını elde etmişlerdi Talebin bu ölçüde yaygınlaşması işçi hareketi içinde varolan politik eğilimlerin de birlik zeminini oluşturdu Kitle mücadelesinin yenilgiyle sonuçlanacağına inanan, bireysel terör yöntemleri öneren "Şikago Düşüncesi" grubu, talebin işçi sınıfı arasındaki yaygınlığı nedeniyle, harekete katıldı Parsons ve Spies gibi işçi önderleri ise eylemin bölünmemesi gereğine olan inançları nedeniyle harekete katıldılar
Eylem günü gelip çatmıştı 1 Mayıs 1886 sabahı Şikago gazeteleri şöyle yazıyordu: "Fabrika bacaları tütmüyor, herşey Pazar sabahlarını andırıyor", "Emek bir tür evrensel böcek tarafından sokuldu, çılgınca dans ediyor" Emeğin çılgınca dans ettiği gün, Detroit'te 11 bin işçi yürüyüşe geçti, New York'taki sınıf kardeşleri 40 bin kişiyle greve gittiler, Cincinnotti'deki gösteride kaç kişi var bilinmiyor, çünkü etraf kızıl bayraklardan görülmez durumdaydı Madenci kenti Kentucky'deki gösteri ise sınıfın birliğinin en iyi örneğini sunuyordu; siyah ve beyaz işçiler, siyahlara kapalı olan bir parkın yasak levhasını birlikte devirerek içeri doğru yürüyorlardı Hareketin merkezini oluşturan Şikago'da ise daha sabahın erken saatlerinde 30 bin kişi sokaktaydı
Şikago'daki gösteriyi sabote etme planlarını hayata geçiren polisse, işe önce işçileri taciz etmekle başladı Önceden planlandığı gibi, gösteri yerinin yakınındaki McCormick işyerindeki konuşmaları dinlemek üzere toplanan 5-6 bin kişilik işçi topluluğunun üzerine ateş açan polisler, iki işçiyi öldürdüler Gösteriye yapılan saldırı Spies'in işçilere dönük "silahlanın" çağrısıyla karşılık bulurken, 4 Mayıs akşamı Haymarket'te bir gösteri yapılması kararlaştırıldı 4 Mayıs sabahı polis, 3 bin göstericiye saldırdı Bombalar patlar ve polis işçileri kurşunlarken, 7 polis, polis kurşunlarıyla öldü 5 Mayıs’ta Milwaukee’de 9 işçi daha öldürüldü Olay işçilere ve önderlere dönük bir nefret kampanyasının başlatılması için kullanıldı Şikago hapishaneleri işçiler ve devrimcilerle doldu, işkence yaygınlaştı, işçi basını ezildi, yabancı düşmanlığı tırmandı Haymarket'te ölen polislerin sorumlusu olarak gösterilen işçi önderleri Albert Parsons, August Spies, George Engel düzmece bir biçimde yargılanarak idama mahkum edildiler Bombayı atanın kimliği hiçbir zaman ortaya çıkmazken, işçi önderleri kendilerini yargılayan mahkemeyi bir mücadele alanına dönüştürdüler Spies "Gerçeği söylemenin cezası ölümse, bu pahalı bedeli onurla ve cesaretle ödeyeceğim Cellatlarınızı çağırın!" derken, 21 yaşındaki Enternasyonal üyesi Lingg "Bugünkü düzenin düşmanı olduğumu tekrarlıyorum tüm gücümle ifade ediyorum ki son nefesime kadar bu düzenle savaşacağım Sizden, düzeninizden, yasalarınızdan, zora dayalı otoritenizden tiksiniyorum Beni bunun için asın!" diyordu Lingg, daha sonra başı bir dinamit fitiliyle patlatılmış biçimde hücresinde ölü bulundu
Mahkeme boyunca gösteriler sürdü; Rusya, İtalya, İspanya ve Fransa'ya yayıldı; ancak idamlar engellenemedi İdamın gerçekleştirildiği 11 Kasım 1886 "Kara Cuma"olarak anılmaya başlanırken, Şikago basını iç savaş uyarısı yapıyor, ancak burjuvazi cenazelere yarım milyon kişinin katılmasını engelleyemiyordu
Emeğin uluslararası kardeşliği İdam edilen üç işçi önderinin ölmeden önceki son sözleri: "Bir gün gelecek sessizliğimiz, bugün attığınız çığlıklardan daha güçlü olacak" olmuştu 1889’da kurulan 2 Enternasyonal tarafından uluslararası eylem günü olarak önerildiğinden beri 1 Mayıs, dünyanın her yerindeki işçilerin yeni bir dünya talebinin uğultusunu burjuvazinin kulaklarına taşıdı
Amerikan işçi hareketinin, Haymarket olaylarını izleyen baskı dalgasının ardından kendini toparlaması 2 yıl sürdü İki yıl sonra AFL (Amerikan Emek Federasyonu) 1 Mayıs 1890'ı, örgütlü emeğin 8 saati dayatma günü olarak belirledi AFL, birçok kentte diğer işçi sınıfı partileriyle onbinlerce işçinin katıldığı ortak eylemler düzenlerken, 1890 1 Mayıs’ında 2 Enternasyonal’in çağrısıyla sokaklara dökülen yüzbinler Londra'dan Madrid'e, Lima'dan Helsinki'ye, Viyana’dan Havana’ya kadar birçok kentte eylemdeydi "Budapeşte’de" diye yazıyordu London Times’ın muhabiri, "Saat 1’de işçiler parka doğru yürüdü, kısa bir süre sonra 50 bin işçi miting için ayrılan açıklıkta toplandı Büyük bir platformun önünde ‘sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme, sekiz saat uyku’ yazılı çok sayıda bayrak vardı " Tüm dünya, milyonlarca proleterin ortak talebinin dile getirildiği tek bir büyük Mayıs alanına dönüşürken, Engels Komünist Manifesto’nun 4 Almanca baskısına 1 Mayıs 1890 hakkında yazdığı önsözde şöyle diyordu: "Bu satırları yazarken, Avrupa ve Amerika proletaryası güçlerini birleştiriyor… ilk kez tek bir bayrak altında, tek bir amaç için, tek bir ordu gibi harekete geçiyor; yasal sekiz saatlik işgünü… Tanık olduğumuz görüntü, tüm toprakların kapitalistleriyle toprak sahiplerinin, tüm topraklardaki proleterlerin gerçekten birleştiğini kavramalarını sağlayacaktır Keşke Marks da, yanımda olup bunu gözleriyle görebilseydi!"
Avrupa ve Amerikan proletaryasının Atlantiğin iki yakasını birleştiren ortak bir bayrak altında kaynaşmasının ardından yüzyılı aşkın zaman geçti 19 yüzyıl proletaryasının özgün politik gelişim sürecinin ürünü olan 1 Mayıs, işçilerin tüm haklarının gaspedildiği yeni bir çağdaki içeriğini günümüzün "üretim koşullarının kendisinden doğan"özgün çatışmalarda buluyor Günümüzün proletaryası, geçmiş yüzyılın sınıfsal altüst olma süreçlerinden doğan 1 Mayıs’ını kendi güncel talepleriyle bayraklaştırırken, "sürekli bir gelişme ve devrim süreci yaşıyor; eğilip bükülen ve olgunlaşan plastik benzeri bir madde gibi kendi öz doğasına uygun şekli ve biçimi arayarak gelişiyor"; kendi özgün politik eyleminin simgesel günlerini yaratmaya hazırlanıyor
alıntıdır
__________________
worapsow adige
|