Materyalizm Nedir ? |
08-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Materyalizm Nedir ?Sözünü ettiğimiz batıl inanç, maddenin sonsuzdan beri var olduğunu ve maddenin dışında hiçbir şeyin var olmadığını savunan materyalist felsefedir Evrim teorisi, materyalist felsefenin sözde "bilimsel dayanağı"dır ve bu felsefeyi ayakta tutmak için körü körüne savunulur Bilim, evrimin iddialarını geçersiz kıldığında ise -ki 20 yüzyılın sonunda varılan nokta budur- materyalizmi yaşatabilmek uğruna bilim çarpıtılmaya ve evrimi destekler hale getirilmeye çalışılmaktadır Türkiye'nin önde gelen evrimci biyologlarından birisinin yazdığı bazı satırlar, bu körü körüne inancın doğurduğu yargı bozukluğunun etkisini görmemiz için çok ideal bir örnek oluşturur Söz konusu bilim adamı, canlı organizmalarda bulunması zorunlu olan proteinlerden biri olan Sitokrom-C'nin tesadüfen oluşabilmesi ihtimali konusunda şunları söylemektedir: Bir Sitokrom-C'nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denilecek kadar azdır Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir O halde birinci varsayımı irdelemek gerekiyor3 Görüldüğü gibi söz konusu "bilim adamı", yaratılışı kabul etmektense "sıfır denecek kadar az" bir olasılığı "bilimsel" saymayı tercih edebilmektedir Oysa bilimin kurallarına göre, az önce de bahsettiğimiz gibi, bir konu hakkında iki alternatif açıklama varsa ve bunların birinin gerçekleşme ihtimali "sıfır" ise, o halde doğru olan diğer ihtimaldir Ancak, söz konusu dogmatik materyalist yaklaşım, maddeye hakim olan madde-üstü bir Yaratıcı'nın varlığını kabul etmeyi baştan yasaklamıştır Bu yasak, yukarıda alıntı yaptığımız evrimci yazarı ve aynı materyalist dogmaya inanan pek çok bilim adamını ne yazık ki akla ve sağduyuya tamamen aykırı bir kabule götürmektedir Bu bilim adamlarına inanan ve güvenen sıradan insanlar da, bu kişilerin kitaplarını, yazılarını oku****** onların gözlerini kör eden "materyalist büyü"nün etkisine girmekte, aynı duyarsızlığa bürünmektedirler Bilim dünyasında önde gelen isimlerin önemli bir bölümünün ateist olmalarının nedeni, işte bu bahsettiğimiz körü körüne materyalist bakış açısıdır Bu büyünün etkisinden kendilerini kurtaran ve açık bir yargı ile düşünen bilim adamları ise, Yaratıcı'nın apaçık varlığını kabul etmekte hiç tereddüt etmezler Bu bilim adamlarından son yıllarda bilim dünyasında giderek yaygınlaşan "bilinçli dizayn" teorisinin önde gelen isimlerinden biri olan Amerikalı biyokimyacı Prof Michael J Behe, canlılardaki "tasarımın", yani yaratılışın varlığını kabul etmemekte direnen bilim adamlarını şöyle anlatır: Son kırk yıl içinde, modern biyokimya, hücrenin sırlarının önemli bir bölümünü ortaya çıkardı Onbinlerce insan, bu sırları bulmak için yaşamlarını laboratuvarlardaki uzun çalışmalara adadılar Hücreyi araştırmak için gerçekleştirilen tüm bu çabalar, çok açık bir biçimde, bağıra bağıra, tek bir sonucu veriyordu: "Tasarım!" Bu sonuç o denli belirgindi ki, bilim tarihindeki en önemli buluşlardan biri olarak görülmeliydi Ama aksine, hücrede keşfedilen kompleks yapı karşısında, utangaç bir sessizlik hakim oldu Peki neden? Neden bilim dünyası, keşfettiği büyük gerçeğe sahip çıkmıyor? Çünkü, bilinçli bir tasarımı kabul etmek, ister istemez Allah'ın varlığını kabul ettirmeyi çağrıştırıyor onlara4 İşte dergilerde, televizyonlarda gördüğünüz, belki kitaplarını okuduğunuz ateist evrimci bilim adamlarının durumu budur Bu insanların yaptıkları tüm bilimsel araştırmalar, kendilerine bir Yaratıcı'nın varlığını göstermektedir Ancak onlar aldıkları dogmatik materyalist eğitim ile o denli körleşmişlerdir ki, herşeye rağmen bu gerçeği reddetmeyi sürdürürler Allah'ın varlığının açık delillerini sürekli görmezden gelen bu kişiler tümüyle duyarsızlaşırlar Dahası, bu duyarsızlıklarından kaynaklanan cahilce bir kendine güven duygusuna kapılırlar Hatta, Hıristiyanlara seslenirken; "eğer bir Meryem Ana heykelinin sizlere el salladığını görseniz dahi, bir mucize ile karşı karşıya olduğunuzu sanmayın çok küçük bir olasılıktır, ama belki de heykelin sağ kolundaki atomların hepsi, tesadüfen, bir anda aynı yönde hareket etme eğilimi içine girmiş olabilirler"5 diyen ünlü evrimci Richard Dawkins gibi, saçma olanı savunmanın bir erdem olduğunu sanmaya başlarlar Kuran'da, insanlık tarihi boyunca inkarcıların sahip oldukları bu ortak psikoloji çok güzel tarif edilmektedir: Gerçek şu ki biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar (En'am Suresi, 111) Kuran'daki bu ifadelerden anlaşılacağı gibi evrimcilerin sahip oldukları dogmatik zihniyet, kendilerine özgü, orijinal bir düşünce değildir Evrimci bilim adamları, çağdaş bir bilimsel düşünceyi değil, en ilkel putperest toplumlardan bu yana ısrarla devam eden bir cehaleti korumaktadırlar Bir başka ayette aynı psikoloji şöyle belirtilir: Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, oradan yukarı yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir (Hicr Suresi, 14-15) Kitlesel Evrim Telkini Yukarıdaki ayetlerde de belirtildiği gibi, insanların kendi varlıkları ile ilgili gerçekleri görememelerinin önemli nedenlerinden biri, akıl yürütmelerine engel olan bir tür "büyü"dür Evrim teorisinin dünyada yaygın kabul görmesinin altında da yine bu tür bir "büyü" yatar Büyüden kastettiğimiz, telkin yoluyla elde edilen bir şartlanmadır İnsanlar, tüm canlıların bir rastlantılar süreciyle ortaya çıktığını öne süren evrim teorisinin doğru olduğuna dair o denli yoğun bir telkin alırlar ki, buradaki çarpıklığı çoğu zaman farketmezler Söz konusu telkin akla olumsuz etki ederek, aklın yargı ve kavrayış yeteneğini bozar Daimi telkin altında bulunan bir akıl gerçekleri olduğu gibi değil, telkin edildiği biçimde algılar Bu, başka örneklerde de rastlanan bir durumdur Örneğin, bir kimseye hipnoz uygulanıp, üzerinde yattığı yatağın bir araba olduğu telkini verilirse, o kimse hipnoz seansından sonra o yatağı gerçekten bir araba gibi algılar Bunu kendince çok makul ve mantıklı sanır Çünkü gerçekten de öyle görmektedir ve haklı olduğu konusunda hiçbir şüphesi yoktur Telkin mekanizmasının etki ve gücünü gösteren benzeri örnekler pek çok araştırma ve deneyle kanıtlanmıştır, bilimsel literatürde ve psikoloji kitaplarında yer almaktadır Evrim teorisi ve ona dayanan materyalist dünya görüşü de, toplumlara bu tür telkin yöntemleri ile kabul ettirilir Medyada, akademik kaynaklarda, "bilimsel" platformlarda sürekli olarak evrim telkini ile karşılaşan insanlar, bu teoriyi kabul etmenin aklın en temel prensiplerine aykırı olduğunu farkedemez hale gelirler Aynı telkin, bilim adamlarını da etkisi altına alır Bilimsel kariyerlerinde yükselen genç isimler, her geçen süre zarfında materyalist dünya görüşünü biraz daha benimserler Pek çok evrimci bilim adamı, bu büyünün etkisinde kaldıkları için, 19 yüzyılın bütün bilimsel kanıtlar tarafından yalanlanan köhne evrimci tezlerine hala bilimsel bir çıkış yolu aramaya devam etmektedir Dahası, bilim adamlarını evrimci ve materyalist olmaya zorlayan mekanizmalar da vardır Batılı ülkelerde bir bilim adamının yükselebilmesi, doçent, profesör gibi ünvanlara ulaşabilmesi, bilimsel dergilerde yazılarını yayınlatabilmesi için bazı standartlara uyması gerekir Evrim teorisini kayıtsız şartsız kabul etmek, bir numaralı standarttır Bu sistem, söz konusu bilim adamlarını bütün bilimsel kariyerlerini dogmatik bir inanç uğruna harcamaya kadar götürür Amerikalı moleküler biyolog Jonathan Wells, 2000 yılında yayınlanan Icons of Evolution adlı kitabında bu zorlayıcı mekanizmalardan şöyle söz eder: Dogmatik Darwinistler işe, kanıtlar hakkında dar bir yorum empoze ederek ve bunu bilim yapmanın tek yolu olarak göstererek başlarlar Bunun ardından eleştiri getirenler bilimsel olmamakla damgalanır; yazdıkları makaleleler, yönetim kurullarına dogmatik (evrimci)lerin hakim olduğu önde gelen bilim dergileri tarafından reddedilir, kendilerine gelen bilimsel projeleri "ön yorum" için dogmatik evrimcilere yollayan devlet kurumları ise (evrim teorisine) eleştiri getirenlere fon sağlamazlar; ve sonuçta evrimi eleştirenler bilimsel camiadan tamamen dışlanır Bu süreç içinde, Darwinist bakış açısı aleyhinde deliller yok edilir, güçlüler karşısındaki şahitlerin susturulması gibi Ya da deliller özelleşmiş teknik bilim dergilerinin içine gömülür, öyleki bunları buradan ancak kararlı bir araştırmacı bulup çıkarabilir Eleştiri getirenler susturulduktan ve karşı deliller gömüldükten sonra, artık dogmatik evrimciler teorileri hakkında bilimsel bir tartışma bulunmadığını ve aleyhinde de bir delil olmadığını ilan ederler6 İşte sık sık duyabileceğiniz "evrim bilim dünyasında kabul görmeye devam ediyor" hikayesinin ardındaki gerçek budur Evrim, bilimsel bir değeri olduğu için değil, ideolojik bir zorunluluk olduğu için ayakta tutulmakta ve bu durumun farkında olan bilim adamlarının da sadece bir kısmı "kral çıplak" demeyi göze almaktadır İnsan kendisini bu büyüden kurtarır; açık, önyargısız ve özgür bir biçimde düşünürse, apaçık olan gerçeği görür Modern bilimin de her yönden gözler önüne serdiği bu kaçınılmaz gerçek, canlıların bir tesadüfler zinciri sonucunda değil, üstün bir yaratılış sonucunda var olduklarıdır İnsanoğlu sadece kendisinin nasıl var olduğunu, bir damla sudan nasıl oluştuğunu düşünse ya da herhangi bir canlının mükemmel özelliklerini incelese bile, bu yaratılış gerçeğini kolaylıkla görebilir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|