|
|
Konu Araçları |
bereketli topraklar felsefe ve edebiyatın beşiği urla |
&Quot;Bereketli Topraklar: Felsefe Ve Edebiyatın Beşiği: Urla&Quot; |
08-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
&Quot;Bereketli Topraklar: Felsefe Ve Edebiyatın Beşiği: Urla&Quot;"BEREKETLİ TOPRAKLAR: Felsefe ve edebiyatın beşiği: URLA" "Bu hafta İzmir'in şirin bir ilçesine, Urla'ya gidiyoruz Girintili, çıkıntılı koyların, her çeşit sebze ve meyvenin yetiştiği yarımadanın ortasında bulunan Urla'nın çok eskilere uzanan bir tarihi var İlçe, hem bir kültür merkezi hem de bir liman kenti olduğu için tarih boyunca pek çok medeniyet için ilgi çekici bir yerleşim yeri olmuş Urla aynı zamanda Yorgo Seferis ve Necati Cumalı gibi iki büyük edebiyatçının, Anaksagoras gibi Tanrılara kafa tutmuş bir felsefecinin de memleketi 14yüzyıl'da Aydınoğulları tarafından kurulduğu kabul edilen Urla, tüm Ege-Marmara kasabaları gibi denizden birkaç kilometre içeridedir Antik yerleşimlerin görüldüğü İskele Mahallesi ise şimdi Urlahlarm ve İzmirlilerin yazlık semtidir Bilge Umar'a göre Urla adı Bryela'dan türemiştir Umar, Bryela adının da Bru sözcüğü ile, Luwi dilinde geçit, boğaz anlamına gelen ela sözcüğünden kaynaklandığını belirtir Urla coğrafi olarak bir dağ geçidinin aşılmaya başladığı yerdedir Bryela adının zaman içinde Vriula, Vurla olarak söylenerek Urla'ya dönüştüğü kabul edilir Kasabanın sakin ve huzurlu sokaklarıyla, özgün dokusunu koruyan Arasta'sı görülmeye değerdir Burada semerci, nalbant, demirci ve testereci gibi geleneksel el sanatlarının son temsilcileri varlıklarını sürdürüyor Denizli Mahallesi Camisi, Kaman-lı Camisi, Sungurlular Camisi, Kapan Camisi ve Fatih İbrahim Bey Camisi ve Hacı Turan Şadırvanı da kasaba ve çevresinde bulunan tarihi yapılar Urla'ya özgü yemekler arasından bamyadan yapılan Bazina; un, zeytinyağı ve keçi peynirinden yapılan Urla katmeri; yöresel otlar, yumurta, un ve lordan yapılan çalkama; gelincik çiçeğinden yapılan gelincik şurubu anılmaya değer SEFERİS VE CUMALI'NIN MEMLEKETİ Urla iki ünlü edebiyatçının da memleketidir: Yorgo Seferis ve Necati Cumalı "Üç Kırmızı Güvercin" adlı şiir kitabıyla 1963 Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Yorgo Seferis İskele Mahallesi'nde doğmuştu Seferis'in doğduğu ev 2000 yılında özgün yapısı bozulmadan restore edilerek butik otele dönüştürüldü Türk edebiyatının en önemli yazarlarından olan Necati Cumalı da Urlalıydı 1921 yılında Flori-na'da doğan Cumalı'nın ailesi mübadelede Urla'ya yerleştirilmişti Cumalı eserlerinde çoğunlukla Urla ve Ege çevresindeki halkın yaşam mücadelesini yansıttı 2001 yılında ölen Necati Cumalı'nın Ur-la'daki evi Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenerek "Anı ve Kültür Evi" olarak ziyarete açıldı KLAZOMENAİ Urla çevresindeki ilk yerleşimin, MÖ 4000 yılına ta-rihlenen Limantepe Höyüğü'nde kurulduğu kabul edilir Tunç Çağı'nın sonlarında burada Mikenlerin bir ticaret kolonisi vardı ve yerli halkla birlikte yaşıyorlardı Daha sonra bölge Yunanistan'dan gelen halkların yönetimine girmeye başladı Antik dönemde İzmir yöresi Ionia olarak adlandırılıyordu Bu ad MÖ 1000 yıllarında Ege kıyısı ve adalarına yerleşen İon Helenlerinden geliyordu İon kolonileri Panionion adı verilen ve 12 kentten oluşan bir birlik kurmuştu Urla'nın İskele Mahallesi'nde Panionion Birliği kentlerinden Klazome-nai'nin kalıntıları bulunmaktadırAntik kentin kalıntıları Limantepe'den batıdaki Ayyıldız ve Cankurtaran tepelerinin eteklerine kadar yayılmıştır, bir kısmı da Karantina adası üzerindedir Bilge Umar tıpkı Urla gibi Klazomenai adının da Luwi kökenli olduğunu ve iskele kenti halkı anlamına geldiğini öne sürer Yapılan çalışmalardan kentin önemli bir ticaret merkezi olduğu anlaşılmıştır Klazomenai, diğer İon kentleri gibi Akdeniz'den Karadeniz'e kadar yayılan İon kolonilerinin kuruluşlarına katılmıştı Klazomenai'de yıllardır süren kazılara rağmen, kentin büyük bir bölümü toprak altındadır Yaşanan bir deprem sonrasında bir bölümünün de sulara gömüldüğü bilinir, bu yüzden Limantepe'deki kazılar sualtında da sürdürülmektedir Klazomenai antik dönemde zeytinyağı üretimiyle ünlüymüş 1992-2004 yılları arasında yapılan kazılarda MÖ 6 yüzyıla tarihlenen depoları ve yakınındaki iki su kuyusuyla birlikte Anadolu'nun en eski zeytinyağı işliği ortaya çıkarılmış Kazılarda zeytinyağını ayrıştırmaya yarayan toprak kaplarla, zeytini ezmekte kullanılabilecek el havanları, öğütme taşları da bulunmuş İşlik, dönemin malzemeleri kullanılarak tekrar ayağa kaldırıldı Zeytinyağı işliğinin kent surlarının dışında inşa edilmiş olması, civarda demir ve seramik atölyelerinin bulunmasından bu çevrenin sanayi bölgesi olarak kullanıldığı anlaşılıyor Sanayi bölgesinin surların dışında kurulması Klazomenailıların çevreye karşı ne kadar duyarlı olduklarını da gösteriyor KARANTİNA ADASI İskele'nin 100 metre açığında, adını Fransızların 1865 yılında yaptığı karantina tesislerinden alan Karantina Adası yer alıyor Veba, kolera, humma gibi ölümcül hastalıkları engellemek için gemilerin ve yolcuların temizlenmesi için bir karantina tesisi kurulmuş ve 1950 yılına kadar işlevini sürdürmüş İlk olarak Büyük İskender zamanında inşa edilen bir yolla karaya bağlanan ada, 1955 yılında da 100 metrelik bir yolla karaya bağlanmış MÖ 5yüzyıl'da Perslerden kaçan Klazomenailıların adaya yerleştiği bilinir, adanın çeşidi yerlerinde de kalıntılar görülür Şimdi adada Urla Devlet Hastanesi ve Sağlık Bakanlığı Dinlenme Tesisleri bulunuyor DÜNYANIN İLK SOSYALİSTLERİ Yapılan kazılardan Klazomenai'de yaşayanların özgürlük ve eşitlik gibi kavramlara sıkı sıkıya bağlı oldukları da anlaşılmış Evlerinde de, mezarlarında da sınıfsal farklılığa rastlanmamış Antik metinlerde de İon kolonilerinin en yoksulları ve başıbozukları oldukları anlatılır Bu yüzden bilim adamları Klazomenaillilerin dünyanın en eski sosyalistleri olduğunu kabul eder Döneminin en büyük filozofu ve doğa bilgini olduğu kabul edilen Anaksagoras da (MÖ 500-420) Klazomenai'de doğmuş Anaksagoras soylu bir aileden gelmesine rağmen politikayla ilgilenmemiş, kendini tümüyle felsefeye, doğa ve gökyüzü olaylarını araştırmaya vermiş Öğrencisi ve dostu olan ünlü devlet adamı Perik-les'in davetiyle Atina'ya giden Anaksagoras "felsefeyi Atina'ya getiren adam" olarakta ün kazanmıştı Ancak düşünceleri başına büyük dertler açmış Anaksagoras'a göre yeryüzü nasıl oluştuysa, yıldızlar ve gezegenlerde aynı şekilde oluşmuştu ve hepsi aynı maddeden yapılmıştı Güneş de yaklaşık Mora Yarımadası büyüklüğünde akkor durumuna gelmiş kızgın bir maden kütlesiydi Oysa Yunanlılara göre Güneş yani Helios her sabah arabasına binerek gökyüzünü dolaşan bir Tanrıydı Anaksagoras açıkça tanrıyla alay eden bir dinsizdi Anaksagoras bununla da kalmamış; evrenin başlangıcını tanrılarla açıklamanın yersiz olduğunu, başlangıçta her şeyin karmakarışık durumda bulunduğunu öne sürmüştü Madde kendi kendini hareket ettiremediği için tohumları hareket ettirici bir dış güce, bir nedene gerek vardı Anaksagoras akıl anlamına gelen bu nedeni nous olarak adlandırıyor ve nous'un bu karmaşaya ilk hareketi verdirdiğini öne sürüyordu Evrendeki düzen ve uyumdan sorumlu olan nous bilinçli bir erekle (telos) evrenin oluşumunu sağlamıştı Bu kadarı da fazlaydı ama, tanrıların işine karışılır mıydı? Dinsizlikle suçlanarak yargılandı, kimine göre idamla cezalandırıldı, kimine göre Perik-les'in çabasıyla beraat etti Ancak Atina'yı terket-mek zorunda kaldığı, Lapseki'ye yerleşerek orada öldüğü bilinir Bugün yaşasaydı yine gericilerin hedefi olurdu, bundan da hiçbir kuşkum yok nasıl gidilir? URLA'ya ulaşım son derece kolaydır Günün hemen her saati sefer yapan minibüsler, ya da saat başlarında Urla ve İzmir'den karşılıklı kalkan belediye otobüsleriyle yaklaşık 40 dakikada ilçeye ulaşılır İzmir-Çeşme karayolu da ilçe merkeziyle iskele arasından geçmektedir ERSOY SOYDAN ersoysoydandigmailcom" kaynak: HALKIN GAZETESİ BİRGÜN |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|