| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| dünyadaki, en kompleks, sırrı, yapının | 
|  | Dünyadaki &Quot;En Kompleks&Quot; Yapının Sırrı |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dünyadaki &Quot;En Kompleks&Quot; Yapının SırrıDünyadaki "En Kompleks" Yapının Sırrı  Hiç neden ağladığımızı, kulak kirinin ne için olduğunu, diğer insanların "duygularını" koklayıp koklayamacağımızı merak ettiniz mi? İki kulağımız arasındaki gizemli dünyada neler olduğunu Raymon Tallis açıklıyor     Dünyadaki en kompleks yapılardan biri olan insan kafası, inanılmaz derecede hızlı gelişir  Sadece sekiz haftalıkken milyarlarca hücre çoktan beyin, göz, kulak, belirgin bir yüz, dil, ağız burun ve kafatasını oluşturur  Gelişimini tamamlayınca, kafatası oldukça sağlam bir yapıya dönüşür  1997 yılında John Evans kafasının üzerinde tam 190 kilo ağırlığında 101 tane tuğla taşımayı başararak, kafatasının ne kadar sağlam olduğunu kanıtlamıştır  Ancak bu başarı sadece kafatasına ait değildir  Boyundaki kasların güçlü olması da bu işin başarılmasına yardımcı olur  Normal bir insan kafası 5 kilo civarında ağırlığa sahiptir  Yani vücut ağırlığımızın yaklaşık %8´ini oluşturur   Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir  Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır  "Hava taşıma" işlevi gören bir yapı için fazla kompleks olan kimi eylemler de burada gerçekleştirilir  Hapşurmak ve konuşmak gibi  Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz "gülmek"tir  insan davranışları içerisindeki en "aykırı" eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir  Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin "imza"sına sahiptir  Bu "imza"lar kısa, sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10´da 1´inden uzun sürmez  Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder  Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; "ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz     Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir  Tanzanya´daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi  16  günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir  Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur  2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar   Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler   Peki neden gülüyoruz? Bilimadamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da, benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak  Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin, vücudun kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklamış olur; dış dünyadan gelen beklenmedik uyaranlara karşı tetikte olmak     Avrupa ve Afrika kökenli insanların kulak kiri (veya salgısı) ıslak ve bal rengine yakın bir kahverengiyken, binlerce yıl önce meydana gelen genetik değişim Asyalıların, Amerikan yerlilerinin ve Eskimoların (ki kökenleri aslen Asya´ya dayanır) kulak salgıları kuru ve gridir  Bu bilgiyi kullanarak, insanların kökenini araştırmak mümkündür  Örneğin Eskimoların, Asya kökenli oldukları bilgisine bu şekilde ulaşılabilir   Rengi ne olursa olsun, bu karışımın bir çok faydası vardır  Çene hareketine bağlı olarak hareket eden kulak salgısı, kulak kanalındaki kiri ve tozu temizler  Aynı zamanda kulak kanalındaki derinin kurumasını ve kaşınmasını engeller  Bakteri ve mantarlara karşı koruma sağladığını da unutmayalım     Burunlarımız, hayatımızın çok önemli bir parçasıdır  Bizim düşündüğümüzden çok daha önemli bir parça     Bilinçli olarak yapmasak da, burunlarımız sayesinde bir insanın duygularını, mesela korkuyu, memnuniyeti ve cinsellikle ilgili kimi durumlarını "koklayabiliriz"  Bu konuda kadınlar erkeklere oranla daha başarılıdır  Yapılan araştırmalarda, kadınların, "mutlu" ve "üzgün" filmler izleyen insanların koltukaltlarından alınan koku örneklerini daha iyi ayırtedebildikleri ortaya çıkmıştır   "Koklayabilme" becerimizi, burun boşluğunun ardındaki posta pulu büyüklüğündeki bir membrana borçluyuz  Posta pulu büyüklüğünde olsa da, içerisinde 10 milyon "alıcı" bulundurur  Ancak köpeklerde durum biraz daha farklıdır, 1 milyar kadar    Bu membran içerisindeki 1  000 farklı alıcı hücre tipi 10  000´den fazla kokuyu ayırt edebilmemizi sağlar   Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır  Henüz doğmamış bir bebek bile, 11  haftadan itibaren anne karnında esnemeye başlar  Doğduktan sonra, son nefesimizi verene dek ortalama 250  000 kez esneriz  Bu "çene esnetme egzersizi", aslen ciğerlerimizin çalışmasını düzenleyen koruyucu bir reflekstir  Ciğerlerimizde bulunan keseciklerin (karbon dioksit-oksijen dönüşümünün yapıldığı kesecikler) çökmesini önler   Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır  Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50´sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur  Bu konuda birşeyler okumak bile sizi esnetebilir  Belki de çoktan esnediniz bile     Kesinlikle kontrol edemediğimiz bir özelliğimiz "kızarmak"tır  Peki bu kırmızılık neden sadece yüzümüzle sınırlı? Örneğin utandığımızda neden sırtımız değil de, yüzümüz kızarır? Bu sorunun cevabı yüzümüzde bulunan kan damarlarında yatıyor  Bu damarlar vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunanlara göre daha geniş, daha yoğun ve yüzeye daha yakındır   Kimi insanların neden diğerlerine oranla daha çok kızardığı konusu ise gizliliğini korumaktadır  Zira deneysel koşullar altında insanların kızarmasını sağlamak oldukça zordur  Bu konuda yapılan bir araştırmaya genç kızlar dahil edilir  Ancak deney boyunca tek bir kızarma görülmez  Bunun üzerine yardımları için teşekkür edilip, deney sonlandırılır, kızlar "işe yaramaz" yanakları için özür dilerken bir anda kırmızıya bürünürler     Kızarma konusunda olası bir açıklama, "korunma" amaçlı bir hareket olabileceği  Yani, başkaları yüzümüze vurmadan, suçlu olduğumuzu kabul etme durumu  Kimi araştırmalar gerçekten de bu açıklamayı destekliyor  Hata yapan kişinin yüzü kızardıysa, insanlar ona karşı daha anlayışlı yaklaşıyor     Vücudumuzda koltukaltı, avuç içi ve ayak tabanı dışında "duygusal" terlemenin gerçekleştiği bir bölge daha var; alnımız  Sıcaklığı düzenleyen ve derinin tamamında gerçekleşen sıcaklığa bağlı terlemeden farklı olarak, "duygusal" terleme korku, kızgınlık ve stres´ten kaynaklanan bir tepki  Nasıl işlediği tam olarak bilinmese de, "soğuk terler dökmek" deyimi durumu açıklamaya uygun düşüyor  Bir teoriye göre vücudu bu şekilde "soğutmak" daha fazla enerji tüketmeye yol açıyor  Korkutucu bir durumda ihtiyacımız olabilecek bir işlev  Tabi bu şekilde bir vücut tepkisi, seçeneklerimiz dömüşmek ya da savuşmak olduğunda uygun görünüyor  Ama korku içinde olduğumuz yere sabitlenmişken "ecel terleri" dökmek, duyulan utancın artmasından fazla bir işe yaramayacaktır   İnsan yüzünde bulunan 43 kas sayesinde 10  000´in üzerinde yüz ifadesi oluşturabiliyoruz  Bu ifadelerin 3  000 kadarı diğer insanlar için tanınabilir olsa da, 7 temel duygu, bütün kültürlerde yüzümüze aynı şekilde yansıyor; üzüntü, kızgınlık, şaşırmak, korku, keyif, tiksinme ve küçümseme  Bu ifadeleri öğrenmemiz gerekmiyor, doğuştan itibaren kullanabiliyoruz  Bu durum da, doğuştan kör insanların bile aynı yüz ifadelerini kullanabilmesini açıklıyor   Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman, uzak mesafelerle ilgili iki büyük avantaja sahip oldular: görmek ve işitmek  Bu iki duyu, dokunma, tatma ve koklama duyularının ötesinde bir öneme sahip oldular, çünkü nesneleri tanımlamak için onlara yakın olmamız gerekmiyor  Bunun sonucu olarak da, günümüzde dış dünya hakkında toplayıp işlediğimiz bilgilerin %90´ını görme duyumuza borçluyuz   Böylesine önem taşıdıklarını düşününce, onların kurumasını, enfekte olmasını, çizilmesini önlemek için gözyaşlarının olması mantıklı bir çözüm  Peki ya duygusal olduğumuz anlarda, çok üzgün ya da çok mutlu olunca akan yaşlar? Bu gözyaşları insanoğlunun doğasından geliyor, ama sebep ve sonuçları ile ilgili çok az bilgiye sahibiz  Kimi araştırmacılar "duygusal" gözyaşlarının içeriğinin, normal gözyaşlarına göre daha zengin olduğunu -manganez ve protein açısından- söylüyor  Fakat bu söyleme dayalı olan iddia, yani, gözyaşları ile strese dayalı toksik maddeleri vücuttan attığımız çok inandırıcı değil  Çünkü bu konuda daha başarılı olacak böbreklere sahibiz  Duygusal gözyaşları daha çok ruhumuzdaki toksinleri atmamıza yarıyor gibi    Gizli faydaları ne olursa olsun, gözyaşı dökmek bir çok kültürde hoş görülen bir durum değil ne yazık ki    Örneğin Endonezya´daki Minangkabau etnik grubunda ağlamak "yasak" Tıpkı konuşmak, aya gitmek gibi bizi diğer tüm canlılardan ayıran özelliklerden biri de gözyaşlarımız  Ve onlar sayesinde boyunlarımızın üzerindeki o gizemli yapının ne kadar muhteşem olduğunu farkedebiliyoruz  Kaynak: Milliyet | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |