05-02-2008
|
#1
|
gülgüzeli
|
Mor Hüzünler....
Sağdan sola üç, köşeden köşeye dört adım Duvarları lila küçük bir oda Günışığı yok, gece zifir; yarasa gözlerim olsa, seni görsem, sana baksam, sen karanlıklar içinde ararken beni, ben yokluğunun hiç farkına varmasam… Ne güzel olurdu…
Lila, tanımsız bir renk, nötr, nü, melez hatta gayrimeşru belki de Sıkıldım bu renkten, değişmeli bu oda, Olur da gelirsen… Bir beni bul diye, sensizlikte bile değişmeyen…
Eskilerden kalma boya kutularını hatırlıyorum Kiler, dolaplar hepsini karıştırıp orta yere döküyorum Ne ararsan var, hatta gökkuşağı bile oluşturabilirim Bir duvarı öyle yapmalı, gökkuşağı… Sonrada altından geçmek! Nasıl geçeceksem, duvarı delip de… Birde dilek tutmalı… İnanmalı mı? Gökkuşağına güvenmeli mi? Ne dileyeceğim de belli değil ki… Seni dilesem gelir misin?
Şu duvara boynu bükük mor çiçekler yapmalı, sevdiğinden ayrılanlar gibi Mor hüzünlerim gibi mor çiçekler… Yaprakları yeşil, göbeklerinde siyah benekli tohumları olmalı Siyah dedim de, kara mı deseydim? Gece karası gözlerini…
Sonra, karşı duvara bir şiir yazmalı
“Sarıçiçekler dikilmiş bahçeme
Oysa ben mor severim, hüzünlerim gibi”
Bir köşeden diğer köşeye, çapraz ve büyük harflerle yazmalı… Çıldırmış olmalıyım… İnsan böyle oluyor kırk yılda bir Galiba bu gece, en son çıldırdığım günden sonra ki kırkıncı yılın ilk gecesi O geceyi ve neden çıldırdığımı unuttum Kırk yıl geçti üzerinden Hatta dünü de unuttum ve dün ne yediğimi de Bilirsin çayı şekersiz içerim; tatlıyı hiç mi hiç sevmem, sigarayı çektikçe çekerim Düne dair bir bunları, birde seni unutmadım
Kapının yanında ki duvara; Ellerimi boyayıp rasgele yapıştıracağım her köşesine Avuçlarımda umutlarım vardı ya mavi, masmavi Kurumuş biliyor musun? Koyulaşmış sen gittin gideli Hayallerim bulutlara benzemeli, açık mavi ve beyaz… Bir fırça beyaz verir misin?
İşte böyle! Bir odanın orta yerinde ve yapayalnız ben… Renkler dökülmüş üstüme başıma, gökkuşağı gibi, yüzüme mor salkımlar düşmüş, ellerim lacivert… Birden! Kapı açılıyor sen çıkageliyorsun Gülüyor, gülüyorsun O masum çocuk halime Delice dolanıyorum boynuna, birkaç günlük gidişin, kırk yıllık hasretiyle…
Ve en güzel yerinde uyanıyorum…
Çok kısa bir rüyaydı Gözünü kapatıp, açmak kadar, salisenin bilmem kaçta biri kadar kısa… Oysa gözkapaklarımın altına saklamıştım seni, uyanmak istemiyordum ki!
alıntı
__________________
|
|
|