Atayurdumuz Orta Asya |
04-26-2008 | #1 |
[KAPLAN]
|
Atayurdumuz Orta Asya ATA YURT ORTA ASYA ALPEREN GÜRBÜZER Orta Asya deyince ister istemez göçebe bozkır hayatımız akla gelir Sadece bozkır mı, elbette hayır Ya, Seyhun ve Ceyhun adlı iki önemli ırmağın bu topraklara akıttığı ab-ı hayata ne dersiniz? Hakeza Roma kapılarına kadar dayanan Attila, bu arada Orta Asya’dan kanatlanarak orta çağ iklimini bir anda bertaraf eden Cengiz Han ile Emir Timur’u unutmak mümkün mü? Hakeza Zerdüşt’te bu topraklarda doğdu, aynı zamanda Hint ile Helenistik kültüründe birlikte buluşmasına şahit oldu bu mekân Hepsinden en önemlisi İslam bilginlerin doğup dal budak saldığı yer olması, Orta Asya’nın önemini bin kat daha da artırıyor Bir Alman düşünürün tarihi ipek yolu diye tanımladığı, yani Hindistan ile Çin bağlantısının gerçekleştirildiği ve nice seyyahların ve ticari kervanın geçtiği güzergâhın adıdır Orta Asya Dünyanın en köklü ticari yol üzerinde bulunması dolayısıyla dikkatleri biranda üzerine çekmiş, bu yüzden göçmen kabilelerin gözü kulağı hep buralar da olmuştur İyi ki de öyle olmuş, büyük göçler sayesinde yerleşik hayata geçilebilmiş ve ardından medeniyetlerin buluştuğu nokta özelliği kazanmıştır Öyle ki; bu coğrafyada imparatorluk düzeyinde ilk oluşum; İran‘da Medleri bertaraf ederek ilk olarak el koyan Ahamenidler(Persler)’dir Sonrasında İskender bastırarak buralara hâkim olmuş, hatta İskender Semerkand’la yetinmemiş Sogdiyana’ya da gözünü dikmiş ve böylece Orta Asya da beş yıl süren bir imparatorluk gerçekleştirmiştir İskender’den sonrası malum; batılıların Ceyhun(Amuderya)’un doğusunda kalan diye tarif ettikleri Transoxiana’ya tam bir sükûnet havası siner Büyük İskender’in ölümüyle Makedonya imparatorluğu pay edilir ve Maveraünnehir bölgesi Selevkoslara kalır, ama onlarında iktidarı zayıfladıkça bu bölgeyi önce Sakalar, sonra Çinliler, ardından Kuçanlar, derken Sasaniler ziyaret ederler En son İran hakimiyetini hevesini kursağında bırakacak bir hadise gelişir Şöyle ki; Türklerin bu bölgeye ayak basmasıyla buraların çehresi değişmeye başlar, yani Türk-Bizans dayanışmasına sahne olur tarih ve bu ittifakın ardından İran dağılır Göktürkler bu işbirliğin semeresini ancak kısa bir süre devam ettirebilirler, vakta ki İlteriş’in liderliğinde yeni bir devlet kuruluncaya dek Daha sonraki yıllarda da zaten güneyden gelen Müslüman Araplar bölgeye damgasını vuracak, derken bu Müslüman Arap dalgası karşısında Türklerin(Karahanlılar) yeni bir din ile buluşması gerçekleşecek, böylece Türk’ün alp’i alperen kimliğine kavuşarak, Orta Asya alp erenlere bundan böyle hayat kaynağı olacaktır Artık Türkler için Orta Asya yeni bir tebliğ yurdudur bundan böyle Daha sonraları bu topraklar Moğollar ve Timurlular arasında el değişir, öyle ki Cengiz ve Timur Orta Asya’dan ötelere sıçrayabilmişlerdir, en nihayet Orta Asya Şeybanilerin hâkimiyeti altına geçer Malum olduğu üzere Şeyban ismi Cengiz Han’ın torununa nispetle isim almıştır Daha sonraları bu isim Özbek ismine terfi eder İşte Özbek ismi kökeni buralara dayanmaktadır Hakeza, Kazak ismi de öyle Yani, Şeyban’dan sonra yerine geçen Ebul Hayr’ın Moğollara yenilmesiyle birlikte bir grup ayrılıp Çağataylara sığınınca ona nispetle kaçan anlamında Kazaklar denilmiş İşte Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan diye sıkça kullandığımız dört önemli isim, aslında Orta Asya Türklüğünün mekânı dediğimiz Maveraünnehir’in can damarlarıdır Bilindiği gibi; Orta Asya vatanının ilk temeli Hz Osman döneminde sahabe hamuru ile yoğrulmuş, HzÖmer devrinde filizlenerek adeta Medine olmuş, Emeviler, Abbasiler, Gazneliler, Karahanlılar, Selçuklular, Harizmşahlar sıralanır, en nihayet Moğol kasırgası ve Anadolu’ya göç olayı başlar Her göçün ardından büyük bir medeniyet doğar derler ya, gerçektende öyle olmuş Moğol kasırgasının sürüklediği Horasan Erenleri bu seferde Anadolu kiliminin iki yakasından tutarak ileride büyük bir cihangir devletin doğmasını sağlayacaktır Nitekim,Horasan Erenlerin nefesi Osmanlıyı diriltmeye yetti bile Hâsılı, Orta Asya bizi bir kelebek misali önce Anadolu, sonra da Tuna boylarına kadar taşımıştır Orta Asya da Şah-ı Nakşibendî, Piri Türkistan Ahmet Yesevi vs gibi kaynağımız, Anadolu da Mevlana, Yunus, Hünkâr Hacı Bektaşı Veli vs gibi manevi pınarlarımız, Balkanlarda da artık Sarı Saltuk(Muhammed Buharı) gibi köprümüz var, yani doğu ile batı yakasını birleştiren manevi Mostar köprülerimiz her daim mevcut, ruhaniyetleri oralarda hala taptaze ve canlı, kıyamete kadarda devam edeceğine inancımız tam İşte Semerkand güneşi doğudan bir güneş gibi doğarak Mostar semalarına kadar uzanarak şafakla birlikte bu şekilde sökün etmiştir Anlaşılan, önce gönül fethi, sonra fethi Mübin gerçekleşmiş buralarda |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|