Prof. Dr. Sinsi
|
Kayseri Düğün Adetleri
1- Görücü
Evlenme çağına gelmiş genç erkeğin ebeveyni aralarında anlaşıp, oğullarını evlendirmeye karar verirler Bir erkeğin evlenebilmesi için askerliğini yapmış olması ilk şarttır Çünkü askere gidip de dönmemek var Şimdi bile askerliğini yapmış olanlar daha kolay kız bulabilirler Kızı olan bir aile, kızlarının şehirden ayrılmaması için damat adaylarından talebeliğini bitirmiş olmalarını ve daimi mukim, iş güç sahibi olmalarını isterler Bu şartlarda olmayıp ta evlenmek isteyen gençler, ailelerine olgun ve ağırbaşlı görünmek istemelerine rağmen, yine de bu dileklerini ebeveynlerine ima ederler ''Başımı alıp gideceğim'[/swf2][swf3]'bıktım bu yalnızlıktan'' gibi 
Kayserili 30 - 40 yıl önce, modern, şehircilik başlamadan kaldırımlı dar sokakları olan mahallelerde ''hayat'' tabir edilen uzun avlulu genellikle tek katlı evlerde otururlardı Evlenebilecek yaşta kızı olan her kız evi, sabah erkenden hayatı süpürür, dış kapının önünü, kaldırımları yıkar, O evde kız olduğu hemen anlaşılırdı, şimdi ise büyük apartman dairelerinde böyle belirtiler bulundurmak mümkün değil Zaten gerek de kalmadı Çünkü kadınlar artık eskisi kadar dışarıya kapalı ve erkeklerle ilişkisiz değil Kız evi gelecek görücülere iyi ve temiz görünmeye çalışır Oğlan evi görücüleri ki bunlar: anne, anneanne, babaanne, abla olur, sabahın sekizinden itibaren dünür gezmeye başlarlar, Önünü temiz buldukları kapıyı çalarlar Kapıyı kız anası açar Hiç bir şey sormadan misafirleri buyur eder Ya da görücüler ''misafir alır mısınız?'' diye sorarlar Görücüler döşenmiş temiz odaya alınır Biraz sonra görücülerin en yaşlısı 'hanım kızımızı görelim'' der, Kız temiz giyimiyle gelir, hiç bir şey söylemeden misafirlerin elini öpüp çıkar Daha sonra yine en yaşlı misafir su ister Suyu kız getirir Misafir suyu ağır ağır içerken, bir kenarda başı önünde ayakta duran kız, baştan ayağa süzülür Su içildikten hemen sonra başka bir şey ikram edilmeden misafirler gider Giderken mahalledeki diğer kızların evlerini sorarlar, ev sahibi de tek tek tarif eder Görücüler gördükleri kızlardan beğendikleri birini almaya karar verirler Diğer yakın akrabalar da gidip kızı görürler Hepsi de beğendikten sonra kız ve ailesi hakkında araştırma yapılır Bu araştırmada namus, iffet mali durum ve irsi bir hastalık olup olmaması ilk planda gelir Kızı almak için bir engel görülmezse nadiren kız, oğlana bir fırsat kollanarak gösterilir, Oğlan şiddetle karşı çıkmadığı sürece bu işten pek vazgeçilmez, Zaten erkeklerin çoğu da annelerinin buldukları kıza razıdırlar
Kızı beğendikten sonar, kız evine giderek, Görücü; ''kızınızı beğendik, Allah'ın emri, Peygamber in kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz, Bizim lakabımız, adımız soyadımız şudur Oğlumuz şu işi yapar, işyeri şurdadır, evimiz şurdadır'' der Eğer varsa oğlanın Kartviziti ile fotoğrafını da bırakır, Kızın annesi "bize on-on beş gün müsaade edin bakalım'' der Bundan sonra araştırma sır kız evine gelir Kızın çok yakınları damat adayını araştırmaya başlarlar Yine araştırılanların başında, namusluluk, mali durum ve irsi hastalık gelir Her iki taraf da mali durumlarının birbirine çok yakın olmasına dikkat ederler
Her şey mükemmel bile olsa, bir taraf bir taraftan biraz fazlaca zengin ya da fakir ise, ''uyuşamayız, dengimiz değil'' denilip vazgeçilir Araştırma sırasında, oğlanın kızı nadiren görebilmesine mukabil, kızın oğlanı görmesi hemen hemen hiç mümkün değildir Kızın erkek akrabalarının çoğu oğlanı belli etmeden görürler Hatta kızlarının ilerde rahat etmesi, dayak yememesi için, oğlanı herhangi bir konuda kızdırıp, sinirlilik halini kontrol ederler Gece hayatına, içkiye, namaza olan alışkanlıklar da önemle göz önüne alınır Bu araştırmalardan dolayı, evlenecek erkekler, bu devrelerde temkinli olurlar Sinirli olmamaya giyime ve bilhassa cemaatle namaza özen gösterirler
Kız evi, alınan müddetin son günü, yakın akrabalarıyla genel bir istişare yaparlar Müspet ayda menfi cevap kız anasına tembih edilir Ertesi gün oğlan evi kadınları kız evine gelerek ''nasıl oldu, dünürümüzü gönderelim mi?'' diye sorarlar Kız evinin cevabı müspetse, kız anası ''Allah yazmış, ne diyelim'' beyanında cevaplar verir Cevap menfi ise ''kızımız küçük, kusura bakmayın'' der
Kız yaşlı ve evde kalmış bile olsa, bu cevap reddetme klişesidir Görücülerin bu gelişinde de kız görünmez Hatta şerbete kadar oğlan evinden kimseye görünmemeye çalışır Kız oğlan evi mensuplarınca görülürse, oğlan evi bunu uğursuzluk addeder
2- Söz Kesmek Kahve Almak
Kadınlar kendi aralarında anlaştıktan sonra, işe kesinlik kazandırmak için, oğlanın babası, amcası ve bir - iki yakın akrabası hemen ertesi gün kızın babasının işyerine, işyeri yoksa ya da müsait değilse, akşam evine giderler Kız babası misafirlere oldukça rağbet gösterir, ikramda bulunmak için birçok şey teklif eder Fakat misafirler ille de kahve içmek isterler Kızın babasının babası, yoksa annesinin babası hayatta iseler bu bulunmazlar Kız babası kahveyi dedenin (varsa önce baba tarafı, yoksa anne tarafı dedenin) vermesi için misafirlere çay, meyve gibi ikramlarda bulunur Misafirler de dedenin varlığını bildikleri için, kahve içmekte fazla ısrar etmezler Fakat her iki dede de hayatta yoksa, kız babasından kahveyi almadan, yani kahve içmeden gitmezler Dede varsa hemen ertesi gün yine oğlanın babası, amcası, dayısı, dedeye giderler Çok önceleri, yanlarına bir de imam ve her iki tarafın tanıdığı, saygınlığı olan birini daha alırlarmış Dededen yine kahveyi isterler, dede de ısrar etmelerini bekler, böylece güya kızı ağıra satmış olur, Misafirler kahveyi içmeye muvaffak olunca kızı resmen kendilerine bağlamış, söz kesmiş olurlar Kahveler içildikten hemen sonra varsa imam yoksa bulunanların en yaşlısı Kuran okur, dua eder Diğer ikramlardan sonra büyük kahvenin günü tespit edilir Bugün; genellikle en yakın cumartesi günü olur
Türkiye'nin hemen her tarafında kız isteyene ''verdim'' demek ayıp sayılır Örneğin Baraklar ''verdim'' demez ''he'' der(1 ) Birçok bölgede olduğu gibi Kayseri'de de ''kahve'' verilir Böylece muhatap, olumlu cevap almış olur
3- Kahve
Bu toplantı kız evinde olur Toplantıya kız ve oğlan evinin uzak-yakın bütün akrabalarıyla, oğlanın arkadaşları katılır çok kalabalık olur Kız ve oğlan evi birkaç gün önce akrabalarına haber göndererek ''cumartesi akşamı kahveye buyuracaksınız'' dedirtir Bu davet yalnız erkekler içindir ve bu davete damat adayı Katılmaz Oğlan evi cuma veya cumartesi günü öğleden önce gereğinden fazlaca toz şeker ve pastayı, ailenin diğer erkek çocuğuyla, yoksa yakın akrabalardan birinin oğluyla kız evine gönderir Önceleri kız evi toz şekeri eriterek serbest yapardı Sonraları toz şekerin yerini hazır meyve suyu, yaş pasta veya rulo pasta aldı, Bu gönderilenlerin arasında kahve yoktur fakat nişanda dağıtılacak olan nişan şekeri vardır, Kız evi hediyeleri getiren çocuğa ya mendil, ya kravat ya da para verir Akşam namazından sonra bütün davetliler gelmeye başlarlar ilk önce yaşlılardan başlanarak fincan fincan kahve taşınır Bundan sonra büyük ve geniş şerbet tepsisi odanın ortasındaki bir sehpanın üzerine konur Tepsinin içi bardak doludur, üstü bir tülle kapalı, tülün üstünde de bir ipek mendil vardır Tepsi ortaya gelince bir hafız Kuran okur, çiftlerin mutluluğu için dua eder Duanın akabinde damat adayının en yakın bekar akrabasından biri tepsiye doğru ilerler, hemen mendili cebine koyar, tülü açıp birine verir (Bu tül daha sonra sürahiye sarılacaktır) Tepsiyi alıp bir-iki misafire ikram ettikten sonra, kız evine mensup bir gence devreder Şerbetin ya da meyve suyunun yanında kurabiye, yaş pasta yada rulo pastalarda ikram edilir Oğlan evi gençleri kız evi mensuplarına farkettirmeden evden bazı eşyaları geri verilmek üzere çalıp damat adayına götürerek bahşiş alırlar Bunlar; basit bardak, bardak altı, kül tablası olduğu gibi, sedir yastığı, vazo, saksı, sandalye, çerçeve gibi hacimli eşyalar çalmaya muvaffak olanlar da görülebilir
Misafirlere en son şeker ve çikolata ikram edilir Bu sırada bir sürahi şerbet veya meyve suyuyla doldurularak tüle sarılır, kurdeleye bağlanır Bu sürahiyi damat adayına veren genç, damat adayı tarafından mükafatlandırılacağı için, sürahi kız evindeyken damat adayının arkadaşları tarafından kapışılır
Misafirler giderken oğlanın babası ve amcası kız evine verilmek üzere, kapıda yolcu edenlerden birine ''kahve parası'' verirler Verilecek para konusunda daha önce anlaşırlar Örneğin baba bin Iira vermişse, amca daha az, diyelim beş yüz lira verir (yıl 1981 )
4- Dini Nikah
Dini nikah önceleri düğün haftası içinde yapılırdı Bu yüzden nikahları kıyılmamış gençler de, islam dinince birbirlerine haram ve ne mahrem oldukları için genellikle gerdeğe kadar görüşemezlermiş Fakat bu anlayış gittikçe kaybolarak günümüzde hiç kalmamıştır Şimdi dini nikah, söz kesimi ve kahveden sonra yapılıyor Böylece birbirlerinin helallileri sayıldıklarından, aylarca nişanlılık devresi yaşayabiliyorlar,
Dini nikah genellikle kız ve oğlan olmadan onların vekilleriyle yapılır Vekiller genellikle ikişer erkek olur Vekiller kadınsa, bir erkeğe ilk kadın olması lazımdır Vekillerin aklı başında ve kötülük yapmak istemeyecek, güvenilir insanlar olması gerekir Nikahın kıyılması esnasında, daha çok oğlanın düşmanları (kızın da olabilir) gerdek gecesinde oğlanı iktidarsız kılmak için sihir ve büyü yaparak oğlanı bağlarlar Bu bağlanmalar çeşitli yollardan yapılabilir Duvara veya tavana çivi çakmak, bir ipi düğümlemek, ağzı açık bir i çakı bıçağını kapamak gibi  Bu gibi büyüsel hareketler hep nikah sırasında olacağı için, nikah kıyan hoca herkesin elini dizinin üstünde görmek ister Nikahın kıyılacağı zaman ve mekan hoca ve vekillerden başka hiç kimseye bildirilmez Bu gelenek hala devam eder ve nikahlar gizli kıyılır
5- Düzen
1930-35 yıllarına kadar düzeni kız evi düzermiş, daha doğrusu şerbetlik alırlarmış Zamanla bu iş oğlan evine kaymış Düzen düzmek demek, kızın nişan günü ve daha sonra giyeceği elbiselerle diğer aksesuarı (makyaj malzemesi ayakkabı terlik, çanta) almak demektir Önceleri kıza alınan elbiseler 2-3 katı geçmezken şimdi 10 15 kat elbise alınıyor O zamanlar bu alışverişe damat adayı iştirak etmezdi ve makyaj malzemesinin yerine de 1-2 kemik tarak alınırdı Düzene: gelin kız, pek yaşlı olmayan 2 - 3 yakın akrabası, kaynana, kaynata, bir evli, bir bekar kadın ve bazen damat adayı da katılarak öğleden önce gidilir Akşama kadar çarşıda kalınır Alınan eşyalar normal olarak şöyledir Siyah ve bordo kadife elbise, jorjet elbise, altı ipek üstü sırmalı elbise, ''dört etek" elbise, çeşitli desenlerde mevsimlik kumaşlar Son zamanlarda gündüz ve gece tuvaletleri de alınıyor Yılan derisinden mamül 2 - 3 çift ayakkabı ve çanta, yazlık ve kışlık terlikler, iç çamaşır, sabahlık takım, kombinezon, pijama, 5 - 1 0 çift çorap ve makyaj malzemesi Bu eşyalar o gün oğlan evine gelir Oğlan evi yakınları ertesi gün düzene bakmaya gelirler Bir iki gün sonra da münasip bir genç eşyaları kız evine götürür Önceden dikilip hazırlanan mantoyu da beraberinde götüren genç, kız evinden para, mendil veya kravat alır
Baraklarda bu alışveriş kızla beraber bütün akrabalarına çok külfetli bir şekilde olurdu
6- Resmi Nikah
Resmi nikah genellikle belediye nikah salonunda değil, kız evinde yapılır iki tarafın yakın akrabaları toplanırlar Nikah memurları bilinen seyir içinde nikahı kıyarlar Nikah kıyılırken gelin ve güvey birbirlerinin ayaklarına basmaya çalışırlar Burada erkek daha müsamahakardır Nikah memurlarına kutu içinde şeker ikram edilerek uğurlanır Nikah dan sonra, birbirlerine bir kurdele ile bağlanmış olan nişan yüzüklerini iki tarafın sevip saydığı bir erkek, genç çiftlere takar, alkışlarla beraber kurdelayı keser Daha sonra misafirlerin çoğu gider Kalanlar gelin ve güveyle fotoğraf çektirirler Son yıllarda gelin ve güvey nikahtan sonra taksilerle gezdirilmeye başlandı Ayrıca nişan için de ayrı bir toplantı yapılmadan nikahtan sonra kadınlar arasında nişan yapılıp, oğlan evinin hediyeleri veriliyor
7- Nişan
Önceki sayfalarda ''kahve'' başlığı altında anlatılanlar 30 35 yıl kadar önceleri kadınlar arasında ve ''şerbet" adıyla yapılırdı Şerbette bir nevi başlık parası olan kızın Mihr-i Muaccel'i ile Mihr-i Mahırı tesbit edilirdi Kıza takılacak takılar evlenince yine kızla beraber oğlan evine geleceği için kız evine verilen ve yaygın olan başlık diye anlaşılmamalıdır Nikah hakkı kadının, boşama hakkı ise erkeğindir Erkek, kadını boşadığı takdirde Mihr-i Mahır yürürlüğe girer ve erkek kadına tespit edilen miktarda peşin ve taksitle (nafaka) para verir Önceleri kıza verilen hediye 500 ila 20 000 altın kuruş arasında değişirmiş Hemen hemen 35 yıllık, hatta daha da fazla bir süredir bu para, beşli diye bilinen Cumhuriyet altını olarak verilmektedir Son yıllarda da beşlinin yerini gerdanlık, inci, platin veya elmas saatler almaktadır
Nişan kız evinde olur Kızın bütün akrabaları, oğlan evinin kıza takı takacak ya da para verecek yakınları toplanırlar Oğlan evinden bir yaşlı kadın ''gelin kızımızı getirin'' der Gelin kız yanında bir kız arkadaşıyla gelir Önce oğlan evi konuklarının, sonra kız evi konuklarının ellerini öper, sonra odanın ortasına gelip durur Kızın yanına evli bir kadın gelir ve hediyeler takılmaya başlanır ilkönce kaynananın hediyeleri takılır, Kaynana, altınları kızın yanındaki evli kadına verir, o da takar Diğer akrabaların hediyelerini de kızın yanındaki kadın, hediyeyi verenin adını yüksek sesle söyleyerek takar Kız altınları takıp, zarf içinde para olarak verilen diğer hediyelerini de aldıktan sonra tekrar el öperek teşekkür eder Sonra düzende gelen elbiseleri tek tek giyerek, bir defile gibi gelir el öper Misafirler giderken gelin kız tekrar el öper Daha önceleri kaynana hariç diğer oğlan evi yakınları kıza altın değil, halı hediye ederlermiş Kızın değerli oluşu ve çeyizinin zenginliği, halılarına bakılarak ölçülürmüş Şimdi yine her kızın çeyizinde birçok halı bulunur
Nişanla düğün arasına Ramazan Bayramı girdiği takdirde oğlan evi tarafından kız evine kına, yazma, ayakkabı, çerez v s gönderilir Kurban Bayramı'nda ise kız tarafına kurbanlık koç gönderilir(3)
Çünkü kız nişanda birçok altına sahip olmuştur Bu altınlar kızla beraber oğlan evine geleceğine göre, bu altınlara düşen kurbanı almakta oğlan evine düşer
Düğünden sonraki ilk dini bayram ziyaretinde de kız evi, kızlarına bir ayakkabı veya terlik, damatlarına da gömlek, kravat gibi hediyeler verirler
8- Dünürlük çağırma
Dünürlük gezmeleri nişandan hemen sonra başlar Kız evinin bütün yakınları dünürlük çağırırlar Kız evinin ve oğlan evinin yakınları da bu davete icabet ederler 1940 öncesinde bu toplantılar öğleden önce, öğleden sonra ve akşam dahi yapılırmış Sonraları yalnız akşam yapılmaya başlanmış Son yıllarda ise yalnız öğleden sonra yapılıyor Bu toplantılara erkekler katılmaz, yalnız kadınlar arasında olur Gelin kız her toplantıda, giyebilecek bütün elbiselerini giyerek defilenin tek mankeni olur Bu toplantılar sonunda iki taraf akrabaları birbirlerini gerektiği kadar tanıyıp, akrabalıklarını pekiştirmiş olurlar
Düğün safhasının bunun gibi birçok toplantılarında ve düğün haftasının salı akşamı kız kınasında çeşitli oyunlar oynanır Bu oyunlardan biri ''seke seke ben geldim'' oyunudur Bu oyunu kız çocukları ve genç kızlar oynarlar
Kızlardan biri görücü, biri de gelin olur Diğer kızlar, gelini aralarına alarak otururlar Görücü kız, uzaktan bir ayağının üstünde seke seke gelerek, gruba hitaben; ''seke seke ben geldim'' der Grup hep bir ağızdan ''sekmeden sefa geldin'' derler Diyalog şöyle devam eder:
- Annem tuz istiyor
- Tuzumuz yok,
- Annem kız istiyor
- Kızımız yok
- Kızınız nerde?
- Hamamda,
- Çağırın gelsin,
- incisi mercanı üzülür
- incisinin mercanının yerine bir beşli versek?
- Olmaz,
Görücü kız ''peki'' deyip gider Tekrar seke seke gelerek aynı sözler tekrarlanır Görücü kız ''kızımız hamamda'' cevabını alınca ''hamamda yok'' der "Öyleyse dikenli tarlada'' derler Görücü kız gider ''uff, ayağıma tiken battı'' diyerek seke seke gelir Bu seferde 'çamurlu tarla''ya gönderilir Kız yorgun bir şekilde tekrar gelir gelmez, anası yerine ''ağam (ağabeyim) bir kız istiyor'' deyince, krubdaki kızlar sevinçle aralarında sakladıkları gelini çıkartarak ''al öyleyse'' derler ve oyun biter
DÜĞÜN HAFTASI
1 Yemek - Davet
Yemek, oğlan evi tarafından düğün haftasının ilk günü olan pazar günü gündüz verilir Oğlan evi ilk erkek çocuğun düğününde yemek verir, 2 3 4   çocuklarının düğünlerinde genellikle yemek verilmez Fakat çok zengin olanlardan 2 çocuğu için de yemek vermesi beklenir
Düğün haftasından önceki hafta, yemek hazırlıkları yapılır Önceleri okuyucu kadınlar davetçi olurlardı Sonraları davetiye bastırılmaya başlandı Oğlan evi yeteri kadar davetiyeyi hafta içinde kız evine gönderir Kız evi de kendi münasip gördüğü akraba ve dostlarına dağıtır Çarşamba yada en geç perşembe gününden itibaren aşçı kiralanır Ev halkı ve aşçıya yardım edebilecek 4-5 kadın, üç gün içinde (perşembe, cuma, cumartesi) bütün yemekleri yaparlar Börek baklava büyük sinilerle mahalle fırınında pişirilir
Pazar günü saat 10 dan itibaren ayrı ayrı saatlerde, ayrı ayrı sofralar düzenlenir İlkönce bir veya iki sofra kız evinin erkekleri ağırlanır Sonra davetlinin sayısına göre iki veya üç sofra da, oğlan evi erkeklerine hazırlanır En son kız evinin kadınlarıyla, oğlan evinin kadınları ayrı ayrı sofralarda yemek yerler Her sofradan sonra Kuran okunarak, Allah'a hamt ve şükredilerek evin bereketli olması için dua edilir Yemek, önceleri ''savir'' denilen sofralarda yenirmiş ve ''somalı'' adı verilen peçeteler kullanılırmış
Yemeklerin veriliş sırasında göre isimleri şöyledir:
1- Kuşbaşı etli, pirinç çorbası
2- Kızarmış ve haşlanmış et
3- Muska (açma) börek
4- Muhallebi veya sütlaç
5- Yoğurtlu yaprak sarması
6- Baklava
7- Bamya çorbası
8- Pirinç pilavı
Sofranın başından sonuna kadar salata, hoşaf, komposto, turşu hiç eksik olmaz
2 Kalın Duası (1)
Düğün haftasının ikinci günü, yani pazartesi günü sabah erkenden oğlan evinin en yakın yaşlı ve genç erkek akrabalarıyla, o güne kadarki törenlere katılamamış dost ve yakınları oğlan evinde toplanır Misafirler oğlan evine ''kalınınız mübarek olsun'' demeye gelirler Misafirlere yalnızca şeker ve çikolata ikram edilir Oğlan evi kalında kız evine gidecek olan şamdan ve hediyeleri hazırlamış, valizlere yerleştirmiştir Elektrik yaygınlaşmadan önce şamdanda, iri ve renkli mumlar olurdu Sonraları mumların yerine, uzun beyaz ampuller konuldu Oğlan evinin hediyeleri genellikle kumaş olur Geneline 2-3 kat elbise, kız anasına başörtüsü, elbiselik kumaş, kız babasına takım elbiselik kumaş, gömlek, çorap v s konulur Kızın ailesinden diğer fertlere de (dede, anneanne, babaanne, kardeşler, yengeler, yeğenleri bu türden hediyeler gönderilir
Oğlan evinde herkes toplanınca şamdan yakılır, Kuran okunarak dua edilir Duadan sonra münasip görülen iki genç, şamdanı ve valizleri alarak kız evine götürür Kız evinde de yakın akrabalar toplanmış, gelecek kalını beklemektedirler Kalın gelince yine şamdan yakılıp, Kuran okunarak dua edilir Biraz sohbetten sonra, kalını getirenler, müsaade alarak giderler Giderken kız evi, bu iki kişiye gömlek, kravat, mendil, veya havlu gibi hediyeler verirler
3- Ceyizaltı
Kalın kız evine geldikten sonra, kızın çeyizi bir odada sergilenir Buna ''çeyizin ipe çıkması' denir Gün boyu çeyiziyle uğraşan genç kızlara '' çeyizin ipe mi çıkıyor'' diye Iaf atılır Çeyizle beraber, kalında gelen hediyeler de sergilenir Öğleden önce başlayarak, iki tarafın kadınları çeyize bakmaya giderler Kızın yakınlarından biri devamlı çeyizi tafsilatlı olarak misafirlere anlatmaktadır
Eskiden oğlan evi kadınlı, erkekli genellikle damadı da alarak çalgılı bir grup halinde çeyizi görmeye giderlermiş Kimseye göstermeden, çeyizden bir parça alıp damada veren damattan bahşiş alırmış
Çeyizin iki taraf akrabalarına da bütün ayrıntılarıyla gösterilmesinin sebebi, ilerde herhangi bir anlaşmazlık ya da ayrılık halinde, kız, malını mülkünü yani çeyizini alıp giderken, şu senindi, bu benimdi gibi bir ihtilafa düşmemek içindir, Çeyizaltına ayrıca ''yük kayması'' adı da verilir,
4- Gelin Hamamı
Hamama salı günü gidilir Gelin hamamı, oğlan evinin verdiği yemeğe karşılık olsun düşüncesiyle kız evi tarafından yapılır Daha önceden kız evi iki taraf akrabalarına sabun gönderir
Sabunun üzerine bir etiketle hamamın ismi yazılmıştır Hamama girilirken bu sabun, davetliye ve bilet yerine geçer Hamam kız evi tarafından bir günlüğüne kiralanmıştır Bu yüzden ayrıca müşteri alınmaz Hamama gelemeyecek olanlar mazeretlerini belirterek sabunu almazlar Sabunu alıp ta hamama gelmemek ayıptır Hamama sabah erkenden gidilir Kız, hamama gelince gelinliğini giyer Hamamın bakıcısı natır iki eline mumlar alır, arkasına genç kızlar aralarına gelini de alarak ikişer sıra halinde dizilirler Şadırvanın etrafında dönerek türkü söylenip, maniler okurlar Bu sırada oğlan evi kadınlara sepileri saçar
Oyundan sonra oğlan evi kızı alır, soyundurup ipek peştemala sarar Omuzlardan birini açık bırakırlar Kız üşümesin diye de ''fıta'' denilen ipekli bir kumaşla sırtını örterler Ayağına sedefli gümüş takunya (nalın) giydirilir Bütün bu işler ve yıkanma süresince kız evinden hiç kimse kızın yanında bulunmaz Yine sıra halinde türküler söylenerek iç hamama geçilir göbek taşının etrafında dönülerek oyunlar oynanır Kız bir leğenin içinde yıkanır Kız kız evine teslim edilirken ''muhakvakkaten'' diye verilir Kız, bütün bu seramonilerden mahçup ve mahzundur
Hamamda söylenen manilerden biri şöyledir:
Yol Üstünde halıyım
Halının bir dalıyım
Dokunmayın siz bana
Ben bir yiğit malıyım
Hamamda gelin kıza ve genç kızlara kına yakılır, portakal v b meyvelerle turşu yenir Saçları ağarmış yaşlı kadınlar dahi hamama gelirler ve saçlarına kına yakarlar
5- Kız Kınası
Salı akşamı kadınlar kız evinde toplanırlar Bu toplantıya konu-komşu, eş-dost bütün kadınlar davet edilmeden gelebilirler Eskiden mutaassıp olmayan bazı aileler çalgıcı tutarlarmış Şimdi kız kınasında, çalgı çalmak adeti tamamen kaybolmuştur Gençler aralarında, türküler söyleyip, oyunlar oynarlar Gelin kızın ve arkadaşlarının ellerine kına yakılır
Ali dağı Türküsü:
Ali dağı derler, dağlanrın hası,
Kucağına çekmiş koca Talas'ı,
İndim Asarcığa yedim kirazı
Eşim aman aman bızdık bızdık
Yeniden gaydayı düzdükdüzdük
Gülleri gezdikgezdik
Çirkinlerden bezdik bezdik
6- Kız çeyizİ
Eskiden çeyiz getirmek oldukça zahmetli olurmuş Atlar veya develer süslenir, oğlan evinden kafileyle gidilirmiş Kız evi önünde, davul zurnalarla güreşler yapılırmış Kafile dönerken, başka bir kafileye rastlanırsa, yoldan ilkönce geçmek ve böylece uğur kazanmak için kavga edilirmiş yaralananlar bile olurmuş
Son zamanlarda bir kamyon kiralanıyor, 1-2 taksinin de iştirakiyle çarşamba sabahı kız evine gidiliyor Kuran ve duadan sonra yaşlılar oturup kahve içerken, gençlerde hamallarla beraber çeyizi kamyona yüklerler Yükleme işlemine kız evine mensup kimse Katılmaz Çeyiz oğlan evine gelince hemen yerleştirilir
Çeyize; düzende kıza alınan elbise ve eşyalarla, nişanda oğlan evi tarafından takılan takılar da dahildir Önceleri yatak odası takımını yani, karyola, gardrop, komidin, tuvalet masası ve aynası gibi eşya kızın çeyizinde olurdu Sonraları yatak odası takımı almak oğlan evine layık görülmüş ve şimdi halen böyledir Kızın çeyizinin büyük kısmı, akrabalarının aldığı hediyelerle tamamlanır
Normal bir çeyizin muhteviyatı şöyledir:
Mobilya takımı, vitrin (büfe), buzdolabı, çamaşır makinesi, büyük yemek masası, kristal vazo ve süs eşyaları, akla gelebilecek her türlü, haddinden fazla mutfak eşyası büyük taban halıları, somya halısı, sedir halısı, bir yüzü halı kaplı 6 ila 12 sedir yastığı, seccade, Kuran-ı Kerim en az 5-6 takım yatak yorgan yastık, çeyiz sandığı, güveye kumaşlar, her türlü giyecek, cüzdan, kemer gibi eşyalar Kaynana, kaynata, elti, görümce, kayın, yeğen, amca dayı, ame(hala), teyze, amca karısı, dayı karısı, babaanne, anneanne, dede gibi hemen bütün oğlan evi akrabalarına giyecek cinsinden çeşitli hediyeler
7- Erkek Kınası
Erkek kınasına genellikle kına gecesi de denir Kına gecesi çarşamba akşamı oğlan evinde olur Çoğu aileler salı akşamı da toplanırlar Fakat hiç bir merasim olmadan sadece sohbet edilir Kayseri yerli halkı genellikle İslam dinince yasak ve haram olduğu için çalgılı, köçekli (dansöz) ve içkili düğün yapmazlar Fakat böyle düğünlere de sık sık rastlanır Erkek kınası çalgılı ise, genellikle içki de içilir, salı ve çarşamba olmak üzere iki gün olur Bu toplantıya oğlan evinin bütün akrabaları, yakınları komşular ve mahallenin bütün erkekleri kendiliğinden dav*etlidirler Yeni gelenlere hemen sigara tutulur, su ikram edilir Bu toplantıda gençler ve yaşlılar ayrı ayrı odalarda otururlar Yatsı ezanından sonra damat hariç bir grup yaşlı ve genç kız evine giderler Bu gidiş önceleri at arabaları, faytonlarla olurdu Şimdi taksilerle korna çalınarak gidilip geliniyor Eğer çalgı varsa, çalgıcılarla enstrümanlarını çalarak giderler, kız evi kapısında beklerler, dönüşte yine çalgı çalarlar Kız evinde gençlerin çok olmadığı bir grup oğlan evinden gelecekleri beklemektedir Misafirler geldik*ten sonra şeker ikram edilir Bu şekeri yaşlılar yer, gençler yemeyip ceplerine koyarlar Önceleri kahve de verilirmiş ve yine gençler kahveden bir yudum aldıktan sonra içme*zlermiş, Şimdi kahve ikram edilmiyor Biraz sohbetten sonra kız evinden yaşlıca biri ev sahiplerine hitaben, oğlan evinden gelenleri kastederek, ''ağaları gönderelim'' der Oğlan evine mensup yaşlı biri ''acelemiz yok, oturuy*oruz gibi cevaplar verir Bu diyalog bir müddet sonra tekrarlanır Üçüncü seferde oğlan evinin vekili cevap ver*mez O zaman şamdanla beraber çerez tepsisi, bir masanın üstüne konur, Çerez tepsisi ortalama 20 cm, çapında işlemeli, kalaylanmış kırmızı bakır tepsidir, Tepsinin ortasında küçük bir tas, içinde kına, kınanın üstünde de iki tane kırmızı kurdela bulunur Kına tasının etrafında leblebi, kabuklu fındık, kabuklu fıstık, kızıl üzüm ve paşa şekerinden oluşan çerez vardır Çerezin üstünde, kına tasının iki tarafında, iki tane ipek mendil bulunur Şamdan ve tepsi ortaya gelince, şamdan yakılır Kız evine mensup bir hafız Kuran okur, dua eder Duadan hemen sonra oğlan evine mensup iki gençten bir şamdanı, diğeri tepsiyi alarak çıkarlar Arkalarından bütün oğlan evi mensupları ''hayırlı mübarek olsun'' temennileriyle dışarı çıkarlar Yine arabalarla şehrin içinde gezerek güle oynaya oğlan evine gelirler Yaşlıların bulunduğu odaya girilir Şamdan yakılır tepsi ortaya konur Burada da bir hafız Kuran'dan kısa bir sure okur, dua eder Daha sonra şamdan ve tepsi gençlerin bulunduğu bölüme getirilir Burada yere bir halı serilir Halının ortasına evli ve olgun bir kişi diz çökerek oturur Bu şahsın sağına damat adayı, soluna bekar yada nişanlı olan sağdıç oturur Evli şahıs önce damat adayının sağ elinin ayasına sonra sağdıçın sağ elinin ayasına birer parmak kına sürer, kırmızı kurdelalarla ellerini bağlar Kurdelalar bağlanır bağlanmaz damat ve sağdıcın arkasında hazır bekleyen gençler her ikisinin de sırtını yumruklamaya başlarlar Sağdıç, damadı korumakla görevli olduğu için, daha çok yumruk yer Kına yakan şahıs herkese sırayla avuç avuç çerez dağıtır Geç vakte kadar oturularak oyun oynanır, sohbet edilir
8- Gelin Getirme
Gelin getirme hadisesini, 25-30 yıl önce ve zamanımızda diye iki safhada ayrı ayrı anlatmak daha uygun olacaktır
a) 30-35 Yıl Önce Gelin Getinnek
Gelin kız çarşamba gecesi arkadaşlarıyla beraber bir odada yatar Perşembe sabahı kahvaltıda katmer yapıp pastırma ile yerler
Oğlan evi cephesinde ise; damat, evli sağdıcı ve birkaç arkadaşıyla hamama gider Hamam ücretini damat öder Hamamdan çıkınca eve gelirler Evde bir berber, damadı ve arkadaşlarını tıraş eder Berbere para yerine bir havlu verilir Tıraş dan sonra, daha önce kız evi tarafından damada gönderilen takım elbise giydirilir Takım elbise bir çevrenin içinde gelmiştir Çevre bir nevi bohçadır Elbiseyi damada, bekar ve anne babası hayatta olan bir arkadaşı giydirir Mükafat olarak da bahsedilen çevreyi alır Bu işler öğleden sonra bitmiş olur Bundan sonra damat, evli sağdıcı ile yalnız kalır Sağdıç damada gerdek gecesi hakkında bilgi verir
Tekrar kız evindeyiz; Kız, öğleye doğru gelinliğini giyer arada çalgıcı kadınlar kız evinin yakınlarını eğlendirir Öğleden sonra saat iki civarında, ekseriya kadınlardan oluşan oğlan evi kafilesi (bazen çalgılarla) gelin kızı almaya gelir Yengeler içeri girip kızın koluna girerek yakınlarıyla vedalaştırılırlar Kız dış kapıda annesinin, babasının ellerini öper, kardeşleriyle vedalaşır Bu arada kız babası, kızının beline kırmızı bir kuşak ya da bir kemer bağlar Bu, kızın bekaret nişanı, bakirelik belirtisidir Buna da zaten ''bekaret kemeri'' denir Kız vedalaşma merasimi başlayınca ağlar Kızın ağlamaması ayıp sayılır Kız kapıdayken çalgıcı kadınlar;
Hamamda yunduğum taşlar
Emmi, dayı kız kardaşla
İşte geldim gidiyorum
Sılamı terkediyorum
Tuz kabını tuzsuz koyun
Anasını kızsız koyan
İşte geldim gidiyorum
Sılamı terkediyorum
diye yanık bir türkü söyleyerek, kız anasını ve kızın sevdiklerini büsbütün ağlatırlar Kayseri'de şöyle bir rivayet vardır
Kız anası ve yengelerin kolunda gitmek üzere olar kız, o kadar çok ağlarmış ki; kızın anası dayanamayıp, ''peki kızım, gitme öyleyse'' demiş Kız, ağlamaklı cevap verirken geleneği ve gerçeği dile getirmiş, ''hem ağlarım, hem giderim''
Kız süslü bir ata veya paytona bindirilir Yenge alayı, türküler ve çalgılarla şehri gezerek oğlan evine gelir Kızını yolcu eden ana, hemen odanın bir köşesine bir mum yakar Buna ''güdür mum'' denir Bu mum, kendiliğinden sönmeden sonuna kadar yanıp biterse, kızın ve yuvasının mutlu ve huzurlu olacağına inanılır Koçuyla beraber kız evinden 1-2 kadın da oğlan evine gelir Gelin anası evin*den ayrılınca, hemen bir yastık oğlan evine gönderilip gerdek odasına konur Yenge alayının yolunu kesip bahşiş almak, hemen her yerde olduğu gibi Kayseri'de de adettir Koçu oğlan evine gelince, güveyin babası gelinin başına buğday ve bozuk para atar Bu gelinin yeni evine bolluk ve bereket getirmesi içindir Atılan para ve buğdaydan ceplerine koyanlar, ilerde zengin olacaklarına inanırlar Gelin, kapıda kendisini karşılayanların ellerini öper Kayınbaba gelinin elinden tutarak kapının eşiğinden geçirir Bu sırada kapının üstünden gelinin 2-3 adım önüne su küpü, çömlek, testi gibi bir şey atılır, Gelin buna tembihli olmasına rağmen yine de irkilir Bu korkunun; gelinin kendine gelme*si, şuurunu toplaması endişelerinden uzaklaşması gibi faydaları olduğu iddia edilir Kaynata, gelini kaynanaya teslim eder Kaynanana gelini kolunun altından başını eğdirerek geçirir Böylece emirlerine itaat istediğini ve kaynanaya karşı gelinmeyeceğini, kendince geline hatırlatmış olur Odadan içeri girilirken, kadınlar hep bir ağızdan ''gelin gelin hoş geldin, doğurduğun oğlan, doğradığın kuyruk olsun, ayağın kademli olsun'' diye bağırırlar Gelin, oradakilerin ellerini tek tek öper Sonra bir sandalyeye oturur Kaynana gelinin ağzına duvağının altından şeker verir Bu şeker, gelin - kaynana kavgası olmadan iyi geçinmeleri içindir Bir müddet sonra gelin gerdek odasına alınır ve yengelerle sohbet eder Düğün yemeğini yapan aşçı kadın, bir fincan kahve yaparak geline verir Gelin kahveyi önce içmez, aşçı duvağının altından bir yudum tattırır Gelin de aşçıya, babasının verdiği harçlıktan bir miktar bahşiş verir Sonra kahveyi içer
b) 25-30 Yıldan Beri Gelin Getirmek
Şimdi bu adetlerin birçoğu değişmiş, birçoğu değişik boyutlar kazanmış, birçok da yeni adet eklenmiştir Gelin getirme işi son yıllarda şöyle yapılmaktadır
Perşembe günü öğleden önce, yakın akrabaları kızı uğurlamak için kız evine gelirler Kızın yakın arkadaşları kıza gelinliğini giydirip, kuaföre götürürler Kuaförden gelindikten sonra, gelinin, ailesiyle fotoğrafları çekilir
Oğlan evi bu sırada bir taksiyi çiçeklerle ve renkli kağıtlarla donatır ve süsler Taksinin arka camına gelin ve güveyin isimlerinin baş harfleri çiçeklerle yazılır Arabanın önüne karanfillerden yapılan, bilinen at nalı şeklindeki taç takılır (Taç, bize hiristiyanlardan intikal etmiş bir adettir ) Önde gelin arabası arkada 10 ila 40 taksilik bir konvoy halinde, kadınlı erkekli ve genellikle damatta dahil olarak kız evine gidilir Kafileden damat ve yengeler içeri girerler, diğerleri dışarıda beklerler Damat elinde bir buket çiçeği gelin kıza veriri Damat gelinle beraber oradaki kadınların ellerini öpüp vedalaşırlar Kapıda aileden olan , diğer fertlerin ve en son kız babasının eli öpülür Bu sırada iki tarafta bu güzel anları tespit için fotoğraf çekerler Gelin ve damat gelin arabasına binerler Arkalarındaki uzun konvoyla korna çalarak oğlan evine gelirler Gelirken şehrin ana caddeleri gezilir ve bu arada bir kaç kez konvoyun yolu kesilir Damat, içinde bir miktar para olan zarflardan yol kesicilere vererek yolun açılmasını sağlar Koçuya kız evinden kimse katılmaz Damat ve gelin arabadan inerken, damadın babası başlarına para sepisi saçar Bu para eskiden olduğu gibi uğur getirir diye kapışılır Gelin ve damat kapıdaki büyüklerin ellerini öpüp, alkışlar arasında içeri girerler İçerde de, önce kaynananın, sonra diğer büyüklerin elleri öpülüp, tebrikler kabul edilir Bir müddet devam eden fotoğraf çekiminden sonra erkekler dağılır Kadınlar oturmaya devam ederler Damat sakin bir yerde sağdıcı ile yalnız kalır Bu sırada gelin kız da gerdek odasına alınır Kahve ikram edilir Akşam yemeğini gelin, gerdek odasında yengelerle birlikte yer
9 Gerdek
Adetlerin en çok değiştiği, daha doğrusu yok olduğu düğün kısımlarından biri de gerdek gecesidir Bu yüzden bu kısmı da ayrı ayrı anlatmak daha münasip ola*caktır
a) 30-35 Yıl Önceye kadar
En yakın akrabalarla yenen akşam yemeğinden sonar, yatsı namazı için camiye gidilir Yaşlılar önde, damatla beraber gençler de arkadan gider Camiye gidilirken ve gelinirken 7-8 çocuk ellerinde fener taşır Elektrik yaygınlaştıktan sonra bile, fenerle gidip gelme yıllarca devam etmiştir,
Aynı camide gerdeğe girecek bir başka damat daha varsa, iki taraf da camiden, diğerinden önce çıkmaya çalışır Çünkü camiden önce çıkan damadın erkek çocuğu olacağına ve daha mutlu bir hayat süreceğine inanılır Bu yüzden caminin içinde kavga bile edildiği olur Bir tarafta*kiler diğer taraftaki damadın ayakkabısını çalmaya çalışırlar Sağdıç damadın ayakkabısını korumakla görevli*dir Kavgaya meydan vermemek için, damatlar caminin iki ayrı kapısından aynı anda çıkartılırlar
Namazdan sonra, cemaatle beraber imam da düğün evine gelir Damat ve arkadaşları yine yaşlıların arkasında türkü söyleyerek gelirler Cemaatın camiden dağılmasına yakın bir grup çocuk, evin önünde "alamet" Denilen bir ateş yakarlar Bu a1eşin gayesi, düğün evinin belli edilme*si ve isteyenin gerdek duasına katılması içindir
Evin dış kapısı önünde her kez toplanınca, imam gerdek duasını okur Duadan sonra damat, önce imamın, sonra babasının elini öper Diğer yakınları ellerini öptürmeden damadı içeri gönderirler Gerdek odasında gelin yalnız değildir Oğlanın yengeleriyle, kızın yengeleri vardır Damat önde, gelin arkada iki rekat namaz kılarlar Namazdan sonra, damat gelinin duvağını açmak ister, gelin geri çekilerek mani olur Bunun üzerine damat geline yüz görümlüğü denilen bir hediye verir Bu hediye bilezik kolye veya başka bir şey de olabilir Damat hediyeyi verdikten sonra, yengelerden biri gelinin duvağını toplayıp arkasına atar Bu esnada gelin ve damattan biri erken davranıp diğerinin ayağına basar Gelinin yüzünü gören damat dışarı çıkar, teşekkür için annesinin ve diğer büyüklerinin ellerini öper Tekrar odaya girerken sağdıcı tarafından sırtı yumruklanır Yengelerden biri bir fincan kahve yaparak geline verir Gelin de müstakbel kocasına sunar Kahvelerden sonra yengelerden biri genç çiftleri el ele vererek, üç defa " koşa yaşayın" der ve gençleri yalnız bırakır
b) 30-35 Yıldan Beri
Kültürün artıp, cehaletin azaldığı son yıllarda gerdek gecesi gayet sade olmaktadır Yine aileye çok yakın 10-15 erkeğin ve sağdıcın katıldığı akşam yemeğinden sonra, yatsı namazı için camiye gidilir Namazdan sonra imamın, evin önünde okuduğu gerdek duasından sonra, damat imamın ve babasının elini öpüp içeri girer Annesinin elini de öptükten sonra, gelinle beraber iki rekat namaz kılıp gerdek odasına girer Artık evde aile fertlerinden başka Kimse kalmamıştır Gerdek duasından sonra herkes dağılmıştır
Sabahleyin damadın babası ve erkek kardeşleri, çeyizde kendilerine getirdiği eşyalar için geline bir miktar bahşiş olarak para verirler Ailece yapılan kahvaltıdan sonra damat, her günkü seyir içinde işine gider
10- Kız Arkası
Düğünden, yani perşembe gününden sonraki cumartesi veya pazar günü akşam, oğlan evi yakın akrabalarıyla birlikte kız evine gider Eskiden damat bu ziyarete giderken ''etek altı'' denilen hediyeler götürürmüş Bu hediyeler; kaynanaya hırka (triko ceket), entarilik kumaş, kaynataya mushaf, varsa baldızlara yapık denilen eşarp ve mevsim meyveleriyle tatlıdan oluşurmuş Şimdi bu adet unutuldu Damat önce kaynananın, sonra kaynatanın elini öper Çok rağbet gören misafirler, geç vakte kadar otururlar Misafirler giderken kız evi, damatlarına namazlık halı (seccade), kızlarına da bir altın takarlar 4-5 gün sonra, kız evi akrabalarıyla birlikte oğlan evine iade-i ziyaret yapar Bu sefer hediye alışverişi olmaz Bu ziyaretler yaz mevsimine rastlamışsa, iki tarafta bağda (yazlıkta) göçülü oldukları için gündüz yapılır Öğle den sonra, ağaçların altında, pehli denilen, güveçte (taş tencerede) yapılan, etli patlıcan yemeği yenir
Merasim bunlarla da bitmez Düğünden sonraki ilk bayramda, kız evi, damat ve gelinin ziyaretlerinde kız evi, damatlarına gömlek veya kravat, kızlarına da bir terlik hediye ederler
Kız evi, kızlarının ilk çocuğu olunca 'beşik' denilen bir hediyeyi daha oğlan evine gönderir "Beşik"de; çocuğa bir beşik, yazlık ve kışlık her türlü çocuk giyeceği, ailenin diğer fertlerine de çeşitli kumaş ve giyecek cinsinden eşyalar bulunur
SONUÇ
Günümüzde bu adetlerin bir çoğu uygulanmamakta, türkiye, hızla şehirleşirken, doğudan kopup, batı medeniyetine nüfus etmeye çalıştıkça, bu tür adetlerle beraber bir çok değerlerimiz de değişmektedir Kültürel, ekonomik ve teknik değerlerdeki değişmeler töre ve adetleri farkında olmadan kendiliğinden değiştirir
Kadının agoraya çıkmasıyla görücülere pek ihtiyaç duymamış, gençler birbirlerini tanıyarak yuva kurma fırsatlarını bulmuşlardır Önceleri, bütün düğün boyunca iki taraf arasındaki haberleşmeyi okuyucu kadınlar sağlardı Fakat şimdi telefonun yaygınlaşması ve vasıtaların artmasıyla bir çok şey gibi okuyucu kadınlar da kendiliğinden eridi
Bilimde, teknikte olan yenilikler adetlerin değişmesinde büyük rol oynar Örneğin motorlu araçların eski arabaların yerine geçmesi, caddelerin yolların, evlerin, kervansarayların
Değişmesine sebep olmuş, hatta evlerin yapım şeklini ve komşuluk münasebetlerini değiştirmiştir Estetik zevke bile etki yapmıştır İnsanlar arasında bir takım yeni bağlantılar yeni münasebetler kurulmasına sebep olmuştur Her yeni teknik yeni bir iş bölümü getirir, her yeni iş bölümü toplumun törelerinden bir çok değişmelere sebep olur
Artık yemek daveti, evde değil büyük lokantalarda veriliyor Suyu ve banyosu olmayan ev kalmayınca, halk için hem bir temizlik bahanesi, hem bir eğlence olan "gelin hamamı" ve güveyin hamama götürülmesi kendiliğinden ortadan kalkıyor Gelin artık, deveyle, atla yada paytonlarla değil, lüks otomobillerle getiriliyor Folklor ve mahalli oyunlar, dans, diskotek ve gazinolarla yer değiştiriyor
Kadının öğretim yapmak ve çalışmak zorunda oluşula, üretim ve tüketim artması sonucu, el emeği, göz nuru olan tarzdaki çeyiz de ortadan kalkmakta Bütün ihtiyaçlar hazır olarak karşılanıyor
Kültürü oluşturan her türlü unsura en büyük ve güçlü malzeme olarak, örf, adet ve geleneklerle, içtimai değer yargılarından söz edebiliriz Bu düşünceyle verdiğimiz uğraşımızın, kültürümüze bir nepze katkısı olabilecekse, kendimizi bahtiyar adlederiz
|