Degisik Uc Hikaye

Eski 08-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Degisik Uc Hikaye




çanakkale sawasında gelen goz yasartıcı mektup

Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da
onlarla Sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi sorular soruyordu
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı Yanına
çağırdı ve merakla sordu:
" Adın ne senin evladım?" dedi
" Ali, komutanım" dedi
" Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım"
" Peki evladım,bu kafanın hali ne?
Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım Neden yaktığını
da bilmiyorum"
" Peki dedi üsteğmen "Gidebilirisin Kınalı Ali"
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da
alay konusu yapıyorlardı Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst
tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı
Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum
Ama okumam yazmam yok Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi
" Sen söyle biz yazalım" dediler
Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de Söylenenlerin doğru
yazılıp yazılmadığını denetliyordu
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim Ben burada çok
iyiyim, beni sakın merak etmeyin"
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını
sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini
merak etmemesini söyledikten sonra, Biz burada var oldukça bilesiniz ki
düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir tümcesi ile bitiriyordu
Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek
Mektubun sonuna şunları yazdırdı
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada
komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar Cepheye gitmek
sırası yakında inşAllah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın
kına yakma saçına Burda onunla da dalga geçmesinler Tekrar ellerinden
öperim anacığım"
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu ingilizler kesin sonuç almak
için tüm güçleriyle yükleniyorlardı Cephede savaşan askerlerimiz önceleri
birer, birer, sonraları beşer,beşer,
Onar, onar şehit oluyorlardı Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor,
onlarında sayıları giderek azalıyordu
Gelibolu düşmek üzereydi Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında
çaresizdi Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi Genç erlerine
insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye
göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları,
komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini
istedilerAskerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi
ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır,
bile,bile ölüme gidiyorlardı
O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan
Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi Gidenlerin tümü şehit
olmuştu Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından
mektup geldi Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile
okumaya başladı Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna
aile adına babası yanıt veriyordu
" Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim Öküzü
sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye
gidecek küçük kardeşine veriyoruz şimdi öküzün yerine tarlayı ben
sürüyorum Fazla yorulmuyorum da Sen sakın bizi düşünme"
Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra
"şimdi * sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı
şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler Kardeşime de
yakma demişsin
Kardeşine de yaktım Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga
geçmesinler

Bizde üç işe kına yakarlar;

1 - GELINLIK KIZA, GITSIN AILESINE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DIYE
2 - KURBANLIK KOÇA, Allah'A KURBAN OLSUN DIYE
3 - ASKERE GIDEN YIĞITLERIMIZE, VATANA KURBAN OLSUN DIYE
Gözlerinden öper, selam ederim Allah'a emanet olun
" Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra,
hıçkıra ağlıyordu "

(Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir)

Alıntı Yaparak Cevapla

Degisik Uc Hikaye

Eski 08-13-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Degisik Uc Hikaye




Bir zamanlar bir yerde Allah'ın bir veli kulu yaşardı Temiz kalpli, ihlaslı, safça bir mü'mindi Her gördüğünü iyiye yorumlar, Allah'a çok tevekkül ederdi Bir kötülük, bir çirkinlik görse iyi tarafından alır, "Bunda bir hikmet vardır" diyerek gönlünü hoş tutardı Her şeyin iyi yönünü görür, gülleri devşirir, dikenlerle hiç ilgilenmezdi Yaratandan ötürü yaratılanı hoş görür, onlara güler yüzle nasihat ederdi <
Müslümanların kıskanmasına aldırmaz Onlara karşı yine hüsn-ü zan ederdi Şeytanı ve nefsini tam ve katıksız düşman bilir, Allah'a sığınırdı Nefsinin hücumlarına karşı iman kalesine girer, elden geldiğince ona karşı silahlanırdı <
Açıktan küfrünü açıklayanlara, Tevhid'i bulmaları için dua ederdi Hayatı nurlu, gönlü sürûrlu has bir kuldu Kur'an-ı sıkça okur, ayetleri anlamaya çalışırdı <
O gün yine nafile oruca niyetlenmişti Dûha namazını biraz erkence kılmış, şehrin dışına doğru yürüyüşe çıkmıştı Çevre duvarlarının dışına ağaç gölgelerinin sarktığı eski mezarlığa doğru yürüdü

Kabristana girdi Fatiha ve ihlası okudu Bunu da, ebedi ikamegâhlarında yatanların ruhlarına hediye eyledi

Koyu gölgeli bir ağacın altına oturup alnında biriken terleri mendiliyle sildi Derin bir tefekküre daldı Mezardakilerin hallerini düşünüp, onlar için kaygılandı Yüreğine ılık bir şeyler aktı, gözleri yaşardı

Sevgili Peygamberimiz kabir konusunda ne buyurmuştu? "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur"

Şimdi burada yatanlar acaba hangisinde?

Acaba bunlar dünya hayatında neler yaptılar? Nasıl inandılar, nasıl yaşadılar? Şimdi cennet bahçesinde zevk mi ediyorlar, yoksa cehennem çukurunda azap mı çekiyorlar? Bir meraktır kapladı içini

Bu eski mezarlıkta kimler yatıyor? Zengiler, fakirler, iyiler, kötüler, zalimler, günahkârlar

Sonra yaşadığı zamanı düşündü Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışanları, mazlumlara eziyet eden zalimleri, vatan, millet, bayrak diye halkı uyutanları, bankalarındaki hesaplarını kabartabilmek için herşeyi mübah sayanları düşündü

Bir lokma için çöplük karıştıranları, televizyonda gördüğü sanatçı(!)lara ilah muamelesi yapanları, sırf okumak için gittikleri okula; senin giyinişin, kılık-kıyafet yönetmeliğine aykırı diye umudunu o okula bağlamış kızları okula almayan zihniyeti, dininin gereği giyindiği için okuluna alınmayan kızları, alkolün ve uyuşturucunun batağına düşmüş gençleri, ekranlarından fuhuştan başka birşeyin gösterilmediği televizyonların yöneticilerini düşündü Allah'ım aklıma mukayyet ol! Sen ki duaları kabul edersin Bizleri Rasulullah'ın (sav) sancağı altında toplananlardan eyle!

Senin dininin gereklerini yerine getirmeyenler, bu hayatın sonunda hesap yok zannediyorlar Oysa Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde:

"Bu hayatın sonunda hesap yok mu zannettin sen?

Lokantanın garsonu bile; 'hesap lütfen' diyor
Sen nasıl olur da; bizlere herşeyi bahşeden, sen

Hesap sormazsın?

İlahî onları affet, onlara hidayeti nasip et"

Ya Rabbi! Çok sürmeden beni de buraya getirecekler Benim halim ne olacak? Her nefis ölümü tadacaktır "Ölümün acısı üç yüz kılıç yarasından fazladır" buyurulmuş Ben nasıl dayanacağım?

Şeytan son anda bana musallat olursa ben ne yaparım? O zaman halim nice olur Kabir hayatı, sonra diriliş, hesap-kitap, mizan-terazi, sırat, cennet, cehennem

Gelen iki meleğe nasıl hesap vereceğim? Onların sorularına cevap verebilecek miyim?

Bu düşünceler içindeyken uyku bastırdı Başını yaşlı ağacın gövdesine dayadı Dualar mırıldanırken gözü dallara, yapraklara kaydı Sanki o yapraklarda ölmüş insanların isimleri vardı Onları okumaya çalıştı Uyku iyice bastırdı Gözleri kapandı Derin bir uykuya daldı

Rüyasında mezardakileri gördü Güyâ kendisi de ölmüş, orada bulunan kabir arkadaşları hâl diliyle kendisine bir şeyler anlatıyorlardı Geriye dönüşü olmayan dünya hayatlarını, çaresizliklerini, nasıl aldandıklarını, halen hayatta olanlara nasıl gıpta ettiklerini, kendilerine fırsat verilse ve dünyaya dönseler sırf Allah'ın (cc) rızası için nasıl yaşacaklarını, hepsini, hepsini

Sonra kabrin içinde en çok feryatların, iniltilerin geldiği kabrin sahibine sordu:

- Arkadaş halin nedir? Neden en çok azap sana çektiriliyor?

Kabirdeki şöyle cevap verdi:

- Ah! Aman Halimi hiç sorma Ben dünya hayatında Allah'a (cc) şirk koştum Her günah affolunur, benim günahım affolunmaz

- Anladım

Sonra ana-babasına karşı gelenlerin, katillerin, intihar edenlerin, zulüm yapanların, zina yapanların, içki içenlerin, faiz yiyenlerin, kumar oynayanların, iftira atanların, riyakârların, münafıkların, rüşvet yiyenlerin, yetim malı yiyenlerin, sihirle uğraşanların, avret yerini açanların, karşı cinse benzeyenlerin, ilmiyle âmil olmayan alimlerin, hatta sattığı süte su karıştıranların hayatını dinledi Çektikleri azaba tanık oldu

İçi sıkıldı iyice Çıldıracak gibi oldu Sonra duyduğu kuş sesleriyle, hissettiği ve tarif bile edemediği eşsiz korkularla kendine geldi

- Ya sen ey mevta! Nedir tüm bu güzelliğin sebebi? Seni görünce içim açıldı, gönlüm rahatladı Senin yerinde olması ne kadar isterdim Belli ki cennete namzetsin Seni bu makama çıkaran nedir? dedi

- İmandır kardeş, iman

- Nasıl yani? s

- Ben dünyadayken "La ilahe illAllah Muhammedürresullah" lafzını tam manasıya anladım, layıkıyla iman ettim, ibadet ettim

Allah'ım bu güzelliklerini hepimize nasip et, düşüncesi içinde diğer cennetlikleri; zekat verenleri, oruç tutanları, namaz kılanları Allah'ı (cc) çokca zikredenleri ana-babasına hürmette kusur etmeyen evlatları, iyiliği emredip kötülükten nehyedenleri İffet sahibi insanları, şehidleri, ehl-i takva sahiplerini dinledi Onlara yapılan izzet-i ikramı gördü Onlara gıpta ile baktı

Bizim Allah dostu rüyasında kabir aleminde dolaşırken gelen gürültülerle uyandı O kabristana yeni bir ölü getirilmişti Kalabalık bir cemaat vardı Ölüyü kabre koydular Üzerini toprakla örttüler Yasin, tekasür, ihlas, fatiha surelerini okuyup dua ettiler Ellerini yüzlerine sürüp kabristandan ayrıldılar Kabrin başında ölenin oğlu, kardeşi, bir de imam kaldı İmam ayağa kalkıp:

- Ey Ahmet oğlu Hasan! diye üç kere bağırdı

Dünya üzerinde bulunduğun inancı hatırla O da şudur: "Allah'tan (cc) başka ilah olmadığına, Muhammedin (sav), Allah'ın (cc) Rasulü olduğuna, senin Rab olarak Allah'a (cc) Din olarak İslam'a, Peygamber olarak Hz Muhammed'e (sav) razı olduğuna dair şahitliğindir" dedi

Artık imamın ve yanındakilerin işi bitmişti Son kez kabre bakıp çıkışa doğru yürümeye başladılar

Kendisini halen rüyada zannediyordu ki; karşıdan gelen imam:

- Hey! Mübarek kalk ne yatıyorsun? sözleriyle irkildi ve birden ayağa fırladı

- Sen kimsin? Ben nerdeyim? Öldüm mü? dedi

İmam tebessüm ederek:

- Korkma, dünyadasın Güneşin altında mezarlıkta uyumuşsun Az önce bir kardeşimizi ahirete uğurladık Uyuyacağına cenaze namazına iştirak etseydin, daha iyi olurdu dedi

- Çok derin uykudaydım hocaefendi Öyle rüyalar gördüm ki Bende, ölmüş gibiydim

- Hayırdır inşaAllah Nasıl olsa öleceğiz Şimdi önce bir abdest al açılırsın Sonra öğlen namazının vakti çıkmadan namazını kıl

İmam ve yanındakiler kabristandan ayrıldılar O ise halen gördüğü rüyanın etkisi altındaydı Elinin tersiyle alnının terini sildi Rüyasında bile cehenneme tahammül edememişken nasıl olur da yaşadığı hayatı cennete gidebilmek için harcamazdı

İlahi! Bizi af ve mağfiret eyle Rahmeti ve mağfiretini üzerimizden eksik etme

Bizlerin canını Senin yolundayken al Yoksa biz sorgu meleklerine nasıl hesap verir, kabir azabına ve cehenneme nasıl dayanırız?

Alıntı Yaparak Cevapla

Degisik Uc Hikaye

Eski 08-13-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Degisik Uc Hikaye




iyiki görmedin çünkü o halimi görseydin belkide benim ahiret teki acı akibetimi tahmin ederdin ve çok üzülürdün anne amellerim iyi olsaydı ne rengim siyaha döner ne acı sesler çıkarırdımağzım köpürmezdibu acıklı halin aksine alnımda boncuk boncuk ter olurdu gözlerim yaşarır yüzüm nurlanır burun deliklerim genişlerdi
canım anacığım
benden ruhumu nasıl aldıklarınıda anlatayım
demiştim ya azrail yanıma meleklerle geldi hepsinide gördümbunlardan ikisi görevlerini yerine getimek üzere ayaklarımdan başlayarak vücüdum da köşe bucak kaçan ruhumu gögüs kafesine kadar getirdiler
bu sefer Azrail müdahale etti oda ruhumu çekip aldı ve azap meleğine verdiazap meleği bana ruhumu bekleteceğini söyledizira gök kubbeleri günahkar olduğum için benim ruhuhmu kabul etmemiş
eğer amellerim iyi olsaydı azrail ruhumu rahmet meleğine verecekti,oda benim ruhumu Allah katına yükseltecektive biliyormusunuz siz benim bedenimi kefenlerken onlarda ruhumu kefenliyordu Allah katın yükseltmek için
dünyadaki dostlarım omuzlarından indirip beni kabrime koyup toprakla örtünce melekler ruhumu tekrar getirip bedenime girdirdileraklımız başımıza tekrar iade olundubiliyormusun anacığım melekler ruhumu dünya semasına götürüp kapının açılmasını istediklerinde iyi amellerim olmadığı için kapıyı açmadılaronlarda siccine götürüp kötü amellerimi kayıt ettirdikten sonra yeniden cesedime iade ettileryaa anacığım eğer iyi amellerim olsaydı ruhumu rahmet melekleri alıcak sema ya götürüceklerdi sema kapıları ozaman açılırdı amellerimide illiyumda kaydettiriceklerdiayrıca orada iyi insanların müminlerin ruhları ile karşılaşıcaktım
Anacığım canım anacığım
Artık öldü diye Gözlerimi Kapadınız ya işte ozaman ben bir noktaya bakıyor ve bedenimden alınan ruhumu takip ediyordumBir kısmınız bağrıştı Yüksek sesle ağladı
Ozaman çok üzüldümOrada bulunanlardan bazıları benim için rahmet dilediler hayır dua ettiler onlar beni nekadar sevindirdi bi bilsen çünkü onların duasına meleklerde amin! diyordu
Bu arada gözlerimi kapattınız o sırada ben bedenimden alınan ruhuma bakıyordum
Sonra çenemi bağladınız
Elbisemi çıkarmakta da zamının da davranmanız iyi olduayak parmaklarımı birbirine bağlamakla da isabet ettiniz
Yalnız ölümümü dostlarıma duyurmakta biraz ihmalkar mı davrandınız?
Cenaze namazımı kılan cemaatin daha kalabalık olmasını isterdimçünkü onların çokluğu benim için şeffatticenazeme gelipte namazımı kılmadan gidenlerkılsalardı hem beni sevindirmiş olurlar hem kendileri karlı çıkarlardı
Anacığım Geçenlerde beni ziyarete gelmiştin selam verdin banabende sana selam verdim senin ziyaretime gelmeni hep hasretle bekliyorumsık sık gel olurmu?
Bide benim için mağfiret dilersen çok sevinirimbuna ihticanım varkızma bana burada ben çok rahatsızımruhum hep ızdırap içinde ne semadayım ne arzda ikisi arasında kaldımkeşke dünyada iyi işler yapsaydımo zaman illiyum da olacaktım yerimde belli olucaktı
Sanki cennetteymiş gibi bir kabir hayatı sürücektimyinede durumuma şükrediyorum en azından geçte olsa beni kurtaracak imanım varzira kafirlerin inkarcıların durumu çok daha kötü
Onların ruhu yedi kat yerin dibindeki siccinde siyah kuşların ağzında yada kursaklarında azab olunmaktaburada birbiri ile görüşmek mümkün ancak bunu iyi amel sahipleri yapabiliyorsizin dünyanızdaki olmuş yada olacak şeyleri tartışıyorlarama herkes dilediği ile görüşemiyor ancak amelde birbirinim dengi ve derecesinde olanlar görüşebiliyorben hiç kimseyle göüşemiyorum annebir nevi tutuklu gibiyim telaşım okadar çok ki fırsat bulamıyorum yada buraya günahlarımla geldiğim için izin verilmiyor
Ne olurdu buraya iyi amelerle gelseydim o zaman babamıda görürdürmonu ne kadar çok görmek istiyorum fakat onun güzel amelleri kendisini kurtarmış ki benim bulunduğum azap yerinde yok
Canım anacığım Üzerimi toprakla örtüp döndükten sonra ruhum bedenime girdi ozaman beni kabre koyanların ayak seslerini duydum hemen sonra iki melek geldibirinin adı nünker diğerinin adı nekir mişöle heybetlilerdi ki korkumdan ne yapacağımı ne söyliyeceğimi şaşırdımçünkü herşey ortadaydıcehennemdeki yerim daha önce gösterilmişti zatenkıyametin kopmasını hiç istemiyordumama ameli iyi olanlar varya onlar çok sevinçli nünker ve nekirden hiç korkmuyorlar biran önce kıyamet kopsada cennete ulaşsak diye bekliyorlar
Dedim ya anne korkmuştum birde bana Rabbin kim? Nebin kim? Dinin ne? Kitabın nedir? Kıblen neresidir? Amelin nedir? İmanın nedir? Gibi sorular sordular
Ben iyice şaşırdım cevap veremedimçok bağırdım anne beni duydunmu?
Halbuki soruların cevabı çok basitti iyi amel sahipleri rabbim Allah dinim İslam peygamberim hz Muhammed sav dediler
Çünkü Allahın kanunu böyle herkes işlediğinin karşılığını görürsevgili anneciğim az önce belirttim ya şimdi ben büyük bir azap içindeyim kabrim beni sıkıyor hep sıkıntıdayım yakınlarımla görüşemiyorum sizlerden haber alamıyorumhele her gün sabah akşam cehennemde çekeceğim azabın bana tekrar tekrar gösterlilmesi varya o daha çok ıztırap veriyorfakat yinede ümidimi kaybetmedimzira bu azapla kurtulabilirsem mahşerde temiz olurum hiç olmasa eğer bu azapla da temizlenemezsem ve yine mahşerde temizlenemezsem çok korkuyorum anne ancak cehennem ateşi ile temizlenicem
Kabirde veya mahşerde temizlenemeyenler cennete giremiyorlar buranın kanunu butemiz olmayanlar yani günahlarından arınmadan kimse cennete giremezorası temizlerin yeri”(ALINTIDIR)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.