Kastamonu Tosya İlçesi

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kastamonu Tosya İlçesi



Kastamonu Tosya İlçesi

Tosya, tarihte İpek yolu diye bilinen bugünkü Samsun - İstanbul karayolu (E 80))üzerine kurulu, yaklaşık 28,000 nüfuslu Kastamonu iline bağlı bir ilçedirIlgaz dağları eteklerinde Köroğlu dağına doğru Kuzey-Güney ekseninde kurulmuştur

Tarihi bakımdan eski bir yerleşim merkezi olup yerleşim alanı bulunduğu bölgede çeşitli nedenlerden dolayı tarih içerisinde birkaç defa yer değiştirmiştirİsmi erken dönemlerde "Paflogonya" şeklinde adlandırılmıştır"Tosya" kelimesinin kökeni hakkında yapılan incelemelerde Bizans dönemine ithaf edilen "Doceia" bulgusu netlik kazanmamakla beraber kabul görmüştür

Birçok beylik ve devletçik de dahil başlıca İlk çağ Anadolu Medeniyetlerine Pers- Roma İmparatorluğu- Bizans ve Osmanlı hakimiyetlerini yaşamış Moğol İstilasını ve kısa sürelerde Abbasiler ve Emeviler hakimiyetini bir sınır şehri olarak görmüştür

Kurulduğu zamana dair -tam bir araştırma yapılamamasından ve kesin arkeolojik bulgulara ulaşılamadığından- kesin bilgiler mevcut değildirEn parlak zamanını başkent Hattuşaş'a olan yakınlığıyla Hititler, Anadolu Selçukluları ve özellikle de Osmanlılar döneminde yaşamıştırBölge İslamiyetle kısmen 8 ve 9 yy'da fiilen de Malazgirt Savaşından sonra tanışmıştırŞehrin islamlaşmasında Hamza Baba diye bilinen ve evliyadan sayılan bir Selçuklu akıncısının önemli katkıları olduğu rivayetlerde geçerKendisinin mezarı türbe haline dönüştürülerek ilçenin Tekkeönü diye adlandırılan mevkinde korunarak halen muhafaza edilmektedirOsmanlılar hakimiyetine ilk 2 Murat zamanında daha sonra da Candaroğlu Beyliğinin fiilen yıkılmasıyla girmiştirEvliya Çelebi şehri "Çelebi Sultan Mehmet Han fethetmiştir" demektedir


Osmanlı padişahlarının neredeyse tüm doğu seferlerinde uğradıkları bir menzildirYavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve 4 Murad'ın ünlü İran seferlerinin anlatıldığı Ruznamelerde ilçe tüm detaylarıyla anlatılmış padişahlar her seferinde ilçeye ihsanlarda bulunmuştur 4 Murad'ın 1635 Tebriz ve Revan Seferi Ruznamesinde ilçeden "etrafı eknafi bağ ve bahçelerle ma'mur abadandır" diye bahsedilir

Şehrin en önemli tarihi tasvirini Evliya Çelebi kendi Seyahatnamesinde yapmıştır İlçeden günümüz Türkçesiyle "Yüz elli akçelik kazadırMamur nahiyeleri vardırAyan ve ulemesı çokturHavası ağırdırHalkı Türk ve son derece yabancı dostu kimselerdir" diye bahseden Evliya Çelebi şehirle ilgili şu bilgilere yervermiştir "Şehir yüksek bir yerde üç bin kadar tahta ve kiremit örtülü eski usul evlerden mürekkeptirBir çok bağ ve bahçeleri vardırKozlu ve leblebili helvaları beğenilirTatlı kutu bozması beyaz süt gibidir ve çok meşhurdur"

İpek yolu üzerinde kurulu olması ilçenin tarih boyunca gelişmiş bir ekonomiye sahip olmasını sağlamıştırYine Evliya Çelebi "Yedi han ve hamamları, üç yüz kırk dükkan ve kahvehaneleri, bir de demir kapılı kagir yapılı bir pazar yeri vardır ki her şey bulunur" demiştir

1923 Nufüs Mübadelesinde ve Milli Mücadele yıllarında sayıları 700'ü bulan birçok gayri müslim Ermeni ve Rum vatandaşı şehirden ayrılmıştırŞehirde bu döneme kadar serbestçe kulandıkları kiliseler daha sonra farklı amaçlar için kullanılmak üzere restore ya da yeniden yapılandırmaya tabi tutulmuştur

Tosya, Cumhuriyet tarihinin büyük depremlerinden 1 Kasım 1943 depreminin merkez üssüdürŞehrin neredeyse tamamı bu depremde ağır hasar almış devlet 2 Dünya Savaşının devam ettiği bu dönemde içerisinde bulunduğu ağır ekonomik sıkıntıdan dolayı ilçeye gerekli yardımda bulunamamış ekonomik kalkınmasını bu dönemde ilçe kendi imkanlarıyla gerçekleştirmiştir

Halkın geçim kaynağı tarım ve ticarete dayalıdırEn önemli tarım ürünü Türkiye'de ün yapmış olan Princidir "Tosya Pirinci" Devrez vadisinde kısıtlı ve verimli bir alanda sınırlı sayıda üretildiği için değerlidir Türkiye'nin ilk Prinç fabrikası da Atatürk'ün desteğiyle ilçede kurulmuştur Ayrıca ilçe gelişmiş bir marangoz sanaayisine sahiptirilçede bu alana yönelik 500'den fazla marangozhane veya fabrika bulunmaktadırÜretimin büyük kısmı ahşap kapı pencere ve kontraplak üzerinedirTürkiye'deki her 10 kapı ve pencerenin 6'sını ilçe kendi imkanlarıyla üretmektedir

İlçe Tekstil sektöründe de köklü bir geleneğe sahiptirEvliya Çelebi "bütün halkının işi muayyer dokumaktır ki bu yüzden bedestenlerde çok sayıda muayyer alınıp satılır" demiştir Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar zamanında üretilen Sofu Kumaşı diye bilinen dönemin en yaygın kumaşlarının üretildiği Ankara'dan sonraki ikinci önemli merkezdirKapitilasyonların ve Sanayi Devriminin etkisiyle ülkeye giren ucuz İngiliz kumaşlarının karşısında Sofu kumaşı da yenik düşmüştür Daha sonra Fransız yapımı ceket içi astarlarından ilham alınarak ve İlçedeki girişimcilerin başarısıyla 1950'lerde özgün bir "Tela" üretimi başlamıştırİlçe telanın Türkiye pazarında duyulan ihtiyacın %50'sini tek başına karşılayabilmektedir (Tela:ceket yapımında kullanılan sert ve dayanıklı teknik bir malzemedirPamuk ipliği ve keçi kılından otomatik veya yarı otomatik tezgahlarda üretilen ve ceket yapımında kumaşla astar arasına yerleştirilen özgün bir tekstil malzemesidir) Bunun haricinde ilçede pantolon yapımında hazır olarak kullanılan "kemer astarı" tiftikten dokunan "banyo kesesi" ve özellikle bel ağrılarına iyi geldiği düşünülen "kuşak" üretimi yapılmaktadırKese ve kuşakları hemcinsleri arasında değerli olup büyük ilgi görmektedirEl sanatları adına yine ilçeyle özdeşleşen ve Balkan savaşından sonra ilçeye yerleşen Rumeli göçmenleri tarafından ilçede özgün şekli verilen boynuz saplı baıçağı "Bıçkı" özel bir yere sahip olup değerli ve nadir olmasıyla koleksiyoncular adına önemli bir bıçak türü olarak kabul edilir Yeraltı zenginlikleri bakımından ilçede Linyit, Mermer ve Manganez bulunurBunlardan Linyit küçük işletmeler tarafından dağınık olarak halen çıkarılmaktadır

En ünlü tarihi yapısı "Abdurrahman Paşa Camii" ya da halkın deyimiyle "Yeni Cami"dirEser 3Murat Döneminde 1582'de inşa edilmiştirEserin inşasını ünlü Türk mimarı Mimar Sinan ilerleyen yaşına rağmen İstanbul'dan yönetmiştirYapının Hamisi veya yapıya adını veren Abdurrahman Paşa'nın Maraşlı bir devlet göevlisi olduğu tahmin edilmektedirKlasik dönem Osmanlı mimarisinin özelliklerini başarıyla sergiler Süleymaniye Camiine ve kendinden daha sonra yapılacak olan Sultanahmet camiini andıracak bir ara formda inşa edilmiş 4 ana fil ayağı üstüne ana kubbe ve etrafında 4 yarım kubbeyle tamamlanmış mermer işçiliği ve mermer mihrabıyla görkemli bir camiidirOsmanlılar tarafından geliştirilen "Merkezi Plan" anlayışıyla bu planın en ileri örneği kabul edilen Sultanahmet Camine benzer ve bu yüzden Sultanahmet caminden önce yapıldığı için önemlidirBügun ayakta kalmayan eski Şadırvan'ı bu alanda inşa edilmiş seçkin örneklerden birisi olarak sayılmaktaydıCamiinin Kendisine ait iki vakıf hamamı ve dükkanları bulunmaktaydıBölgesinde inşa edilmiş en büyük Osmanlı Camiilerinden biridirBunun haricinde ilçede 1600 yılında inşa edilen tek kubbeli "Pazar Cami" üstünde bulunan ve Mekke'den getirilen değerli ve parlak bir taşla (günümüzde parlaklığını kaybetmiştir)değerlidirDiğer önemli tarihi eserleri ise Tekke Hamamı ve Rumlardan kalma 18yy ve 19yy Osmanlı evi özelliklerini sergileyen ve Safranbolu evlerine benzeyen tarihi "Gavur Konağı"dır

İlçe 1864 yılında belediye statüsüne kavuşmuştur Türkiye'de kişi başına düşen camii ortalamasında ilk sıralarda yer alan ilçe 60'dan fazla camiye sahiptir17yy kaynaklarında dahi on bir mahalleli ilçede 21 caminin bulunduğu görülmektedirİlçede ayrıca 12 lise, 13 İlköğretimokulu 2 Sağlık ocağı, bir Devlet Hastanesi, bir Halk Eğitim Merkezi ve bir Kütüphane bulunmaktadır

Dünyaca Ünlü Türk hattatı ve bestekarı, Ayasofya camisinin dünyaca ünlü dev Hülefay-ı Raşidin levhalarını ve kubbe kuşağına Nur Ayet-i Kerimesini yazan, 1845'te Eyyüb Sultan Camii baş imamlığını (Ser-İmam-ı Hazreti Şehriyari) 1849'da Rumeli ve Anadolu kazaskerliklerini ve Sultan Abdüllaziz'in hat hocalığını yapan Kazasker Mustafa İzzet Efendi- Osmanlının ve Kanuni Sultan Süleyman devrinin ünlü nişancısı Fuzuli'nin ünlü Şikayetname'sini sunduğu Celalzade Nişancı Mustafa Efendi - Osmanlının ilk büyükelçisi 3 Selim dönemi Viyana sefiri, Türk yenileşmesinin sembol isimlerinden "Nemçe Seyahatnamesi" ile ünlü Ebubekir Ratıp Efendi- 93 Rus Harbi komutanlarından "Şipka Kahramanı" Müşir Süleyman Paşa - Balkan savaşının ünlü komutanlarından "İşkodra Kahramanı" diye anılan ve ünlü şair Yahya Kemal'in "Rumelinin Hasan Rızası" diye seslenip adına "Hasan Rıza'ya Sesleniş" adında şiir yazdığı Hasan Rıza Paşa - bugunkü Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve ünlü BOYNER ailesi ile Posta işletmeleri Genel Müdür Muavini Ali İhsan KARACA Tosyalıdır ve Ünlü "Tiridine Bandım" türküsü ilçeye aittir

Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına / Yavrusunu sinek kapmış gördün mü şeklinde çok yaygın olarak bilinen türkü Tosya yöresine aittir Türkünün sözleri dinleyenlere saçma gelse de anlatılanlar saçma değildirTosya'nın meşhur princinin yetiştirildiği Kızılırmak'ın kollarından Devrez vadisinde mandaların sıcaktan korunmak için dereye sarkan söğüt dalları altında serinlemeleri;yavrularının ise henüz kuyrukları tam uzamadığı için civarda bolca bulunan sivrisinek / kene ve benzeri asalaklar tarafından rahatsız edilmeleri anlatılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.