![]() |
Mevlana Ve Şems-İ Tebrizi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Mevlana Ve Şems-İ TebriziMevlana Ve Şems-i Tebrizi ŞEMS-İ TEBRİZİ [ Kaddesallahu Sırrahulaziz ] ![]() Konya’da, eski adıyla güllük mevkiinde Şems Parkı olarak bilinen alanın içinde eski bir cami ve türbe vardır ![]() ![]() Sözünü ettiğimiz türbe, Mevlânâ’yı hakikâtin sırlarına ulaştıran bir zatın adını taşımaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük bir arif olduğu bilinen Melikdad oğlu Ali adlı bir kişinin oğlu olan Muhammed Şemseddin, 1164 senesinde Tebriz’de dünyaya gelmiştir ![]() ![]() “Henüz ergenlik çağına girmemiştim ![]() ![]() ![]() ![]() ‘Baba, seninle benim babalık ve evlatlık ilişkimiz neye benzer bilir misin? Bir tavuğun altına tavuk yumurtalarıyla bir de kaz yumurtası koymuşlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhammed Şemseddin, bazı görüşlerin ve Mevlana’nın müridi, öğrencisi olduğu yolundaki yaygın inanışın aksine, basit bir batıni dervişi değil, üstün vasıflarla bezenmiş, hatta vasıftan dahi söz edilemeyecek yapıda bir zattır ![]() Her sözü, sohbeti ve bakışı ile insanları alt üst eden, dar, sınırlı bir ahlaktan Allah’ın ahlakı anlayışına çeken Şems, kendisi için şunları söylüyor : “Ben bir tarafta, dünyanın insanla şenelmiş dörtte bir kısmının halkı da bir tarafta olsa,beni sorguya çekse onlara cevap vermekten kaçınmam ve daldan sıçramam ![]() ![]() ![]() Bir gün Baba Kemal’in, kendisine Şeyh Fahreddin Iraki’ye açılan sırlardan ve hakikâtlerden yana bir keşif gelip gelmediğini, sorması üzerine Tebrizi: “Ondan daha çok müşahade gelir! Ancak onun bildiği bazı ıstılahlar vardır,onun için gördüğünü en sevimli şekilde sunar ![]() ![]() ![]() “Allah ü Teala, sana günlük bir arkadaş versin ki, evvellerin ahirlerin bilgilerini hakikâtlerini senin adına izhar etsin ![]() ![]() Makalat adlı eserindeki ifadelerinden onun Tebriz’de Ebubekir adlı Şeyhinden feyz aldığı anlaşılır, ancak yine kendisinin bildirdiğine göre, şeyhi onda olan bir şeyi görememiş, başka kimsenin de göremediği bu farkı, sadece Hüdavendigârı Mevlana anlayabilmiştir ![]() Zaten şeyhi onu daha fazla olgunlaştırmanın kendi gücünü aştığını anladığı zaman seyahate çıkmasına izin verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Memleketi olan Tebriz’de kendisine manevi kemalinden dolayı “Kamili Tebrizi”, durmadan gezdiği, yolları tayy ettiği için “Şemseddin-i Perende” (uçan Şemseddin) derler ![]() Bir gün yolu Bağdat şehrine düşer ![]() ![]() “Ayı leğendeki suda görüyorum” diye cevap verir Kirmani ![]() Şems Hazretleri bu cevap üzerine: “Boynunda çıban yoksa neden başını kaldırıp da onu gökte görmüyorsun? Kendini tedavi ettirmek için bir doktor bulmaya bak ![]() ![]() Kirmani Hazretleri Şems’in ellerine sarılıp müridi olmak istediğini söyler ![]() Ama, Evhadüddin, ısrarlıdır ![]() ![]() “O zaman benim için şarap bulup getirir misin?” sorusunu yöneltir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hem de rastgele bir şeyh değil, hakikâti arayan olgun bir şeyh! ![]() ![]() Kirmani, teslimiyet ve kabiliyet imtihanını bu nedenle geçememiş, onun asıl maksadını idrak edememiştir ![]() Tebrizi, arayışları sırasında bir rüya görür ![]() ![]() ![]() Onu aramak için yollara düşmek ister, fakat daha zamanının gelmediği, “işlerin vakitlerine tabi ve rehinli olduğu bildirilir ![]() Şems ilahi tecellilerle mest olduğu, tam mânâsıyla istiğraka daldığı, müşahedenin güzelliğine beşer kuvvetiyle tahammül gösteremediği zamanlarda “gizli velilerinden birini bana göster” diyerek niyaz eder ve sabırsızlanır ![]() ![]() ![]() Nihayet bir gün; “Madem ki ısrar ve arzu ediyorsun O halde şükrane olarak ne vereceksin?” diye bir ilham gelir ![]() O da “başımı! ![]() ![]() ![]() Bu cevaba karşılık olarak, Bütün kâinatta Mevlana-yı Rumi Hazretlerinden başka, senin şerefli arkadaşın yoktur ![]() ![]() Artık Rum ülkesine gitmek, o sevgili ile görüşmek ve yolunda başını feda etmek üzere yola çıkacaktır ![]() Uzun bir yolculuğun ardından Şemseddin Muhammed, M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkindiye doğru, ana caddede, katıra binmiş, talebeleri etrafında dört dönen bir müderris görünür ![]() ![]() “Sen Belhli Baha Veled’in oğlu Mevlana Celaleddin misin?” diye sorar ![]() Mevlana “evet” diye cevap verir ![]() “Ey müslümanların imamı! Bir müşkülüm var ![]() ![]() Sorunun heybetinden kendinden geçen Mevlana, kendini toplayınca; “Bu nasıl sual böyle? Tabi ki, Allah’ın elçisi Hz ![]() ![]() O zaman Şems: “O halde neden Peygamber bu kadar büyüklüğü ile Ya Rabbi seni tenzih ederim, biz seni layık olduğun vechile bilemedik” buyururken, Bayezid, “Ben kendimi tenzih ederim! Benim şanım çok yücedir ![]() ![]() ![]() Mevlana: “Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bayezid ise, bir yudum suyla susuzluğu dindi ve suya kandığından dem vurdu ![]() ![]() Şemsi Tebrizi, bu cevap karşısında “Allah”diyerek yere yuvarlanır ![]() Mevlana, hemen atından inip yanındaki adamların da yardımıyla onu yerden kaldırıp medresesine götürür ![]() Artık bu medresede iki âşık, hiç dışarı çıkmadan, yanlarına kimsenin girmesine izin verilmeden aylarca sürecek sohbetlere dalacaktır ![]() ![]() Şems, önce onu çok değer verdiği zatların, hatta babasının bile eserlerini okumaktan men eder, değer verdiği bütün kitaplarını birer birer havuza atar ![]() ![]() Medresedeki derslerini, vaazlarını terk etmek zorunda kalır ![]() Şimdi sıra imtihanlardadır ![]() ![]() ![]() Bir gün Şems-i Tebrizi, Mevlana’yı denemek maksadıyla güzel bir sevgili ister ondan ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlana, Oğlu Sultan Veled’i ona kul olsun diye getirir ![]() ![]() ![]() ![]() Şems, bu teslimiyet ve itaatten hayrete düşüp “Başlangıcı olmayan başlangıcın ve sonu olmayan sonun hakkı için diyorum ki, dünyanın başından sonuna kadar senin gibi gönül yutan bir Muhammed yürekli bu aleme ne gelmiş ne de gelecektir ![]() ![]() Ben Mevlana’nın hilminin derecesini anlamak için bu imtihanları yaptım ![]() ![]() ![]() Kendisine hürmetle, sevgiyle yaklaşan diğer insanlara da çeşitli imtihanlar uygulamış, örneğin kendisinden para isteyince bütün parasını, malını mülkünü ayaklarına seren Hüsameddin Çelebi’ye Velilerin gıpta ettiği bir makamı müjdelemiştir ![]() ![]() ![]() Mevlana ve Şemsi Tebrizi’ye gönül verenler bu haldeyken, sohbetlerden ve bu sofradaki zenginlikten mahrum kalanlar Şems’ten kendilerine bir gönül hoşluğu gelmediğini öne sürüp kıskançlık içinde fitne tohumlarını atmaktadırlar ![]() ![]() ![]() Bu ayrılık süresince Mevlana tekrar eski haline gelmek, halka ve derslerine dönmek şöyle dursun, kimseyle görüşmez konuşmaz, medresesini büsbütün bırakır, keder içinde yalnızlığa çekilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlana için yine ayrılık başlamıştır, coşkun bir aşk ve cezbe halinde aylarca gözyaşı döker gazeller söyler, her gelenden onu sorar, yalan haber getirenlere bile üstünde ne varsa verir, doğru haberi verene canını teslim edeceğini söyleyerek ![]() ![]() ![]() Bu arada fesat ve dedikodu çıkaranların çoğu, bu yolla Mevlana’yı kendilerini döndüremeyeceklerini anlar, bazıları da Şems’in kıymetini fark ederek pişmanlık içinde özür dilerler ![]() Birkaç ay sonra Şems-i Tebrizi’nin Şam’da olduğu haberi gelince Mevlana halini anlatan mektuplar gönderir, yalvarır, dualar eder ![]() ![]() ![]() Mektubu alan Mevlana, hemen oğlu Sultan Veledi çağırıp eline dördüncü mektubu vererek şunları söyler: “Birkaç arkadaşınla Mevlana Şems’i aramaya git ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Veled, babasının dediklerini aynen yaparak yanındaki adamlarla birlikte yola çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu defa da altı ay boyunca medresedeki bir hücrede baş başa kalırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun rahat edebilmesi ve hizmetinin görülmesi için evde evlatlık olarak yetiştirilmiş Kimya adındaki genç ve güzel kız Şems’e nikah edilir ![]() Ama bu sefer de müritler arasında kıskançlık başgösterir ![]() ![]() ![]() Şems ile Mevlana, sohbet ve irşadın son merhalelerini, en güzel dönemlerini yaşarken onlar da dışarda kaynamaya, taşkınlık etmeye başlarlar ![]() ![]() Hanımı Kimya Hatun da rahatsızlanıp vefat etmiştir ![]() ![]() 1247 yılının Aralık ayında, aralarında Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi’nin de olduğu rivayet edilen bu yedi kişi medresenin avlusunda pusuya yatar ![]() ![]() “Görüyormusun beni dönüşü olmayan bir davetle dışarıya çağırıyorlar!” diyerek vedalaşıp çıkar ![]() Sonra bir “Allah “ feryadı yankılanır gecede ![]() ![]() ![]() Kapı açıldığında ise, ortalıkta kimseler yoktur ![]() Sadece birkaç damla kan lekesi görülür yerde ![]() ![]() ![]() Başka da bir iz bulunamaz ![]() Bu son ayrılıktır ![]() ![]() “Beden bakımından ondan uzağız amma; Cansız bedensiz ikimiz de bir nuruz; İster O’nu gör, ister beni ![]() ![]() ![]() Ey arayan kişi! Ben O’yum, O da ben” ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|