Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
camii, dünya, edirne, külliyesi, listesinde, miras, selimiye

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)



Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii (Edirne)







Mimar Sinan'ın 80 yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği anıtsal yapı Osmanlı-Türk sanatının ve dünya Mimarlık tarihinin baş yapıtlarındandırYapının mülkiyeti Sultan Selim Vakfındadır Edirne-Merkez Yeni Mahallededir

Edirne'nin ve Osmanlı İmparatorluğu'nun simgesi olan cami, kentin merkezinde, eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanı denilen yerdedirBurada daha önce Yıldırım Bayezid'in bir saray yaptırdığı bilinmektedir 1569-1575'te Sultan IISelim'in emriyle yaptırılmıştırÇok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 m2'lik,tümüyle 2475 m2'lik bir alanı kaplar Mimarlık tarihinde en geniş mekana kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 4328 m olan, 3130m çapındaki kubbesiyle ilgi çeker

Ayasofya’nınkinden daha büyük olan Kubbe, 6 m genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekler

Yapıyı, kubbe kasnağında 32 küçük pencereyle, yüzlerdeki üst üste 6 dizide çok sayıdaki pencere aydınlatmaktadır Mimar Sinan'ın yarattığı 8 dayanaklı cami planının en başarılı örneğidir






Önünde 18 kubbe ve 16 sütunla çevrili revak bulunmaktadır Ortada, mermerden zarif bir şadırvan vardır Son Cemaat yeri, kalın yuvarlak 6 sütun üzerine 5 kubbelidir Mermer işlemeli giriş kapısının üzerindeki kubbe yivli, diğerleri düzdür Caminin 380 m çapında, 7089 m yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır Giriş yönündekilerle şerefelere tek yolla, diğer ikisinde ise üç şerefeye ayrı ayrı yollardan çıkılmaktadır
Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin başyapıtlarındandır

Ortasına 12 mermer sütuna oturan müezzin mahfili yer alır Sağda kitaplık bulunmaktadır Mihrabın solunda Hünkâr Mahfili vardır Bunun alt bölümü tavanındaki özgün kalem işleri dönemin tüm canlılığını göstermektedir Kubbe ve kemerleri süsleyen özgün kalem işleri, onarımlarda temizlenmektedir




Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır XVI yy çiniciliğinin en güzel örnekleri olan bu çiniler, sır altı tekniğinde olup İznik'te yapılmıştır Mihrap duvarı, minber köşk duvarı, Hünkâr Mahfili duvarlar, kadınlar mahfili, kemer köşelikleri, kıble yönündeki pencere alınlıkları çinilerle bezenmiştir Mihrap duvarındaki büyük çini panolarda al, mavi çiçek ve yaprak süslemeler, pencere üstlerinde lacivert üzerine ak, sülüs elhem suresi yazılı kartuşlar, en üstte de geniş bir ayet bordürü yer alır Minber Köşkündeki çini pano, lacivert üzerine ortada kırmızı, ak bahar çiçekli ağaç altında yaprak, sümbül ve lalelerle bezenmiştir

Hünkar mahfili zenginliği ve çeşitliliği ile ilgi çeker Mermer mihrabın sivri kemerli alınlığında lacivert üzerine ak sülüsle, ayet yazısı göze çarpar Bu bölümde kırmızı, mavi, yeşil renkli şakayıklar, bahar ağaçları, ak üzerine iri mavi rozetli ve çevresi çiçekli panolar, baklava biçimi yapraklar arasında karanfiller ve bahar dalları XVIyy çinilerinin en güzel örnekleridir Hünkar mahfili çinileri arasında, bir Saraydan getirilerek buraya sonradan konmuş olabileceği düşünülen iki elma ağacının oluşturduğu elmalı panonun Osmanlı çinilerinde özgün süsleme olarak ayrı bir değeri vardır Bu bölümde sivri kemerli pencere alınlıklarında, lacivert üzerine ak sülüsle ayetler ve iki pencere arasında tepede yine lacivert üzerine ak kufi yazılı kare pano da ilgi çeker Hünkar mahfili duvarlarının yarısını kaplayan bu çiniler, mihrap çinilerinden daha niteliklidir Ancak, düzenleme ve anıtsallık yönünden daha yalındır

Selimiye Camisinin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kur'a ve Darül-Hadis yapıları bulunmaktadır Bu yapıların bir bölümü ve medrese, Edirne Müzesi'nin çeşitli bölümlerini oluşturmaktadır

Cami terasının altında yer alan Arasta (çarşı), IIIMurat zamanında Selimiye'ye vakıf olarak yaptırılmıştır Mimarı Davut Ağa'dır





























Alıntı Yaparak Cevapla

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)



Camiye İlişkin Teknik Bilgiler
  • Kurucusu : Sultan İkinci Selim
  • Mimarı : Koca Sinan
  • Yapılış Tarihi : 1568 - 1574
  • Kapladığı Yer : Külliye ile birlikte 22202 m2
  • Caminin İçi : 1620 m2
  • Caminin Haremi : 2475 2
  • Kubbenin Çapı : 3130 m
  • Yerden Kubbenin Kilit Taşına olan yüksekliği : 4328 m
  • Minarelerin Yüksekliği : 7089 m ya da 7250 m

Selimiye Camisi Hakkında Ayrıntılar

"Taş Dehaya Ulaştı Deha Taş Kesildi!"

Selimiye, varlığı ile, Türk Tarihindeki Edirne'ye güç katarak Ona simgesel bir nitelik kazandırmıştır Yalnız zamanımızın araştırmacıları değil, eski yazarlar da Selimiye'nin bir başyapıt olduğu konusunda birleşirler
Ernst Diez bu cami için şunları söyler: "Selimiye; mekan büyüklük, yükseklik, topluluk ve ışık etkisi bakımından yeryüzündeki bütün yapılardan üstündür"

Bu cami Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki gücünün hala devam ettiği 16 yüzyıldaki politik egemenliğini de vurgulayan "son sultan yapısıdır"

Bir başka anlatımla Selimiye, Osmanlı Mimari Söyleminin ideal bir ifadesidir Günün her saatinde kullanılan bu "Kent Tacı" politik gücün dini yapıda somutlaşan gösterisi anlamında, simgesel bir amacı da yerine getirir


Selimiye'nin Yapı Malzemeleri

Edirne piyasasından sağlanmıştır İnşaata ilişkin belgelerde, Enez'den bazı direklerin, Fere'den bir renkli Taşocağı ürünlerinin ayrıca, Marmara Adası'ndan ve Kavala'dan mermer getirildiği yazmaktadır Evliya Çelebi, beyaz mermerden yapılan avlu için Atina'dan ve Temaşalık denen bir yerden gelen altı sütundan sözeder Yine Evliya Çelebi Kıbrıs'tan ve Hüdavendigar Sancağı'nın Aydıncık Kasabasından Getirilen diğer sütunların birer Mısır Hazinesi kadar harcama yapmayı gerektirdiğini belirtir Bazı Kaynaklarda Selimiye Caminin yapım masrafının Kıbrıs'ın Fethinden elde edilen gelirle karşılandığı da söylenmektedir


Ne Zaman ve Neden Edirne'de?

Selimiye'yi yaptırtan Kanuni'nin oğlu İkinci Selim, 22 Haziran 1567'de İstanbul'dan Edirne'ye gelmiş ve Avusturyalılar'la yapılan barış anlaşmasına kadar burada kalmıştır Caminin yapım kararının o günlerde verildiğini söyleyenler vardır Bir başka anlatıma göre ise Türkler tarafından "Seddi İslam" larak algılanan Edirne'nin seçilmesinde padişahın gördüğü bir rüya rol oynamıştır Buna göre Hz Muhammet, bu rüyada Padişaha Edirne'yi ve şimdiki yeri işaret etmiştir

Diğer yandan, İkinci Selim'in kentle ilgisinin gençlik yıllarında başladığı,Kanuni'nin İran Seferine çıkarken onu tahtının korunması için Edirne'de bıraktığını ve Padişahın Edirne'ye özel bir sevgiyle bağlı olduğunu hatırlatarak; Edirne Tercihinin bu durumdan etkilendiğini ileri sürenler vardır

Bunun nedenini o dönemde İstanbul'da uygun bir arsa bulunmayışıyla açıklayan değerlendirmelere de rastlanılmaktadır

Selimiye inşaatı 1568'de başlatılmış, 27 Kasım 1574 günü açılması kararlaştırılmış, 1575 Yılında ibadete açılmıştır


Yapıldığı Zemin

Selimiye'nin yapıldığı alanda, Sultan IMurat'ın emriyle başlatılan ancak Sultan Yıldırım Beyazit'in geliştirdiği Eski Saray (Saray-ı Atik) olarak anılan Edirne'nin ilk Sarayı ve Baltacı Muhafızları Kışlası bulunmaktaydı Evliya Çelebi bu alana Kavak Meydanı demiştir

Tümüyle 2475 m2, iç bölüm olarak 1475 m2 (Bazılarına göre 1620 m2) bir alanı kaplayan Selimiye'nin bumeydanda yapılışını da yine Sultan II Selim'in rüyasına bağlayanlar olmakla birlikte; "Mimar Sinan'ın yer seçiminde gelişigüzel davranmayıp bilinçli bir hesaplama içinde bulunduğu" görüşünü benimseyenleraz değildir Sinan bu seçimde Selimiye'nin merkezi bir yapı olma özelliğini dikkate alırken ustalığını ve hayal gücünü de kullanmıştır


Selimiye Avlusu





Avlu yaklaşık birbirine eş iki Dikdörtgen alandan oluşur Avluya giren kapıların en görkemlisi batı yönüne açılır Buradaki kapıdan girildiğinde beyaz mermerden çatısız ve çanak şeklinde bir şadırvanlakarşılaşılır Bu onaltıgen şadırvan Osmanlı Mimarisi Klasik Döneminin en güzel tasarımlarından biridir

Şadırvanla avluda 18 kubbe 16 sütun bulunur Selimiye'nin dış avlusu Camiyi üç taraftan çevirir

Selimiye Camisi'nin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda Dar-ül Sübyan, Dar-ül Kur-a ve Dar-ül Hadis Yapıları bulunmaktadır

Bahçe kapılarının sayısı Sekizdir Bunlardan Mimar Sinan Caddesi'ne doğru açılana, önceleri, Alay Kapısı; Kıble tarafındaki küçük kapıya; Dilenci Kapısı, doğuya dönük ortadakine de; Darphane Kapısı denmekteymiş
Caminin batıdaki büyük kapısıyla birlikte dört kapısı vardır
Selimiye bahçesinde üç Anıt Ağaç (Londra ve Doğu Çınarı) bulunmaktadır


Selimiye'nin Kubbesi






Sanayi Öncesi Mimarinin Doruk Noktası

"Aslında büyük mekan yapıları için Kubbeler, giderek, hem bir baş öğe olmuşlar; hem de göğün, tanrının,politik gücün ve kent fizyonomilerinin simgesi haline gelmişlerdir"
Selimiye'nin kubbesi bu anlamda ve Sanayi öncesi mimaride tek kubbeli Mekân yapılarının gelişmesini en son noktasına ulaştıran bir "doruk nokta" olarak kabul edilir

Yüksekliği 4328 m çapı 3122 m olup ağırlığı 2000 tondur ve sekiz sütun (filayağı) üzerine oturtulmuştur Selimiye'nin kubbesi Osmanlı Mimarisi'nin olduğu kadar, kubbeli yapı geleneğinin en büyük aşamasıdır
Kubbedeki kalem işi süslemeler 1978-1985 yılları arasında restore edilmişlerdir


Kubbe Altında Müezzinler Mahfeli






Müezzinler Mahfeli, namaz kılınırken Müezzinlerin (yani ezan okuyanların) İmamın tekbirlerini, arka saflara duyurmak için, tekrarladıkları yerdir Bazıları zeminden bir kaç karış kadar yüksek bir sofa halinde; bazıları da 2-3 m kadar yüksekçe olup kagir olanların mermer ayaklar üzerine, ahşap olanları ise direkler üzerine oturtulmuştur
Selimiye'deki müezzinler mahfeli, iç mekâna girildiğinde büyük kapı karşısında ve kubbenin tam altında bulunmaktadır

Bazı yorumcular bu konumu nedeniyle Mahfeli Mimar Sinan'ın tarzı olarak kabul etmezler Çünkü mahfel, bu haliyle, namaz kılanların mihrabı görmelerine engel teşkil etmektedir

Selimiye Müezzinler Mahfeli'nin yüksekliği 18m Boyutları ise 6x6 olup; 11 mermer ayak üzerine kondurulmuş bir ahşap yapıdır

Dört tarafı orijinal ceviz korkuluklarla çevrilmiştir

1950 yılındaki yenileme sırasında iskelenin çökmesi korkuluklarda Büyük hasar meydana getirmişse de kırılan parçalar daha sonra yenilenmiştir

Orjinal ceviz parmaklıklardaki elma ağacından kakma fletolar ve açık Yeşil, açık kırmızı, koyu yeşil gri boyalar; 1984 yılında yapılan son Restorasyonda ortaya çıkmıştır



Alıntı Yaparak Cevapla

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)

Eski 08-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)



Ahşap Üstü Kalem İşleri ve Çark-ı Felek


Ahşap üstü kalem işleri, sıva üstü kalem işlerinden sonra Osmanlılarda çok uygulanan bir tekniktir

Bu teknik; sıva üstü işlere göre daha dayanaklıdır ve günümüze hiç Restore edilmeden ulaşan 500 yıllık örnekleri vardır Bunun nedeni Dış etkenlerden korunan yerlere uygulanması ve yapıldıktan sonra nakışlar üztüne bir sır tabakası çekilmesidir Bu işlere lake adı da verilir ki sır tabakası olarak, inceltilmiş beziryağı veya vernik kullanılır

Bu uygulama en çok 16 yüzyıl Mimar Sinan devri eserlerinden ve hünkâr Mahfeli tavanları ile Müezzin Mahfeli tavanlarında görülür

Selimiye Müezzinler Mahfeli'nde Ahşap Üstü Kalem İşleri'nin olağanüstü Güzellikteki örnekleri görülebilir 1950'deki hasardan sonra, bir iki Ahşap, orjinal desen ve renklere sadık kalınarak yeniden boyanmış, Diğer süslemelere törpüleme dışında müdahale edilmemiş, yalnızca yer yer eksik motifler tamamlanmıştır
Mahfelin tavanında Budizm'de sonsuzluğu temsil eden Çark-ı Felek bulunur Son restorasyonda yenilenmiş olan Çark-ı Felek, burada, Caminin sonsuza kadar yaşaması dileğini anlatır



Şadırvandan Akan Zemzem Suyu

Müezzinler Mahfeli'nin tam altında bulunan şadırvancık, Mermerdir Evliya Çelebi bu şadırvanın havuzunu Bursa Ulu Cami Havuzuna benzetmektedir Halk arasında şadırvandan akan suyun zemzem Suyu olduğuna inanılır



Terslale Motifi
En Çok Merak Edilen Motiftir

Müezzinler Mahfeli'nin kuzeydoğu yönünde; köşedeki mermer ayağında, Bir küçük ters lale motifi bulunur Yaygın söylenceye göre bu lale, Cami arsasının sahibi olan ve burada lale yetiştiren kişinin, arsaya cami yapımı için çıkardığı güçlük ve ters tutumunu sembolize etmektedir

Bazılarına göre caminin yapımında çalışan kör bir ustanın ürünü olan bu lale için, halk arasında, başka inançlar da vardır Örneğin, Allah ve lale sözcüklerinde aynı harfler bulunması nedeniyle bu çiçeğe Mistik bir anlam kazandırılmış ve kutsal sayılmıştır Ayrıca eski Harflerle yazılmış lale sözcüğü tersten okunduğunda Osmanlılar'ın Kutsal alameti olan hilal okunur

Bir başka yaklaşım da Mimar Sinan'ın o günlerde hastalanan ve ölen Torunu Fatma ile ilgilidir Buna göre zaten kalın boğumuyla yeteri Kadar bozulmuş lale motifi Sinan'ın torunuyla ilgilendiği ve moralinin Bozuk olduğu günlerde bir kalfa tarafından kondurulmuştur

Selimiye'deki ters lale motifi, ziyaretçilerce, günümüzde de en çok Merak edilen cami öğelerinden biridir ve farklı söylenceleri olma özelliğini sürdürmektedir

Terslale Dahil Selimiye Çinilerinde 101 Ayrı Lale Motifi Kullanılmıştır

Selimiye Camisi'nde sıva üstü ve ahşap boyama kalem işlerinde değişik Lale motifleri kullanılmıştır
Müezzinler Mahfeli'ndeki ters lale dahil, Selimiye Çinilerinde değişik Boy, renk ve biçimde 101 ayrı türde lale motifi kullanıldığı tesbit edilmiştir



Hünkar Mahfeli

Caminin sol ön köşesindedir ve buna Sultan Mahfeli diyenler de vardır Dört sütuna oturtulmuş olup sütunlar dört kemerle bağlanmıştır

Burada bulunan çinilerin önemli bölümü 1878 Osmanlı - Rus Savaşı Döneminde Ruslar tarafından sökülüp götürülmüştür



1913 Bulgar İşgalinden Bir İz
1913 yılındaki Bulgar kuşatmasında camiye isabet eden top izlerinden biri hala görülebilir durumdadır Sultan Mahfeli yönünde ve kubbecikte bulunan bu iz, 1930 yılında Atatürk'ün Edirne'ye yaptığı ziyarette Onun emriyle ve bir "ibret" olarak yerinde bırakılmıştır



Mermer Ustalığının En Şık Örneği Minber








Hatibin çıkıp hutbe okuduğu yer durumundaki Selimiye Minberi'nin sağ ve sol yanındaki bölümler mermerden olup geometrik örgü ile süslenmişlerdir Çini kaplı bir külahı vardır Örnekleri arasında en zarif mermer işçiliğini temsil eder




Mihrab

Camilerde yönelilen taraftaki (yani kible) duvarda bulunan ve imamlık Edene ayrılmış olan oyuk, (girintili yer anlamına gelen mihrab), Selimiye'de tamamen mermerden yapılmıştır

Kabartma çiniler ile süslenmiş Amen ve Resulü ile Fatiha suresi işlenmiştir Çini kaplama camide görsel bir odak yaratmıştır

Mihrab duvarındaki girinti, boyutları ve yarım kubbe örtüsüyle Selimiye Mekanına etkili bir kimlik kazandırır

Kandiller ve Pencereler






Caminin minarelerinden sonra yapılan bezemesinde; en önemli ve ilgi çeken öğelerin pencereler ve örtüden inen kandiller olduğu kabul edilir

Bazı pencerelerin üstünde eski yazımızla; "Allah göklerin ve yerin Nurudur" yazar






Alıntı Yaparak Cevapla

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)

Eski 08-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünya Miras Listesinde Bir Camii | Selimiye Camii Ve Külliyesi (Edirne)



Selimiye Çinilerinin Türk Çini Sanatındaki Yeri

Selimiye Çinileri İznik'in en parlak döneminin üretimi olup; 1572 Tarihli bir fermanla buradan sipariş edilmiştir






Camiyi yaptıran Padişah İkinci Selim, pencerelere kadar çini olmasını, Pencerelerin üstüne Fatiha Suresi'nin çini ile yazılmasını Emretmiştir Mihrap çıkıntısındaki çini düzeninde buna uyulurken, Hünkâr mahfilinin çini düzeninde uygulanmadığı görülür

Türk Çini Sanatının en parlak yıllarındaki bu uygulamada görülen ölçülü kullanıma rağmen, çini panoların kalitesi ve desen ile Uygulanan bezeme programı, günümüzün yegane örnekleri durumundadır

Bu durum, Selimiye'yi mimari başarısı yanında çini sanatı açısından da, çok önemli bir yere getirmiştir
Selimiye Camisi çinileri başka yapılarda rastlanmayan özgün ve Osmanlı Mimarisi ile Türk Çini Sanatı içinde çok özel bir yere sahiptir


Selimiye Minareleri






Caminin kareye yakın ve enine dikdörtgen planlı, dört köşesinde Bulunan minareler yapıyı çevreleyen ve büyük kubbeyi kucaklayan bir görünüm sunar Böylece minareler merkezi bir planı vurgularken yapıya Dikeylik özelliği de katarlar

Dört minarede 380 cm çapında, külaha kadar 7080 m külah ve alem dahil 85 m yüksekliğindedir Selimiye'den yüksek tek minare ise Delhi'deki Kutb-Minar'dır Ancak bu minare Selimiye minarelerine göre çok kalındır
Selimiye Camisi, bütünü meydan getiren her bir özelliği ile ilgi çekici olmakla beraber, bu bütünün ortaya koyuluş biçimi ve tüm yönlerin içinde herhangi birinin öne çıkmayarak bütünün içinde yer alması ile diğer abidevi eserlerden ayrılmaktadır

Hindistan'da Bicapur'da Muhammet Adil Şah türbesi 44 metre çapında dünyanın en büyük kubbesiyle örtülü olduğu halde, ışık fena düzenlendiğinden mekân çok fakir ve cansız bir etki bırakır Roma'da Panteon katedrali çok büyük fakat silindirik bir yapı olduğundan mekân monotondur, âdeta bakışları yorar St Pier kilisesinde ise kubbe birdenbire derine dalarak mekânın sükûnunu bozmakta ve dış kubbe muazzam fenerle birlikte iç kubbenin kifayetsizliğini gizlemektedir Ayasofya'nın mekânı yan koridor ve galerilere doğru belirsizce kaybolup nerede bittiği anlaşılamamaktadır

Oysa Selimiye Camisinde her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli mekan, şahane bir sükun halinde olup değişik cazibesiyle her gireni birden sürükler ve bir daha bırakmaz Yüksek minareler arasında dıştan kubbenin biraz basıkça düşmüş olması mekânın tek bir kubbe ile örtülmüş olmasından ileri gelmektedir



Cami İçi Şaheserler







Selimiyede mimari gibi diğer Osmanlı sanatları da gelişmenin en yüksek noktalarına varmıştır Mermerden yapılmış minber, işçiliğindeki incelik, yükseklik, büyüklük ve güzellik bakımından bu grubun diğer şaheserlerini gölgede bırakır Mihrap tarafında duvarlar, minberin arkası ve külahı ile camideki bütün alt kat pencerelerin alınlıkları parlak, cazip bir çini dekor ile kaplanmıştır Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve kompozisyonlar, bunlara Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasında özel bir yer vermektedir Bu çinilerin üst kısmında lâcivert zemin üzerine iri beyaz harflerle sureler yazılıdır

Mihrap kısmının sol tarafında Hünkâr mahfili göz alıcı zengin çinilerle hemen dikkati çeker Burada sonradan kesilip yerlerine konmuş gibi görünen meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekor olarak karşımıza çıkmaktadır Elma fidanının kökü karanfil, lâle ve sümbüllerle zenginleştirilmiştir Bahar açmış erik fidanı da birkaç defa tekrarlanarak Hünkâr mahfilinde taze bir bahar havası estirilmiştir Hünkâr mahfilinin bütün duvarlarını yarıya kadar kaplayan bu çiniler kalite itibariyle mihrap kısmı çinilerinden yüksek fakat kompozisyon ve âbidevi büyüklük bakımından onlardan daha sade ve mütevazıdır

Selimiye Camisi avlusunun Kuzeydoğu ve Kuzeybatı köşelerindeki Minarelerin üçer merdiveni vardır Birinci merdivenle birinci ve üçüncü şerefelere, ikinci merdivenle ikinci ve üçüncü şerefelere, üçüncü merdivenle ise doğrudan doğruya üçüncü şerefeye çıkılır ve bu sırada çıkanlar birbirlerini görmezler

Güneydoğu ve Güneybatı köşelerindeki minarelerin şerefelerine tek Merdivenle ulaşılır


Selimiye'ye İlişkin İnançlar ve Söylenceler


Halk arasında Selimiye'yi yüceltme arzusundan kaynaklanan söylencelerin bazıları zamanla inanç haline dönüşmüştür Bunda bazı Yazı ve yazarların payı olduğu da söylenebilir Bilimsel anlamda doğrulanmayan veya büsbütün yanlış olduğu ortaya konulan söylence ve inançlar için şu örnekler verilebilir:

Selimiye'nin kubbesi Ayasofya'dan büyük değildir Ancak Mimar Sinan'ın Ağzından yazıldığı belirtilen "Tezkiret-i Bünyam"da Selimiye anlatılırken: "Kubbeyi, Ayasofya kubbesinden altı zira kadrin ve dört azra derinliğin ziyade eyledim" dediği belirtilir






Gerçekten de Selimiye kubbesi yarıküre, Ayasofya kubbesi oval ve bsıktır Selimiye'nin kubbe çapı 3122 m, Ayasofya'nın ise 3090 ile 3190 arasınnda değişen hafif oval bir kubbedir Bu da hemen hemen Eş büyüklükte oldukları anlamına gelir Mimar Sinan Selimiye'de Osmanlı Mimarisi'nin özlemini çektiği mekan bütünlüğünü gerçekleştirdiği için kendisiyle övünmektedir

Müezzinler Mahfeli altındaki şadırvandan akan su zemzem suyu değildir Pencereleri 999 adet olmayıp "Eğer bin olsaydı Mekke yerine geçecekti" görüşü yanlıştır Çünkü pencere sayısı söylenenin Neredeyse yarısı kadar olup haremde 342, harem avlusunda 42 pencere bulunmaktadır Şerefe sayılarının toplam 12 oluşu İkinci Selim'in Padişahlık sıralamasındaki 12 yeriyle ilgilidir görüşü tartışmalara açıktır Bazı tarihçiler I Süleyman ve Musa Çelebi'yi padişah kabul eder, bazıları etmez İkinci Selim'in 12ciliği ise, bu yaklaşımlara göre, değişmektedir

Selimiye Kıbrıs ganimetleriyle yapılmamıştır veya Padişah'ın rüyasında Kıbrıs'ı alırsam Edirne'de yaptıracağım" şeklinde HzMuhammet'e söz vermesiyle ilgili olamaz Çünkü; caminin yapımı Kıbrıs'ın alınmasından önce başlamıştır

"Minarelere hangi yönden bakılırsa bakılsın iki adet görülür" Değerlendirmesi yanlıştır Minareler çok yerde üçer görülebilir

Terslale konusu çok yorumludur Örneğin; Selimiye'nin yapıldığı yerin özel bir kişiye ait lale tarlası olduğu da kabul edilemez Çünkü o Alan Edirne'de ilk Saray'a aittir

Caminin altında kayıkla gezilebilecek oranda su bulnduğu kanıtlanamamıştır

Diğer yandan halk arasında yaygın olarak şunlara inanılır:
"Cami kubbesi tektir çünkü Allah birdir Camisi pencereleri beş 3430 Kademelidir; çünkü, İslamın şartı beştir Vaaz kürsülerinin dört oluşu 3440 İslam'da dört mezhebin varlığına işaret eder Selimiye Külliyesindeki 3450 32 kapı, İslam'ın 32 farzıdır İki minarede toplam altı yol oluşu, 3460 Imanın altı şartını işaret eder"


Mimar Sinan Hakkında






İçinde camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler, su kemerleri bulunan (ve birinden ötekine değişen sayılarla) 477 yapının sahibi durumundaki Mimar Sinan, Kayseri Melikgazi-Ağırnas'tan Birinci Selim (Yavuz Sultan Selim) döneminde devşirilen Rum kökenli bir Hıristiyan’dır Ancak Osmanlının özgün yapısı içinde Türkleşerek devlet Kademelerinde yükselmiş ve zamanla Türklerin en büyük tarihi ve mimari Temsilcisi olmuştur

Bazı kaynaklara göre; Hıristiyan Türkler'dendir Seceresi saptanmış Yakınlarının isimleri Türkçedir

16 yüzyıl Anadolu Türk toplumunun bugüne uzanan simgesi olup Hassa Mimarları örgütünün başına getirilmekle, Osmanlı "Devlet Sistemi" Içinde çok önemli görevler üstlenmiştir O; zaman içinde bir biçim Yaratıcısı, bir kahraman, bir bilge ve bir efsane olarak geçmişe ilişkin bütün olumlu duyguların odağı olmuştur

Osmanlı Cami tipolojisinin zenginliği Sinan'ın dehasının ürünüdür Bu durum onu, yalnızca bir cami tasarımcısı olarak görmeyi gerektirmez Onun yaptığı tüm değişik yapılarda, camilerde görülen Estetik kaliteyi bulursunuz Sinan'ın mimarisinde toplumun bütün Katlarıyla özdeşleşebilecek özellikler vardır Bu nedenle yalnız güç sahiplerinin değil, bütün bir toplum kültürünün ifadesi olan bir Kimlik kazanmıştır

Mimar Ağa sıfatı Sinan'a devlet örgütünde üstlendiği görev nedeniyle verilmiş; çok yaşamış olması nedeniyle (1588 yılının 9 Nisan günü 98 Yaşında bir bilge kişi olarak vefat etmiştir) kendi çağında "mühendislerin gözbebeği" olarak çağrılmıştır O'na "Çağının Öklid'i" diyenler olmuştur Mühendis Mimar Sinan yanında bir de "Mimar" Sinan vardır Ayrıca o, marangozluktan gelmeydi ve bununla övünürdü

Mimar Sinan kubbeli mekânlarda en mükemmeli aramıştır
Mimarbaşı olduktan sonra İstanbul'dan uzaklaşmamış; yalnızca Selimiye'ye gelmiştir Selimiye yapılırken Edirne'den ayrılmayan Sinan'ın torunu Fatma 12 - 13 yaşlarındayken Edirne'de vefat etmiş olup, mezarı Edirne'de, (şimdiki Fen Lisesi önü) tarihi İstanbul Yolu Mezarlığı'ndadır

Edirne ve civarında saptanabilen 20 kadar eseri bulunmaktadır

Edirneliler Sinan'ı bir Edirneli olarak bilir ve öyle sayarlar
Çünkü o; Edirne'yi yücelten en büyük eseri Selimiye'yi, tüm dehasını ortaya koyarak Edirne'ye en çok yakışan biçmde bilgi ve saygıyla en Güzel yeri bularak yerleştirmiştir

Koca Sinan, Selimiye ve Edirne için şunları söyler:

"Kalfalığımı İstanbul'daki Şehzade Camisi'nde yaptım Ustalığımı da Süleymaniye Camisi'nde tamamladım Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camisi'ne sarf edip uzmanlığımı gösterdim ve anlattım

"Öyle büyük bir Cami yaptım ki Edirne içinde bütün halkın beğenisine layıktır"

Mimar Sinan Selimiye'yi bitirdiğinde 85 yaşındaydı

Kaynak



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.