08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ali Bin Yahyâ Geylânî
ALİ BİN YAHYÂ GEYLÂNÎ
Büyük velîlerden İsmi Ali olup, babasının adı Yahyâ'dır Nesebi Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerine dayanır 1630 (H 1040) senesinde Suriye'nin Hama şehrinde doğdu
Babası Yahyâ bin Ahmed, onun doğduğu gece rüyâsında Abdülkâdir-i Geylânî'yi gördü Elinde etrâfı aydınlatan bir kandil vardı Abdülkâdir-i Geylânî;
"Ey Yahyâ, Ali'yi al!" deyip ona elinde etrafa ışık saçan kandili verdi Yahyâ Efendi sabahleyin kalkınca, hanımını uyanmış ve divanın üstünde oturuyor gördü Hanımına;
"Bak anlatacaklarımı tasdik et Sakın şüphe etme!" deyip, rüyâda gördüklerini olduğu gibi anlattı Sonra;
"Eğer bir erkek çocuğumuz olursa ismini Ali koyacağız!" dedi Sabaha karşı Ali Geylânî doğdu
Ali bin Yahyâ, sâlih ve âbid bir insan olarak yetişti Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi, tecvîd üzere okudu Fıkıh, hadîs, mantık, lügat, sarf, nahiv ilimlerini ve tasavvuf yolunun edebini zamânın büyük âlimlerinden öğrendi Birçok âlimden icâzet aldı İnce ve derin meseleleri öğrenmeye çok meraklı idi İlim ve fazîlet ehli dâhil küçük büyük herkes onu severdi Akıl, zekâ, fazîlet, verâ ve dindarlık bakımından derecesi çok yüksekti Âkıl bâliğ olmadan, babası ile berâber hacca gitti Hacdan önce, Medîne-i münevveredeHarem denilen yerde iken, rüyâsında Resûlullah efendimizi gördü Resûl-i ekrem ona; "Yâ Ali! Bu sene haccedersin Hama ve Humus'taki nakîblik vazîfesini sen üzerine alırsın " buyurdu Bir süre sonraAli Geylânî nakîblik vazîfesine tâyin edildi Bir süre bu görevde kaldıktan sonra, Şam bölgesinde Kâdiriyye yolunu insanlara anlatmak için nakîblikten ayrıldı
Ali Geylânî, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını, iyi ve kötü ahlâkın neler olduğunu öğretti Sayısız talebe yetiştirdi Misâfirlerine çok ikrâmda bulunurdu 1679 (H 1090) senesinde hacca giderken Dımeşk'a uğradı Yanında çoluk çocuğu da bulunuyordu Şam halkı ve ileri gelenleri, onları büyük bir hürmet ve ikrâm içerisinde karşıladı Şamdaki âlim, meşâyih ve askerlerden onun yanına gelmeyen hiç kimse kalmadı Bu sırada Dımeşk vâlisi Osman Paşa da ona lâzım gelen hürmeti gösterdi Hacdan sonra memleketi Hama'ya döndü Bir müddet sonra Trablus, Şam ve Haleb'e gitti Uğradığı her yerde ikrâm ve iltifât gördü Sonra tekrar döndüğü Hama'da 1701 (H 1113) senesinde vefât etti Ali Geylânî aynı zamanda edîb idi Bülûğ-ül-Bugye fî Şerhi Manzûmet-il-Hilye, Er-Rıhlet-ül-Mekkiyye adlı eserleri ile şiirlerinin toplandığı bir dîvânı vardır
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c 7, s 259
2) Silk-üd-Dürer; c 3, s 246
3) Esmâ-ül-Müellifîn; c 1, s 763
4) Îzâh-ul-Meknûn; c 1, s 196
5) El-A'lâm; c 5, s 32
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 16, s 297
|
|
|