Feth-İ Mûsulî |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Feth-İ MûsulîFETH-İ MÛSULÎ Musul âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden Künyesi Ebû Muhammed, ismi Feth bin Saîd el-Mûsulî'dir 835 (H 220) senesinde vefât etti Bişr-i Hafî'nin arkadaşıdır Bişr-i Hâfî gibi yüksek dereceler sâhibiydi Haram ve şüphelilerden kaçması kuvvetli, nefisle mücâdelesi çoktu Devamlı hüzün ve Allah korkusu içinde bulunurdu Halktan kopup bir köşeye çekilmişti Halktan devamlı kaçardı Hattâ kendini tanımasınlar diye, tüccarmış gibi yanında bir deste anahtar taşırdı Her gittiği yerde bunları seccâdenin önüne koyardı Bir âlim ona: "Bu anahtarlarla heybet gösterme kapısına kilit vurmuş oluyorsun" dedi Evliyâdan birine: "Feth-i Mûsulî'nin hiç ilmi var mı?" diye sorduklarında, "Dünyâdan tamamiyle el-etek çekmiş olması, ona ilim olarak yeterlidir" dedi Bir gün Feth-i Mûsulî'yi gözlerinden sicim gibi yaş akarken gördüler: "Ey Feth! Neden böyle ağlıyorsun?" dediklerinde; "Günahlarımı hatırladıkça, gözlerimden yaş akmakta, ağlamam ihlâssız ve riyâ ile olmasın diye de böyle ağlamaktayım!" cevâbını verdi Dedi ki:"Büyük velîlerden otuzu ile sohbet ettim Hepsi de bu yolun büyüklerindendi Hepsi halkla sohbetten kaçın dediler ve hepsi az yemeği emir buyurdular" Feth-i Mûsulî bir gün Bişr-i Hafî'nin evine misâfir gitti Bişr-i Hafî, talebelerinden birine bir mikdâr para vererek; "İyi ve tatlı bir şeyler alıp gel!" buyurdu Bişr-i Hafî'nin o zamana kadar böyle şeyler aldırdığı görülmemişti Berâberce talebenin getirdiklerini yediler Feth-i Musulî giderken artan yemekleri aldı Talebeleri bu duruma şaştılar Bişr-i Hafî talebelerine; "Feth-i Mûsulî bize, tevekkülü sağlam olana, gıdâ saklamanın zarar vermeyeceğini gösterdi" buyurdu Bir gün Feth-i Mûsulî'ye, sıdk nedir? diye sorulunca, içinde demir bulunan bir ocağa elini sokup, kızgın bir demir parçasını çıkarıp elinde tuttu ve; "İşte sıdk budur" dedi Şöyle anlatır: "Bir gün Emir-ül-müminîn hazret-iAli'yi rüyâmda görüp, bana nasîhat et, dedim Tevâzudan daha iyi bir şey görmedim Yalnız Allahü teâlâdan sevap umarak, zenginin yoksula gösterdiği tevâzudan daha güzel ne olabilir, dedi Biraz daha nasîhat edin, dedim Buyurdu ki: Ondan daha güzel olanı, Allahü teâlâya gâyet fazla güven duyan fakirin, zengine karşı kibirli ve gururlu davranmasıdır" Ebû Abdullah bin Cellâ anlatır: "Sırrî-yi Sekatî'nin evindeydim Gece yarısından sonra giyinip, ridâsını (cübbesini) üzerine aldıktan sonra dışarı çıktı "Nereye gidiyorsun?" deyince; "Feth-i Mûsulî'yi ziyârete" dedi Evden dışarı çıkar çıkmaz zaptiye çavuşu kendisini yakalayıp hapse attı Gündüz, gece yakalanan bütün tutukluların kırbaçlanması emredildi Sırrî-yi Sekatî'yi kırbaçlamak için elini kaldıran celladın eli havada kaldı "Niçin vurmuyorsun?" diye sorduklarında; "Bir şahıs karşımda durup: Sakın vurma!diyor Bu yüzden elime hâkim değilim" dedi Baktıkları zaman bu şahsın Feth-i Mûsulî olduğunu gördüler Sırrî-yi Sekatî'yi onun yanına götürüp salıverdiler" Hacca giderken yolda henüz mükellef olmamış bir çocuk gördü Devamlı bir şey okuduğunu görüp; "Ne okuyorsun?" dedi "Kur'ân-ı kerîm okuyorum" dedi "Nereye gidiyorsun?" deyince, Hicaz'a gittiğini söyledi Daha küçük olduğu halde neden gittiğini sordu Çocuk; "Allahü teâlânın rızâsına kavuşamadan bu dünyâdan ayrılırsam hâlim nice olur?" diye cevap verdi "Adımların küçük, yaya nasıl Hicaz'a ulaşacaksın?" dedi "Gerçi adımlarım küçük, fakat gönderen büyüktür" dedi "Ne azığın, ne rehberin, ne de arkadaşın var" deyince; "Bir kimseyi bir zât, hânesine dâvet etse, o kimsenin yiyeceğini götürmesi ayıp olmaz mı? Rabbim beni dâvet buyurmuştur Benim yardımcım O'dur" dedi Görüşme bitince çocuktan ayrıldı Kâbe'ye varınca, onu tavâf sırasında gördü Çocuk ona bakıp; "Nasıl, şimdi şüpheden kurtulup yakîne ulaştın mı?" dedi Bir gün Feth-i Mûsulî'ye elli altın getirilince, buyurdu ki: "Her kim dilenmeksizin kendisine verilen bir şeyi reddederse; onu Allahü teâlâya karşı reddetmiş olur" dedi Bu yüzden bir akçe alıp gerisini iâde etti Vefâtından sonra Feth-iMûsulî'yi rüyâda görenler; "Allahü teâlâ sana ne yaptı?" dediler Dedi ki: Allahü teâlâ bana; "Niçin o kadar ağladın?" buyurdu "Günahlarım ve kusurlarım sebebiyle yüzüm olmadığından ağlıyorum" dedim "Ey Feth! Bu çok ağlaman sebebiyle, günâhını yazan meleğe sana günah yazmamasını emretmiştim" buyurdu "Yemek yemekten ve ilaçtan kesilen hasta misâli ilim ve hikmetten mahrûm kalan kalp de ölüme mahkûmdur" "Kendi arzularından ziyâde Allahü teâlâyı isteyenin kalbinde Allah sevgisi doğar" "Allahü teâlâyı arzu eden, ondan gayri her şeyden yüzünü çevirir" "Kalbine dikkat ve teveccüh edenin kalbinde, Allahü teâlânın sevgisi meydana gelir" "Konuşunca Allahü teâlâdan konuşanlar, amel edince Allah için amel edenler, bir şey isteyince de Allahü teâlâdan isteyenler gerçek mârifet sâhipleridir 1) Hilyet-ül-Evliyâ; c8, s292 2) Tam İlmihâl Seâdet-iEbediyye (49 Baskı); s1078 3) Tezkiret-ül-Evliyâ; s182 4) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s80 5) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c2, s233 6) Nefehât-ül-Üns; s157 7) Sıfât-üs-Safve; c4, s189 8) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s101 9) Tabakât-ül-Evliyâ; s276 10) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c3, s172 |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|