|  | Cebel-Ür-Râsih Matar Bâzerâyî |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Cebel-Ür-Râsih Matar BâzerâyîCebel-ür-râsih Matar Bâzerâyî Matar Bâzerâyî hazretleri, Irak’ta yetişen evliyânın büyüklerinden ve âriflerin önderlerindendir  Bağdad’a 150 kilometre mesafede bulunan Necef şehrinin köylerinden Bâzerây’a mensûb olduğu için “Bâzerâyî” denilmiştir  550 (m  1155) senesinden evvel vefât etti  “HÂLİMİN VE MÂLİMİN VÂRİSİDİR” Tâc-ül-ârifîn Seyyîd Ebü’l-Vefâ hazretlerinin talebelerinden ve ona hizmet edenlerin önde gelenlerinden idi  Ebü’l-Vefâ hazretleri, bu talebesini çok överdi  Ona “Cebel-ür-râsih” lakabını verdi ve sık sık “Matar, benim hâlimin ve mâlimin vârisidir” buyururdu  Matar Bâzerâyî hazretleri, zamanında bulunan evliyânın en büyüklerinden ve âriflerin göz bebeği olup, duâsı makbûl olan çok yüksek bir zât idi  Kendisini çok severlerdi  Bunun yanı sıra çok da celalli idi  Büyüklük ve üstünlüğü herkes tarafından bilinirdi  Kendisini görenlerde, muhabbetten hâsıl olan bir korku meydana gelirdi  Zühd sahibi idi  Dünyâya meyletmezdi  Hep kendi hâlinde yaşar, kimseye karışmazdı  Allahü teâlânın aşkıyla kendinden geçmiş bir hâlde bulunurdu  Kerâmetleri meşhûrdur    Matar Bâzerâyî hazretleri buyurdu ki: “Zâtı ve sıfatları bakımından her türlü ayıp ve kusurdan münezzeh, akıl ve hayâl ile düşünmek ve tasavvur olunmaktan beri (uzak) olan Allahü teâlâ ile üns, ülfet ve O’na münâcat etmekten, kalbler ve rûhlar lezzet alırlar  Bunlara, dostların ağırlandığı temcid bahçelerinde kurulan yüksek köşklerde, ma’nevî şekilde muhabbet şerbetleri ikram olunur  Bunun tadı ve zevki ile öyle coşarlar ve bu yolda ilerlemeleri öyle olur ki, bu ilerlemeleri Allahü teâlâya kavuşuncaya kadar devam eder    ” “SİZDEN SONRA KİME TÂBİ OLALIM!” Ömrü, insanlara İslâmiyeti anlatmakla geçen bu mübarek zat, Bekâ bin Batû hazretlerinden önce vefât etmiştir  Oğlu Ebü’l-Hayr, şöyle anlatıyor: “Babam vefât edeceği sırada yanında bulunuyordum  Kendisine dedim ki: Babacığım! Sizden sonra, evliyâdan hangi zâta tâbi olacağımız husûsunda bana vasıyyette bulunur musunuz? Bana ‘Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerine’ buyurdu  Ölüm hâlinde bulunduğundan, ben bu sözü, şuuru yerinde olarak söyleyip söylemediğini anlamak için sözümü tekrar ettim  ‘Ey evlâdım  Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin bulunduğu bir zamanda, ancak ona tâbi olunur’ buyurdu ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî’yi çok medheyledi  ” | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |