Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-Icığını cıcığını çıkarmak: 1 Her yanını ellemek didiklemek 2 Bir meseleyi en ince ayrıntılarına kadar soruşturmak incelemek "İyice ıcığını cıcığını çıkardınız meselenin "eyimler Sözlüğü-I-İ-[/url]Ikınıp sıkınmak: Bir işi yapabilmek için kendini çok zorlamak "Ikınıp sıkındı ama bir çare bulamadı "Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden sık sık tekrarlamak![]() Iska geçmek: 1 Hedefe isabet ettirememek vuramamak 2 Üzerinde durmamak önem vermemek atlamak "Bu sefer de ıska geçersen kaybedeceksin "Iskartaya çıkarmak: İşi yaramaz değersiz bularak bir yana atmak "Beni hiç kimse ıskartaya çıkaramaz "Işığı altında: Bir durum veya düşüncenin konuyu aydınlatmasından yararlanarak onu göz önünde tutarak![]() Işık tutmak: 1 Karanlık bir yeri ışıkla aydınlatmak 2 Bilgisiyle düşüncesiyle bir konuya açıklık getirmek tutacağı yolu göstermek "Kutlu Peygamber hemen her konuda ışık tutardı çevresindeki insanlara "
|
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-İbret almak: Kötü bir olaydan etkilenerek ders almak "Görmesini bilseydi ibret alırdı her hâlde "İcabına bakmak: 1 Gereğini yerine getirmek 2 Yok etmek ortadan kaldırmak "O adamın icabına bakarız merak etme sen "İç çekmek: Üzüntüyle göğüs geçirmek derin derin soluk alıp hıçkırıkla ağlamak "Yavrucağın iç çekişi dayanılır gibi değildi "İç etmek: Eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeden kendisine mal etmek ortadan kaldırıp kimseye göstermemek "Babasına bildirmeden o kadar parayı iç etmiş "İç gıcıklamak: 1 Huylandırmak 2 İstek uyandırmak![]() İçi açılmak: Sıkıntısı dağılıp gitmek ferahlamak "Denizi kuşları ağaçları seyre dalarım böylelikle içim açılır rahatlarım "İçi cız etmek: Ansızın içi sızlamak çok üzülmek "O zavallı ihtiyarı birden bire karşımda görünce içim cız etti "İçi çekmek: Canı arzu etmek istek duymak![]() İçi çıfıt çarşısı: 1 Başkaları için daima art niyet besleyen içinden türlü kötülükler geçiren 2 Çok karışık![]() İçi dışı bir: İkircikli olmayan iki yüzlü davranmayan düşündüğünü açıkça söyleyen özü sözü bir olan "İçi dışı bir olan insanlara her zaman güvenebiliriz "İçi dışına çıkmak: 1 Kusmaktan ötürü çok fena olmak 2 Bindiği taşıtın çok sarsılması yüzünden bedenî rahatsızlık duymak![]() İçi erimek: Kaygı duymak çok üzülmek![]() İçi geçmek: 1 İstemediği hâlde uyuya kalmak 2 İşe yaramaz duruma gelmek 3 Yaşlılıktan zayıflıktan gücü azalmış olmak; hiçbir şeye ilgi duymamak "O artık içi geçmiş bir ihtiyardır "İçi gitmek: Çok fazla istek duymak "Vitrindeki kızarmış tavuklara içim gidiyordu ama param olmadığı için alıp yiyemiyordum "İçi içine sığmamak: Çok heyecanlanmak coşkunluk duymak ve sevincini belli etmekten kendini alamamak "Annemi karşımda görünce ne yapacağımı şaşırdım içim içime sığmıyordu koşup boynuna sarıldım "İçi kabarmak (kalkmak): 1 Midesi bulanmak 2 Duygulanıp heyecanlanmak 3 Taşkın bir ağlama duygusu içinde olmak "Ne berbat bir koku içimiz kabarmadan kalkalım buradan "İçi kan ağlamak: İçten büyük bir üzüntü duymak; dıştan belli etmeyerek çok acımak "Çocuğunun yüzüne bakarken içim kan ağlıyordu "İçi kazınmak: Çok acıktığından ötürü midesinde eziklik duymak "Sabahtan beri açtı içi kazınıyor ama belli etmemeye çalışıyordu "İçinden gülmek: Birisine sezdirmeden içten içe gülmek eğlenmek![]() İçinden okumak: 1 Dudaklarını kıpırdatmadan hiç ses çıkarmadan okumak 2 Ses çıkarmadan sövmek beddua etmek "Hikâyeyi şimdi de içinizden okuyacaksınız "İçinden pazarlıklı: Sinsi yapacağı kötülükleri sezdirmeyen "Senin gibi içten pazarlıklı adamlarla iş yapmam ben "İçine atmak: 1 Derdini sıkıntısını kimseye söylememek 2 Kendisine yapılan kötülüğe karşı sesini çıkarmamakla beraber bunu unutmamak "O her şeyi içine atar bir gün kanser olacak diye korkuyorum "İçine dert olmak: Yapmak istediği bir şeyi yapamadığı için kaygılanıp üzüntü duymak "Hastahanedeki arkadaşımı ziyarete bir türlü gidemedim bu da içime dert oldu "İçine doğmak: Malûm olmak bir işin olduğunu ya da olacağını sezinlemek tahmin etmek "Onun bize geleceği sanki içime doğmuştu "İçine işlemek: Duygulanmak etkilenmek dokunmak "Babamın o etkili sözleri âdeta içime işlemişti sanki "İçine çekilmek (kapanmak): Duygularını kimseye açmamak çevresindeki kişilerle ilişkisini kesmek yalnızlığa gömülmek "Kardeşinin ölümünden sonra içine çekildi kimseyle görüşmüyor "
|
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#3 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-İçine kurt düşmek: Kuşkulanmak kendisine zarar geleceğinden şüphe etmek "Tilkiyi civarda dolaşırken gördüğü andan itibaren içine kurt düşmüştü "İçine sindirmek: Benimsemek iyice kabul etmek![]() İçine sinmemek: 1 İçi rahat etmemek yaptığı şeyden memnun olmamak 2 İstediği gibi olmadığı için rahatlık mutluluk duymamak; tadına varamamak "İşi bitirdim ama hiç de içime sinmedi "İçine sokacağı gelmek: Birini aşırı ölçüde çok sevmek![]() İçine yedirememek: Benimsememek kabul edememek![]() İçini dökmek: Dertlerini sıkıntılarını üzüntülerini anlatmak "Şu koca dünyada içimi dökecek bir insan bulamadım "İçini kemirmek: Bir üzüntü ve düşünce dolayısıyla rahatsızlık duymak "İçini kemiren bu düşünceden kurtulmak istiyordu "İçini (bir) kurt yemek: Sürekli olarak bir kaygı içinde olmak ![]() İçi parçalanmak (paralanmak): Birine acıyarak çok üzülmek "Onun bu hâlini gördükçe içim parçalanıyor "İçi rahat etmek: Endişelenecek bir durum bulunmadığını öğrenerek sıkıntıdan kurtulmak rahatlamak "Ne yapayım ben anneyim onlar sağ salim dönerlerse içim rahat edecektir ancak "İçi sızlamak: Bir şey veya kişinin içine düştüğü durum sebebiyle üzülmek ![]() İçi titremek: 1 Çok üşümek 2 Çok istek duymak 3 Bir zarar gelecek korkusu içinde bulunmak "Hava iyice soğudu içim titremeye başladı haydi içeri girelim "İçi yanmak: 1 Çok susamak 2 Büyük bir acı sebebiyle çok fazla üzülmek "Sanki yalnız onun içi yanıyordu "İçler acısı: Oldukça üzücü çok acıklı![]() İçli dışlı olmak: Teklifsiz çok samimi sıkı fıkı senli benli olmak "Biz Fatma`yla iyice içli dışlı olduk "İçtikleri su ayrı gitmemek: Sıkı fıkı dost samimi arkadaş olmak; birbirlerinden saklayacakları bir şeyleri bulunmamak![]() İdare etmek: 1 Yönetmek çekip çevirmek 2 Tutumlu olmak kullanmak 3 Elvermek yetmek yetişmek korumak kurtarmak 4 Hoş görmek göz yummak 5 Örtbas etmek "Bu ayakkabıyı bu fiyata veremem çünkü idare etmez "İfade vermek: Sorguya cevap vermek ![]() İflâhını kesmek: Gücünü tamamiyle yok edip bir daha karşı koyamayacak düzelemeyecek iş yapamayacak duruma getirmek "Ben adamın iflâhını keserim anladın mı?"İfrit olmak: Çok öfkelenmek; aşırı ölçüde kendini kaybedecek kadar sinirlenip kızmak "İfrit oluyorum şu adamın hareketlerine "İğne atsan yere düşmez: Çok kalabalık yürünecek gibi değil![]() İğne ile kuyu kazmak: Zor denecek bir işi yetersiz araç ve gereçlerle başarmaya çalışmak
|
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#4 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-İğne ipliğe dönmek: Aşırı derecede zayıflamak kilo vermek "O iri yarı adam hapisten çıktı ki iğne ipliğe dönmüş "İğneli söz: Dokunaklı kırıcı üzücü söz "O iğneli sözlere ben bile dayanamazdım doğrusu "İki ahbap çavuşlar: Hemen her yerde birlikte görülen birbirlerinden ayrılmayan iki arkadaş dost![]() İki arada bir derede (kalmak): Sıkışık zor şartlar altında (kalmak)![]() İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi bir işi yapması için zorlamak sıkıntıya sokmak![]() İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek: İki yoldan hangisini tutacağını; şöyle mi böyle mi yapacağını bilememek; şaşırıp bir şey yapamaz olmak![]() İki cihanda yüzü ak olmak: Doğru ve faziletli yaşayıp dünya ve ahrette mükâfat görmek ![]() İki çift söz etmek: Bir araya gelip birkaç söz söylemek "Ne zamandır seninle bir araya gelip de iki çift söz edemedik "İki eli kanda olsa: Ne kadar önemli olursa olsun elindeki iş hiç bırakılamayacak derecede olsa bile "Söyleyin ona iki eli kanda olsa da durmasın gelsin "İki eli (birinin) yakasında olmak: Ahrette hesap gününde ondan davacı olmak; hakkını istemek![]() İki gözü iki çeşme: Sürekli çok ağlayarak "Kadıncağız iki gözü iki çeşme ağlayıp duruyormuş "İkili oynamak: Birbirine karşı olanlardan hem birini hem ötekini çıkarı için destelemek "Sendika başkanı ikili oynuyormuş "İki paralık etmek: Değerini onurunu çok düşürmek "Seni arlanmaz utanmaz seni beni iki paralık ettin senin yüzünden topluma çıkamaz oldum!"İki rahmetten biri: Ağır hasta olan birisi için "ya şifa ya ölüm" anlamında kullanılır![]() İki sözü bir araya getirememek: Düşüncelerini duygularını düzgün bir biçimde anlatamamak güzel konuşma becerisinden yoksun olmak![]() İki yakası bir araya gelmemek: Geçim sıkıntısı içinde olmak ve borçtan kurtulamamak gelir ve giderini denkleştirememek "Bilmiyorum ne zaman iki yakamız bir araya gelecek "İleri geri konuşmak: Yersiz kırıcı yaralayıcı biçimde konuşmak![]() İleri gitmek: Söz ve davranışta ölçü dışına çıkmak; gereksiz aşırı davranışta bulunmak ve haddi aşmak "O saygısız adamın daha fazla ileri gitmesine fırsat verilmemelidir "İlk göz ağrısı: 1 İlk doğan çocuk 2 İlk sevgili![]() İmana gelmek: 1 Hak dini olan İslâm`ı kabul etmek 2 En sonunda doğruyu söylemek 3 Önceden kabul etmediği şeyi sonradan kabul edip uymak "İmana gel tövbe et ki öbür dünyada mutluluğa eresin "İnce eleyip sık dokumak: Titizlik göstermek bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak gözden geçirmek "O kadar da ince eleyip sık dokunacak bir iş değil kaygılanma "İn cin top oynamak: Issız sessiz olmak bir yerde hiçbir canlı yaratık bulunmamak "Adada in cin top oynuyordu sanki "İncir çekirdeğini doldurmaz: Çok az veya pek önemsiz "Ne akılsız adam bunlar kavga etmelerine sebep olan mesele incir çekirdeğini doldurmaz bile ayırın şunları "İnme inmek: Felç olmak bedenin bir yeri hareketsiz ve duygusuz duruma gelmek "Adamın sağ yanına inme inmiş diyorlar "İnsan eti yemek: Birini çekiştirmek ![]() İnsan evlâdı: İyi anlayışlı ahlâk sahibi insan "İnsan evlâdı olmasaydı tanımadığı birine onca yardım yapar mıydı?"İnsan hâli: Olabilir doğaldır hoş karşılamak gerekir![]() İnsanlıktan çıkmak: 1 Çok zayıflamış bir deri bir kemik kalmış olmak 2 İnsanî niteliklerini yitirmek insana yakışmayacak davranışlarda bulunmak![]() İnsan sarrafı (olmak): İnsanların karakterini çabucak anlayacak duruma gelmiş (olmak) "Dedem insan sarrafıdır onu bir görse ne biçim bir adam olduğunu hemen anlayıverir "İpe çekmek: Asarak öldürmek
|
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#5 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-İpe un sermek: İstenilen işi yapmamak için birtakım bahaneler sebepler ileri sürmek güçlük çıkarmak engeller göstermek![]() İpi koparmak: Bağlı bulunduğu yer ya da kişi ile ilişkisini kesmek aradaki anlaşmazlığı artırmak![]() İpin ucunu kaçırmak: Bir yeri yönetmede veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü kaçırıp artık duruma hâkim olamamak; çıkmaza girmek "Biraz daha dikkatli olmalıyız yoksa ipin ucunu kaçıracağız "İpi sapı yok: Birbirini tutmaz yersiz anlamsız işsiz yersiz yurtsuz saçma sapan "İpi sapı yok bu sözlerin daha inandırıcı olmalısın "İpiyle kuyuya inilmez: Kendisine güvenilmez ona güvenilerek bir işe girilmez "O ipiyle kuyuya inilmez adamla yola çıkmam ben "İple çekmek: Zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklemek çok istemek "Yarını iple çekiyorum "İpucu vermek: Aranılan şeyi bulmaya yarayan işareti onu açıklamaya yarayan bilgiyi vermek "Bir ipucu vermezsen bu bilmeceyi çözemeyeceğim "İsabet etmek: 1 Nişan alınan yere değmek rastlamak 2 Çıkmak 3 Yerinde iş görmüş olmak "Böyle karar vermekte çok isabet ettiniz "İskele vermek: Vapura binmek vapurdan inmek için iskeleyi uzatmak![]() İsmi var cismi yok: 1 Sözü edilen bir kimse veya şeyin gerçekte var olmadığını anlatmak için kullanılır 2 Adı olmasına karşılık görevini ve etkinliğini yerine getirmeyen varlığı ile yokluğu arasında bir fark bulunmayan![]() İster istemez: 1 Zorunlu olarak elinde olmadan 2 İstemesi üzerine hiç vakit geçirmeden istediği anda "İster istemez ben de ona bağırdım "İstifini bozmamak: Bir olay karşısında aldırış etmemek durum ve davranışını hiç değiştirmemek "Karşıma geçmiş avazı çıktığı kadar bağırıyordu bense istifimi bozmadan bekledim "İş ayağa düşmek: İş sorumsuz yetkisiz ve beceriksizlerin elinde kalmak "Bunlar da işi iyice ayağa düşürdüler "İş başa düşmek: Beklediği yardım gelmeyince kendi işini kendisi yapmak zorunda kalmak "İş başa düştü desene!![]() "İş çatallanmak (çatallaşmak): Bir işin sonuca oluşması konusunda türlü güçlüklerle karşılaşmak ya da çeşitli seçeneklerle yüz yüze gelmek sonuca nasıl ulaştırılacağı bilinemez olmak "İş gittikçe çatallaşıyor sense aldırmıyorsun bile "İş çığırından çıkmak: Bir iş asıl amaçtan çıkarak düzelmesi güç bir durum almak bir bozukluk ve kargaşalık baş göstermek![]() İş inada binmek: Bir işi yapmakta direnmek ![]() İşi düşmek: Birinin yardımına ihtiyaç duymak "Eh onun da bize işi düşecek bir gün "İşe koşmak: Birini bir iş yapmak üzere görevlendirmek göndermek![]() İşi ağırdan almak: Acele etmemek bir işi yapmak için isteksiz görünmek "Söyle onlara işi ağırdan almasınlar müşteriler mal bekliyor "İşi azıtmak: Yanlış ve aşırı yollara sapmak "Bu çocuk da işi iyice azıttı "İşi beşerden hiçbir yardım umudu kalmamak "Kime baş vurduysa bir sonuç alamadı artık işi `a kalmıştı "İşi başından aşmak: Pek çok işi olmak iş içinde kaybolmak![]() İşi bitmek: 1 Hâli gücü kalmamak 2 Yaptığı işi sona ermek "Git de bak babanın işi bitmiş mi?"
|
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ- |
|
|
#6 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-İ-İ-İşi duman olmak: İşi ve durumu kötü olmak berbat bir durumda bulunmak![]() İşi iş olmak: İşi yolunda iyi olmak; hâlinden memnun bulunmak "İşi iş herifin baksana yan gelip yatıyor her gün "İşinden olmak: Bir süredir yaptığı işi elinden gitmek görevini yitirmek "Haydi canım yoluna git de patronunla kavga etme; yoksa işinden olacaksın "İşi sıkı tutmak: Gevşekliğe yol açmamak işe gereken önemi vermek ve sağlıklı yürümesini sağlamak![]() İşi tıkırında olmak: İşi çok uygun ve iyi olmak "O konuşmayacak da ben mi konuşacağım işi tıkırında adamın "İşi yokuşa sürmek: Yapılabilir görülebilir işi yapmamak için güçlük çıkarmak bahaneler ileri sürmek![]() İşkembeden atmak: Uydurarak söylemek tutarı olmayan sözler sarf etmek "Ona sakın inanmayın işkembeden atıyor "İş sarpa sarmak: İş içinden çıkılması zor bir durum almak; engellerle karşılaşmak "İşler sarpa sarmadan çekip gidelim buradan "İşten el çektirmek: Görevden uzaklaştırmak "Yolsuzluk yaptığı iddiası ile işten el çektirdiler ona "İş yok: O şeyde yarar yok faydası olmaz "O arabada hiç iş yok almaya değmez "İte kaka: Zorla güçlükle "Adamı her sabah ite kaka işe götürüyoruz "İtibar kazanmak: Saygınlık görmek kendisine değer verilmek![]() İt sürüsü kadar: Gereğinden fazla oldukça çok kalabalık "İt sürüsü kadar adam nasıl başa çıkacağız bunlarla "İyi etmek: 1 Hastalıktan kurtarmak sıhhatine kavuşturmak 2 Yerinde bir davranışta bulunmak 3 Bir şeyi gizlice almak kendisine mal etmek![]() İyi gözle bakmamak: Birisi hakkında iyi düşünmemek kötü niyet beslemek "Komşuları ona hiçbir zaman iyi gözle bakmadılar "İyi gün dostu: Dostlarının sıkıntılı günlerinde onlardan kaçan kimse "Bize iyi gün dostu gerekli değil "İyi saatte olsunlar: Cinlerden söz edilirken kullanılır ![]() İzinden yürümek: Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek fikirlerini ve hareketlerini aynen benimsemek![]() İzi silinmek: Yok olmak ortadan kaybolmak "Çiçek hastalığının bu kasabada izi silindi hemen hemen çünkü çocuklar aşılanıyorlar "
|
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|